Organ mafyaları

BeyazPerim

Vay anası ya =)
Kayıtlı Üye
3 Kasım 2008
11.895
18
206
İzmir
Türkiye-ısrail-Filistin organ nakli üçgeninin Türkiye halkası polisi bile dehşete düşürdü. ışte son işinde yakalanan doktorun ifadeleri ve dönen çarkın ayrıntıları:

DAHA fazla para kazanmak için kurduğu Sönmez Hastanesi’nde yasadışı organ nakli yapan Dr. Yusuf Sönmez’in ünü kısa sürede duyuldu. Irak, Filistin gibi savaş bölgeleri ile Romanya ve Moldovya gibi organın kolayca bulunabileceği Doğu Bloku ülkelerinden birçok kişi para karşılığında böbrek ve karaciğerini Sönmez’e sattı. Sönmez de, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen zengin hastalara 250 bin dolar karşılığında bunları nakletti. 5 kez gözaltına alındı ama yasal boşluklardan yararlanarak hep serbest kaldı.

Tesadüfen ortaya çıktı
Geçen Nisan ayı sonuna kadar mühürlenen Sönmez Hastanesi’nde gizlice nakillere devam eden doktoru bir hastası yakalattı. Geçim sıkıntısı yaşadığı için böbreğini 100 bin dolara Dr. Sönmez’e sattığını iddia eden inşaat işçisi Kenan Oğul, o gün böbreğini verip parasını almak için hastaneye gitmişti. Daha önce 2 bin dolar kapora alan Oğul, parasını peşin aldıktan sonra bıçak altına yatmak istedi. Dr. Sönmez buna karşı çıkınca Oğul da, “Tek başıma korkuyorum. Bırakın gidip arkadaşlarımı getireyim. Böbreğim alınırken onlar da burda olsunlar istiyorum” diyerek, ayrıldı. Bir süre sonra 3 arkadaşıyla geri gelen Oğul, içeriye alınmayınca hastane güvenliğiyle arasında silahlı çatışma çıktı. Polis de şebekeden bu şekilde haberdar oldu.


ısrail Organ Vakfı Başkanı
Polis hasteneyi bastığı sırada Sönmez, Omar Abu Gaber ve Zahade Mahamid adlı iki Filistinli’nin böbreklerini, ısrailli Zeev Vigdor ile Güney Afrika’lı John Richard Halford’a naklediyordu. Böbrek nakledilen Zeev Vigdor, ısrail’de Organ Bağışı Vakfı Başkanı’ydı. Bu müşterileri, Sönmez’e, ısrail’de tıp doktoru olan ve kendisi de bu çarkın içinde yer alan Prof. Dr. Zaki Shapira bulmuştu.

Böbrek nakledilen ısrailli
Organ nakledilen, ısrail Organ Nakli Vakfı Başkanı Zeev Vigdor ise kendini şöyle savundu: “Ailemle birlikte ısrail’de gittiğim bir restorantta Zahade Mahamid (böbreği veren) ile tanıştım. Kendisine rahatsızlığımı izah edince bana organ verebileceğini söyledi. Böbreğini vereceği için ücret ödemedim. ıstanbul’a gelene kadar yaptığı masrafları ödedim. 26 Nisan’da kendisi ile Türkiye’ye geldik. Doktor Zaki Shapira da bizden bir gün önce bana yardımcı olmak için ıstanbul’a geldi. Ameliyat oldum. Hastaneye de ücret ödemedim. Doktor Zaki Shapira ısrail’deyken bana doktor ücretinin tahmini 5 bin dolar artı ilaç masrafları olabileceğini söylemişti.”


Güney Afrikalı da var!
Böbrek nakledilen G.Afrika’lı John Richard Halford ise “Benim tüm bilgilerim G.Afrika’daki hastanede vardır. Bunlar ısrail’de bulunan bir kliniğe gönderilmiş. ısrail’deki klinik beni arayarak, uygun bir böbrek vericinin ısrail’de bulunduğunu ve ameliyatın da Türkiye’de olacağını söyledi” dedi.

