E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Polonya dış siyaseti, devletin, 1989 yılından itibaren hayata geçirilmelerinde bir tutarlılıkla amaç ve görevlerde büyük bir istikrarın gözlenebileceği yaşam alanlarına bağlıdır. Polonya Cumhuriyeti'nin çıkarlarının gerektirdiği, devletin dış güvenliğini ve iç istikrarını sağlamayı, devletin uyumlu ekonomik ve toplumsal gelişimiyle Polonya Cumhuriyeti'nin uluslararası arenada pozisyonunu güçlendirmeyi hedefleyen dış siyasetinin temel amaçları, aşağıdaki biçimde özetlenebilmektedir:
Batı güvenlik ve ekonomik işbirliği yapılarıyla birleşmeye yönelim;
Çok yönlü ilişkilerin ve Polonya Cumhuriyeti'nin tüm komşularıyla karşılıklı yararlı işbirliğinin kurulması ve geliştirilmesi;
Polonya'nın bölgesindeki pozisyonunun güçlendirilmesi ve buna bağlı olarak bölgede var olan tüm işbirliği yapılarına aktif katılıma yönelinmesi.
Polonya dış siyasetinin diğer amaçlarını da düzenleyen belirleyici amacı, ülkeye sürekli güvenlik ve ekonomi, kültür ve toplumsal alanlarda birbirleriyle dengeli ve sürekli gelişimi sağlayabilmek için, özellikle Polonya'nın en yakın çevresinde, uluslararası bir ortam şekillendirmektir.
Doksanlı yılların başında biçimlendirilip, takip eden hükümetler tarafından tutarlılıkla hayata geçirilen, ülkeninin siyasi sahnesinin önde gelen aktörlerince desteklenen Polonya dış siyaseti öncelikleri, Polonya toplumunun çok büyük bir desteğiyle karşılaşmış ve farklı siyasi tercihlerin pazarlık konusu - bugüne kadar- olmamıştır.
1989'dan sonra, Polonya, dış siyasetinin temelini, Batı ve onun entagrasyon yapılarıyla bağlantı olarak belirlemiştir. Avrupa Birliği ve NATO üyeliği, Polonya diplomasisinin "stratejik amaçlarından" sayılmıştır; bu amaçlara erişilmesi bugün çok yakın görünmektedir.
Polonya dış siyaseti önündeki ödevler, aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
NATO ile birleşme sürecinin tamamlanması ve siyasi ve askeri açıdan İttifaka entagrasyonuna ilişkin çalışmaların sürdürülmesi;
Avrupa Birliği ile görüşmelerin düzenli bir biçimde sürdürülmesi ve AB'ne üyelik için müttefikler bulunması;
Polonya'nın tüm komşularıyla siyasi, ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerinin gelişmesini sürdürmesi;
Polonya'nın başlıca partnerleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa ve Büyük Britanya ile ilişkilerin yüksek dinamiğinin devam ettirilmesi;
Polonya'nın üyesi olduğu bölgesel yapılara aktif katılımının sürdürülmesi;
Dünyada, Avrupa'da ve bölgesinde ülkenin kültürel ve ekonomik pozisyonunun güçlendirilmesi yönünde faaliyet yürütülmesi.
I.
