Polonya Yeni NATO Üyesi Olurken

E

EU1

Ziyaretçi
Bu metin, Polonya Büyükelçisi Bay Andrzej Towpik tarafından, Polonya'nın NATO'ya giriş dökümanının Polonya Dışişleri Bakanı Sayın Bronislaw Geremek tarafından 12 mart 1999 da Anlaşma Ofisine sunulması vesilesiyle yazılmıştır​

Birimiz hepimiz için...



...Ve hepimiz birimiz için. Polonya'nın NATO'da ve Batı Avrupa Birliği'ndeki (WEU) takdimi, birliğe dahil olmasının hemen öncesinde Polonya'nın dünyadaki yeri üzerine görüşlerini ortaya koymaktadır.

12 Mart 1999'da, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan NATO'nun üyeleri olacak. Dah on yıl kadar önce, bu durum su katılmamış hayal olarak görünürdü. Bugün, bu durum önceden bilinen politik kararları ifade ediyor. Bu Avrupa'da, özellikle Orta Avrupa'daki büyük değişikliklere kanıt oluşturmaktadır.


Polonya'nın 20. Yüzyıldaki "5 dakikası"


Polonyalılar için, NATO'ya giriş Yuvarlak Masa görüşmelerinin 10. yıldönümünde denk düşüyor. On yıl önce, Polonya'da büyük bir dönüşüm başladı. Demokratik bir devletin, sağlıklı bir ekonominin ve istikrarlı bir dış politikanın kuruluşuna olanak tanıdı. Anlaşma için davet sadece iç işlerinde yapılan değişimlerin onaylanması değil, Polonya'nın uluslararası pozisyonunun radikal olarak değişiminine doğru atılmış bir adımdır.

İçte ve dışta devrimci değişikliklerin kamuoyu tarafından kabulü ve son on yıllık süreçte iktidar olan bütün Polonya hükümetlerinin bu değişimleri istikrarla hayata geçirmeleri, Polonyalıların büyük ve ortak başarılarıdır. Winston Churchill'in bir zamanlar şunu söylemiş:, "Polonyalıların sahip olmadığı birkaç erdem var, ama yapmaktan hiç sakınmadıkları birkaç hataları da...". Bu kez bir hata yapmadık. Bizim için oldukça zor geçen bu yüzyılda tarihin bize verdiği beş dakikanın avantajını iyi kullandık.

Yüzyılın başlangıcında, Polonya Avrupa'nın siyasi haritasından siliniyordu. Bağımsızlık savaşı gelişme içindeydi. 1920'ler ve 30'lar I. Dünya Savaşından sonra tekrar ele geçirilen devletin yeniden kuruluşuna damgasını vurdu. Bu büyük ulusal çaba, yapay bir ekonomi ve sınırlı özgürlüklerin olduğu bir yarım yüzyılla takip ettiği II. Dünya Savaşı'nın trajedisi içinde alt üst edildi. Genel olarak, 20. yy. Polonyalılar için bir "özgürlük arayışı" yüzyılı olmuştur. Yüzyılın son on yılı, bu zor yılların bedeli olarak düşünülebilir. 1989'da ülke bağımsızlığınıı yeniden kazandı. 1999'da, en gelişmiş ve demokratik devletlerin güçlü müttefikliğine kabulü Polonya'nın bağımsızlığını korumakta, muhafaza etmekte ve Polonya devletinin işlemesi için yeni bir ortam yaratmaktadır.

NATO'ya katılma, Polonya için genel halk desteğini alan stratejik bir karardır. Bu durum NATO üyesi devletlerle paylaşılan ortak değerlerden ve Avrupa'daki güvenliği nasıl garanti edeceği hakkındaki ortak bir bakış açısından kaynaklanıyor. Bu geçmiş dönemlerin Polonya'yı ve Orta Avrupa'nın bütününü Avrupa'ya özgü siyasal ve ekonomik sınırlara ve Batının politik çıkarlarının sınırına ittiği bölünme hatlarını ortadan kaldırmak için bir arzuyla bağlılıktır.
 
