- 19 Haziran 2007
- 1.049
- 4
- 38
Onca yılın ardından aşk nereye giderdi acaba?
10 yıllık evli, şişman göbekli, iki çocuk babası Romeo’yu ve saçı başı karışmış, elinde süpürge, çocuk kovalayan Juliet’i düşünebileniz var mı?
Hangimiz Juliet gibi aşk yaşamak istemedik? Ve kaçımız hala onlar kadar aşık?
Romeo ve Juliet yaşasaydı kesin hayat pahalılığından şikayet ederlerdi...
Juliet veletlerin okul masraflarından, kendine zaman ayıramamaktan, tiyatroya, sinemaya gidememekten, üzerine kıyafet gibi yapışan tüm görev ve sorumluluklarından dem vururdu...
Romeo’ysa geçimin zor olduğundan, üç beş boğazın nasıl doyduğundan, belki Fener’in belki Galatasaray’ın performansından dert yanardı...
Onlar ölerek ölümsüzleştirdiler aşkı.
Düşünsenize Banu Alkan ve Murat Taşdemir misali medya önünde aynı evde kapalı yaşatıldıklarını. Eminim bu muhteşem ikili günümüz muhteşem ikilisine taş çıkaracak kadar malzeme verirdi medyaya. Bizlerde aşk ölmüş deyip evde fatihalar okurduk ruhlarına...
Romeo ve Juliet yaşasaydı nasıl karakterlere dönüşürlerdi kim bilir? Aşktan gözü dönen, sürülmeyi ve acı çekmeyi, ölmeyi göze alan Romeo pek çok erkeğimiz gibi yaptıklarına pişman olur muydu acaba?
Ya Juliet içmeyi göze aldığı zehrin gerçekten gerçek olmasını kaç kez; ama kaç kez dilerdi acaba?
Saçlarına ak dolana dek mutlu, seviyeli bir birliktelik mi sürerlerdi, yoksa saç başa bir süreç mi olurdu evlilikleri?
Neden mi takıldım bu soruya? Büyük aşklardan sonra yaşanan tavsama büyük hayal kırıklığı getirir bence de ondan.
Yılda bir kez Sevgililer gününü kutlamak kurtarır mıydı onları ve tarihe geçen büyük aşkları?
Hiç sanmam...
Romeo ve Juliet yaşasaydı bence “aşk”ın sanıldığından da kısa sürdüğüne işaret sayılırlardı.
ALINTIDIR
10 yıllık evli, şişman göbekli, iki çocuk babası Romeo’yu ve saçı başı karışmış, elinde süpürge, çocuk kovalayan Juliet’i düşünebileniz var mı?
Hangimiz Juliet gibi aşk yaşamak istemedik? Ve kaçımız hala onlar kadar aşık?
Romeo ve Juliet yaşasaydı kesin hayat pahalılığından şikayet ederlerdi...
Juliet veletlerin okul masraflarından, kendine zaman ayıramamaktan, tiyatroya, sinemaya gidememekten, üzerine kıyafet gibi yapışan tüm görev ve sorumluluklarından dem vururdu...
Romeo’ysa geçimin zor olduğundan, üç beş boğazın nasıl doyduğundan, belki Fener’in belki Galatasaray’ın performansından dert yanardı...
Onlar ölerek ölümsüzleştirdiler aşkı.
Düşünsenize Banu Alkan ve Murat Taşdemir misali medya önünde aynı evde kapalı yaşatıldıklarını. Eminim bu muhteşem ikili günümüz muhteşem ikilisine taş çıkaracak kadar malzeme verirdi medyaya. Bizlerde aşk ölmüş deyip evde fatihalar okurduk ruhlarına...
Romeo ve Juliet yaşasaydı nasıl karakterlere dönüşürlerdi kim bilir? Aşktan gözü dönen, sürülmeyi ve acı çekmeyi, ölmeyi göze alan Romeo pek çok erkeğimiz gibi yaptıklarına pişman olur muydu acaba?
Ya Juliet içmeyi göze aldığı zehrin gerçekten gerçek olmasını kaç kez; ama kaç kez dilerdi acaba?
Saçlarına ak dolana dek mutlu, seviyeli bir birliktelik mi sürerlerdi, yoksa saç başa bir süreç mi olurdu evlilikleri?
Neden mi takıldım bu soruya? Büyük aşklardan sonra yaşanan tavsama büyük hayal kırıklığı getirir bence de ondan.
Yılda bir kez Sevgililer gününü kutlamak kurtarır mıydı onları ve tarihe geçen büyük aşkları?
Hiç sanmam...
Romeo ve Juliet yaşasaydı bence “aşk”ın sanıldığından da kısa sürdüğüne işaret sayılırlardı.
ALINTIDIR