Biri Cennete gitmek istemiş diğeri adak adamış
Böbreğini veren Filistinli Zahade Mahamid ise şunları söyledi: “Ben Müslümanım. Dinimize göre, ’insanları yaşatan cennete gider’ diye biliyorum. Bu nedenle böbreğimi vermeyi kabul ettim. Kimseden para almadım.” ısrail’de müteahhitlik yapan ve John Richard Halford’a böbreğini veren Omar Abu Gaber ise şöyle konuştu: “ısrail’de yapmış olduğum bir inşaatın çatı katından düştüm ve omurgam kırıldı. Ben de, yaşarsam bir organımı bağışlayacağım dedim. Bu nedenle böbreğimi verdim. Para almadım. ınsani amaçla yaptım.”

Dr. Sönmez’in şaşırtıcı savunması!
Kadıköy Sağlık Grup Başkanlığı tarafından mühürlenen hastanesinde, mühürleri söküp organ nakli için gizli bölmeler ve hasta odaları yapan Sönmez’in, ameliyat başına 150-200 bin dolar aldığı iddia edildi. 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak olan Sönmez, ifadesinde şunları söyledi: “Aile dostum olan ısrailli Profesör Zaki Shapira, Nisan ayı içerisinde beni cep telefonumdan aradı. Acil organ nakli gereken 2 hastanın olduğunu söyleyip tıbbi raporlarını bana faskladı. Her iki ameliyatı da, hekimlik yeminim ve bu hastaların ameliyat yapılmadığı takdirde öleceği sebebiyle mühür fekkini de göze alarak kendi hastanemde yaptım.”

Vatan
 
Son düzenleme:
ORGAN MAFYASI?
Bu mesele, zaman zaman ulusal basında oldugu kadar, şehrimizde de gündeme gelir, birkaç gün esen fırtına dinince, unutulur gider her şey gibi, insanlar yeniden günlük telaşlarına düşerler. Ancak Kahramanmaraş halkı, bu kentte bir organ mafyasının oldugunu kabullenir, dedikodusunu yapar, mahalle aralarında vuku bulan hadise, bir müddet sonra unutulur gider.

Anlattılar; Bertizliler Mahallesinde (neresi ise artık) bir kadın, yaklaşık 50 yaşlarında, o anda yanız olan bir kadının evinin kapısını çalar. ?Yavrum yoruldum, namazım da gecikti, izin ver de şuracıkta ikindi namazımı eda edeyim, sonra giderim!? der ve içeri buyur edilir.

Ev sahibi kadın, sözde inançlı kadına ikramını yapar, namaza kılmasını saglar, sonra da misafirini ugurlar.

Ancak, eve girip, ev sahibi tarafından kabul gören ve namazını kılan kadın, giderken kanepe altına cep telefonu fırlatır. Bilerek?

Akşam olur, kadının kocası gelir eve. Bir müddet sonra kanepe altından cep telefonu sesi gelir. Karı koca merakla ve hayretle telefonu alırlar, karşıdaki erkek sesi, ?Ben bugün karınla beraberdim. Telefonum orada kalmış!? deyince, evde kızılca kıyamet kopar, adam karısını bir güzel döver, kendisini aldattıgından kuşku duyarak, kapının önüne koyar.

Vakit geç saattir, kadın aglamalıklı, perişan bir şekilde sokakta gezinirken, bir karı-koca çıkar karşısına. ?Bu ne halin bacım, hayırdır, ne oldu sana?? diyerek, şefkat dolu sesle, şefkatli kollarını kadına açarlar. Dayak yiyen, kapı önüne konan çaresiz kadın, durumu anlatır. Merhamet sahibi karı-koca, ?Gel seni annenin evine götürelim? diyerek yürümekte zorlanan kadını önce kendi evlerine götürürler. Elini-yüzünü yıkayacaklarını, karnını doyuracaklarını söyleyerek? Denize düşen yılana sarılır misali, çaresiz kadın kabul eder.

Ertesi sabah? Sabahın erken saatleri?

Kadının bütün organları alınmış vaziyette, evi önünde, kanla içinde bulur mahalle sakinleri.

Sözde iyilik yapalım diyerek merhamet kollarını uzatan art niyetli karı-koca, megerse organ mafyasının birer üyesinden başkası degilmiş.

Bu ve benzeri hikâyeleri, dedikoduları belki çok duydunuz. Insanın içi ürperiyor degil mi?