Avrupa güvencesine NATO'nun yaklaşımı



Polonya'nın NATO'ya üye olması öncelikle bir güvenlik duygusu yaratır. Ne var ki, bu belirli bir coğrafi tehditten bahsetmek anlamına gelmez. Bugün, Polonya'nın düşmanı yoktur. Komşularının hiç biriyle çatışma içinde değildir. NATO bütün bir dizi potansiyel ve değişen riskli durumlardan korumayı garanti ediyor. Bunun ekonomik kararsızlık ve siyasal sebatsızlığa bağlı tehlikeleri kapsadığı anlaşılabilir. Ne ki, olası risk kapsamı daha geniştir (Avrupa'ya özgü çatışmaları ve sonuçlarını, kitle imha silahlarının artışını ve gelişimini, terörizmi içine alır). Bugün, eski ve yeni üyeler için müttefikliğe katılma, sadece olası saldırganlıklara karşı savunmaya katılma ve bunları engelleme anlamına gelmemekte, fakat aynı zamanda çoğu olası tehditlerden onları korumak için düzenlenmiş bir sigorta poliçesi anlamına gelmektedir. Genellikle, böyle bir poliçe komşularından korktuğu için değil, gelecekte, bilinmeyen tehlikeler için alınır. Anlaşma, aynı zamanda daha geniş ve sürekli gelişen bir Avrupa güvenlik stratejisidir.

Olası saldırılara karşı savunmaya katılmaya ek olarak, anlaşma güvenlik politikalarının birleşmesine ve bu politikaları uygulama araçlarını kullanmaya çağrı yapar. Bir dereceye kadar, bu durum üye devletlerin güvenlik politikalarının "gayri milli" bir biçime sokulması anlamına gelir. Ortak güvenlik çıkarları ve birleşik askeri yapılar güvenlik politikalarının yeniden millileşmesini engeller. Diğer NATO üyeleriyle işbirliği içinde, birleşik ordu güçlerinin yayılması ve gelişmesi için uğraşmaya çağrı yaparlar. Karar vermeye ve faaliyetlere katılmayı, çıkarların birliğini güçlendirirler. Avrupa milletleri arasında, özellikle Fransız-Alman ve Polonyalı-Alman arasında oluşan büyük uzlaşma süreci, özerk ulusal güvenlik politikaların ve askeri yeteneklerin yerini alan NATO olmasaydı, kesinlikle çok daha zor olacaktı.

Kuzey Atlantik Paktı sürekli olarak Avrupa güvenliğini organize eder. Kolektif savunma için etkili bir kapasiteyi sürdürme amacıyla, NATO üyesi olmayan ülkelerle işbirliği ve diyalog için aktif bir politikaya girişti. Amaç, çatışma riskini azaltmak, daha derin karşılıklı anlayış ve güven, krizlerin üstesinden gelmek ve ortak güvenlik problemlerini çözmek amacıyla bütün Avrupa ülkelerinde gerçek bir ortaklığın olasılıklarını genişletmektir. Bu politika için önemli bir araç, ocak 1999'da ilan edilen "Barış için bir araya gelme (Ortaklık)" (PfP) programıdır. Bu durum, dost ve üye devletler arasında, "siyasal bağımsızlık, güvenlik ya da bölgesel bütünlüğüne direk bir tehdit" gören dost bir devletin durumunu da içeren politik müzakereler için olanaklar yaratır. Bu program, askeri planlama, tatbikatlara katılma, barışın ve insancıl girişimlerin gerçekleştirilmesinde NATO güçleriyle işbirliği olanakları gibi alanlarda pratik bir yardımlaşma ve işbirliği oluşturur.