Polonya devletinin çıkarları kavramının temel unsuru, her devlette olduğu gibi, dış güvenliğin sağlanmasıdır. Ancak, kendi güvenlik kavramını oluştururken, Polonya bütün Avrupa kıtasının istikrar ve güvenliğine katkı sağlamayı da arzu etmektedir. Polonya, güvenliğini hem başka devletlerle işbirliği içinde hem de öncelikle NATO ya da Batı Avrupa Birliği gibi uluslararası yapılara katılarak ve Panavrupa yapılarının faaliyet etkinliğinin arttırılması ve güçlendirilmesi yoluyla sağlamaya çalışmaktadır. Tarihi deneyimler karşı konulmaz bir biçimde ortaya koymaktadırlar ki, Polonya dış siyaseti ülkemizle uluslararası çevreler arasındaki ortak bağımlılıkların jeopolitik biçimine büyük bir hassasiyet göstermelidir. Polonya, kendine güvenlik ve kalkınma olanaklarını sağlamaya yönelirken, bugüne değin olan tek taraflı bağlılıkların başka ülkelerle partnerlik temelinde ortak çalışmaya dönüşmesine sürekli uğraşmalıdır. Kısa bir süre sonra fiilen üyesi olacağımız NATO, Polonya tarafından ülkenin güvenliğini teminat altına alan en temel mekanizma olarak görülmekte ve ona katılımımız ülkemizde artık geri döndürülmesi mümkün olmayan demokratik değişimlerin ve Batının demokrasiyle yönetilen devletler ailesine ülkemizin kalıcı şekilde dahil edildiğinin tespiti olarak değerlendirilmektedir. NATO'nun, ABD'nin Avrupa'daki kalıcı varlığına dayanmak suretiyle, ortak bir savunma sistemi olmayı sürdürmesi ve etkili ve yararlı işlemesinin garantisini veren Amerikan önderliğinin de devam etmesi, Polonya Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarları gereğidir. Uluslararası çevredeki kökten değişiklikleri dikkate alarak Polonya, İttifakın bugüne kadar olan faalitelerinin yalnızca üye ülkelerin devlet sınırlarıyla sınırlanmayan yeni ödev ve aktivite alanlarına doğru genişletilmesiyle birlikte Avrupa'da güvenliği sağlamayı kendilerine amaç edinmiş kurumlarla NATO'nun işbirliğine hazırlanmasını desteklemektedir.
NATO'un Avrupa ve Euroatlantik boyutu arasındaki uygun dengenin ve karşılıklı tamamlayıcılığın korunması, Polonya Cumhuriyeti güvenliğinin çıkarınadır. İşte bu yüzden Polonya, Amerika'nın Avrupa'da kalıcı varlığına bütün gücüyle arka çıktığı kadar, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (ESDI) kavramı çerçevesinde NATO'nun Avrupalı üyeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini de o ölçüde desteklemektedir.
Polonya, NATO'nun Avrupa güvenliğinin temel unsuru olarak kalması gerektiğini bir temel ilke olarak kabul ederken, istikrarın ve Avrupa güvenliğinin, aynı zamanda küresel güvenliğin de artmasına neden olacak AGİT, Batı Avrupa Birliği, Avrupa Birliği güvenlik ve ortak dış siyaseti ya da küresel güvenlik sistemi BM gibi başka yapılanma ve kurumların işlevine de büyük bir önem vermektedir.
Hem NATO'nun Avrupa'daki dayanağı ve hem de Avrupa Birliği'nin askeri-siyasal desteği olan Batı Avrupa Birliği yapılanmasına tam üyelik, Polonya dış siyasetinin temel amaçlarından biridir. NATO'ya girişi, Polonya'ya WEU'daki şimdiye değin süren statüsünü, müttefik olunan bir partnerden WEU ile müttefik olmuş bir ülkeye dönüştürme şansı vermektedir. Polonya'ya göre, WEU için harekat kabiliyeti oluşturulması, bugüne kadar var olan transatlantik işbirliği konstrüksiyonunu tehdit etmemekte; kriz durumlarının çözümünde üstlendiği rol ise, NATO faaliyetlerine rekabet yaratmamaktadır.
Polonya, AGİT'in Avrupa kıtasındaki kriz durumlarının önlenmesi ve çözümünde önemine ve hizmetlerine de değer vermektedir. Buna karşın, Teşkilatı Avrupa'daki temel güvenlik kurumuna dönüştürmeyi hedefleyen her türlü girişime de kesinlikle karşıdır; AGİT forumunda Rusya'nın lanse ettiği Avrupa kitlesel güvenlik kavramını kesinlikle kabul etmemektedir. AGİT'in Avrupa'nın istikrarına katkısı yadsınamaz. Ancak askeri tehdit hallerinde, askeri bir potensiyale sahip olmadığından yararlılığını kaybetmektedir; bünyesinde karşıt çıkarların çakıştığı düşünüldüğünde ise çabuk karar almak için kısıtlı imkanlara sahiptir.
