Ethem K., aşağıda okuyacağınız mail'i yolladı. İstanbul'da, metropollerde gittikçe daha sık rastlanan bir kadın türünden söz ediyor. Sizin de okuyacağınız gibi rollerin değişmesinden, kadınların da erkeksileşmesinden şikayetçi. Okuyun, fikirlerinizi yazın.
40 yaşında bir erkeğim.
Türkiye ortalamasına göre iyi sayılabilecek bir eğitim ve çalışma hayatım var.
Kurumsal şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptım.
Evlendim, ayrıldım.
İstanbul'un sosyal hayatına akarak, yaşamıma devam ediyorum.
Fiziksel olarak baktığınızda da fena sayılmam.
Ama artık arayışlarım ve kendimi sorgulamalarım sonucunda çok daha değişik bir farkındalık ve bilinç düzeyinde olduğumu hissediyorum.
Bekar bir adam olarak tahmin edebileceğiniz gibi, pek çok kadın tanıdım.
Size yazmamın sebebi de bu gözlemlerim.
Sizi metropollerde hızla artan bir kadın profiliyle tanıştırmak istiyorum:
‘Penisli kadınlar'...
Bu kadınlara baktığınızda şu ortak yanları görüyorsunuz:
1) 30-40 yaş arasındalar.
2) Boşanmış veya uzun bir ilişkiden ‘hasar' ile çıkmış durumdalar.
3) Evlerinde kedi veya köpekleri var. Sevgilerini başka bir şeye vermeye cesaret edemiyorlar.
4) 2 cep telefonu taşıyorlar.
5) Kız arkadaşlarıyla bir araya gelip, ‘Etrafta doğru dürüst erkek yok' geyiği yapıyorlar. Ama iş gerçekten, kendini bırakıp bir ilişkiye artısıyla, eksisiyle girmeye, çaba ve emek sarf etmeye, bağlanmaya gelince, tut ki bulasın! Eski korkular, yıllardır heybelerin içinde taşınmış bütün kötü ‘anılar', hortlak gibi fırlıyor masanın üzerine.
Neden mi onlara ‘penisli kadınlar' ismini taktım?
Fiziksel olarak penis sahibi olmasalar da, öyle hissettirdikleri için...
‘Elektrik prizimi de ben tamir ederim, arabayla yolda kalsam da başımın çaresine bakarım, hasta olsam da kendi kendime kıvranarak iyileşirim. Yanımda bir erkeğin olmasına, kollamasına, desteğine ihtiyacım yok benim...'
Baktığınızda, işi gücü olan, spor yapan, kafası çalışan, gayet çekici kadınlar bunlar.
Ama ne kadar feminen görünüp, sevişmekten vesaire hoşlansalar da, erkekleri kendilerine belli bir mesafeden fazla yaklaştırmak istemiyorlar.
Bir ilişkiye girip paylaşım yaşamak, iyisiyle kötüsüyle sevgiyi hissedebilmek yerine, mesafelerini koruyup, erkeklerin sadece ‘etinden, sütünden' faydalanmayı tercih ediyorlar. Buna rağmen 2-3 arkadaş bir araya geldiklerinde, ‘Abicim, etrafta düzgün adam gibi adam yok' lafları havada uçuşuyor.
Sorarsanız, ‘Tabii ki evlenmek istiyorum, anne olmak istiyorum' diyorlar.
Ama....
İş gerçekleştirmeye gelince....
Tıssssssssssssss.
(Ethem K.)
Ayşe Arman
40 yaşında bir erkeğim.
Türkiye ortalamasına göre iyi sayılabilecek bir eğitim ve çalışma hayatım var.
Kurumsal şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptım.
Evlendim, ayrıldım.
İstanbul'un sosyal hayatına akarak, yaşamıma devam ediyorum.
Fiziksel olarak baktığınızda da fena sayılmam.
Ama artık arayışlarım ve kendimi sorgulamalarım sonucunda çok daha değişik bir farkındalık ve bilinç düzeyinde olduğumu hissediyorum.
Bekar bir adam olarak tahmin edebileceğiniz gibi, pek çok kadın tanıdım.
Size yazmamın sebebi de bu gözlemlerim.
Sizi metropollerde hızla artan bir kadın profiliyle tanıştırmak istiyorum:
‘Penisli kadınlar'...
Bu kadınlara baktığınızda şu ortak yanları görüyorsunuz:
1) 30-40 yaş arasındalar.
2) Boşanmış veya uzun bir ilişkiden ‘hasar' ile çıkmış durumdalar.
3) Evlerinde kedi veya köpekleri var. Sevgilerini başka bir şeye vermeye cesaret edemiyorlar.
4) 2 cep telefonu taşıyorlar.
5) Kız arkadaşlarıyla bir araya gelip, ‘Etrafta doğru dürüst erkek yok' geyiği yapıyorlar. Ama iş gerçekten, kendini bırakıp bir ilişkiye artısıyla, eksisiyle girmeye, çaba ve emek sarf etmeye, bağlanmaya gelince, tut ki bulasın! Eski korkular, yıllardır heybelerin içinde taşınmış bütün kötü ‘anılar', hortlak gibi fırlıyor masanın üzerine.
Neden mi onlara ‘penisli kadınlar' ismini taktım?
Fiziksel olarak penis sahibi olmasalar da, öyle hissettirdikleri için...
‘Elektrik prizimi de ben tamir ederim, arabayla yolda kalsam da başımın çaresine bakarım, hasta olsam da kendi kendime kıvranarak iyileşirim. Yanımda bir erkeğin olmasına, kollamasına, desteğine ihtiyacım yok benim...'
Baktığınızda, işi gücü olan, spor yapan, kafası çalışan, gayet çekici kadınlar bunlar.
Ama ne kadar feminen görünüp, sevişmekten vesaire hoşlansalar da, erkekleri kendilerine belli bir mesafeden fazla yaklaştırmak istemiyorlar.
Bir ilişkiye girip paylaşım yaşamak, iyisiyle kötüsüyle sevgiyi hissedebilmek yerine, mesafelerini koruyup, erkeklerin sadece ‘etinden, sütünden' faydalanmayı tercih ediyorlar. Buna rağmen 2-3 arkadaş bir araya geldiklerinde, ‘Abicim, etrafta düzgün adam gibi adam yok' lafları havada uçuşuyor.
Sorarsanız, ‘Tabii ki evlenmek istiyorum, anne olmak istiyorum' diyorlar.
Ama....
İş gerçekleştirmeye gelince....
Tıssssssssssssss.
(Ethem K.)
Ayşe Arman
Son düzenleme: