Premature Bebekler Prematüre Annesiyim.. Dünya Prematüreler Günümüz kutlu Olsun..

37 haftadan önce gerçekleşen doğumlar prematüre doğum olarak adlandırılır. Bu haftadan önce doğan bebeklere de prematüre bebek denir.

il_nar

Guru
Kayıtlı Üye
2 Şubat 2009
517
16
51
24 Haziran 2009… 25 Haftalık hamileydim, Ellerim – ayaklarım aşırı derecede şişiyordu ve kan ilaçlarım bitmişti. Onları yazdırmak için hastaneye gittiğimde doktora bu şişmenin neden olduğunu sordum. Hemen yan odaya geçip tansiyonumu ölçtürmemi istedi. Dediğini yaptım. Ölçüm sonucunda tansiyonum 18 – 10 gelmişti. “Sen nasıl duruyorsun, hiçbir şey hissetmiyor musun” dedi doktor. Hayır, sadece çok az baş ağırısı var demiştim. Çok iyi hatırlıyorum o günü. Hemen müdahale etti tansiyonum için dil altı haptı, serumdu derken 16 ya düştü tansiyonum ve bana hemen eve gidip dinlenmemi söyledi.

Ben durumun ciddiyetinden bi haber işyerime döndüm birkaç işim vardı onları hallettim, eşyalarımı toparladım ve eşimi çağırmak yerine otobüsle anneme gittim. Ama baş ağrılarımın şiddeti artmıştı. Annem kapıyı açar açmaz “ne bu halin yüzün bembeyaz” dediğinde bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardım, fakat onu da endişelendirmemek için bir şeyim yok dedim.

Annemin evinin tam karşısında sağlık ocağı var, ve oraya gidip bir kez daha tansiyon ölçümü yaptırdık: sonuç yine 18-10 gelmişti. Yine dil altı ve tansiyonu düşürme çabaları… Derken saatler ilerledi, akşam yemeği yediğimiz esnada şiddetli bir baş ağrısı yaşadım ve “acil” e gittik. Acil deki nöbetçi doktor beni hemen Kadın doğum hastanesine sevk etti. Orda da müşadeye alındım.. Tansiyonu düşürme çabaları…. Hastanede sabahladık.

25 HAZİRAN 2009 Ambulans ile Başka bir hastaneye sevk edildim. Evet; ciddi anlamda ters giden bir şeyler vardı.. Hatta bir doktor muayene bittikten sonra; “ameliyathaneyi hazırlayın kürtaj var” dedi hemşireye . Şaşkınlık – Şok adını ne koyarsanız o halime bilemiyorum. Neler oluyor dediğimde; “Sen daha ne olduğunu mu soruyorsun, ölüyorsun ölüyorsun… dedi. Şaşırdım.. Ağlamaya başladım. Karnımdaki bebeğin her an ölebileceğini ve beni zehirleyerek beni de ölüme sürükleyeceğini söylemişti.

Ağlayarak çıktım yanından.. Ama vazgeçmeye niyetim yoktu. Farklı doktorlara da göründüm. En sonunda Tıp Fakültesin de Prof. Dr. İzzet hocama ulaştık. Kendisi “Evet riskin çok büyük olduğunu ama hastanede gözetim altında tutularak bu hamileliğin devam edebileceğini, önceliğin benim hayatım olduğunu söyledi”. Vazgeçmedik. 28. Haftayı görebilmeyi hedefledik..

Hastanede yattığım 3 hafta boyunca günde defalarca ultrasonla bebeğin durumuna bakılıyordu. Hatta miniğim öyle hareketliydi ki onu ultrasonda yakalamak çok zordu. Ultrason odasından her çıktığımda bir ohh çekiyordum. Bunu da atlattık çok şükür diyordum. Taa kiii…

28. haftaya gelmiştik. Takvim 14 TEMMUZ 2009 u gösteriyordu. Sabah ın erken saatlerinde ilk ultrasona girdim… Evet artık vakti gelmişti…. Bir şey yememem gerektiği söylendi ve çıktım odaya.

Hazırlıklar başlandı. Doktorum geldi ve artık doğumun gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.

28 Haftalık doğdu prensesim. 690 gramdı. Çok minikti. Ben de prematüre annesi olmuştum. “Prematüre” yi sadece kelime olarak bilirken artık onu yaşıyordum.

Prensesim yaklaşık 5 ay küvezde yaşam mücadelesi verdi. Ben ise her güne başlarken kalbimde bir sızı ve kaybetme korkusu ile başlıyordum güne . 5 ayın sonunda Eve oksiyen mak. İle taburcu olduk. Evde de zorlu bir süreç bizi bekliyordu. Doktorlar – Kontroller – uykusuz Geceler – İlaçlar….

Evet Allahıma binlerce kez şükürler olsun, hamd olsun ki bugün kızım bizimle.. Evimizin neşe kaynağı.. Okula başladı bu yıl. Maşallah Subhanallah Prensesime.… Allah’ın izniyle ve Doktorlarımızın – hemşirelerimizin – hastane personelinin çabalarıyla bugünleri gördük.. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum..

Ben PREMATÜRE ANNESİYİM.. KAYBETME KORKUSUNU ÇOOK İYİ BLİRİM… KAYBEDENLERDEN OLMAMAK DİLEĞİYLE… DÜNYA PREMATÜRE GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN..
 
Tüylerim dike diken oldu okurken.. çok zor şeyler yasamissiniz ama çok şükür atlatmissiniz o zamanları.. kızınıza da masallah :nazar:
 
Teşekkür eDerim.
17 KAsım dünya prematüre günü. Bu vesile ile dikkat cekmek istedim bende. O yüzden de yaşadıklarımızın bir kısmını kaleme dökmek istedim. Amacım sadece Bu günün anlam ve önemine Farkındalık yaratmak .
 
Bende 27 haftalık 600gr doğan prematüre bebeğin annesiyim.Preeklemsi nedeniyle erken doğum yapmak zorunda kaldım.Mucizem 2 ay sonra 3 yaşına girecek.Allah evlatlarımıza sağlıklı mutlu uzun ömürler versin, tüm prematüre bebeklerimizin ve de bizlerin günü kutlu olsun ve Allahım bu acıyı hiç kimseye yaşatmasın.
 
Bende preeklemsi başlangıcı ve dopler akım kaybı nedeniyle erken doğum yapmıştım canım.
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın ve evladıyla sınamasın.. Amiinnn
 
Benimde 2 cocugum premature olarak dogdu.oglum suan 6 yasini doldurcak kizimda 15 gun once 1 yasini doldurdu.benim her iki dogumumda sebepsiz erken dogum dr lerin hic bir problem yok dedigi halde erken dogum gerceklesiyor.
Allah tum cocuklarimiza hayirli saglikli uzun omurler nasip etsin insallah.
 
Ben de 29 haftalik ve 33 haftalik iki premature annesiyim.kızım 3 yaşında oğlum dört aylik.çok zorlu bir süreç.sadece yaşayanlar bilir.hepimizin evlatlarina Rabbim sağlık versin.
 
24 Haziran 2009… 25 Haftalık hamileydim, Ellerim – ayaklarım aşırı derecede şişiyordu ve kan ilaçlarım bitmişti. Onları yazdırmak için hastaneye gittiğimde doktora bu şişmenin neden olduğunu sordum. Hemen yan odaya geçip tansiyonumu ölçtürmemi istedi. Dediğini yaptım. Ölçüm sonucunda tansiyonum 18 – 10 gelmişti. “Sen nasıl duruyorsun, hiçbir şey hissetmiyor musun” dedi doktor. Hayır, sadece çok az baş ağırısı var demiştim. Çok iyi hatırlıyorum o günü. Hemen müdahale etti tansiyonum için dil altı haptı, serumdu derken 16 ya düştü tansiyonum ve bana hemen eve gidip dinlenmemi söyledi.

Ben durumun ciddiyetinden bi haber işyerime döndüm birkaç işim vardı onları hallettim, eşyalarımı toparladım ve eşimi çağırmak yerine otobüsle anneme gittim. Ama baş ağrılarımın şiddeti artmıştı. Annem kapıyı açar açmaz “ne bu halin yüzün bembeyaz” dediğinde bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardım, fakat onu da endişelendirmemek için bir şeyim yok dedim.