Polonya'nın NATO'ya girişi, hiçbir suretle Rusya'dan yahut başka herhangi bir devletten gelen tehdite bir karşı yanıt değildir, daha ziyade kaynağını geleceğin Avrupasının, kıtanın Rusya dahil bütün devletlerini kapsayan bir Avrupa olacağı inancında bulmaktadır. Bundan dolayı Polonya, İttifakın genişlemesinin Rusya'yı izole olmaya sürükleyeceğine dair argümanları asla kabul etmemişti; NATO'nun Rusya ve Ukrayna ile işbirliğini güçlendirmesini, Avrupa'ya özgü ve bölgesel güvenliğin başka inşaa biçimlerini de, genişleme sürecine eşlik eden önemli bir faktör olarak değerlendirmektedir. Polonya, Euroatlantik bölgesinin diğer ülkeleri gibi Rusya'nın da, Avrupa'nın ortasında bir istikrar, güvenlik ve ekonomik gelişme alanının oluşturulmasıyla ilgilendiği varsayımından hareket etmektedir.
Polonya dış siyasetinin önemli ödevlerinden birisi de, İttifaka katılmaya henüz davet olunmamış devletlerin üyelik taleplerini desteklemektir. Polonya, NATO'nun ilk genişlemesinin hiçbir surette son genişlemesi olmaması, İttifakın kapılarının her zaman açık tutulması görüşünde ısrarlıdır. Gelecekte varlığı her zaman ihtimaller dahilinde olan doğrudan bir tehdit durumunda ülkenin yalnız kalmasına göz yumulmamasının yanı sıra, kalkınma ve medeniyet alanında birçok geç kalınmışlığın telafisi, demokratik siyasi sistemin ve serbest pazar ekonomisinin sağlamlaştırılması, Polonya güvenliğinin çıkarınadır. Reformların sürdürülmesi ve tamamına erdirilmesi Polonya Cumhuriyeti'nin yalnızca istikrar ve güvenlik şartı değildir, ama aynı zamanda başka devletlerle işbirliği yapan bir partner ve bütünleşme sürecinin bir katılımcısı olarak Polonya'nın çekiciliğini ve güvenilirliğini arttıracaktır.
Batı güvenlik ve ekonomik işbirliği yapılarıyla birleşmeye yönelim;
Çok yönlü ilişkilerin ve Polonya Cumhuriyeti'nin tüm komşularıyla karşılıklı yararlı işbirliğinin kurulması ve geliştirilmesi;
Polonya'nın bölgesindeki pozisyonunun güçlendirilmesi ve buna bağlı olarak bölgede var olan tüm işbirliği yapılarına aktif katılıma yönelinmesi.
Polonya dış siyasetinin diğer amaçlarını da düzenleyen belirleyici amacı, ülkeye sürekli güvenlik ve ekonomi, kültür ve toplumsal alanlarda birbirleriyle dengeli ve sürekli gelişimi sağlayabilmek için, özellikle Polonya'nın en yakın çevresinde, uluslararası bir ortam şekillendirmektir.
Doksanlı yılların başında biçimlendirilip, takip eden hükümetler tarafından tutarlılıkla hayata geçirilen, ülkeninin siyasi sahnesinin önde gelen aktörlerince desteklenen Polonya dış siyaseti öncelikleri, Polonya toplumunun çok büyük bir desteğiyle karşılaşmış ve farklı siyasi tercihlerin pazarlık konusu - bugüne kadar- olmamıştır.
1989'dan sonra, Polonya, dış siyasetinin temelini, Batı ve onun entagrasyon yapılarıyla bağlantı olarak belirlemiştir. Avrupa Birliği ve NATO üyeliği, Polonya diplomasisinin "stratejik amaçlarından" sayılmıştır; bu amaçlara erişilmesi bugün çok yakın görünmektedir.
