• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

ötenazi ( ölme hakkı )sibel inceoğlu

TÜRKİYEDE ÖTENAZİ YASAL OLMALIMIDIR?

  • EVET OLMALIDIR

    OY: 3 50,0%
  • HAYIR OLMAMALIDIR

    OY: 3 50,0%

  • Ankete Katılan
    6
  • Anket Kapalı .

tempo_

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
15 Eylül 2008
1.233
47
118
İstanbul
Ölme Hakki
(Ötanazi)

Sibel Inceoglu, Ölme Hakki adli çarpici kitabinda yasama hakkina yüklenen dini ve ahlaki degerleri tartismaya açarak yirminci yüzyilin yükselen degeri özerkligin, yasama hakkini sinirlayan bir hak olup olamayacaginu sorgulamaktadir. Dini bakis açisi "yasamin kutsalligindan", klasik laik bakis açisi "yasamin dokunulmazligindan" söz ederek yasama hakkindan kisinin kendi iradesi ile vazgeçmesini reddederler. Kisinin yasamina özgür iradesi ile son verebilecegini savunan tez ise "yasamin niteligi"ni temel alir; bu teze göre, yasam, katlanilmaz hale geldiginde terk edilebilecek bir seydir. Tip bilimi ve kullandigi teknoloji modern insana yasami uzatabilme olanaklarini sunmustur, fakat diger yandan bazi durumlarda ölüm uzun ve acili bir bekleyis haline gelmistir. Bu tür olaylarda, hasta, yasaminin bu son bölümünde dayanilmaz acilara katlanmak zorunda kalmakta, yakinlarinin ya da hastane personelinin bakimina muhtaç olmakta, zevk aldigi seyleri yapamaz hale gelmekte ve yasamina anlam kazandiran hemen her seyden mahrum olmaktadir. Bu ölümü bekleyis sürecine hastanin müdahale etme, diger bir degisle kendi kaderi veya ölümünü belirleme hakkinin olup olmadigi son otuz yildir Bati'nin gündeminde yer alan bir tartisma konusudur. Inceoglu'nun kitabi bu tartismayi Türkiye'ye tasimakta, hem yasam ve ölüme iliskin etik degerlerdeki hem de ötanaziye iliskin normatif alandaki degisimi Türk okuyucusuna sunmaktadir.

Bugün dokunulmaz olarak kabul ettigimiz yasam, kisinin kendisi tarafindan terk edilebilir mi? Kisi, pek çok alanda sahip oldugu ya da sahip olmam için mücadele verdigi özgürlük be haklarina, yasam kalitesinin çok düstügü, aci çektigi, tibbin olanaklarinin tükendigi bir noktada ölme hakkini neden ekleyememektedir? Yasam, dini ve toplumsal bir degerden çok, kisinin özerk bir biçimde karar vermesi gereken bir konu degil midir? Kisinin kendi bedeni ve yasami üzerine ne kadar özerkligi vardir? Belli bazi hastaliklarda hasta tedaviye devam etmek zorunda midir? Yasami uzatmayi saglayan solunum yada beslenme araçlari gibi yasam destekleyici araçlar devreden çikarilabilir mi? Hasta ölümün kendiliginden gerçeklesmesini beklemeksizin öldürülmeyi talep edebilir mi ya da kendisi bilinçsiz durumda ise yasaminin sonuna iliskin bu karari baskalari verebilir mi? Yazar, tüm bu sorulara kisisel özerklik ekseninde cevap aramaktadir.

Bati'da bazi ülkelerde kabul edilen ötenazi uygulamalarini da örnekleyen ve tanitan Ölme Hakki adli bu kitabin, okuyucuya farkli bir bakis açisi sunacagini, onu yasam ve ölüm üzerine yeniden düsündürecegini umuyoruz.

