Pozitif Yaşam Yolu

yaseminhelios

Üye
Kayıtlı Üye
24 Mart 2016
60
76
46
Yaşam herkese çeşitli senaryoları sunuyor. Bizler ilk olarak farkında olmadan bu senaryoda oynamaya başlıyoruz. Kimilerimiz yaşamdaki bu senaryonun farkına varıyor ve kendi senaryosunu yeniden yazmaya başlıyor. Kimilerimizde bu senaryonun farkında bile olmadan mutsuz bir yaşam sürmeyi kaderi sayıp o yaşamı yaşıyor.

Yaşamın bir senaryo ve hayatımda olan herkesin benim belirlediğim oyuncular olduğunu fark ettim. O zamandan sonra yavaş yavaş yaşam gücümü elime aldım. Benim yürümeyi seçtiğim yolu fark edip o yolda yürümek isteyenlere imkansız diye düşünülen durumların mümkün olduğunu paylaşmak için bu konuyu açtım.
 
Olmayinca olmuyor..nasip denen birşey var..bütün kapilar kapaninca ne yapsan nafile
 
Tüketen Enerjilerden Korunma

Şebnem cennetinde yeni bir güne yeniden yüzünde sıcacık bir gülümseme ile merhaba demişti. Cennette yaşamak için ölmesi gerekmediğini biliyordu. Yaşamın her anınında cenneti yaşayamıyordu. Cennetteki anlarını çoğaltmayı artık öğrenmişti.

İş için bu cennetten çıkması gerekiyordu. Fiziksel olarak hazırlıklarını tamamladı. Evden çıkmadan önce enerjisel olarak kendini hazırlamaya başladı. Bu çalışmaları ilk duyduğunda çok saçma bulmuştu. Görünmeyen bir şey hayatını nasıl etkileyebilirdi ki? Bir bilgiyi ediniyorsa o hayatının bir yerinde kullanılabilir olacağını da daha önceki süreçlerden öğrenmişti. Yıllar önce bir gün iş yerinde çok sorun yaşamıştı; boğulduğunu hissediyordu. İşte o zaman enerji küresini denemeye karar verdi. "Bakalım gerçekten işe yarıyor muymuş?" demeyi de ihmal etmemişti. Kendini beyaz bir ışık küresinin içinde hayal etmişti. Bir süre sonra o boğulma hissi gitmişti. "Hmm gerçekten işe yarıyor galiba" dedi.

Sıkıntılı anlarda zaman zaman bunu yapıyordu ve her seferinde işe yarıyordu. Artık bu enerji küresinin kendini koruduğuna inanmıştı. Daha sonraları evinden çıkmadan bu ışık küresini kendinin kapladığını hayal edip güne başlamayı alışkanlık haline getirdi. Bu küre onun yaşam içindeki cennet anlarını arttırmaya başladı.

Enerjilerle oynamaya başladıkça başka oyuncaklarda edindi kendine. Bu oyuncaklardan en sevdiği sevgi enerjisiydi. Koşulsuz sevgiye kendini açıp; gitmesi gereken her yere sevginin akmasına kanal olmayı seçiyordu. Bu enerji ile birlikte cenneti yanında taşıyordu gittiği her yere.

Son olarak da yaşam enerjisi ile bağını güçlendirip; ruhsal hazırlıklarını da tamamlayıp kendi cennetini kalbine alıp evinden çıkıyordu.

Şehre yaklaştıkça yoğun bir enerji dalgası hissediyordu. Çoğu insanın hiç farkında olmadığı bu boğucu negatif enerji ona ulaşamadan dağılıp gidiyordu. Işık varsa orada karanlık yok oluyordu.

Hem kendi enerjisini güçlü tutup hem de bulunduğu ortamın enerjisini değiştirerek görünmeyen bir devrim gerçekleştiyordu.

Bu hikayedeki gibi ışığın var olmasını, çoğalmasını istiyorsanız; korumalarınızı yapıp eylemlerinizi sevgi odağında gerçekleştirmelisiniz.
 