Annemin evinin tam karşısında sağlık ocağı var, ve oraya gidip bir kez daha tansiyon ölçümü yaptırdık: sonuç yine 18-10 gelmişti. Yine dil altı ve tansiyonu düşürme çabaları… Derken saatler ilerledi, akşam yemeği yediğimiz esnada şiddetli bir baş ağrısı yaşadım ve “acil” e gittik. Acil deki nöbetçi doktor beni hemen Kadın doğum hastanesine sevk etti. Orda da müşadeye alındım.. Tansiyonu düşürme çabaları…. Hastanede sabahladık.

25 HAZİRAN 2009 Ambulans ile Başka bir hastaneye sevk edildim. Evet; ciddi anlamda ters giden bir şeyler vardı.. Hatta bir doktor muayene bittikten sonra; “ameliyathaneyi hazırlayın kürtaj var” dedi hemşireye . Şaşkınlık – Şok adını ne koyarsanız o halime bilemiyorum. Neler oluyor dediğimde; “Sen daha ne olduğunu mu soruyorsun, ölüyorsun ölüyorsun… dedi. Şaşırdım.. Ağlamaya başladım. Karnımdaki bebeğin her an ölebileceğini ve beni zehirleyerek beni de ölüme sürükleyeceğini söylemişti.

Ağlayarak çıktım yanından.. Ama vazgeçmeye niyetim yoktu. Farklı doktorlara da göründüm. En sonunda Tıp Fakültesin de Prof. Dr. İzzet hocama ulaştık. Kendisi “Evet riskin çok büyük olduğunu ama hastanede gözetim altında tutularak bu hamileliğin devam edebileceğini, önceliğin benim hayatım olduğunu söyledi”. Vazgeçmedik. 28. Haftayı görebilmeyi hedefledik..

Hastanede yattığım 3 hafta boyunca günde defalarca ultrasonla bebeğin durumuna bakılıyordu. Hatta miniğim öyle hareketliydi ki onu ultrasonda yakalamak çok zordu. Ultrason odasından her çıktığımda bir ohh çekiyordum. Bunu da atlattık çok şükür diyordum. Taa kiii…

28. haftaya gelmiştik. Takvim 14 TEMMUZ 2009 u gösteriyordu. Sabah ın erken saatlerinde ilk ultrasona girdim… Evet artık vakti gelmişti…. Bir şey yememem gerektiği söylendi ve çıktım odaya.

Hazırlıklar başlandı. Doktorum geldi ve artık doğumun gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.

28 Haftalık doğdu prensesim. 690 gramdı. Çok minikti. Ben de prematüre annesi olmuştum. “Prematüre” yi sadece kelime olarak bilirken artık onu yaşıyordum.

Prensesim yaklaşık 5 ay küvezde yaşam mücadelesi verdi. Ben ise her güne başlarken kalbimde bir sızı ve kaybetme korkusu ile başlıyordum güne . 5 ayın sonunda Eve oksiyen mak. İle taburcu olduk. Evde de zorlu bir süreç bizi bekliyordu. Doktorlar – Kontroller – uykusuz Geceler – İlaçlar….

Evet Allahıma binlerce kez şükürler olsun, hamd olsun ki bugün kızım bizimle.. Evimizin neşe kaynağı.. Okula başladı bu yıl. Maşallah Subhanallah Prensesime.… Allah’ın izniyle ve Doktorlarımızın – hemşirelerimizin – hastane personelinin çabalarıyla bugünleri gördük.. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum..

Ben PREMATÜRE ANNESİYİM.. KAYBETME KORKUSUNU ÇOOK İYİ BLİRİM… KAYBEDENLERDEN OLMAMAK DİLEĞİYLE… DÜNYA PREMATÜRE GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN..
maşallah prensesinize :) bende bir prematüreyim :) 7 aylık 1.200 gram doğmuşum. Ve şuan 23 e girmeme az kaldı. Rabbim ol dedikten sonra hiç birşeyn önünde duramıyor kimse.
 
maşallah prensesinize :) bende bir prematüreyim :) 7 aylık 1.200 gram doğmuşum. Ve şuan 23 e girmeme az kaldı. Rabbim ol dedikten sonra hiç birşeyn önünde duramıyor kimse.

Allah nice güzel ve sağlıklı yaşlar/yıllar nasip etsin.
Annelere evlat acısı göstermesin..
 
Ayy ağladım ama ya.. Neden bilmiyorum ama 8 ay geçmesine rağmen kızım sağlıklı olmasına rağmen ne zaman prematüre lafı ya da erken doğum duysam hemen duygulanıyorum.
 