olme hakki (otanazi) sibel inceoglu felsefe kitabi
 
kitabı okumadım, yazar hakkında da henüz bir bilgim yok fakat ötenazi hakkının bir "insanlık" hakkı olduğunu düşünüyorum.yani nasıl hepimizin can güvenliği hakkı, özgür yaşama hakkı doğuştan gelen ve sadece insan olmamızdan dolayı sahip olduğumuz haklarsa ötenazinin de böyle olması gerektiğini kanısındayım. tabi, bunun türkiyede uygulamaya konulması diğer pek çok şeyde olduğu gibi ne taraflara çekilir, ne tartışmaları ne olayları olur düşünmek bile istemiyorum. ama düşünüyorum da, kendimi ötenazi için sıra bekleyen insanların yerine koyuyorum.. felçlisiniz, hiçbir yeriniz tutmuyor, konuşamıyorsunuz, sadece gözlerinizi oynatabiliyorsunuz, yemek yiyemiyorsunuz, serumla sıvı veriliyor vücudunuza, birine bağımlısınız, biri olmazsa siz de yoksunuz. yani böyle hayat olmasın daha iyi. o insan emin olun ki öleyim daha iyi diye düşünüyor. ama yasal yönden hakkı olmadığı için kimbilir daha ne kadar süre bu işkenceye mahkum! ya da kanserin her yerini sardığı bir hasta, artık yaralar açılıyor vücudunda, kan kusuyor, her gün biraz daha eriyor, saçları tüm tüyleri dökülüyor, tanınmaz hale geliyor, ister mi ki böyle ölümü beklemek? kesinlikle ötenaziye karşı değilim. şartları uygun bulunduğu taktirde, kişinin bu isteğine saygı duyulmalı ve uygulanmalı diye düşünüyorum. ama tabi altını çizmek lazım ki türkiyede bu saptırılmadan, içine edilmeden kesin uygulanmaz. sahte doktorlar çıkar, kaynanalarını filan öldürmeye kalkarlar, bizim aklımız hep böyle başka şeylere çalışır ya beceremeyiz ötenazi falan.
 
haklısın canım yazdıklarına katılıyorum.bunuda herşeyde olduğu gibi kötüye kullanmak isteyebilirler.masum birsürü insan ötenazi istedi gerekçesiyle yalan yere öldürülebilir :( henüz hazır değiliz galiba :(
 
beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerde ötenazi düşünülebilir...ama dini görüşüme göre kesinlikleee karşıyım..allahın verdigi canı bi tek allah alır..ayrıca türkiye şartlarındaki saglık sektörünün ne hallerde oldugu bellii..kesinlikle türkiyede olmamalı çünküü intihar edenlerde benim ölme hakkım(ötenazi)var der ve yaşamına son verir..
kısacasıı çok önemli duurumlarda uygulanmalı..örnek verecek olursam türkiyede yaklaşık 15-20 yıldır beyin ölümü gerçekleşmiş bir kıza ötenazi uygulandı.işte bu ötenazi mantıklı geliyor.(ama kendi dini görüşüme göre onunda olmaması gerekirdi)
 
Belçika

Belçika ilk ötenazi kavramıyla on dokuz sene önce karşılaşmıştır.1981 yılında bir sinemada çıkan yangında paniğe kapılan ve kapıya yüklenen izleyicilerden birisine saptanan demir parmaklığın çıkarılması imkansız görülmüştür.Hastanın bilinci yerindeyken yalvarmalarına dayanamayan bir doktor, tabancasıyla ateş ederek yaralının hayatına son vermiştir.Mahkemeye sevk edilen doktor beraat etmişse de meslek odası tarafından meslekten çıkarılmıştır.

Belçika Meclisi, 2002 Mayıs ayında ötenaziyi suç olmaktan çıkaran kanun tasarısını onayladı.Bu kanun çıkmadan önce Belçika’da kasten adam öldürmesuçu sayılmasına rağmen yukarıdaki örnekte seyrekte olsa olduğu gibi mahkeme kararlarıyla, ötenazi fiilinin failerine ceza verilmediği görülmekte idi.

Yasada, ötenazi isteyen hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesi ile yapması, bu isteğini düşünerek ve birkaç defa yansıtması şart koşuluyor.Hastaya ötenazi yapılabilmesi için, fiziki ve psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, çaresiz bir aşamada olması gerekiyor.Ötenazi talebi ile ötenazi “infazı” arasındaki sürenin en az bir ay olması öngörülüyor.Yasaya göre insanlar, sağlıklı günlerinde vasiyetname hazırlayarak, ötenazi gerektiren hale düştüklerinde ötenaziye gidilmesini de isteyebilecek.İnceleme heyeti eğer “gereksiz” bir ötenazi uygulaması saptarsa, adli tatbikat başlatılacak.
 
beyin ölümü gerçekleşmemişse
tamamen karşıyım intihardan ne farkı var o zaman

böyle düşünmüyorum. ölmek, saadece beyin ölümünün gerçekleşmesiyle sonuca gidecek diye bir şey olmamalı. eli kolu bacağı kopmuş, her gün işkence çeken, vücudunda yaralar açılan, yemek yiyemeyen, dışkısını yapamayan insanlara bir sorsak acaba ben hayatımdan memnunum ne olur beni yaşatın mı derler ?! aklı fikri yerinde olan, ruh sağlığı bozulmamış bireylerin bu koşullar altında ölüm ya da kalım seçiminin kendileri verebilmeliler diye düşünüyorum.
 
