E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Lehçe yazılmış edebiyat yapıtlarının tümü, Polonya'nın siyasal birliği, dış istilalar ve iç bölünmelerle sık sık kesintiye uğradığı için ulusal edebiyat görece geç gelişmiş ama bir kez ortaya çıktıktan sonra Polonyalıların kültürel ve siyasal kimliğinin sürdürülmesini sağlayan başlıca kurumlardan biri olmuştur.
Polonya'nın ilk edebi dili 10.yüzyılda hıristiyanlığın benimsemesiyle birlikte kullanılmaya başlayan Latinceydi. Polonya dilinde yazılan edebiyatın en eski örneği XIII. yy.sonunda Bogurodzica başlıklı dinsel bir şiirdir. XVI.y.y.'da Rönesans döneminde Mikolaj Rej'den sonra yergi ve lirik şiirlerinin yanısıra ilk din-dışı oyunu olan Yunan Milletvekillerinin geri gönderilmesi (Odprawa poslow greckich) diye klasik tragedyayı deneyen yazar Jan Kochanowski idi. 1765'te Varşova'da ilk halk tiyatrosunu kral Stanislaw August Poniatowski açmıştır. Polonya ulusal tiyatrosunu ortaya çıkaran Wojciech Boguslavski Mucize veya Krakowluluar ve Daglılar (1794) (Cud mniemany czyli Karakowiacy i gorale) döneminin en popüler komik operasını yazmıştır. Aydınlanma çağının öğreticiliğin ağır bastığı döneminde 1790'da Julian Ursyn Niemcewicz Milletvekilinin Dönüşü (Powrot posla) komedisini yazmıştır. 1833'te ise Opera, Bale ve Drama Sahneleri içeren Ulu Tiyatrosu açılmıştır.
Romantizm döneminde Polonya'nın en büyük yazarı olarak kabul edilen Adam Mickiewicz'in Atalar (Dziady) ve Bay Tadeusz ile birlkite Avrupa dramının en büyük başarılarından biri olan Juliusz Slowacki'nin Kordian adlı eserlerinde bağımsızlık adına çıkan Polonya isyanları çeşitli açılardan ele alındı. 1835'te Kont Zygmunt Krasinski'nin Ilahi Olmayan Komedya ( Nie-Boska komedia) adlı oyun bu tartışmaya katılan başka bir görüş olmuştur. Tarihsel oyun alanında, kendi döneminin daha ilerisinde olan yazar Cyprian Kamil Norvid 1860 yılında Wanda ile Krakus adlı yapıtında sadece Leh romantik ruhunu yansıtmakla kalmadı, yeni oyun yazarlığı tekniğinin kapılarını da açtı. Romantizm sonrası dönemde, St. Zeromski ve 1905'te Quo vadis romanıyla Nobel ödülünü kazanan H. Sienkiewicz başta olmak üzere Polonya'da olgucu ve doğalcı estetiğin en sistemli temsilciliği yapıldı. Ayrıca da Sienkiewicz Musa Şamgul'ün Türkçe çevirisi olan Üçleme (Trylogia) eserinde XVII. y.y. Polonya'sının tarihsel manzarasını sergiledi. Nesir türünün bir örneği, 1934 yılında yazarına Nobel ödülünü kazandıran Wladyslaw Reymont Köylüler (Chlopi) epik roman dizisinde doğalcı teknikleri kullandı. Yazar Boleslaw Prus ise Taş bebek (Lalka) eserinde Varşova burjuva yaşamının çok yönlü bir portresini çizmiştir. Yeni Polonya diye adlandırılan Postmodernizm döneminin önemli temsilcisi ise Düğün (Wesele) yapıtıyla, klasik trajedi, mitoloji, romantik tiyatro, Polonya ulusal tarihi gibi farklı kaynaklardan beslenerek milli mitlerimizle tarihsel bir hesaplaşmayı kukla oyunu kalıpları içine sokan Stanislaw Wyspianski'dir. Wyspianski Devasa Tiyatro kuramıyla Polonya tiyatrosu reformcusu olarak kabul edilir ve Leon Schiller gibi Polonya tiyatro devrimcileri onun etkisi altında kalmışlardır. Bu dönemde de Kont Aleksander Fredro komedileri de sık sık sahneye konuldu. Gerçekçi akım ise, bireycilik kavramını savunan yazar Stanislaw Przybyszevski tarafından Mutluluk için (1902) gibi eserinde temsil edildi. Ilgi çekici başka bir yazar, bağımsız tiyatroyu kuranlardan biri Gabriela Zapolska (1860-1921) idi.
