- 17 Aralık 2006
- 2.221
- 12
Defalarca, sabaha kadar ateşten yanan çocuğunun alnını silerek
"Bir şey yok, annen burada canım" diyenlerin,
* Doğurduğu çocuğunu bir daha hiç göremeyenlerin ve o çocuklardan
birini evlat edinip kalbinin en kıymetli yerine yerleştirerek
annelik görevi üstlenenlerin,
* Her sabah ağlayan çocuğuyla okula gidenlerin ve çalıştığı için
çocuğu okula gitmeden evden çıkmak zorunda olanların,
* Toplumda boynu bükük dolaşan katil, hırsız ve diğer suçlu annelerinin,
* Kendisi hapiste olanların,
* Okuldaki müsamere için kostümler diken, kurabiyeler pişiren,
akşamüzeri kahvaltısı ile çocuğunu bekleyenlerin (ve de
bekleyemeyenlerin ve dikemeyenlerin)
* Düğme dikmekten aciz olsa da, çocuğunun okul ceketinin üçüncü
düğmesini, bir ve iki arasında, ilik olmayan bir yere dikenlerin,
* Sağlık sorunları ile doğan çocuklarına hem bakıp hem koruyanların,
* Çocuğu için işini bırakıp kendini ona adayanların ve çocuğu daha iyi imkânlara sahip olsun diye durmadan çalışanların,
* Her gece defalarca masal okuyanların,
* Gecenin ikisinde hiçbir neden olmadan yatağından fırlayarak bebeğinin nefesini kontrol edenlerin,
* Her gün yer silerek, tuvalet temizleyerek çocuğunun doktor olduğu
günü hayal edenlerin,
* Verilen tüm imkânlara rağmen okumayan ve çalışmayan çocuğu olanların,
* Çocuğu ilk kez yalnız okula giderken içi yanarak gülümseyenlerin
* 14 yaşındaki çocukları burnunu deldirdiğinde, kapıları çarpıp
odalarından çıkmadığında, bebekleri sürekli ağladığında, sadece dudaklarını ısırmakla yetinenlerin,
* Kendi çocuklarının evde olduğunu bilmelerine rağmen, alışveriş
merkezlerinde her bir çocuk "Anne" diye seslendiğinde dönüp
bakanların,
* Doğum yaptığı günden beri manikür-pedikür yüzü görmeyenlerin,
manikür-pedikür yüzünden çocuğunu görmeyenlerin,
* Doğum gününde çocuğunun mezarına oyuncak ayı götürmekle yetinmek zorunda olanların,
* İşe ceketinin omzunda beyaz kusmuk lekeleri, darmadağınık saçlar ve mor halkalı gözlerle gidenlerin,
* Çocuğuna ulaşamayan, onunla kopmuş olanların,
* Çocuğu yatılı okula gittiği için komşularının "Ben kıyamam valla!" demesine katlananların,
* Televizyonda ya da bir haberde herhangi tanımadığı bir çocuk ile ilgili acıklı bir haber gördüğünde yaptığı işi bırakıp koşarak eve giden ve kendi çocuklarına sarılma gereği duyanların, oğullarına yemek yapmayı, kızlarına araba tamir etmeyi öğretenlerin,
* Oyuncak reyonundan geçerken krize giren çocuğunun yerden kalkıp
ağlamasını kesmesini bekleyenlerin,
* Yeni bebeklerinin uykusuz geceleri ve bez değiştirmeleriyle başa çıkmaya uğraşan genç annelerin ve çocuklarının serbest kalma zamanı geldiğinde inanmakta zorlanan olgun annelerin...
HEPSİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN! a.s.
"Bir şey yok, annen burada canım" diyenlerin,
* Doğurduğu çocuğunu bir daha hiç göremeyenlerin ve o çocuklardan
birini evlat edinip kalbinin en kıymetli yerine yerleştirerek
annelik görevi üstlenenlerin,
* Her sabah ağlayan çocuğuyla okula gidenlerin ve çalıştığı için
çocuğu okula gitmeden evden çıkmak zorunda olanların,
* Toplumda boynu bükük dolaşan katil, hırsız ve diğer suçlu annelerinin,
* Kendisi hapiste olanların,
* Okuldaki müsamere için kostümler diken, kurabiyeler pişiren,
akşamüzeri kahvaltısı ile çocuğunu bekleyenlerin (ve de
bekleyemeyenlerin ve dikemeyenlerin)
* Düğme dikmekten aciz olsa da, çocuğunun okul ceketinin üçüncü
düğmesini, bir ve iki arasında, ilik olmayan bir yere dikenlerin,
* Sağlık sorunları ile doğan çocuklarına hem bakıp hem koruyanların,
* Çocuğu için işini bırakıp kendini ona adayanların ve çocuğu daha iyi imkânlara sahip olsun diye durmadan çalışanların,
* Her gece defalarca masal okuyanların,
* Gecenin ikisinde hiçbir neden olmadan yatağından fırlayarak bebeğinin nefesini kontrol edenlerin,
* Her gün yer silerek, tuvalet temizleyerek çocuğunun doktor olduğu
günü hayal edenlerin,
* Verilen tüm imkânlara rağmen okumayan ve çalışmayan çocuğu olanların,
* Çocuğu ilk kez yalnız okula giderken içi yanarak gülümseyenlerin
* 14 yaşındaki çocukları burnunu deldirdiğinde, kapıları çarpıp
odalarından çıkmadığında, bebekleri sürekli ağladığında, sadece dudaklarını ısırmakla yetinenlerin,
* Kendi çocuklarının evde olduğunu bilmelerine rağmen, alışveriş
merkezlerinde her bir çocuk "Anne" diye seslendiğinde dönüp
bakanların,
* Doğum yaptığı günden beri manikür-pedikür yüzü görmeyenlerin,
manikür-pedikür yüzünden çocuğunu görmeyenlerin,
* Doğum gününde çocuğunun mezarına oyuncak ayı götürmekle yetinmek zorunda olanların,
* İşe ceketinin omzunda beyaz kusmuk lekeleri, darmadağınık saçlar ve mor halkalı gözlerle gidenlerin,
* Çocuğuna ulaşamayan, onunla kopmuş olanların,
* Çocuğu yatılı okula gittiği için komşularının "Ben kıyamam valla!" demesine katlananların,
* Televizyonda ya da bir haberde herhangi tanımadığı bir çocuk ile ilgili acıklı bir haber gördüğünde yaptığı işi bırakıp koşarak eve giden ve kendi çocuklarına sarılma gereği duyanların, oğullarına yemek yapmayı, kızlarına araba tamir etmeyi öğretenlerin,
* Oyuncak reyonundan geçerken krize giren çocuğunun yerden kalkıp
ağlamasını kesmesini bekleyenlerin,
* Yeni bebeklerinin uykusuz geceleri ve bez değiştirmeleriyle başa çıkmaya uğraşan genç annelerin ve çocuklarının serbest kalma zamanı geldiğinde inanmakta zorlanan olgun annelerin...
HEPSİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN! a.s.