- 19 Ekim 2016
- 384
- 288
- 42
- Konu Sahibi NESEdertASK
- #1
Pir Sultan Abdal’ ın asıl adı Haydar’dır. Sivas ili, Yıldızeli ilçesi, Çırçır Nahiyesi Banaz Köyünde doğan Pir Sultan Abdal'ın doğum tarihi tam bilinmiyor. (16.yy.)
Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişen ve dört çocuk babası olan Pir Sultan Abdal, Halk arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan'dan biridir. Bir Bektaşi tekkesinin piriydi. Kanuni Sultan Süleyman'ın padişah olduğu dönemde, Sivas çevresinde boy gösteren Alevi-Bektaşi Safevi-Türkmen kökenli yani Şah İsmail yanlısı Caferi mezhebi olaylarına karışan Pir Sultan, Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa'nın emriyle tutuklanmış ve asılarak idam edilmiştir. Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
Hayati (Şah İsmail), Kul Hüseyin ve Kul Himmet’ten etkilenen Pir Sultan Abdal'ın şiirlerini "aşk, tasavvuf ve kavga şiirleri" diye üç ana gruba da ayırabiliriz. Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilenmeyen Pir Sultan Abdal, Türkçe'yi öyle güzel kullanmıştır ki; Yunus Emre ve Karacaoğlan gibi Türk şiirinin temel taşlarından biri olmuştur. Anadolu’da yaşayan bütün Aleviler Pir Sultan’ı çok sevmişler ve onun hakkında efsaneler üreterek, şiirlerini dilden dile, nesilden nesile aktarmışlardır.
Yedi büyük Alevi ozanından biri olan Pir Sultan Abdal’ın, “öğrencisi Hızır’ın O’ndan izin alıp Paşa olması, Hızır’ın halka zulüm etmesi , yemeğini köpeklerin bile yemeyişleri, Mürşidi Pir Sultan’ı çağırtıp içinde ŞAH kelimesi geçmediği üç deyiş söylerse bıraktırabileceği, ancak Pir Sultan’ın tümü ile bu isteğin tersine deyişler söylediği, sonunda asılması ama ertesi gün darağacından inmiş göründüğü ve Sivas’ta çıkıp dört yöne doğru gittiği anlatılagelmektedir. Sanki Pir Sultan gerek zindanda, gerekse darağacında bu söylenceleri doğuran deyişler söylemiştir.
Ali'yi öven ve yazarın idamına yol açan nefesler her zaman anılır.
İlk önce Pir Sultan şu nefesi söylemiş:
"Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şaha gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şaha gidelim..."
Sonra, mahkemenin defterini tutan katibe seslenen deyişi söylemiş:
"Kul olayım kalem tutan eline
Katip ahvalimi Şaha böyle yaz...
Allah’ı seversin katip böyle yaz:
???? ol Şaha eylerim niyaz
Umarım yıkılsın şu kanlı Sivas
Katip ahvalimi Şaha böyle yaz..."
Üçüncü bir deyiş ile sözünü kapatmış:
"Karşıda görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Ela gözlü Pirim sen Himmet eyle
Ben de bu yayladan Şaha giderim...
Pir Sultan Abdal'ın dünya durulmaz
Gitti giden ömür geri dönülmez
Gözlerin de Şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan Şaha giderim..."
Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişen ve dört çocuk babası olan Pir Sultan Abdal, Halk arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan'dan biridir. Bir Bektaşi tekkesinin piriydi. Kanuni Sultan Süleyman'ın padişah olduğu dönemde, Sivas çevresinde boy gösteren Alevi-Bektaşi Safevi-Türkmen kökenli yani Şah İsmail yanlısı Caferi mezhebi olaylarına karışan Pir Sultan, Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa'nın emriyle tutuklanmış ve asılarak idam edilmiştir. Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
Hayati (Şah İsmail), Kul Hüseyin ve Kul Himmet’ten etkilenen Pir Sultan Abdal'ın şiirlerini "aşk, tasavvuf ve kavga şiirleri" diye üç ana gruba da ayırabiliriz. Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilenmeyen Pir Sultan Abdal, Türkçe'yi öyle güzel kullanmıştır ki; Yunus Emre ve Karacaoğlan gibi Türk şiirinin temel taşlarından biri olmuştur. Anadolu’da yaşayan bütün Aleviler Pir Sultan’ı çok sevmişler ve onun hakkında efsaneler üreterek, şiirlerini dilden dile, nesilden nesile aktarmışlardır.
Yedi büyük Alevi ozanından biri olan Pir Sultan Abdal’ın, “öğrencisi Hızır’ın O’ndan izin alıp Paşa olması, Hızır’ın halka zulüm etmesi , yemeğini köpeklerin bile yemeyişleri, Mürşidi Pir Sultan’ı çağırtıp içinde ŞAH kelimesi geçmediği üç deyiş söylerse bıraktırabileceği, ancak Pir Sultan’ın tümü ile bu isteğin tersine deyişler söylediği, sonunda asılması ama ertesi gün darağacından inmiş göründüğü ve Sivas’ta çıkıp dört yöne doğru gittiği anlatılagelmektedir. Sanki Pir Sultan gerek zindanda, gerekse darağacında bu söylenceleri doğuran deyişler söylemiştir.
Ali'yi öven ve yazarın idamına yol açan nefesler her zaman anılır.
İlk önce Pir Sultan şu nefesi söylemiş:
"Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şaha gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şaha gidelim..."
Sonra, mahkemenin defterini tutan katibe seslenen deyişi söylemiş:
"Kul olayım kalem tutan eline
Katip ahvalimi Şaha böyle yaz...
Allah’ı seversin katip böyle yaz:
???? ol Şaha eylerim niyaz
Umarım yıkılsın şu kanlı Sivas
Katip ahvalimi Şaha böyle yaz..."
Üçüncü bir deyiş ile sözünü kapatmış:
"Karşıda görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Ela gözlü Pirim sen Himmet eyle
Ben de bu yayladan Şaha giderim...
Pir Sultan Abdal'ın dünya durulmaz
Gitti giden ömür geri dönülmez
Gözlerin de Şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan Şaha giderim..."