böyle düşünmüyorum. ölmek, saadece beyin ölümünün gerçekleşmesiyle sonuca gidecek diye bir şey olmamalı. eli kolu bacağı kopmuş, her gün işkence çeken, vücudunda yaralar açılan, yemek yiyemeyen, dışkısını yapamayan insanlara bir sorsak acaba ben hayatımdan memnunum ne olur beni yaşatın mı derler ?! aklı fikri yerinde olan, ruh sağlığı bozulmamış bireylerin bu koşullar altında ölüm ya da kalım seçiminin kendileri verebilmeliler diye düşünüyorum.

ben öyle düşünmüyorum çünki islam üzeri doğmuşum çok şükür
her insanın bir imtihanı olduğunu düşünüyoruz
bu sınavda başarılı olmakda elimizde sıfır almakta bizim isteyeceğimiz
ALLAHIN bize dayanma gücü vermesidir sabır çok acı meyvesi çok tatlıdır
 
ben öyle düşünmüyorum çünki islam üzeri doğmuşum çok şükür
her insanın bir imtihanı olduğunu düşünüyoruz
bu sınavda başarılı olmakda elimizde sıfır almakta bizim isteyeceğimiz
ALLAHIN bize dayanma gücü vermesidir sabır çok acı meyvesi çok tatlıdır

canım bence burda düşünülmesi gereken Islami boyut değil. Hamd olsun ben de Müslümanım elbet ama bu konuda senin gibi düşünemeyeceğim. Ona bakarsan Islam'da idam da var yani. Konuyu çok başka taraflara çekmek mümkün. ötenazinin yaşamak için hiçbir umudu olmayan, çok ağır hastalar için, kendileri istedikleri sürece uygulanması taraftarıyım. çok da doğru buluyorum.
 
bu konuya sadece dünya penceresinden bakarsak hani başvurulabilecek bir yöntem,
ama ruhun ölümsüz olduğunu,bizi daha sonrasında, buradaki tecrübelere verdiğimz tepkilerin mutlu veya mutsuz edeceğini düşünürsek bu yöntem kesinlikle büyük kayıptır.
bir vareden ve çizgiyi çizen var,bence buna müdahale yanlış,kişisel olarak kesinlikle karşıyım,insan olduğum içnde her boyutunu tartmak gerekir diye düşünüyorum..
 
ben kesinlikle karşıyım. helede türkiyedede olsa durumu çok başka taraflara taşıyabilirler yani. haydii ben yaşamak istemiyorum ötenazi olsun.
eşim düştü kafasını çarptı bende vurdum acı çekmesin diye. al sana ötenazi.
olacaklar bunlar ve benzerleri olur diye düşünüyorum.
 
ötenazi öyle ha diyince yapılan bir uygulama değil zaten bir sürü prosedür gerekiyor, öyle elini kolunu sallayan herkes bana da ötenazi yapın diyemez yani.
 
bir insanın canından vazgeçebilecek konuma gelmesi çok uzun ve acılı bi süreçtir zaten kişi o konuma geldiyse herşeyi göze almıştır ( dini boyutunu kastediyorum) bazen o kadar canından bezerki insan ne bu dünya ne öteki dünya gözünde olmaz zaten arkadaşında dediği gibi herönüne gelene yapılmaz isteyen kişinin bence böle bi hakkı olmalıdır bu sadece benim fikrim aksini düşünenlerede saygı duyuyorum
 
Muzaffer K., 56 yaşında ve akciğer kanseri... Kanser, akciğerini sardıktan sonra, başka organlara da sıçramış. İlaçlarını alıyor almasına; ama ameliyat olması gerekiyor. Aylar önce konuştuğumuzda, “Doktorlar üç ay ömür biçti ama ameliyat olursam bu süre uzayabilirmiş” diyordu. Muzaffer Bey, ameliyat umuduna, ameliyatla yaşamının bir süre uzaması umuduna sıkı sıkıya sarıldı. Ne de olsa sosyal güvencesi vardı. Yıllarca bir fabrikada işçi olarak çalışmış; az biraz maaşla zar zor ev geçindirmiş, çocuk okutmuş; SSK primleri de tıkır tıkır ödenmişti. Muzaffer Bey, bir türlü hava dolmayan ciğerlerine aldırmadı, “Ne de olsa ucunda yaşam var” diye SSK kuyruklarında saatlerce, günlerce bekledi. Sıra ona geldiğinde, bilgisayarın ardındaki genç kadın, ölüm iğnesinden daha acı sözleri bir çırpıda söyleyiverdi: Ameliyat bir yıl sonra... Muzaffer Bey’in o kadar vakti yok, ama ameliyat tam bir yıl sonra! İşte bu, pasif ötenazi türünden sadece biri.:1no2:
---
 
Back