Insanlar kuşkulu, insanlar birbirine güven duymuyor. Yarından endişeli, hayıtından oldugu kadar. Bu son gelişmeler, insanları geceleri sokaga çıkmaya korkuttugu gibi, her kapıyı çalana da açmamaya zorluyor. Kapı çalınıyor, açıyorsunuz, karşınızda potansiyel tehlike var. Canlı bomba sanki.

Herkes bu soruyu defalarca sordu ama, bir Allah"ın kulu çıkıp da, insanları rahatlatmak adına, ?Korkmanıza, endişe etmenize gerek yok, olay tamamen dedikodu, gerçekle alakalı degil. Endişe etmeyin, huzur içinde olun!? diye vatandaşa huzur ve güvence şırınga eden yok.

Birkaç gün sonra da, özellikle Büglek Mahallesinde ikamet edip de, evlenmek isteyen ileri yaştaki insanları dolandıran, ev ve altın vaadiyile evlilige zorlayıp, ilişkiye bile girmeden bir ay sonra evi terk eden sözde imanlı, inançlı hacahatın"lardan (mamalardan) bahsedecegim. şebekeden yani? Su şebekesi degil anlatacagım, evlilik vaadiyle insanların umudunu, gelecegini çalan ve bunu da Allah rızası için yaptıgını söyleyen kadınlar meslek haline getirdiler.

Aman ha dikkat!

ALINTI
 
Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor.

Çok eğleniyor, birkaç bira içiyor

Partiden tanıştığı bir kız ondan çok etkilenmiş görünüyor ve onu başka bir partiye davet ediyor

Hemen kabul ediyor ve diğer partinin gerçekleştiği yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlaşıldığı üzere birileri buna uyuşturucu veriyor
(hangi uyuşturucu olduğu blinmiyor).

Daha sonra bu genç uyandığında içi buzla doldurulmuş bir küvette Çırılçıplak olduğunu anlıyor.

Hala içkinin etkisinde olduğunu hissediyor ve etrafına baktığında yalnız olduğunu anlıyor, etrafına bakıyor göğsünde rujla yazılmış bir kâğıt olduğunu fark ediyor

Kâğıtta şöYLE yazıyor:’112′yi ara yoksa öleceksin!’.

Küvetin yakınında bir telefon görüyor ve hemen 112′yi arıyor

Ama nerede olduğunu, ne içtiğini, kimlerle olduğunu bilmediğ ini söylüyor

Operatör hemen ona küvetten çıkmasını ve bir aynanın karşısına geçmesini söylüyor

Genç, göğsünde hiçbir anormallik görmüyor ama Operatör sırtına bakmasını söyleyince, sırtında 2 tane büyük yarık olduğunu fark ediyor.

Bunun üzerine operatör, onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansı beklemesini söylüyor

Hastanede yapılan incelemeden sonra, onun 2 Böbreğinin çalınmış olduğu anlaşılıyor Her bir böbrek karaborsada 10.000 Dolar ediyor
( gencin bundan haberi yok tabii ).

Daha sonra anlaşıldığına göre:

2. parti tamamen sahte, bu işe karışan insanların çok iyi tıbbi bilgileri var ve verilen uyuşturucu eğlence amacını içermiyor

Şu anda bu genç hastanede, onu yaşamda tutan bir alete bağlanmış durumda ve hala dokularına uygun bir böbrek bekliyor

Mafya profesyonellerle çalışıyor

Büyük şehirlerde aktif durumda çok böyle grup olduğu bili niyor

New Orleans, New York ve bir söylentiye göre ıstanbul ve Ankara’da da faaliyet gösteriyor

Bu mafya çok iyi örgütlenmiş ve finanse edilmiş.

112 bu suçu artık tanıdığından dolayı, kişileri hemen aynaya yönlendirerek, olayın boyutunu anlamaya çalışıyor

Lütfen bu hikâyeyi tanıdığınız herkese anlatınız

bu herkesin başına gelebilir

Hukuk Fakültesinde okuyan bir arkadaşımdan dün bir Çay muhabbeti
esnasında bunu dinledim

Sultanahmet civarında bir çay bahçesinde oturuyormuş Bir çay söylemiş.

Yan masaya iki adam oturmuş ve onlar da çay söylemişler

Çaylar gelmiş, çayı 2 adama uzatan garsona, adamlar ‘yok’ demişler, ‘delikanlıya ver’, daha önce geldi kendisi’

Delikanlıyla ‘yok, siz için’ vs. gibisinden ufak Şakalaşmalar olmuş

Çaylar yudumlanırken 2 adam yemekte oldukları Bisküvilerden delikanlıya uzatıp ‘buy urun, alın’demişler

Delikanlı da kıramamış ve birkaç tane alıp yemiş.