Dünya Savaşları arası dönem özellikle şiir alanında yeni kuşak şairleri ile temsil edilirdi. Skamander grububundan J. Tuwim, J. Lechon, 1924 yılında kız kardeşiyle Türkiye'ye yaptığı yolculuğun sonucunda yazdığı Yelpaze (Wachlarz) başlıklı toplu şiirlerinden örneğin Türkiye'ye ne için gidilir (Po coz jechac do Turcji) şiiriyle tanınan kadın şair Maria Pawlikowska-Jasnorzewska ve Kazimiera Illakowczowna gibi şairlerin yanısıra modernizm geleneğini sürdüren ve dışavurumculuk eğiliminin temsilcisi B. Lesmian idi. Yazar Bruno Schulz'un 1934'te yazdığı Tarçın dükkanları (Sklepy cynamonowe) dikkat çekti. Özel yeri alaycı grotesk nitelik taşıyan Küçük sarayda ( W malym dworku) veya Kunduracılar ( Szewcy) uyumsuzluk tiyatrosu adını taşıyan akımın habercilerinden sayılan S.I. Witkiewicz'in eserleridir. Witkacy aynı zamanda gerçekçilik karşıtı ve Arı Biçim kuramlarıyla Polonya ve Orta Avrupa edebiyatınınn gelişimine yön veren yazarlardandır.
Eleştiri, çeviri ve politika yazarlığı T. Boy-Zelenski tarafından yaygınlaştırıldı.
Ikinci dünya savaşı döneminde, Polonya edebiyatı yer altı olarak, örneğin şair Krzysztof Kamil Baczynski veya yurt dışına göç eden yazarlar sayelerinde gelişmesine devam etti.
Savaş sonrası dönemde ise Z. Nalkowska'nın Medaliony, Borowski'nin Auschwitz Hikayeleri olan Pozegnanie z Maria (Maria ile Vedalaşma) gibi eserlerinde savaş felaketi anlatıldı. Stanıslaw Dygat'ın Bodenskie Gölü (Jezioro Bodenskie) veya şair ve dram yazarı Rozewıcz'in Kartoteks dramında savaşın eleştirici değerlendirmesi dile getirildi. Savaşın hemen sonrasındaki dönemde yeni rejime karşı örgütlenen gençlerin yaşadığı ahlaki açmaz konusu, Türkçe çevirisi olan ve 1962 yılında A. Wajda'nın film uyarlamasını yaptığı J. Andrzejewski'nin Küller ve Elmas isimli eserinde anlatıldı. Savaşın acı manzarasını sergileyen genç kuşak yazarlar arasında yukarıda adı geçen hem şair hem de dram yazarı T. Rozewicz şiir edebiyatımızda yeni bir anti şiirsel türü başlattı. Savaş sonrası dönemin ikinci yarısı Zbigniew Herbert ise Bay Cogito (Pan Cogito) şiir dizisinde çağdaş dünyanın değer hiyerarşisini yargılıyor. Stalinizm döneminde öykü ve hikayeler vasıtasıyla özellikle Marek Hlasko Haftanın Sekizinci Günü (Osmy dzien tygodnia) veya Edward Stachura Siekierezada gibi eserlerinde hayatın gaddarlığını, genç kuşağın çaresizliğini anlattılar. Yazar Tadeusz Konwicki Çağdaş rüya defteri (Sennik Wspolczesny) ve Küçük Çaplı Kıyamet ('Mala Apokalipsa) eserlerinde geçmişi şimdiliği ile bağdaştırmaya çalışmıştır. Stanıslaw Lem ise felsefi unsurları içeren kurgu bilim öykü akımını oluşturdu. Marian Brandys ve Pawel Jasienıca ise tarihsel denemeler, Ryszard Kapuscınski ise çağdaş dünya konusunda röportajları yazar.
Felsefi ve ahlaki nitelikler taşıyan şiirlerini yergici ifadelerden kaçınmayarak yazan şair Wislawa Szymborska 1996 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazandı.
Dini şiirler Peder Jan Twardowski ve Papa Jan Paul II Karol Wojtyla'nın eserleriyle örneklendirilebilir.
1990'da vefat eden çağdaş drama ve gösteri sanatlarının temsilcisi ressam, grafikçi, sahne tasarımcısı, yazar ve yönetmen - Tadeusz Kantor Cricot 2 adlı kendi tiyatrosunda bağımsız tiyatro teorisini gerçekleştirdi. Ünlü oyunları arasında Wielopole Wielopole yer almaktadır.
