- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 358
- 45
Düşünce şeklimi değiştirmek istersem, yaşam biçimimi de değiştirebileceğimi ilk kez duyduğum zaman çok şaşırmıştım.
Sonra düşünce şeklimi değiştirme macerasına atıldım. Fikri kabul edip, "evet" dedikten sonra, iş bunu nasıl yapacağımı öğrenmeye kaldı. Birçok kitap okudum. Birçoklarınızın evinde olduğu gibi benim evim de ruhani ve kendine yardım kitaplarıyla dolup taşmaya başladı. Yıllarca kurslara devam ettim ve bu konuyla ilgili her şeyi keşfettim.
Çalışmalarım üç yıldır sürüyordu ve kilisede öğretmenlik yapmaya başlamıştım. Felsefe dersleri veriyordum ama öğrencilerimin bocalamalarının nedenlerini merak ediyordum. Sorunlarına neden böylesine gömüldüklerini anlamıyordum. Onlara verdiğim güzel öğütlerden yararlanıp neden iyileşmiyorlardı?
Sonunda, onlara sadece doğruları anlattığımı ama bu doğruları yaşamadığımı fark ettim.
Bir gün hiç beklenmedik bir anda, doktorlar vajen kanserine yakalandığımı açıkladılar.
Artık kendimden kaçıp saklanamayacağımı yeterince öğrenmiştim. Duygularımızı bastırıp içimize gömünce, onlar bedenimizin bir köşesine yerleşiyorlardı. Ve yaşadığımız sürece duygularımızı bastırıp içimize atınca, bir süre sonra bedenimizin bir köşesinden dışarı fırlıyorlardı.
Çirkin olayları arkamda bıraktığımı sanıyordum ama aslında onları içime gömmüştüm.
Metafizik yolunda ilerlemeye başlayınca, duygularımın üstüne ince spiritüel bir örtü çekmiş ve çöplüğün çoğunu içimde saklamıştım.
Kelimenin tam anlamıyla etrafıma bir duvar örüp, kendi duygularımla yüzleşmemiştim.
İçimdeki çocuğu yakından tanıyıp onunla çalışmam gerekiyordu. O çocuk hala acı çekiyordu ve yardıma gereksinimi vardı.
Hemen hevesle kendimi iyileştirmeye koyuldum. Kendimi tamamiyle iyileşmeye adamıştım. Altı ay süreyle, aşağı yukarı yirmi dört saat çalıştım. Önce beslenme temizliğine giriştim. Olumlu sözler söyledim. Gözlerimin önünde olumlu sahneler canlandırdım. Her gün aynanın karşısına geçip çalıştım. "Seni seviyorum, gerçekten seviyorum," demek çok zordu. Gözyaşları içinde derin derin nefesler alarak bu sözleri yineledim. Bu sözleri söyledikten sonra, sanki kuantum bir sıçrama yaptığımı hissettim.
İnsanların içlerinde biriktirdikleri öfkeyi boşaltabilmelerinde gerçekten uzmanlaşan iyi bir psikoterapiste gittim. Çığlıklar atarak, yastıkları yumruklayarak uzun saatler geçirdim. Harikaydı. Kendimi çok iyi hissettim. Çünkü hayatımda böyle şeyler yapmama asla izin verilmemişti.
Hangi metodun yararı dokunduğunu bilmiyorum; belki hepsinin biraz yararı dokunmuştur. Fakat en önemlisi, çalışmalarıma inatla, hiç ara vermeden devam edişimdi.
Sabah gözümü açar açmaz çalışmaya başlıyordum. Gece yatarken bütün gün hiç ara vermeden çalıştığım için kendime teşekkür ediyordum. Her gün yeni yeni bilgiler öğrenmeyi ve büyümeyi içtenlikle istiyordum. Artık değişmeye ve kendimi kötü bir insan olarak görmemeye kararlıydım.
Ayrıca hoşgörü ve bağışlama konusunda da çalışmalar yapıyordum. Ebeveynlerimi bağışladıkça kendimi de bağışlamak isteği doğdu. Kendimizi bağışlamak da çok önemlidir. Ebeveynimizin bizi hırpaladıkları gibi, çoğumuz içimizdeki çocuğu hırpalamayı sürdürürüz... Ve onu taciz etmeye devam ederiz. Bu çok acı bir şey.
Zamanla güvenim arttı ve kendime iyi bakabileceğime inandım. Ruhani gelişmem beklenmedik harikalar yarattı.
İç düzeyde huzura kavuşup kendimizle barışınca, hayat çok daha zevkli oluyor.
Bu deneyimden ben kişisel olarak ne öğrendim? Eğer düşüncelerimi ve beni geçmişteki yaşamıma bağlayan alışkanlıklarımı gerçekten değiştirmek istiyorsam, yaşamımı değiştirecek güce sahip olduğumu fark ettim. Eğer içtenlikle çalışırsak, aklımızda, bedenimizde ve yaşantımızda inanılmaz değişiklikler yapabileceğimizi öğrendim.
Ben bu işe yirmi küsür yıl önce başladığım zaman, bugün yaptıklarımla yüz binlerce insana yardım edip ümit vereceğimi bilmiyordum.