Daha sonra otobüsüne binmek için oradan kalkmış

Otobüse bineceği sırada uykusu gelmeye başlamış, etrafına baktığında çay bahçesindeki adamların kendisini izlediğini fark etmiş ve telaşa kapılmış

Çoğu kimsenin bildiği, Hukuk Fakültesi öğretimüyelerinden birinin de anlattığı bir 911 vakası aklına gelmiş: ( Böbrekleri çalınan birisi ).

Her neyse…

Hemen kendisini alması için arkadaşına telefon etmiş.

Arkadaşı gelmiş ve hastaneye gitmişler.

Doktorun sözleri: Eğer eve gitmiş olsaydın bir daha uyanamazdın.

Çünkü sana verilen uyku ilacı dozajı öldürücü düzeyde!’

Bence mümkün olduğu kadar forward edelim!!!!

Psk. Emel Kalınkılıç NOT: Kendinizi, sevdiklerinizi, yakınlarınızı düşünün!

Olacak şey değil demeyin… !!! Bilgilerinize. .. Okuyun ve tanıdıklarınıza da anlatın.

YER ISTANBUL…

Bir genç deniz kenarında, bankta yorgunluğunu atmak için oturmaktadır.

Bir müddet tek başına oturduktan sonra 20–22 yaslarında baksa bir genç yanına gelerek bankın diğer ucuna oturur. 2-3 dakika sonra bu gencin arkadaşları olduğu anlaşılan iki akranı daha gelir ellerinde 3 bardak çayla…

Gençler birer bardak kendileri alırlar ve 3.bardağı daha önceden gelip oturmakta olan diğer arkadaşlarına ikram ederler.. Fakat yoğun ısrarlara rağmen arkadaşlarına çayı sevmediğini zaten bildiklerini, bu yüzden de o çayı boşa aldıklarını söyleyerek red deder… O zamana kadar hiç bir diyaloga girmedikleri arkadaşıma dönerek: ‘yaa hocam bu çayı aldık ama arkadaş içmeyecek… bari sen iç de israf olmasın’ derler..

ılk basta reddetse de ısrarlara dayanamayıp çayı alır ve içmeye baslar..

Bu arada 3′lu, ne kadar yan yana olsalar da arkadaşımdan bağımsız olarak koyu bir sohbete dalmıştır.. çayın sonlarına doğru baş dönmesi hissetmeye başlar, tabii o an anlar başına bir bela aldığını.. üçü ise sohbetlerine bununla ilgilenmeden hala devam etmektedirler. .
Baş dönmesi ve halsizlikle olduğu yerde durmaktadır. . Bir an kendine gelip bunlardan uzaklaşması gerektiğini düşünerek ayağa kalkar ve biraz ilerdeki otobüs durağına zorda olsa varır..

Fakat 3′lu de bununla birlikte harekete geçmiş ve durağa gelmiştir…
Otobüse binip koltuğa oturduğunda üçü de otobüse binip bunu rahatça görebilecekleri bir yere oturur..

Fakat bu arada artik neredeyse bilincini kaybetmek üzeredir.. Büyük bir gayretle cep telefonunu çıkarıp (teknolojinin gözünü seveyim) arkadaşını arar, başına böyle bir iş geldiğini, o an otobüste olduğunu,falanca durakta ineceğini söyler..

Durağa geldiğinde iner ve arkadaşının kucağına bayılır. . Arkadaşı ise bununla beraber inen 3′lüden şüphelenir. o an orda devriyede bulunan polise durumu bildirir Birlikte hemen bir taksiye binip hastaneye giderler..

Acilde doktorlar imdada yetişir ve arkadaşının yanına gelerek:
Arkadaşın intihar mı etti?’ diye sorar. Neden böyle bir şey sorduğunu sorar doktora. Doktor; ‘ aşırı dozda ilaç almış. Gecikseydiniz kurtaramayabilirdik ‘ diye cevap verir..