Son yıllarda Türkçe'ye çevirilip sahnelenen Slawomir Mrozek'ın Polisler, Muhacirler (Emiranci), Tango gibi eserleri büyük ilgi topladı. Son senelerde Yaşar Avunç'un başarılı Türkçe çevirisi ile Witold Gombrowicz'in Ferdydurke, Kosmos, Pornografi, Atlantik ötesi gibi romanları Türk okuruna sunuldu.
1945'ten sonra ülkede komünistlerin iktidara gelmesiyle birlikte eski kuşaktan bazı yazarlar yurtdışına göç etti. Göçmenlik akımını, ABD'ye yerleşen ve şiir sanatında savaş motifi hâlâ mevcut olup da romantik unsuru da içeren Cz. Milosz'un şiirleri temsil etmektedir. Milosz 1955'te Iktidarın Alınması (Zdobycie wladzy) adlı yapıtıyla Avrupa Edebiyat Ödülünü, daha sonra, 1980'de Nobel Ödülünü kazandı. Başka bir şair ve edebiyat çevirmeni Stanıslaw Baranczak çağdaş Lehçe ile Shakespeare'in başarılı çevirileriyle tanınıyor. Nesir eserlerinde ise Farklı dünya (Inny swıat) romanının yazarı Gustaw Herling-Grudzinski, ressam ve politika yazarı Jozef Czapski, Aleksander Wat veya Stanislaw Vıncenz tarafından temsil ediliyor. Göçmenlerin kültürel hayatının önemli unsuru Jerzy Giedroyc tarafından vakfedilen Edebiyat Enstitüsü ve Kultura dergisidir. Yurtdışında yaşıyan tiyatro eleştirmeni Jan Kott yazılarıyla Polonya tiyatrosunu dünyaya duyurdu.
1965 te Laboratuvar Tiyatrosunu kuran Jerzy Grotowski başta olmak üzere çağdaş Polonyalıların deneysel tiyatro çalışmaları dünya çapında ilgi uyandırmıştır. Polonya çağdaş tiyatrosunun başta gelen yönetmenleri olarak E. Axer, K.Swinarski, A.Bardini, K.Dejmek,A.Hanuszkiewicz,J.Szajna, H.Kajzar, J.Grzegorzewski, A.Wajda, K.Lupa isimleri sayılmalıdır. Sahne tasarımcıları arasında ise başta gelen isimler: A. Majewski, K. Zachwatowicz, A. Kilian, K. Wisniak, K. Pankiewicz, E.Starowieyska. Oyuncuları E. Barszczewska, N. Andrycz, A. Slaska, Z. Mrozowska, H. Mikolajska, A. Polony, Jan Kreczmar, J. Woszczerowicz, J. Swiderski, Z. Zapasiewicz, J. Trela, G. Holoubek, J. Radziwilowıcz, A.Seweryn, W,Pszoniak, D.Olbrychski, T. Lomnicki isimleri önemli yer tutar. Klasik tiyatroların dışında, örneğin H. Tomaszewski tarafından kurulan Wroclaw Pantomim Tiyatrosu dünyada büyük ilgi görmüştür. Varşova, Krakov, Lodz, Wroclaw şehirlerinde Tiyatro Akademileri bulunmaktadır. Tiyatro etkinliklerini biraraya getirmek amacıyla çeşitli tiyatro festivalleri düzenlenmektedir. Teatr, Didaskali, Diyalog, Tiyatro Hatıra Defteri, Tiyatro Not Defteri, Le theatre en Pologne gibi dergilerde tiyatro yaşamı takip edıliyor.