24 Haziran 2009… 25 Haftalık hamileydim, Ellerim – ayaklarım aşırı derecede şişiyordu ve kan ilaçlarım bitmişti. Onları yazdırmak için hastaneye gittiğimde doktora bu şişmenin neden olduğunu sordum. Hemen yan odaya geçip tansiyonumu ölçtürmemi istedi. Dediğini yaptım. Ölçüm sonucunda tansiyonum 18 – 10 gelmişti. “Sen nasıl duruyorsun, hiçbir şey hissetmiyor musun” dedi doktor. Hayır, sadece çok az baş ağırısı var demiştim. Çok iyi hatırlıyorum o günü. Hemen müdahale etti tansiyonum için dil altı haptı, serumdu derken 16 ya düştü tansiyonum ve bana hemen eve gidip dinlenmemi söyledi.

Ben durumun ciddiyetinden bi haber işyerime döndüm birkaç işim vardı onları hallettim, eşyalarımı toparladım ve eşimi çağırmak yerine otobüsle anneme gittim. Ama baş ağrılarımın şiddeti artmıştı. Annem kapıyı açar açmaz “ne bu halin yüzün bembeyaz” dediğinde bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardım, fakat onu da endişelendirmemek için bir şeyim yok dedim.

Annemin evinin tam karşısında sağlık ocağı var, ve oraya gidip bir kez daha tansiyon ölçümü yaptırdık: sonuç yine 18-10 gelmişti. Yine dil altı ve tansiyonu düşürme çabaları… Derken saatler ilerledi, akşam yemeği yediğimiz esnada şiddetli bir baş ağrısı yaşadım ve “acil” e gittik. Acil deki nöbetçi doktor beni hemen Kadın doğum hastanesine sevk etti. Orda da müşadeye alındım.. Tansiyonu düşürme çabaları…. Hastanede sabahladık.

25 HAZİRAN 2009 Ambulans ile Başka bir hastaneye sevk edildim. Evet; ciddi anlamda ters giden bir şeyler vardı.. Hatta bir doktor muayene bittikten sonra; “ameliyathaneyi hazırlayın kürtaj var” dedi hemşireye . Şaşkınlık – Şok adını ne koyarsanız o halime bilemiyorum. Neler oluyor dediğimde; “Sen daha ne olduğunu mu soruyorsun, ölüyorsun ölüyorsun… dedi. Şaşırdım.. Ağlamaya başladım. Karnımdaki bebeğin her an ölebileceğini ve beni zehirleyerek beni de ölüme sürükleyeceğini söylemişti.

Ağlayarak çıktım yanından.. Ama vazgeçmeye niyetim yoktu. Farklı doktorlara da göründüm. En sonunda Tıp Fakültesin de Prof. Dr. İzzet hocama ulaştık. Kendisi “Evet riskin çok büyük olduğunu ama hastanede gözetim altında tutularak bu hamileliğin devam edebileceğini, önceliğin benim hayatım olduğunu söyledi”. Vazgeçmedik. 28. Haftayı görebilmeyi hedefledik..

Hastanede yattığım 3 hafta boyunca günde defalarca ultrasonla bebeğin durumuna bakılıyordu. Hatta miniğim öyle hareketliydi ki onu ultrasonda yakalamak çok zordu. Ultrason odasından her çıktığımda bir ohh çekiyordum. Bunu da atlattık çok şükür diyordum. Taa kiii…

28. haftaya gelmiştik. Takvim 14 TEMMUZ 2009 u gösteriyordu. Sabah ın erken saatlerinde ilk ultrasona girdim… Evet artık vakti gelmişti…. Bir şey yememem gerektiği söylendi ve çıktım odaya.

Hazırlıklar başlandı. Doktorum geldi ve artık doğumun gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.

28 Haftalık doğdu prensesim. 690 gramdı. Çok minikti. Ben de prematüre annesi olmuştum. “Prematüre” yi sadece kelime olarak bilirken artık onu yaşıyordum.

Prensesim yaklaşık 5 ay küvezde yaşam mücadelesi verdi. Ben ise her güne başlarken kalbimde bir sızı ve kaybetme korkusu ile başlıyordum güne . 5 ayın sonunda Eve oksiyen mak. İle taburcu olduk. Evde de zorlu bir süreç bizi bekliyordu. Doktorlar – Kontroller – uykusuz Geceler – İlaçlar….