ışin daha ilginci ve can âlici noktasıysa bunların yakalanamaması bu 3′lünün ORGAN MAFYASI çetelerinden olduğu anlaşılır

Yani hala ortalıklarda geziniyorlar.
ızmit depreminde ölülere musallat olan organ mafyaları, işi daha da ileri götürerek canlı insanların peşine düşmektedir… Bu yasanmış bir olay..
Herkesin çoluğu çocuğu ve yakınları var, özellikle ıstanbul’ Ankara’ ızmir’ dikkat etsin…
Savaş, ekonomi, Kıbrıs derken hayatin detayları çok korkunç olabiliyor. Sağlıklı ve kazasız belasız günler dilerim..

TANIMADIGINIZYABANCI KISILERDEN NE KADAR KALABALIK BIR ORTAMDA
DAHI OLSANIZ KESINLIKLE YIYECEK, ICECEK V..S. KABUL ETMEYIN. ..

ARTIK INSANLAR ÖLÜ -CANLI I NSAN HAYVAN DEMEDEN ACIMASIZCA KATLEDıP PARAYA ÇEVıRMEYE BAKIYORLAR..

ALINTIDIR
 
Böbrek nakli için mafyaya sığındım

ışadamı B.K. hayatta kalmak için Hindistan'da yasadışı organ nakli yaptırdı.

Beş yıldır diyaliz makinesiyle yaşayan B.K. yaşadığı olayları anlattı: "40 bin dolar harcadım. Gerekirse yine giderim."


Organ mafyası yasanın boşluklarını iyi kullanıyor

Organ ticareti yasak ancak bağış adı altında sürdürülüyor. Türkiye organ mafyasının üssü haline gelmek üzere.

Önce 20 yaşındaki Ahmet Hakan Canıdemir, ardından 28 yaşındaki Gülşah ıbranoğlu... Ardından ızmir'de Lebriz Alemdağ... Hepsi de trajik ölümlerle hayata veda ettiler. Ve bağışlanan organları sayesinde toplam 17 kişiye hayat verdiler. Ancak organ naklinde verici çok sınırlı. ıhtiyaç ise çok fazla. Böyle olunca, mafyası da türüyor, karaborsası da. Genellikle yoksullardan bin 500-2 bin dolara alınan bir böbrek, ihtiyaç sahibi hastaya 150-200 bin dolardan satılabiliyor. Yasal boşluklar yüzünden Türkiye, organ trafiğinin geçiş noktası haline geliyor ve bu işten birileri büyük paralar kazanabiliyor. Avrupa'da 120 bin, Türkiye'de ise yaklaşık 32 bin böbrek hastası diyalize bağlı bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Avrupa'da 40 bin, Türkiye'de ise 7 bin hasta, böbrek nakli için sırada bekliyor. ışte bu manzara, organ ticaretini ve mafyasını çekici hale getiriyor. Dünyada organ mafyasının esas olarak ısrailliler tarafından kontrol edildiği ve birkaç bin dolara alınan organların geçiş noktası olan Türkiye'de, ıstanbul'daki operasyonlarla 100 bin dolardan başlayan ücretlerle nakledildiği biliniyor. Organ ticareti deyince üst üste 3 kez yasadışı böbrek nakli yaparken suçüstü yakalanan, her defasında serbest kalan, tıp camiasında iyi bir cerrah olarak tanınan Dr. Yusuf Erçin Sönmez bu işin simgesi halinde. Hastaların yaşadığı dramın boyutu çok daha ürkütücü. Türkiye'deki organ ticaretinin ilk örnekleri 1980'den itibaren ortaya çıkmaya başladı. Kaybolan sokak çocukları, özürlüler, buhar olup uçan depremzedelerle ilgili iddialar bu tarihten sonra sık sık basında yer almaya başladı. Adapazarı- ızmit depreminden bir ay sonra, Eylül 1999'da, bölgede 27 çocuk kayıplar listesindeydi. Bu günlerde bebeklerin çoğunun kargaşa sırasında organ mafyası tarafından çalındığı sık sık basında da yer aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü, "Türkiye'deki organ kaçakçılığının yoğun olmadığını" iddia etse bile zaten sayısı hiçbir zaman tam olarak bilinmeyen sokak çocuklarının sıklıkla ortadan kayboldukları, mafyanın bu alanda sistemli çalıştığı bu işlerle ilgili olan insanların, kurum yöneticilerinin bildiği bir gerçek. Türk Böbrek Vakfı Ahmet Ermiş Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Dr. Bilal Görçin, kendilerine her gün ortalama 3 kişinin böbreklerini satmak içih başvuruda bulunduğunu söylüyor. Dr. Görçin, Türkiye'de her yıl ortalama 550 böbrek nakli yapılmasına rağmen, bu oranın tersine döndüğünü ve 'yüzde 85 canlıdan nakil yapıldığını' ifade ediyor. Dr. Görçin canlı nakil oranının bu kadar yüksek olmasının, Türkiye'yi organ mafyası için cazip hale getirdiğini söylüyor. Türkiye'nin bu durumu, geçtiğimiz yıl The Independent ve New York Times gazetelerine de konu oldu. Türkiye'nin uluslararası organ mafyasının üssü haline geldiğine dikkat çekilerek, "Türkiye şefi" olarak Dr. Yusuf Erçin Sönmez'in adı verildi. Avrupa Konseyi için ısviçreli parlamenter Ruth Mangold tarafından hazırlanan rapor ise Türkiye'nin "Organ mafyası" için bir cennet olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle Moldovalılar'ın böbreklerinin, ıstanbul'da yapılan birtakım operasyonlarla ısrailli, Avusturyalı ve Arap zenginlerine satıldığını örnekleriyle ortaya koyuyor