Türkiye-Polonya edebiyat ilişkileri alanında yukarıda bahsedilen ve Musa Şamgul tarafından çevirilen Henryk Sienkiewicz'in Tötön Şövalyeleri ve Ateş ve Kılıç , K.Pruszunski'nin Semerkandlı Borazancı gibi eserleri vardır. Bu çabalarından dolayı Şamgul'e Polonya Kültürü nişanı verildi. Türkçe çevirileri olan diğer eserler ise, I. Jurgielewicz'in Önemli ve Önemsiz, J. Korczak'ın çocuklar için yazılan I. Macius Kral romanı vardır. Polonyalı türkologlar ise Türk edebiyatı eserlerini Lehçe'ye çevirip Polonyalı okurlara sunmuşlardır. Örneğin, Malgorzata Labecka-Koecherowa tarafından Nazım Hikmet'in, Yunus Emre'nin şiirleri, Aziz Nesin'in hikayeleri, Wojciech Hensel tarafından Yaşar Kemal'in Bin Boğalar Efsanesi Leh diline çevirildi
Polonya'nın ilk edebi dili 10.yüzyılda hıristiyanlığın benimsemesiyle birlikte kullanılmaya başlayan Latinceydi. Polonya dilinde yazılan edebiyatın en eski örneği XIII. yy.sonunda Bogurodzica başlıklı dinsel bir şiirdir. XVI.y.y.'da Rönesans döneminde Mikolaj Rej'den sonra yergi ve lirik şiirlerinin yanısıra ilk din-dışı oyunu olan Yunan Milletvekillerinin geri gönderilmesi (Odprawa poslow greckich) diye klasik tragedyayı deneyen yazar Jan Kochanowski idi. 1765'te Varşova'da ilk halk tiyatrosunu kral Stanislaw August Poniatowski açmıştır. Polonya ulusal tiyatrosunu ortaya çıkaran Wojciech Boguslavski Mucize veya Krakowluluar ve Daglılar (1794) (Cud mniemany czyli Karakowiacy i gorale) döneminin en popüler komik operasını yazmıştır. Aydınlanma çağının öğreticiliğin ağır bastığı döneminde 1790'da Julian Ursyn Niemcewicz Milletvekilinin Dönüşü (Powrot posla) komedisini yazmıştır. 1833'te ise Opera, Bale ve Drama Sahneleri içeren Ulu Tiyatrosu açılmıştır.
Romantizm döneminde Polonya'nın en büyük yazarı olarak kabul edilen Adam Mickiewicz'in Atalar (Dziady) ve Bay Tadeusz ile birlkite Avrupa dramının en büyük başarılarından biri olan Juliusz Slowacki'nin Kordian adlı eserlerinde bağımsızlık adına çıkan Polonya isyanları çeşitli açılardan ele alındı. 1835'te Kont Zygmunt Krasinski'nin Ilahi Olmayan Komedya ( Nie-Boska komedia) adlı oyun bu tartışmaya katılan başka bir görüş olmuştur. Tarihsel oyun alanında, kendi döneminin daha ilerisinde olan yazar Cyprian Kamil Norvid 1860 yılında Wanda ile Krakus adlı yapıtında sadece Leh romantik ruhunu yansıtmakla kalmadı, yeni oyun yazarlığı tekniğinin kapılarını da açtı. Romantizm sonrası dönemde, St. Zeromski ve 1905'te Quo vadis romanıyla Nobel ödülünü kazanan H. Sienkiewicz başta olmak üzere Polonya'da olgucu ve doğalcı estetiğin en sistemli temsilciliği yapıldı. Ayrıca da Sienkiewicz Musa Şamgul'ün Türkçe çevirisi olan Üçleme (Trylogia) eserinde XVII. y.y. Polonya'sının tarihsel manzarasını sergiledi. Nesir türünün bir örneği, 1934 yılında yazarına Nobel ödülünü kazandıran Wladyslaw Reymont Köylüler (Chlopi) epik roman dizisinde doğalcı teknikleri kullandı. Yazar Boleslaw Prus ise Taş bebek (Lalka) eserinde Varşova burjuva yaşamının çok yönlü bir portresini çizmiştir. Yeni Polonya diye adlandırılan Postmodernizm döneminin önemli temsilcisi ise Düğün (Wesele) yapıtıyla, klasik trajedi, mitoloji, romantik tiyatro, Polonya ulusal tarihi gibi farklı kaynaklardan beslenerek milli mitlerimizle tarihsel bir hesaplaşmayı kukla oyunu kalıpları içine sokan Stanislaw Wyspianski'dir. Wyspianski Devasa Tiyatro kuramıyla Polonya tiyatrosu reformcusu olarak kabul edilir ve Leon Schiller gibi Polonya tiyatro devrimcileri onun etkisi altında kalmışlardır. Bu dönemde de Kont Aleksander Fredro komedileri de sık sık sahneye konuldu. Gerçekçi akım ise, bireycilik kavramını savunan yazar Stanislaw Przybyszevski tarafından Mutluluk için (1902) gibi eserinde temsil edildi. Ilgi çekici başka bir yazar, bağımsız tiyatroyu kuranlardan biri Gabriela Zapolska (1860-1921) idi.