Evet Allahıma binlerce kez şükürler olsun, hamd olsun ki bugün kızım bizimle.. Evimizin neşe kaynağı.. Okula başladı bu yıl. Maşallah Subhanallah Prensesime.… Allah’ın izniyle ve Doktorlarımızın – hemşirelerimizin – hastane personelinin çabalarıyla bugünleri gördük.. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum..

Ben PREMATÜRE ANNESİYİM.. KAYBETME KORKUSUNU ÇOOK İYİ BLİRİM… KAYBEDENLERDEN OLMAMAK DİLEĞİYLE… DÜNYA PREMATÜRE GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN..

İl_nar ben seni hatırladım biliyo musun :)
O zaman da çok sevinmiştim bebişinin çıktığına
Maşallah okullu olmuş
Sağlık durumunda sıkıntı yoktur umarım
 
Ayy ağladım ama ya.. Neden bilmiyorum ama 8 ay geçmesine rağmen kızım sağlıklı olmasına rağmen ne zaman prematüre lafı ya da erken doğum duysam hemen duygulanıyorum.

Prematüre annesi olmak ta işte tam bu oluyor canım. Amacım ağlatmak değildi, ama biliyorum ki insanın elinden gelmiyor. Anne olunca ve hele bir de prematüre annesi olunca insan ister istemez etkileniyor değil mi.
 
İl_nar ben seni hatırladım biliyo musun :)
O zaman da çok sevinmiştim bebişinin çıktığına
Maşallah okullu olmuş
Sağlık durumunda sıkıntı yoktur umarım

aa hatırladınız demek beni..
Evet okullu oldu. 1. sınıfa gidiyor kızım. Çok şükür ciddi bir sağlık sorunumuz yok. Bağışıklık sistemimiz zayıf o yüzden sık sık hastalanıyor.
aaa birde teyzeleri sizlere güzel bir haber vereyim. Maşallah Subhanallah kızım sınıfında da ilk okuyup yazan oldu ve Öğretmeninden rozeti kaptı.
 
Prematüre annesi olmak ta işte tam bu oluyor canım. Amacım ağlatmak değildi, ama biliyorum ki insanın elinden gelmiyor. Anne olunca ve hele bir de prematüre annesi olunca insan ister istemez etkileniyor değil mi.

Kesinlikle çok haklısınız...
 
24 Haziran 2009… 25 Haftalık hamileydim, Ellerim – ayaklarım aşırı derecede şişiyordu ve kan ilaçlarım bitmişti. Onları yazdırmak için hastaneye gittiğimde doktora bu şişmenin neden olduğunu sordum. Hemen yan odaya geçip tansiyonumu ölçtürmemi istedi. Dediğini yaptım. Ölçüm sonucunda tansiyonum 18 – 10 gelmişti. “Sen nasıl duruyorsun, hiçbir şey hissetmiyor musun” dedi doktor. Hayır, sadece çok az baş ağırısı var demiştim. Çok iyi hatırlıyorum o günü. Hemen müdahale etti tansiyonum için dil altı haptı, serumdu derken 16 ya düştü tansiyonum ve bana hemen eve gidip dinlenmemi söyledi.

Ben durumun ciddiyetinden bi haber işyerime döndüm birkaç işim vardı onları hallettim, eşyalarımı toparladım ve eşimi çağırmak yerine otobüsle anneme gittim. Ama baş ağrılarımın şiddeti artmıştı. Annem kapıyı açar açmaz “ne bu halin yüzün bembeyaz” dediğinde bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardım, fakat onu da endişelendirmemek için bir şeyim yok dedim.

Annemin evinin tam karşısında sağlık ocağı var, ve oraya gidip bir kez daha tansiyon ölçümü yaptırdık: sonuç yine 18-10 gelmişti. Yine dil altı ve tansiyonu düşürme çabaları… Derken saatler ilerledi, akşam yemeği yediğimiz esnada şiddetli bir baş ağrısı yaşadım ve “acil” e gittik. Acil deki nöbetçi doktor beni hemen Kadın doğum hastanesine sevk etti. Orda da müşadeye alındım.. Tansiyonu düşürme çabaları…. Hastanede sabahladık.