ALINTIDIR
 
Bir genç cumartesi gecesi bir partiye gidiyor.

Çok eğleniyor, birkaç bira içiyor

Partiden tanıştığı bir kız ondan çok etkilenmiş görünüyor ve onu başka bir partiye davet ediyor

Hemen kabul ediyor ve diğer partinin gerçekleştiği yerde birkaç bira daha içiyor ve daha sonra anlaşıldığı üzere birileri buna uyuşturucu veriyor
(hangi uyuşturucu olduğu blinmiyor).

Daha sonra bu genç uyandığında içi buzla doldurulmuş bir küvette Çırılçıplak olduğunu anlıyor.

Hala içkinin etkisinde olduğunu hissediyor ve etrafına baktığında yalnız olduğunu anlıyor, etrafına bakıyor göğsünde rujla yazılmış bir kâğıt olduğunu fark ediyor

Kâğıtta şöYLE yazıyor:’112′yi ara yoksa öleceksin!’.

Küvetin yakınında bir telefon görüyor ve hemen 112′yi arıyor

Ama nerede olduğunu, ne içtiğini, kimlerle olduğunu bilmediğ ini söylüyor

Operatör hemen ona küvetten çıkmasını ve bir aynanın karşısına geçmesini söylüyor

Genç, göğsünde hiçbir anormallik görmüyor ama Operatör sırtına bakmasını söyleyince, sırtında 2 tane büyük yarık olduğunu fark ediyor.

Bunun üzerine operatör, onun tekrar buz dolu küvete dönmesini ve orada ambulansı beklemesini söylüyor

Hastanede yapılan incelemeden sonra, onun 2 Böbreğinin çalınmış olduğu anlaşılıyor Her bir böbrek karaborsada 10.000 Dolar ediyor
( gencin bundan haberi yok tabii ).

Daha sonra anlaşıldığına göre:

2. parti tamamen sahte, bu işe karışan insanların çok iyi tıbbi bilgileri var ve verilen uyuşturucu eğlence amacını içermiyor

Şu anda bu genç hastanede, onu yaşamda tutan bir alete bağlanmış durumda ve hala dokularına uygun bir böbrek bekliyor

Mafya profesyonellerle çalışıyor

Büyük şehirlerde aktif durumda çok böyle grup olduğu bili niyor

New Orleans, New York ve bir söylentiye göre ıstanbul ve Ankara’da da faaliyet gösteriyor

Bu mafya çok iyi örgütlenmiş ve finanse edilmiş.

112 bu suçu artık tanıdığından dolayı, kişileri hemen aynaya yönlendirerek, olayın boyutunu anlamaya çalışıyor

Lütfen bu hikâyeyi tanıdığınız herkese anlatınız

bu herkesin başına gelebilir

Hukuk Fakültesinde okuyan bir arkadaşımdan dün bir Çay muhabbeti
esnasında bunu dinledim

Sultanahmet civarında bir çay bahçesinde oturuyormuş Bir çay söylemiş.