Çok taraflı siyasal müzakereler ve pratik işbirliğinde, NATO üyesi ülkelere ek olarak 28 ülkeyi içine alan Avrupa-Atlantik İş Birliği Konseyi büyük bir rol oynamıştır. Haziran 1997'de Ukrayna ve NATO arasında imzalanan farklı bir dostluk beratı ve mayıs 1997'de Rusya federasyonu ve NATO arasında imzalanan Karşılıklı ilişkiler, İşbirliği ve Güvenlik anlaşması üzerine Kurucu üye tarafından özel bir yer verilmiştir. Onlar, NATO ve bu ülkeler arasında askeri ve siyasal bağların gelişimi için geniş fırsatlar yaratır.

Dost devletlerle işbirliğine açık olma politikası, Dayton barış anlaşmasının yürürlüğe konması için Bosna'da (SFOR tarafından izlenen IFOR) uluslar arası barış güçlerinin, Rusya'yı ve Ukrayna'yı da içeren NATO üyesi olmayan devletlerin yoğun katılımıyla NATO tarafından hazırlanan organizasyonda da gözlenmiştir. Benzer bir meydan okumayla boy ölçüşmek için hazır olma, yine Kosova krizi için olduğu gibi -eğer uygun bir barış anlaşması imzalanmış ve çatışma halindeki partiler uluslar arası güçleri kabul etmede isteksizliklerini ifade etmişlerse- NATO tarafından gösterilmiştir. Polonya NATO'nun Avrupa güvenliği yaklaşımını tam olarak desteklemektedir. Bu durum, Bosna'daki uluslar arası güçlere tam katılımda olduğu gibi, Ukrayna, Rusya ve NATO arasındaki işbirliğini ifade eden EAPC ve Barış Ortaklığına aktif katılım gibi olaylarda ifadesini bulmuştur.
 
Avrupa'nın bölünmesinin üstesinden gelme



Polonya'nın, Çek Cumhuriyeti'nin ve Macaristan'ın NATO'ya katılımı aynı zamanda Avrupa'nın tarihsel bölünmesinin üstesinden gelmek için büyük bir adımdır. Aslında, varolan Batı Avrupa kurumlarının derece derece yayılması ve Rusya ile işbirliği geliştirmeleri Avrupa birliğini inşa etme yolunda sadece pratik bir yol olacak görünüyor. Bu bölünme yalnızca geçen birkaç on yılın sorunu değildir. Bu durum daha uzun zamandan beri varlığını sürdürmektedir. Bir çokları için, Avrupa ve Avrupa güvenlik problemleri özünde Batı Avrupa ile sınırlıydı. Neville Chamberlain'in 1938'de dediği gibi İngiliz askerleri için ölmek "hakkında hiçbir şey bilmediğimiz insanlar arasındaki uzak bir ülkedeki bir çekişmeden dolayı korkunç, fantastik ve inanılmazdır". Bu kelimeler Nazi Almanya'sınca tehdit edilen Çekoslavakya'ya işaret eder. Bugün, Polonya'nın, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'ın güvenliği bütün NATO üyelerinin ilgisi oluyor. Gelecekte NATO'nun yayılması bölgedeki istikrar ve güvenlik alanlarını artıracaktır. Bölge milletlerinin bütün olarak suç işleme amacı gütmeyen ödenmemiş borçlarını telafi etme çabası için daha iyi koşullar yaratacak.

Yüzyıllardır, Orta Avrupa ulusları kendi geleceğini tayin etme hakkından yoksun bırakıldı. Onlara Batı demokrasileri tarafından unutulmuş ve terk edilmiş olarak muamele yapıldı. Ne var ki, Prague ve Gdansk'ın feda edilmesi Paris ve Londra'nın korunmasını sağlamadı. Avrupa'nın bölünmesi II. Dünya Savaşından sonra uzun bir barış sağlamadı fakat Avrupa'nın bütünü için nükleer bir felaket tehdidi oluşturdu. Orta Avrupa'nın NATO'ya katılması Avrupa güvenliğinin, Avrupa kıtasının bu tarafının güvenliği anlamına gelmesi inancını ifade eder aynı zamanda. Bu, Orta Avrupa'nın yeni sesinin tanınması anlamına gelir.