Dünya Savaşları arası dönem özellikle şiir alanında yeni kuşak şairleri ile temsil edilirdi. Skamander grububundan J. Tuwim, J. Lechon, 1924 yılında kız kardeşiyle Türkiye'ye yaptığı yolculuğun sonucunda yazdığı Yelpaze (Wachlarz) başlıklı toplu şiirlerinden örneğin Türkiye'ye ne için gidilir (Po coz jechac do Turcji) şiiriyle tanınan kadın şair Maria Pawlikowska-Jasnorzewska ve Kazimiera Illakowczowna gibi şairlerin yanısıra modernizm geleneğini sürdüren ve dışavurumculuk eğiliminin temsilcisi B. Lesmian idi. Yazar Bruno Schulz'un 1934'te yazdığı Tarçın dükkanları (Sklepy cynamonowe) dikkat çekti. Özel yeri alaycı grotesk nitelik taşıyan Küçük sarayda ( W malym dworku) veya Kunduracılar ( Szewcy) uyumsuzluk tiyatrosu adını taşıyan akımın habercilerinden sayılan S.I. Witkiewicz'in eserleridir. Witkacy aynı zamanda gerçekçilik karşıtı ve Arı Biçim kuramlarıyla Polonya ve Orta Avrupa edebiyatınınn gelişimine yön veren yazarlardandır.
Eleştiri, çeviri ve politika yazarlığı T. Boy-Zelenski tarafından yaygınlaştırıldı.
Ikinci dünya savaşı döneminde, Polonya edebiyatı yer altı olarak, örneğin şair Krzysztof Kamil Baczynski veya yurt dışına göç eden yazarlar sayelerinde gelişmesine devam etti.
Savaş sonrası dönemde ise Z. Nalkowska'nın Medaliony, Borowski'nin Auschwitz Hikayeleri olan Pozegnanie z Maria (Maria ile Vedalaşma) gibi eserlerinde savaş felaketi anlatıldı. Stanıslaw Dygat'ın Bodenskie Gölü (Jezioro Bodenskie) veya şair ve dram yazarı Rozewıcz'in Kartoteks dramında savaşın eleştirici değerlendirmesi dile getirildi. Savaşın hemen sonrasındaki dönemde yeni rejime karşı örgütlenen gençlerin yaşadığı ahlaki açmaz konusu, Türkçe çevirisi olan ve 1962 yılında A. Wajda'nın film uyarlamasını yaptığı J. Andrzejewski'nin Küller ve Elmas isimli eserinde anlatıldı. Savaşın acı manzarasını sergileyen genç kuşak yazarlar arasında yukarıda adı geçen hem şair hem de dram yazarı T. Rozewicz şiir edebiyatımızda yeni bir anti şiirsel türü başlattı. Savaş sonrası dönemin ikinci yarısı Zbigniew Herbert ise Bay Cogito (Pan Cogito) şiir dizisinde çağdaş dünyanın değer hiyerarşisini yargılıyor. Stalinizm döneminde öykü ve hikayeler vasıtasıyla özellikle Marek Hlasko Haftanın Sekizinci Günü (Osmy dzien tygodnia) veya Edward Stachura Siekierezada gibi eserlerinde hayatın gaddarlığını, genç kuşağın çaresizliğini anlattılar. Yazar Tadeusz Konwicki Çağdaş rüya defteri (Sennik Wspolczesny) ve Küçük Çaplı Kıyamet ('Mala Apokalipsa) eserlerinde geçmişi şimdiliği ile bağdaştırmaya çalışmıştır. Stanıslaw Lem ise felsefi unsurları içeren kurgu bilim öykü akımını oluşturdu. Marian Brandys ve Pawel Jasienıca ise tarihsel denemeler, Ryszard Kapuscınski ise çağdaş dünya konusunda röportajları yazar.
Felsefi ve ahlaki nitelikler taşıyan şiirlerini yergici ifadelerden kaçınmayarak yazan şair Wislawa Szymborska 1996 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazandı.
Dini şiirler Peder Jan Twardowski ve Papa Jan Paul II Karol Wojtyla'nın eserleriyle örneklendirilebilir.
1990'da vefat eden çağdaş drama ve gösteri sanatlarının temsilcisi ressam, grafikçi, sahne tasarımcısı, yazar ve yönetmen - Tadeusz Kantor Cricot 2 adlı kendi tiyatrosunda bağımsız tiyatro teorisini gerçekleştirdi. Ünlü oyunları arasında Wielopole Wielopole yer almaktadır.