Polonya dış siyaseti önündeki ödevler, aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
NATO ile birleşme sürecinin tamamlanması ve siyasi ve askeri açıdan İttifaka entagrasyonuna ilişkin çalışmaların sürdürülmesi;
Avrupa Birliği ile görüşmelerin düzenli bir biçimde sürdürülmesi ve AB'ne üyelik için müttefikler bulunması;
Polonya'nın tüm komşularıyla siyasi, ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerinin gelişmesini sürdürmesi;
Polonya'nın başlıca partnerleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa ve Büyük Britanya ile ilişkilerin yüksek dinamiğinin devam ettirilmesi;
Polonya'nın üyesi olduğu bölgesel yapılara aktif katılımının sürdürülmesi;
Dünyada, Avrupa'da ve bölgesinde ülkenin kültürel ve ekonomik pozisyonunun güçlendirilmesi yönünde faaliyet yürütülmesi.
I.
Polonya devletinin çıkarları kavramının temel unsuru, her devlette olduğu gibi, dış güvenliğin sağlanmasıdır. Ancak, kendi güvenlik kavramını oluştururken, Polonya bütün Avrupa kıtasının istikrar ve güvenliğine katkı sağlamayı da arzu etmektedir. Polonya, güvenliğini hem başka devletlerle işbirliği içinde hem de öncelikle NATO ya da Batı Avrupa Birliği gibi uluslararası yapılara katılarak ve Panavrupa yapılarının faaliyet etkinliğinin arttırılması ve güçlendirilmesi yoluyla sağlamaya çalışmaktadır. Tarihi deneyimler karşı konulmaz bir biçimde ortaya koymaktadırlar ki, Polonya dış siyaseti ülkemizle uluslararası çevreler arasındaki ortak bağımlılıkların jeopolitik biçimine büyük bir hassasiyet göstermelidir. Polonya, kendine güvenlik ve kalkınma olanaklarını sağlamaya yönelirken, bugüne değin olan tek taraflı bağlılıkların başka ülkelerle partnerlik temelinde ortak çalışmaya dönüşmesine sürekli uğraşmalıdır. Kısa bir süre sonra fiilen üyesi olacağımız NATO, Polonya tarafından ülkenin güvenliğini teminat altına alan en temel mekanizma olarak görülmekte ve ona katılımımız ülkemizde artık geri döndürülmesi mümkün olmayan demokratik değişimlerin ve Batının demokrasiyle yönetilen devletler ailesine ülkemizin kalıcı şekilde dahil edildiğinin tespiti olarak değerlendirilmektedir. NATO'nun, ABD'nin Avrupa'daki kalıcı varlığına dayanmak suretiyle, ortak bir savunma sistemi olmayı sürdürmesi ve etkili ve yararlı işlemesinin garantisini veren Amerikan önderliğinin de devam etmesi, Polonya Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarları gereğidir. Uluslararası çevredeki kökten değişiklikleri dikkate alarak Polonya, İttifakın bugüne kadar olan faalitelerinin yalnızca üye ülkelerin devlet sınırlarıyla sınırlanmayan yeni ödev ve aktivite alanlarına doğru genişletilmesiyle birlikte Avrupa'da güvenliği sağlamayı kendilerine amaç edinmiş kurumlarla NATO'nun işbirliğine hazırlanmasını desteklemektedir.
NATO'un Avrupa ve Euroatlantik boyutu arasındaki uygun dengenin ve karşılıklı tamamlayıcılığın korunması, Polonya Cumhuriyeti güvenliğinin çıkarınadır. İşte bu yüzden Polonya, Amerika'nın Avrupa'da kalıcı varlığına bütün gücüyle arka çıktığı kadar, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (ESDI) kavramı çerçevesinde NATO'nun Avrupalı üyeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini de o ölçüde desteklemektedir.
Polonya, NATO'nun Avrupa güvenliğinin temel unsuru olarak kalması gerektiğini bir temel ilke olarak kabul ederken, istikrarın ve Avrupa güvenliğinin, aynı zamanda küresel güvenliğin de artmasına neden olacak AGİT, Batı Avrupa Birliği, Avrupa Birliği güvenlik ve ortak dış siyaseti ya da küresel güvenlik sistemi BM gibi başka yapılanma ve kurumların işlevine de büyük bir önem vermektedir.