Yüzyıllardır Orta Avrupa politikanın öznesi olmaktan çok nesnesi olarak kaldı: süper güçlerce yürütülen savaşların bir arenası ve rekabet nesnesi olarak. Bölgeye yerleşmiş milletler karşılıklı ekonomik ve siyasal bağları güçlü bir şekilde asla oluşturamadı. Tersine, Orta Avrupa bölünmüş ve kavgalı olarak kaldı. Sadece 1990'lar güçlü bir -eskisinden daha güçlü- Orta Avrupa düşüncesini beraberinde getirdi. İlk defa, bölgedeki işbirliği fikri tatbik edildi (Visegrad Grubu, Orta Avrupa Serbest Ticaret Derneği ve Orta Avrupa İnsiyatifi). Polonya'nın, Çek Cumhuriyetinin ve Macaristan'ın hali hazırda NATO'ya girişi sadece Orta Avrupa düşüncesinde bir değişiklik değil, bölgenin yeni statüsünün tanınmasının da kanıtıdır


Amerika'yla Devam Eden Bağlar


NATO'da ki Polonya, Çek ve Macar üyeliği bu ülkeler ile Kanada ve Birleşik devletler arasındaki ilk dostluk ilişkisi anlamına gelir. Bu Euro-Atlantik bağların pekişmesi ve Orta Avrupa güvenliğine Kuzey Amerikanın da direk katılması anlamına gelir. Avrupa'da Birleşik Devletlerin uzun dönem katılımının korunması, Polonya'nın dış işleri politikasının kurallarından biri olarak duruyor. Polonya, iki savaşın deneyimine dayalı olarak, birleşik devletlerin bir "Avrupa süper gücü" olarak kalması gerektiğine inanmıştır. Birleşik Devletlerin Avrupayla dostluğu global düzenin ve şimdiki Avrupa'nın temel öğesi ve Euro-Atlantik topluluğunun temelidir. Orta Avrupa bu ilişkilerin şekillenmesi ve devamı için sorumlu da olacak aynı zamanda.
 
Müttefik Polonya



Tarih, Polonya için Mart 1999'da sona ermez. Polonya, NATO'daki üyeliğine asla kendi dış işleri politikasının tek ve nihai amacı olarak bakmamıştır. NATO üyeliği, Polonya'nın gelişmesi ve bütün Avrupa milletlerinin sürekli güvenliği garantisi için en iyi koşulları yaratmada daha büyük bir çabanın bir bölümüdür. Aynı zamanda, Polonya NATO'nun bir üyesi olmanın, müttefikliğin sorumluluklarını üzerine almayı ve görevlerin yerine getirilmesinde aktif olarak katkı yapmak zorunluluğunu içerdiğinin farkındadır.

Polonya büyük askeri kapasitesini müttefiklere sunuyor. Bu durum, saldırganlığı durdurmak için NATO'nun var olan hazırlığını sürdürmesinde NATO'ya yardım edecektir. Polonya hükümeti, Polonya ordu güçlerinin daha fazla modernleştirilmesi gerektiğinin farkındadır. Bunların geliştirilmesi için bir plan hazırlanmıştır. Bunun yerine getirilmesi askerlerin sayısında bir azaltmayla sonuçlanacak (aşağı yukarı 180.000'e), fakat aynı zamanda, ordu daha hareketli ve daha donanımlı olacak. Bu durum, onların diğer NATO ülkelerinin güçleriyle derin operasyon yapabilme yeteneklerini geliştirecek ve Polonya'nın hem ortak savunmaya hem de örgüt tarafından yerine getirilen diğer misyonlara katkısını artıracaktır.

