Ortada bir katliam var, neyi konuşuyoruz?

tomvejerry

Love is.. <3
Kayıtlı Üye
7 Ocak 2011
6.826
4.285
LEVENT GÜLTEKİN

acikcenk@gmail.com

Bu yazıyı Erdoğan muhalifi veyahut AK Parti’yi eleştiren biri olarak değil, bir baba, bu ülkenin bir evladı olarak yazıyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’daki bombalı saldırıda 102 vatandaşımız, kardeşimiz, çocuğumuz, arkadaşımız… bu ülkenin çocukları öldürüldü.

İşte bu katliamla ilgili ortaya çıkan korkunç belgeler var.

Çocuklarımız göz göre göre ölüme gönderilmiş
Yayınlanan savcılık belgelerine göre devlet bu katliamı gerçekleştiren canlı bombaların telefonlarını dinlemiş, kimin nerede, ne yaptığından, ne yapacağından haberdar. Suriye’ye gidip eğitim aldıklarını biliyor.

Canlı bombaların aileleri defalarca polise başvurmuş. Dahası, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yoluna çıkıp çocuklarının ne yapmaya çalıştıklarını ona anlatmışlar.

Bu gençlerin babası defalarca polise gitmiş, durumu anlatmış. Buna rağmen polis ifade alıp serbest bırakmış.

Gazeteler bu gençlerin isimlerini, nerede toplandıklarını, ne yaptıklarını Suriye’ye gidip geldiklerini ve orada eğitim aldıklarını iki yıldır defalarca yazdı.

Bunun üzerine o ilin ağır ceza mahkemesi bu gençlere dava açmış, yargılamış ve serbest bırakmış.

Bilinen, tanınan, takip edilen, telefonu dinlenenlerden biri önce Diyarbakır’da katliam gerçekleştirdi.

Sonra devletin bilgisi dahilindeki gençlerden bir diğeri Suruç’u kana buladı ve onlarca gencimizi öldürdü.

Devlet yine bir şey yapmadı.

Bu sefer de o gençlerden ikisi Ankara’daki katliamı gerçekleştirip 102 vatandaşımızı öldürdüler.

Tüm bunlardan sonra “Kaza, kader, terör…” deyip meselenin üzerini örtemeyiz.

Milletvekillerinin açıkladığı, gazetelerin yazdığı belgeler gözümüzün önünde. Ortada duruyor.

Spekülasyon değil. Tahmin değil. Şüphe değil. Savcılık belgeleri, dinleme kayıtları, raporlar, listeler hepsi ortada.

Bu bir ‘ihmal’ bile değil. İster devlet deyin, ister hükümet deyin, ister iktidar deyin. Bu ülkeyi yönetenler çocuklarımızın, arkadaşlarımızın öldürülmesine göz yummuş ve katillere bilerek yol vermiş.

Yani, suça, katliama ortak olmuş, kan dökenleri himaye etmiş, onlara avantaj sağlamış, onlara, “Buyrun, geçin, öldürün” demişler.

Tekrar edeyim: Ülkeyi yönetenler bu ülkenin insanlarının öldürülmesini engellemedi. Göz yumdu. Hatta yol verdi.

Bunun bir tek anlamı, bir tek açıklaması var. Ortada bir tek gerçek var. Belgeli, somut, belirgin bir gerçek: Çocuklarımız göz göre göre ölüme gönderilmiş.

Bu kadar korkak, bu kadar çaresiz, böyle bir utançla yaşamayız
Birbirimizin düşüncesini, inancını, ideolojisini beğenmeyebiliriz. Bunun için aramızda her türlü tartışmayı yaparız.

Ekonomi, eğitim, işsizlik, yolsuzluk… gibi konularda iktidarı kimimiz başarılı buluruz, kimimiz başarısız. Kimimiz eksik buluruz, kimimiz,“Fena değil” filan deriz.

Yani her konuda ayrı düşebiliriz. Ama bu mesele çok farklı. Ortada kan var. 102 vatandaşımızın canı var.

Göz yuman, yol veren ve bundan dolayı kendi insanlarını öldüren bir devlet var. Ve üstelik bu ölümlerden siyasi kazanç çıkarmaya çalışan bir iktidar var.

Ortada böyle bir katliam varken nasıl susacağız? Çocuklarımızın ölümünde sorumluluğu olan bir devlete biz nasıl güveneceğiz? Çocuklarımızı, canımızı onlara nasıl teslim edeceğiz?

Daha nerede ve ne kadar insanı öldüreceklerini nasıl bileceğiz? Tüm yaşanan asker, polis ölümlerinde devletin benzer şekilde yol vermediğini, göz yummadığını nereden bileceğiz?

Bu kadar korkak, bu kadar çaresiz, böyle bir utançla yaşamayız ki.

İktidar artık ‘makul şüpheli’ değil, ‘belgeli, kanıtlı, ispatlı’ bir suçlu
AK Partililer:

Sizin vicdanınıza, ahlakınıza, insanlığınıza sesleniyorum.

Siz bu cinayetleri nasıl kabul edeceksiniz? Öldürülen o güleç yüzlü gençlerin yüzünü nasıl unutacaksınız? Öldürülenlerin yakınlarıyla aynı ülkede nasıl yaşayacaksınız? Onlar acı çekerken siz nasıl mutlu olacaksınız? Onların yüzüne nasıl bakacaksınız?

Sizin oylarınızla, sizin desteğinizle, sizin alkışlarınızla yükselen iktidarın yol verdiği bu katliamlara daha ne kadar ortak olacaksınız?