25 HAZİRAN 2009 Ambulans ile Başka bir hastaneye sevk edildim. Evet; ciddi anlamda ters giden bir şeyler vardı.. Hatta bir doktor muayene bittikten sonra; “ameliyathaneyi hazırlayın kürtaj var” dedi hemşireye . Şaşkınlık – Şok adını ne koyarsanız o halime bilemiyorum. Neler oluyor dediğimde; “Sen daha ne olduğunu mu soruyorsun, ölüyorsun ölüyorsun… dedi. Şaşırdım.. Ağlamaya başladım. Karnımdaki bebeğin her an ölebileceğini ve beni zehirleyerek beni de ölüme sürükleyeceğini söylemişti.

Ağlayarak çıktım yanından.. Ama vazgeçmeye niyetim yoktu. Farklı doktorlara da göründüm. En sonunda Tıp Fakültesin de Prof. Dr. İzzet hocama ulaştık. Kendisi “Evet riskin çok büyük olduğunu ama hastanede gözetim altında tutularak bu hamileliğin devam edebileceğini, önceliğin benim hayatım olduğunu söyledi”. Vazgeçmedik. 28. Haftayı görebilmeyi hedefledik..

Hastanede yattığım 3 hafta boyunca günde defalarca ultrasonla bebeğin durumuna bakılıyordu. Hatta miniğim öyle hareketliydi ki onu ultrasonda yakalamak çok zordu. Ultrason odasından her çıktığımda bir ohh çekiyordum. Bunu da atlattık çok şükür diyordum. Taa kiii…

28. haftaya gelmiştik. Takvim 14 TEMMUZ 2009 u gösteriyordu. Sabah ın erken saatlerinde ilk ultrasona girdim… Evet artık vakti gelmişti…. Bir şey yememem gerektiği söylendi ve çıktım odaya.

Hazırlıklar başlandı. Doktorum geldi ve artık doğumun gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.

28 Haftalık doğdu prensesim. 690 gramdı. Çok minikti. Ben de prematüre annesi olmuştum. “Prematüre” yi sadece kelime olarak bilirken artık onu yaşıyordum.

Prensesim yaklaşık 5 ay küvezde yaşam mücadelesi verdi. Ben ise her güne başlarken kalbimde bir sızı ve kaybetme korkusu ile başlıyordum güne . 5 ayın sonunda Eve oksiyen mak. İle taburcu olduk. Evde de zorlu bir süreç bizi bekliyordu. Doktorlar – Kontroller – uykusuz Geceler – İlaçlar….

Evet Allahıma binlerce kez şükürler olsun, hamd olsun ki bugün kızım bizimle.. Evimizin neşe kaynağı.. Okula başladı bu yıl. Maşallah Subhanallah Prensesime.… Allah’ın izniyle ve Doktorlarımızın – hemşirelerimizin – hastane personelinin çabalarıyla bugünleri gördük.. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum..

Ben PREMATÜRE ANNESİYİM.. KAYBETME KORKUSUNU ÇOOK İYİ BLİRİM… KAYBEDENLERDEN OLMAMAK DİLEĞİYLE… DÜNYA PREMATÜRE GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN..


Merhabalar ,
bende prematüre annesiyim.bebeğim 23 haftalık doğdu , kalp ameliyatı ve çift taraflı fıtık ameliyatı atlattık ve bugün 217.gün hala yoğun bakımdayız. son 1 haftadır küvezden kot a çıkarmışlardı ve nazal oksijen desteğine alıştırmaya çalışıyorlardı. 1 haftadır yanına istediğim zaman girebiliyordum,kucağıma alabiliyordum,koklayabiliyordum,alt bakımı,nebül tedavisi yapıyordum,giydirebiliyordum. ancak bugün sabah tekrar küvöze alınmış sıkıştığı için. ciğerlerimiz çok erken doğduğu için yeterli solunumu sağlayamıyor.sizde benzer şeyler yaşadığınız için ihtiyaç duyuyorum, sizin gibi güzel sonuçlu hikayeleri okuyup , görüp destek almaya kendimce. doktorumuzun demesine göre muhtemelen biz de sizin gibi oksijen desteği ile taburcu olacağız inşallah gerek kalmadan Allah'ın izniyle sağlıkla taburcu oluruz.
 
X