Hic kimse beni sevmiyor.kimse benden elektrik almiyor.bunun için ne yapmaliyim.keşke kiloyla satsalar su sans i ve elektriği.bu durum canimi cok sıkıyor..sizce ne yapmaliyim
 
Hic kimse beni sevmiyor.kimse benden elektrik almiyor.bunun için ne yapmaliyim.keşke kiloyla satsalar su sans i ve elektriği.bu durum canimi cok sıkıyor..sizce ne yapmaliyim

Yaşam bizim içimizdekilerin dışa yansımasıdır. Siz gerçek anlamda kendinizi ne kadar seviyorsunuz ve insanların sevmesine izin veriyor musunuz?
 
Yaşamdan Özgürleşmek İçin Bilinçaltı

Bilinçaltı bizi yaşamdan korumak için kendince oluşturduğu ilk bilgi eşleşmeleri ile kayıtlar yapmış. Bilinçaltı 3 yaşındaki çocuk gibidir. 3 yaşındaki çocuğun eşleşmeleri bazen bize anlamsız gelebilir. Bilinçaltıda işte böyle çalışıyor.

Bugün yaptığım çalışmada lise yıllarında yapılan bir şaka sonucu utanç ve değersizlik duyguları ile eşleşme yapmış ve koruma kalkanlarını oluşturmuş. Hadi bakalım yaşama dahil olabilecek bir şeye izin versin bilinçaltı. Onu değiştirmediğimiz sürece biz sadece yaşamımızda oluyormuş sanırız.

Yaşam içinde birilerine şaka yaptıysanız ve bu şaka karşı tarafı güldürmediyse o kişiden enerji boyutunda da olsa özür dileyin. Size bunu yapmış olanlar varsa onları da affedin. Herkesin hayatında bu olayların etkisi şifalansın.
 
Korkular

Çocukluğumdan beri hatırladığım sürelerde hep kedi ve köpekten korkmuşumdur. Yıllarca duyduğum söz benim bilinçaltı kalıbıma göre hiç bir anlam ifade etmiyormuş "korkma bir şey yapmaz"

Bu soru yerine sorulması gerekenler;
Korkmana neden olan şey ne?
Bu korkuyu hangi davranış için yapıyorsun?

Benim yetişkinlik dönemimdeki çoğu okuyana komedi gelecek bana kabus olan deneyimlerimin özeti.

Fabrikalarda çalıştığım için genelde fabrikalarda köpek oluyordu. O köpeklere alışana kadar yanımda hep birileri oldu. Köpekler yüzünden öğle yemeği yiyemediğim zamanlar oldu. Birinde köprü üzerinden geçerken karşıdan gelen köpeği görüp bariyerlerden atlayıp yolun karşısına bile geçtiğim zaman oldu.

Yapılan seanslar ve benim yaptığım çalışmalarla bir nebze olsun azalmıştı korkum hala dokunamam ve aynı evde hareketli bir köpekse kalamam.

Köpek korkumun yoğunlaştığı zaman benim ortaokul dönemime rastlıyor. Okula giderken sanırım o yılın ilk karı yağmıştı oturduğumuz yere yakın sahipli ama dışarıda dolaşan köpek vardı. Oradaki herkes bu köpek yaramaz olsun diye elinden geleni yapıyordu ve başarılı da olmuşlardı bu çalışmalarında. Köpekler karda oynamaya bayılırlar bizim haylaz Cincan da fazlasıyla seviyordu. Gün ışımış kar yağmış ve karşıdan biri geliyor işte oyun zamanı diye düşünüp bana doğru koşarak geliyor. Kimse yok ben ne yapacağımı bilmeden bilinçaltının kaç kurtul emrine uyup koşmaya başladım. Tabi ki Cincan'da koşuyor. Burada ortaya çıkan yalnızlık ilgisizlik duygusunu bir daha yaşamamak için köpek görünce kork eşleşmesini yapmış bilinçaltım. Yaşadığım diğer köpek kovalama deneyimlerini çekip bilgiyi pekiştirmiş. Bu çözümü bulmak için köpek korkusunu hangi davranış için yapıyorum sorusunu sorduğumda ilgi çekmek için cevabı geldi. Yine yok artık diye şaşırarak yerine sevgi yükledim.

Kedi korkumun temeli daha da farklıymış. Bulunca vay be sen neymişsin bilinçaltı dedim.

Kedilerin dokunacak mesafede yanımda olması beni korkutur ve tedirgin ederdi.