Ne uğruna? Göz göre göre akıtılan bu kanı ne karşılığında elinize bulaştıracaksınız?

Feda edilen sizin çocuklarınız da olabilirdi. Ankara’daki o meydandan siz de geçiyor olabilirdiniz.

Artık sizin de canınızın değeri yok. Sizin çocuklarınız da askerlik yapıyor veyahut polis olarak çalışıyor.

Ankara’daki katliama, göz yuman, yol veren devlet başka hangi katliamlara yol verdi, verecek?

İktidar artık ‘makul şüpheli’ değil, ‘belgeli, kanıtlı, ispatlı’ bir suçlu konumunda. Artık, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyebileceğimiz bir durum yok. Düpedüz, bizi, sizi, hepimizi, vatandaşı öldürüyorlar.

Bugün eğer başbakan, adalet bakanı çıkıp gülerek konuşabiliyorsa… Bu, siz AK Partililerin göz önündeki katliamı görmezden gelmeniz yüzündendir.

Belgeli, kanıtlı, ispatlı… Hükümetin izniyle, bilgisi dahilinde, himayesinde kan döküldüğünü görün artık Allah Peygamber aşkına!

Bize ‘terörist’ yaftası yapıştırarak, iftiralar atarak hakikati örtemezsiniz.

Diyelim ki biz dengesiziz. Biz düşünemiyoruz. Gece gündüz böyle yazılar yazıp duruyoruz. ‘Erdoğan düşmanı’yız, takıntılıyız, ruh hastasıyız.

Sadece ve sadece belgelere bir bakın. Resmî kayıtlara, listelere, tarihlere, isimlere bir bakın. Siz de çok net olarak göreceksiniz ki göz yuman bu iktidar katliamın baş sorumlusudur. Bu katliama yol veren, buyur eden, katilleri serbest bırakan bu iktidardır.

İnsanlığınızdan vazgeçemezsiniz
Şimdi…

Öldürülen bu insanların yakınlarının ahına, bedduasına neyle ve nasıl direneceksiniz?

Bu artık bir iktidar meselesi olmaktan çıktı. “Tayyip Erdoğan’ı yok etmeye çalışıyorlar” yalanına inanarak kendinizi kandıramazsınız. Tekrar edeyim: Ortada bir kan var, katliam var ve buradan siyasi çıkar elde etme çabası var. Kendi çocuklarını öldüren bir devlet var.

Bu korkunç ve akıl almaz gerçeğe ‘siyasi bir tartışma’ deyip hiçbir şey olmamış gibi davranamazsınız. Böyle davranarak insanlığınızdan vazgeçemezsiniz. Tüm bu katliamlara sessiz kalarak, ortak olarak bu ülkede huzur bulamazsınız.

Muhalefet niye var bu ülkede?
Muhalefete:

Açıklanan belgeler gösteriyor ki devlet katillere göz yumarak 102 vatandaşımızı öldürdü.

Buna rağmen hâlâ sizden gür bir ses duyamıyoruz.

Ortada cinayet var. Kan var. İnsanlarımızın canı var.

Bunu topluma anlatacak, ülkeyi ayağa kaldıracak ne yeterli bir çabanız var, ne de zekanız.

Ortaya çıkan bu belgelerden sonra bütün ülkeyi ayağa kaldırmanız gerekiyordu. Çocuklarımızın canı devletin elinde sahipsiz. Buna bütün bir toplumun dikkatini çekecek bir yol bulmanız gerekiyordu.

Günlerdir ülkenin en önemli TV kanallarında saatler süren programlara çıkıyorsunuz. Bu konuya beş dakika yüzeysel değinip geçiyorsunuz.

Üzerinde bir kere daha düşünün: Kendi vatandaşlarını ölüme terk eden bir devlet var.

Açık, belgelere dayanan korkunç bir gerçek varken utanmadan, sıkılmadan hala ekonomiden, işsizlikten, tarımdan bahsediyorsunuz.

Siz aklınızı mı kaçırdınız? Çocuklarımız öldürülürken parayı pulu, ekmeği, aşı ne yapacağız? Devlet kendi insanlarını siyasi çıkar için ölüme terk ederken ekonomi mi konuşacağız?

O kadar korkak, o kadar beceriksiz, o kadar yetersizsiniz ki katliamın sorumlusu iktidarın sesi sizden daha çok çıkıyor.

Siz topluma gerçekleri anlatıp onları inandıramıyorsunuz ama iktidar toplumu kendi yalanlarına inandırıyor!

Kendi sorumluluğunu örtmek için yayın yasağı getiriyor. Peki siz ne yapıyorsunuz? Niye varsınız bu ülkede? Ne zaman adam gibi, haysiyetli, işe yarar bir muhalefet yapacaksınız? Ne zaman gerçek bir cümle kuracaksınız? Bunca somut belgeye rağmen insanlara meseleyi anlatıp bu vahşeti gösteremiyorsanız siz niye varsınız ki Allah aşkına?

Yarın nerede, hangi bombayla, kaç insanımızı daha öldüreceklerini bilmiyoruz. Sizin yaptığınız en iyi iş şüphelilerin istifasını istemek.

Her gün asker, polis, sivil katlediliyor bu ülkede. Hangilerini devlet bilerek ölüme terk ediyor bilmiyoruz.

Hal böyleyken size sunulan TV konuşma imkanlarının bir kısmını slogan atmaya harcıyorsunuz.

Olacak şey mi bu?

http://www.diken.com.tr/ortada-bir-katliam-var-neyi-konusuyoruz/