Polonya çatışmaların çözümü ve önlenmesinde NATO'nun vereceği görevleri uygulamaya hazırdır. Polonya, uluslar arası barış güçlerine en geniş katkı yapanlardan birisidir. Aşağı yukarı 30.000 Polonya askerinin 29 barışçı operasyona katılımı ve özel görevlerin sayısı, bu tür projelerin yerine getirilmesinde temel bir görünüm olarak, müttefikler tarafından beklenen Polonya'nın güçlü uluslar arası dayanışma duygusunu doğrulamaktadır. Barış operasyonlarında Polonyalıların kazandığı geniş askeri tecrübe, 1998'de Avrupa'daki Güvenlik ve İşbirliği Organizasyonuna Polonya önderlik ettiği zamanki dönemi de içeren, çatışmaların çözülmesinden elde edilen siyasal deneyim eşlik etmiştir.

Polonya bölgedeki istikrar için NATO'nun aktivitelerine katılmak istiyor. Dostane ilişkilerin gelişmesi ve Polonya'nın komşularının hepsiyle olumlu işbirliği, geçen 10 yıldan fazladır Polonya dış işleri politikasının önceliklerinden biri olarak kalmıştır. Polonya, Almanlar, Ukraynalılar ve Litvanyalıları da içeren zor bir geçmişi paylaştığı milletlerle dostane ilişkiler geliştirdi. Polonya bölgesel bağlar ve işbirliğinin oluşmasına büyük bir katkı yaptı.

Bölgesel politikada Polonya'nın başarıları NATO üyeliğine adaylığının lehinde oldu. Şu anda, Polonya ortak amaçların yerine getirilmesi için NATO müttefikleriyle bu politikaya devam etmek istiyor. Polonya, müttefiklerin Doğulu bir ayağı olarak değil, fakat bölgedeki bütün ülkelerle işbirliği ve diyalogun yaratıcısı ve bir katılımcısı olarak değerli bir dost olacağı gerçeğinin farkındadır. Polonya, NATO ülkeleriyle bağlarını geliştirme, silahlı kuvvetlerin modernizasyonu ve dönüşümünde PfP programına katılımdan elde ettiği deneyimi paylaşmaya hazırdır.

Polonya yeni bölünmeler yaratma niyetinde değildir. Tam tersine, Batı başarısının ve uygarlaşma sürecinin getirdiği ilke ve değerleri Doğuya aktarmaya yardımcı olmak istiyor; Batının yapılarını uygun ölçütte karşılayan ve onlara katılmak isteyen herkese yaymaya yardım etmek istiyor.
 
Polonya ve NATO'nun Geleceği

Polonya müttefiklerin doğu politikası çıkarlarını sınırlamak niyetinde değildir. NATO zirvesinin Washington'daki başarısı müttefiklerin bugüne kadarki varlığının 50 yılını özetleyecektir. Bu durum, örgütün bugünkü ve gelecekteki görevlerini oluşturacaktır. Bu alandaki özel önem zirve sırasında edinilecek olan yeni stratejik politikaya verilecek. Bu çalışma Polonya'nın ilgi alanındadır. Bu çalışmaya katılım Polonya'nın NATO'yla entegrasyonun önemli bir parçasıdır. Bu, Polonya'nın üye ülkelerin müttefiklik hakkındaki düşüncelerini öğrenmesine yol açar ve aynı zamanda, bu durum müttefikliğin gelecekteki biçimini etkilemeyi olanaklı kılar. Polonya güncel stratejik fikirlerin iki görevi yerine getireceği görüşünü paylaşır. Bu, Avrupanın yeni durumunda müttefikliğin yeri, amaçları ve sorumlulukları hakkında hem üye olan hem de üye olmayan devletlerin vatandaşlarına bir mesaj olacaktır. Diğer taraftan, bu yeni siyasal ve askeri planlama için temel yaratacaktır.