Kaynak: Pozitif Gücün Büyüsü / Louise Hay
Derleyen: Onur Sargın
a.s.
Sonra düşünce şeklimi değiştirme macerasına atıldım. Fikri kabul edip, "evet" dedikten sonra, iş bunu nasıl yapacağımı öğrenmeye kaldı. Birçok kitap okudum. Birçoklarınızın evinde olduğu gibi benim evim de ruhani ve kendine yardım kitaplarıyla dolup taşmaya başladı. Yıllarca kurslara devam ettim ve bu konuyla ilgili her şeyi keşfettim.
Çalışmalarım üç yıldır sürüyordu ve kilisede öğretmenlik yapmaya başlamıştım. Felsefe dersleri veriyordum ama öğrencilerimin bocalamalarının nedenlerini merak ediyordum. Sorunlarına neden böylesine gömüldüklerini anlamıyordum. Onlara verdiğim güzel öğütlerden yararlanıp neden iyileşmiyorlardı?
Sonunda, onlara sadece doğruları anlattığımı ama bu doğruları yaşamadığımı fark ettim.
Bir gün hiç beklenmedik bir anda, doktorlar vajen kanserine yakalandığımı açıkladılar.
Artık kendimden kaçıp saklanamayacağımı yeterince öğrenmiştim. Duygularımızı bastırıp içimize gömünce, onlar bedenimizin bir köşesine yerleşiyorlardı. Ve yaşadığımız sürece duygularımızı bastırıp içimize atınca, bir süre sonra bedenimizin bir köşesinden dışarı fırlıyorlardı.
Çirkin olayları arkamda bıraktığımı sanıyordum ama aslında onları içime gömmüştüm.
Metafizik yolunda ilerlemeye başlayınca, duygularımın üstüne ince spiritüel bir örtü çekmiş ve çöplüğün çoğunu içimde saklamıştım.
Kelimenin tam anlamıyla etrafıma bir duvar örüp, kendi duygularımla yüzleşmemiştim.
İçimdeki çocuğu yakından tanıyıp onunla çalışmam gerekiyordu. O çocuk hala acı çekiyordu ve yardıma gereksinimi vardı.
Hemen hevesle kendimi iyileştirmeye koyuldum. Kendimi tamamiyle iyileşmeye adamıştım. Altı ay süreyle, aşağı yukarı yirmi dört saat çalıştım. Önce beslenme temizliğine giriştim. Olumlu sözler söyledim. Gözlerimin önünde olumlu sahneler canlandırdım. Her gün aynanın karşısına geçip çalıştım. "Seni seviyorum, gerçekten seviyorum," demek çok zordu. Gözyaşları içinde derin derin nefesler alarak bu sözleri yineledim. Bu sözleri söyledikten sonra, sanki kuantum bir sıçrama yaptığımı hissettim.
İnsanların içlerinde biriktirdikleri öfkeyi boşaltabilmelerinde gerçekten uzmanlaşan iyi bir psikoterapiste gittim. Çığlıklar atarak, yastıkları yumruklayarak uzun saatler geçirdim. Harikaydı. Kendimi çok iyi hissettim. Çünkü hayatımda böyle şeyler yapmama asla izin verilmemişti.
Hangi metodun yararı dokunduğunu bilmiyorum; belki hepsinin biraz yararı dokunmuştur. Fakat en önemlisi, çalışmalarıma inatla, hiç ara vermeden devam edişimdi.
Sabah gözümü açar açmaz çalışmaya başlıyordum. Gece yatarken bütün gün hiç ara vermeden çalıştığım için kendime teşekkür ediyordum. Her gün yeni yeni bilgiler öğrenmeyi ve büyümeyi içtenlikle istiyordum. Artık değişmeye ve kendimi kötü bir insan olarak görmemeye kararlıydım.
Ayrıca hoşgörü ve bağışlama konusunda da çalışmalar yapıyordum. Ebeveynlerimi bağışladıkça kendimi de bağışlamak isteği doğdu. Kendimizi bağışlamak da çok önemlidir. Ebeveynimizin bizi hırpaladıkları gibi, çoğumuz içimizdeki çocuğu hırpalamayı sürdürürüz... Ve onu taciz etmeye devam ederiz. Bu çok acı bir şey.
Zamanla güvenim arttı ve kendime iyi bakabileceğime inandım. Ruhani gelişmem beklenmedik harikalar yarattı.
İç düzeyde huzura kavuşup kendimizle barışınca, hayat çok daha zevkli oluyor.
Bu deneyimden ben kişisel olarak ne öğrendim? Eğer düşüncelerimi ve beni geçmişteki yaşamıma bağlayan alışkanlıklarımı gerçekten değiştirmek istiyorsam, yaşamımı değiştirecek güce sahip olduğumu fark ettim. Eğer içtenlikle çalışırsak, aklımızda, bedenimizde ve yaşantımızda inanılmaz değişiklikler yapabileceğimizi öğrendim.
Ben bu işe yirmi küsür yıl önce başladığım zaman, bugün yaptıklarımla yüz binlerce insana yardım edip ümit vereceğimi bilmiyordum.
Kaynak: Pozitif Gücün Büyüsü / Louise Hay
Derleyen: Onur Sargın
a.s.