Son yıllarda Türkçe'ye çevirilip sahnelenen Slawomir Mrozek'ın Polisler, Muhacirler (Emiranci), Tango gibi eserleri büyük ilgi topladı. Son senelerde Yaşar Avunç'un başarılı Türkçe çevirisi ile Witold Gombrowicz'in Ferdydurke, Kosmos, Pornografi, Atlantik ötesi gibi romanları Türk okuruna sunuldu.
1945'ten sonra ülkede komünistlerin iktidara gelmesiyle birlikte eski kuşaktan bazı yazarlar yurtdışına göç etti. Göçmenlik akımını, ABD'ye yerleşen ve şiir sanatında savaş motifi hâlâ mevcut olup da romantik unsuru da içeren Cz. Milosz'un şiirleri temsil etmektedir. Milosz 1955'te Iktidarın Alınması (Zdobycie wladzy) adlı yapıtıyla Avrupa Edebiyat Ödülünü, daha sonra, 1980'de Nobel Ödülünü kazandı. Başka bir şair ve edebiyat çevirmeni Stanıslaw Baranczak çağdaş Lehçe ile Shakespeare'in başarılı çevirileriyle tanınıyor. Nesir eserlerinde ise Farklı dünya (Inny swıat) romanının yazarı Gustaw Herling-Grudzinski, ressam ve politika yazarı Jozef Czapski, Aleksander Wat veya Stanislaw Vıncenz tarafından temsil ediliyor. Göçmenlerin kültürel hayatının önemli unsuru Jerzy Giedroyc tarafından vakfedilen Edebiyat Enstitüsü ve Kultura dergisidir. Yurtdışında yaşıyan tiyatro eleştirmeni Jan Kott yazılarıyla Polonya tiyatrosunu dünyaya duyurdu.
1965 te Laboratuvar Tiyatrosunu kuran Jerzy Grotowski başta olmak üzere çağdaş Polonyalıların deneysel tiyatro çalışmaları dünya çapında ilgi uyandırmıştır. Polonya çağdaş tiyatrosunun başta gelen yönetmenleri olarak E. Axer, K.Swinarski, A.Bardini, K.Dejmek,A.Hanuszkiewicz,J.Szajna, H.Kajzar, J.Grzegorzewski, A.Wajda, K.Lupa isimleri sayılmalıdır. Sahne tasarımcıları arasında ise başta gelen isimler: A. Majewski, K. Zachwatowicz, A. Kilian, K. Wisniak, K. Pankiewicz, E.Starowieyska. Oyuncuları E. Barszczewska, N. Andrycz, A. Slaska, Z. Mrozowska, H. Mikolajska, A. Polony, Jan Kreczmar, J. Woszczerowicz, J. Swiderski, Z. Zapasiewicz, J. Trela, G. Holoubek, J. Radziwilowıcz, A.Seweryn, W,Pszoniak, D.Olbrychski, T. Lomnicki isimleri önemli yer tutar. Klasik tiyatroların dışında, örneğin H. Tomaszewski tarafından kurulan Wroclaw Pantomim Tiyatrosu dünyada büyük ilgi görmüştür. Varşova, Krakov, Lodz, Wroclaw şehirlerinde Tiyatro Akademileri bulunmaktadır. Tiyatro etkinliklerini biraraya getirmek amacıyla çeşitli tiyatro festivalleri düzenlenmektedir. Teatr, Didaskali, Diyalog, Tiyatro Hatıra Defteri, Tiyatro Not Defteri, Le theatre en Pologne gibi dergilerde tiyatro yaşamı takip edıliyor.
Türkiye-Polonya edebiyat ilişkileri alanında yukarıda bahsedilen ve Musa Şamgul tarafından çevirilen Henryk Sienkiewicz'in Tötön Şövalyeleri ve Ateş ve Kılıç , K.Pruszunski'nin Semerkandlı Borazancı gibi eserleri vardır. Bu çabalarından dolayı Şamgul'e Polonya Kültürü nişanı verildi. Türkçe çevirileri olan diğer eserler ise, I. Jurgielewicz'in Önemli ve Önemsiz, J. Korczak'ın çocuklar için yazılan I. Macius Kral romanı vardır. Polonyalı türkologlar ise Türk edebiyatı eserlerini Lehçe'ye çevirip Polonyalı okurlara sunmuşlardır. Örneğin, Malgorzata Labecka-Koecherowa tarafından Nazım Hikmet'in, Yunus Emre'nin şiirleri, Aziz Nesin'in hikayeleri, Wojciech Hensel tarafından Yaşar Kemal'in Bin Boğalar Efsanesi Leh diline çevirildi