Polonya için, stratejik fikir, Washington Anlaşmasının 5. Maddesine uygun olarak, kollektif savunmanın bir aracı olarak güçlü bir biçimde müttefikliğin işlevini vurgulayan anahtar öneme sahiptir. Bu varlığın ana nedenidir, müttefikleri bir arada tutan zamktır ve diğer görevlerin başarıyla yerine getirilmesi için önceden gereklidir. Aynı zamanda Polonya, NATO'ya üye olmayan ülkelerle işbirliği ve diyalogu ve varolan çatışmayı çözmede olduğu gibi savaşları önlemek için düzenlenen aktiviteleri, müttefikliğin güvenlik sorunlarına yaklaşımını paylaşmaktadır. Bu aynı zamanda 5. Maddenin yapısını aşan operasyonların uygulanmasını da sağlar. Polonya böyle operasyonların uluslar arası güvenlik için sorumluluğa katılıma ve anlaşmaya bağlı olmasına, uluslar arası yasalara uygun olarak üstlenilmesi gerektiği kanısına katılmaktadır. Aynı zamanda, müttefiklik gerekli esnekliği ve karar verme özgürlüğünü sağlamalıdır.

Polonya yeni dökümandaki Atlantiğin ötesindeki ülkelerle ilişkilere daha fazla önem iliştirmektedir. Polonya Avrupa sorunlarında sürekli olarak birleşik devletlerin katılımının tutarlı ve etkili NATO harekatlarının bir önkoşulu olduğuna inanır. Aynı zamanda, Polonya Avrupa ve Birleşik Devletler arasındaki güçlü bağların, müttefikliğin bir parçası olarak, Avrupai güvenlik ve savunma kimliğinin gelişimi boyunca büyük amaçlarla çatışma içinde olmadığına inanmaktadır. Bu kimliğin inşası Müttefikliğin bir parçası olarak Avrupalıların katkısının ve sorumluluğunun artmasına ve Atlantik ötesi bağların korunmasına yardım edecek.

Polonya'ya anahtar önem verilmesi Washington anlaşmasının 10. Maddesine uygun olarak yeni üyelerin girişine ittifakın açık olmasıdır aynı zamanda. Stratejik savunma bölümüne gelince, Polonya dökümanın büyük bölümünün geçerli olduğuna inanmaktadır. Örneğin, Polonya temel politikaları içeren koşulları değiştirmek için bir neden görmemektedir.

 
İşin Bolluğu



Polonya'nın NATO'ya girişi en alt düzeyde askeri ihtiyaçları karşılamak için önceden gerekli olan şeylere dayandırılmıştı. Ne var ki, bu sadece Polonya'nın savunma sistemini NATO ihtiyaçları ve standartlarına kendini adapte etmesinin başlangıcıydı. İttifakın örgütün çalışmasına davet edilmiş ülkeleri derece derece -1998'e doğru- katma kararı Polonya için oldukça iyiydi. Bu durum, ilk kez yarı üyelik deneyimlerinin oluşumunu sağladı; bu, Polonya üzerinde çözüm bekleyen sorunlar ve problemler alanında NATO'nun nasıl çalıştığını öğrenmeyi olanaklı kıldı.

Polonya'nın ittifaka resmi olarak girişinin önemi Polonya üyeliği konusunu ortadan kaldırmaz; aslında, üyelikle bağlantılı olan bütün bir görevler dizisi sunar. Onlar sadece ordu güçlerine değil, fakat aynı zamanda dış politika, güvenlik servisleri, ekonomi, sivil savunma ve NATO'daki işbirliği ile sınırları çizilen diğer alanlara uygular. Hatırlanması gerekir ki, NATO Polonya devletinin girişini kabul ediyor, sadece askeri güçlerinin değil. Bu görevlerin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi sadece müttefiklerin beklentilerini karşılamak değil, fakat aynı zamanda Polonya'nın NATO'daki yerini belirlemektir.


Andrzej Towpik
Polonya'nın NATO Büyükelçisi





 
X