Sabahattin Ali

oona

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
10 Ekim 2008
51
0
25 Şubat 1907'de Gümülcine'de doğmuştur.Babası piyade yüzbaşısı Hakan Karaküllükçü bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyle, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

"İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında mahkemeyi kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, iktidarın kışkırtmasıyla meydana gelen Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürülmüştür (2 Nisan 1948). Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.


Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz".

Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

Bestelenen Şiirleri
Hapishane Şarkısı V (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram)
Leylim Ley (Zülfü Livaneli)
Hapishane Şarkısı I (Göklerde Kartal Gibiydim - Edip Akbayram)
Hapishane Şarkısı III (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya)
Çocuklar Gibi (Sezen Aksu)
Kız Kaçıran (Ahmet Kaya)
Kara Yazı (Ahmet Kaya)
Melankoli (Nükhet Duru)
Eskisi Gibi (Ben Yine Sana Vurgunum - Nükhet Duru)
Dağlar (Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu)


Öykü
Değirmen (1935)
Kağnı (1936)
Ses (1937)
Kağnı - Ses (1943 - İki Kitap Birlikte)
Yeni Dünya (1943)
Sırça Köşk (1947)

Roman
Kuyucaklı Yusuf (1937)
İçimizdeki Şeytan (1940)
Kürk Mantolu Madonna (1943)
Çakıcının ilk kurşunu(1946)
 
ne bir dost, ne bir sevgili

dünyadan uzak bir deli...

beni sarar melankoli

kafamın içerisi ölür...




en sevdiğim şiiridir Sabahattin Ali nin Melankoli
 
Son düzenleme:
Geçen yıl Kuyucaklı Yusuf'u okudum!Çok etkilendimmmm!
Ayrıca Aldırma Gönül'ü ve Leylim ley'i çok seviyorum!
Sabahattin Ali!!!Siyasi görüşlerini sloganlaştırmadan, sanatını ideolojisine feda etmeden icra eden ender yazarlardan!!!
 
Kürk Mantolu Madonna favorim olmak üzere Kuyucaklı Yusuf'u da okudum. Gerçek yazar Sabahattin Ali kaydirigubbakcemile3hihoyyythihoyyyta.s.a.s.a.s.
 
dışarıda mevsim baharmış gezip dolaşanlar varmış

günler su gibi akarmış geçmiyor günler geçmiyor...
 
fikirlerini beğenmesem de gerçek bir edebiyatçı olduğunu düşünüyorum romanları hikayerlerini okudum favorim kuyucaklı yusuf
 
kürk mantolu madonnayı okumustum bundan 3 yıl önce cok dürükleyiciydi sevdiklerime hep tavsiye ederim...
 
Türk Edebiyatinda, okudugum en güzel romanlardan. Defalarca okunabilir bence...
 
8. sınıftayken "değirmen" isimli bir kitap dolaşmıştı elime o bügün sabahattin ali yanımdadır.
haa bu arada 1989 yılıydı o yıl
 
kurk mantolu madonna kitabi enfestir.. aslinda sabahattin ali basli basina enfestir.. her satiri dikkatlice okunmalidir.. siirleri sarki olmus siirleri cok cok guzeldir..
herkesin bir kere dinlemesi bir kere okumasi tanimasini gerektigini dusundugum insandir..
 
Hıfzı Topuz'un Başın Öne Eğilmesin Sabahatin Ali Romanı adlı kitabı var ilgilenenler okuyabilir yazar hakkında ayrıntılı bilgi edinebilir hemde roman tadında...
 
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabını okudum,bayıla bayıla okudum..
Yıllarca özenle sakladığım kitabımı,en değer verdiğim insana hediye ettim. Umarım o da benim gibi zevkle okumuştur.
Tartışmasız olarak en en beğendiğim yazarlardan Sabahattin Ali..
 
Değirrmen'i okumuştum ama çok sevmedim.Kürk Mantolu Madonna benimde favorimdir.Kuyucaklı Yusuf da fena sayılmazdı.
 
Kürk Mantolu Madonna'sı gerçekten bu ülkede yazılmış en güzel kitaplardan birisidir. Ama ondan da öte fikirleri, hayatı ve acımasız bir şekilde öldürülüşü de aklıma kazınmıştır. Minicik boyu , yuvarlak gözlükleri ve kareli ceketiyle.
 
tüm romanlarını okuduktan sonra mektup derlemesi olan ' canım aliye ruhum filiz' Aliye olan hayranlığımı katlamıştır
 
Kürk Mantolu Madonna'sı gerçekten bu ülkede yazılmış en güzel kitaplardan birisidir. Ama ondan da öte fikirleri, hayatı ve acımasız bir şekilde öldürülüşü de aklıma kazınmıştır. Minicik boyu , yuvarlak gözlükleri ve kareli ceketiyle.
Kürk Mantolu Madonna'yı övmek yetmez. Kesinlikle size katılıyorum. Duru dili, betimlemeleri insan tahlilleri ile Sabahattin Ali gerçek bir ustadır. Onun kıyıda köşe kalmış bir kaç öyküsünü de okuma fırsatım oldu. O kadar değerli bir yazar ki her yazısında kendisin tanıtıyor. Türkçe dersi verdiğim öğrencilerime önerdiğim ilk kitaplardan biri diyebilirim.
 
X