Hem NATO'nun Avrupa'daki dayanağı ve hem de Avrupa Birliği'nin askeri-siyasal desteği olan Batı Avrupa Birliği yapılanmasına tam üyelik, Polonya dış siyasetinin temel amaçlarından biridir. NATO'ya girişi, Polonya'ya WEU'daki şimdiye değin süren statüsünü, müttefik olunan bir partnerden WEU ile müttefik olmuş bir ülkeye dönüştürme şansı vermektedir. Polonya'ya göre, WEU için harekat kabiliyeti oluşturulması, bugüne kadar var olan transatlantik işbirliği konstrüksiyonunu tehdit etmemekte; kriz durumlarının çözümünde üstlendiği rol ise, NATO faaliyetlerine rekabet yaratmamaktadır.
Polonya, AGİT'in Avrupa kıtasındaki kriz durumlarının önlenmesi ve çözümünde önemine ve hizmetlerine de değer vermektedir. Buna karşın, Teşkilatı Avrupa'daki temel güvenlik kurumuna dönüştürmeyi hedefleyen her türlü girişime de kesinlikle karşıdır; AGİT forumunda Rusya'nın lanse ettiği Avrupa kitlesel güvenlik kavramını kesinlikle kabul etmemektedir. AGİT'in Avrupa'nın istikrarına katkısı yadsınamaz. Ancak askeri tehdit hallerinde, askeri bir potensiyale sahip olmadığından yararlılığını kaybetmektedir; bünyesinde karşıt çıkarların çakıştığı düşünüldüğünde ise çabuk karar almak için kısıtlı imkanlara sahiptir.
Polonya'nın NATO'ya girişi, hiçbir suretle Rusya'dan yahut başka herhangi bir devletten gelen tehdite bir karşı yanıt değildir, daha ziyade kaynağını geleceğin Avrupasının, kıtanın Rusya dahil bütün devletlerini kapsayan bir Avrupa olacağı inancında bulmaktadır. Bundan dolayı Polonya, İttifakın genişlemesinin Rusya'yı izole olmaya sürükleyeceğine dair argümanları asla kabul etmemişti; NATO'nun Rusya ve Ukrayna ile işbirliğini güçlendirmesini, Avrupa'ya özgü ve bölgesel güvenliğin başka inşaa biçimlerini de, genişleme sürecine eşlik eden önemli bir faktör olarak değerlendirmektedir. Polonya, Euroatlantik bölgesinin diğer ülkeleri gibi Rusya'nın da, Avrupa'nın ortasında bir istikrar, güvenlik ve ekonomik gelişme alanının oluşturulmasıyla ilgilendiği varsayımından hareket etmektedir.
Polonya dış siyasetinin önemli ödevlerinden birisi de, İttifaka katılmaya henüz davet olunmamış devletlerin üyelik taleplerini desteklemektir. Polonya, NATO'nun ilk genişlemesinin hiçbir surette son genişlemesi olmaması, İttifakın kapılarının her zaman açık tutulması görüşünde ısrarlıdır. Gelecekte varlığı her zaman ihtimaller dahilinde olan doğrudan bir tehdit durumunda ülkenin yalnız kalmasına göz yumulmamasının yanı sıra, kalkınma ve medeniyet alanında birçok geç kalınmışlığın telafisi, demokratik siyasi sistemin ve serbest pazar ekonomisinin sağlamlaştırılması, Polonya güvenliğinin çıkarınadır. Reformların sürdürülmesi ve tamamına erdirilmesi Polonya Cumhuriyeti'nin yalnızca istikrar ve güvenlik şartı değildir, ama aynı zamanda başka devletlerle işbirliği yapan bir partner ve bütünleşme sürecinin bir katılımcısı olarak Polonya'nın çekiciliğini ve güvenilirliğini arttıracaktır.