Burada hatırladığım en eski anım 4-5 yaşındayken babaannemin kedisini görmeyip hayvanın kuyruğuna basınca yaz günü bahçe ve oda içinde koşarak daire çizmemizdi. yine kedilerden korkmam gerektiğine dair pekiştireç oluşturan anılarım da sonraki süreçte oldu tabiki smile ifade simgesi

Bu hatırladıklarımla ilgili çalışmaları yaptım eh işte bir dönüşüm olmuştu. Bugün köpek korkusunun temel nedenini buldum bari kedi korkusunu da bulayım diye onun için de bu korkuyu yaşamama neden olan şey ne diye sorduğumda gelen cevap annemin küçükken beni hastalıktan korumak için kediden uzak durmam için konuştuğunu daha önce ailedekiler söylemişlerdi. Tabi burada ne denildi ben kediyi kucağımdan indirmezken korkuya dönüştü bilmiyordum. Çalışma esnasında annemin "kediye dokunma ölürsün" sesini duyunca anladım ki ben kedilerden hayatta kalmak için uzak duruyormuşum.

Burada yazdıklarımda amacım ne bu zamana kadar bana sürekli aynı telkini veren insanları suçlamak ne de annemi suçlamak. Sadece birilerinin korkusu varsa o kişinin bilinçaltı kalıbını bulup onu bu korkudan özgürleştirmeniz için yönlendirmeniz.

Fiziksel ve psikolojik korkulardan özgürleştiğimiz bir yaşam bizimle olsun. Sevgiler.
 
Kendi Efendimiz Olma Zamanımız Geldi

İnsanın var oluşuna yapılan müdahale ile genlerimizde oluşan değişikliklerden biri de köleleştirilme yatkınlığıymış. Önce Türk Dil Kurumunun köle tanımlamasına bakalım;
Köle (isim, tarih)
1. isim, tarih Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan kimse, kul, esir.
2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse.
3. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse.
"İçkinin kölesi. Paranın kölesi."

Bu tanıma bakıldığında daha net göreceksiniz farkında olmadan köle olduğumuzu. Birini çok seviyoruz ve sevgi açlığımız çok fazla olduğu için onun kölesi olabiliyoruz. İş yaşamında kariyerin kölesi olabiliyoruz. Ebevynler kendi ebevynlerinden genelde yeterli ilgiyi almadığı için kendi yaşadıklarını çocuklarının yaşamaması için çocuklarının kölesi oluyorlar. Çocuklar özgüvene sahip olmadığı için anne babanın kölesi oluyorlar.

Yaşamınızı gözden geçirdiğiniz ve kendinize dürüst olduğunuz zaman sizde kendi yaşamınızda neyin kölesi olduğunuzu fark edeceksiniz.

Yaşamın bir alanında kendimizi köle yapıp başka bir alanında efendi de olabiliriz. Başkasının efendisi olmak da sağlıklı bir gelişim değil. Hadi bakalım şimdi ruhsal olarak kendimizi ve etrafımızdaki yükseltmek için kendi yaşamımızın efendisi olma ve etrafımızdaki herkesi özgür bırakma zamanımız geldi.

Dünya üzerinde var olan her sistem kollektif bilinçte kendini var ediyor. Kölelik için de kollektif bilinçte var olmuş zeki bir form mevcut. Kendimizi özgürleştiriken bu özgürleşmenin kollektif bilinci de özgürleştirmesine niyet edelim.

"Köleleşmeye ve köleleştirilmeye iznim yok. Bu enerjilerin yaşam alanımdan uzaklaşmasını talep ediyorum. Şimdi ben özgürüm, beni köleleştiren herkesten ve her sistemden özgürleşiyorum. Özgürlük için bedel ödememe gerek yok. Bunu talep etmemin yeterli olduğunu biliyorum. Benimle yaşam yolculuğunu sürdüren herkesi ve her sistemi de farkında olarak ya da olmayarak köleleştirdiysem onları da özgür bırakıyorum. Artık biz özgürüz."
 
Hic kimse beni sevmiyor.kimse benden elektrik almiyor.bunun için ne yapmaliyim.keşke kiloyla satsalar su sans i ve elektriği.bu durum canimi cok sıkıyor..sizce ne yapmaliyim
Belkide siz sevmekle baslamalisiniz, insanlara karsi on yarginizi yendiginizde belkide sizi daha cok seviceklerdir.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…