Yan masaya iki adam oturmuş ve onlar da çay söylemişler

Çaylar gelmiş, çayı 2 adama uzatan garsona, adamlar ‘yok’ demişler, ‘delikanlıya ver’, daha önce geldi kendisi’

Delikanlıyla ‘yok, siz için’ vs. gibisinden ufak Şakalaşmalar olmuş

Çaylar yudumlanırken 2 adam yemekte oldukları Bisküvilerden delikanlıya uzatıp ‘buy urun, alın’demişler

Delikanlı da kıramamış ve birkaç tane alıp yemiş.

Daha sonra otobüsüne binmek için oradan kalkmış

Otobüse bineceği sırada uykusu gelmeye başlamış, etrafına baktığında çay bahçesindeki adamların kendisini izlediğini fark etmiş ve telaşa kapılmış

Çoğu kimsenin bildiği, Hukuk Fakültesi öğretimüyelerinden birinin de anlattığı bir 911 vakası aklına gelmiş: ( Böbrekleri çalınan birisi ).

Her neyse…

Hemen kendisini alması için arkadaşına telefon etmiş.

Arkadaşı gelmiş ve hastaneye gitmişler.

Doktorun sözleri: Eğer eve gitmiş olsaydın bir daha uyanamazdın.

Çünkü sana verilen uyku ilacı dozajı öldürücü düzeyde!’

Bence mümkün olduğu kadar forward edelim!!!!

Psk. Emel Kalınkılıç NOT: Kendinizi, sevdiklerinizi, yakınlarınızı düşünün!

Olacak şey değil demeyin… !!! Bilgilerinize. .. Okuyun ve tanıdıklarınıza da anlatın.

YER ISTANBUL…

Bir genç deniz kenarında, bankta yorgunluğunu atmak için oturmaktadır.

Bir müddet tek başına oturduktan sonra 20–22 yaslarında baksa bir genç yanına gelerek bankın diğer ucuna oturur. 2-3 dakika sonra bu gencin arkadaşları olduğu anlaşılan iki akranı daha gelir ellerinde 3 bardak çayla…

Gençler birer bardak kendileri alırlar ve 3.bardağı daha önceden gelip oturmakta olan diğer arkadaşlarına ikram ederler.. Fakat yoğun ısrarlara rağmen arkadaşlarına çayı sevmediğini zaten bildiklerini, bu yüzden de o çayı boşa aldıklarını söyleyerek red deder… O zamana kadar hiç bir diyaloga girmedikleri arkadaşıma dönerek: ‘yaa hocam bu çayı aldık ama arkadaş içmeyecek… bari sen iç de israf olmasın’ derler..

ılk basta reddetse de ısrarlara dayanamayıp çayı alır ve içmeye baslar..

Bu arada 3′lu, ne kadar yan yana olsalar da arkadaşımdan bağımsız olarak koyu bir sohbete dalmıştır.. çayın sonlarına doğru baş dönmesi hissetmeye başlar, tabii o an anlar başına bir bela aldığını.. üçü ise sohbetlerine bununla ilgilenmeden hala devam etmektedirler. .
Baş dönmesi ve halsizlikle olduğu yerde durmaktadır. . Bir an kendine gelip bunlardan uzaklaşması gerektiğini düşünerek ayağa kalkar ve biraz ilerdeki otobüs durağına zorda olsa varır..

Fakat 3′lu de bununla birlikte harekete geçmiş ve durağa gelmiştir…
Otobüse binip koltuğa oturduğunda üçü de otobüse binip bunu rahatça görebilecekleri bir yere oturur..

Fakat bu arada artik neredeyse bilincini kaybetmek üzeredir.. Büyük bir gayretle cep telefonunu çıkarıp (teknolojinin gözünü seveyim) arkadaşını arar, başına böyle bir iş geldiğini, o an otobüste olduğunu,falanca durakta ineceğini söyler..

Durağa geldiğinde iner ve arkadaşının kucağına bayılır. . Arkadaşı ise bununla beraber inen 3′lüden şüphelenir. o an orda devriyede bulunan polise durumu bildirir Birlikte hemen bir taksiye binip hastaneye giderler..

Acilde doktorlar imdada yetişir ve arkadaşının yanına gelerek:
Arkadaşın intihar mı etti?’ diye sorar. Neden böyle bir şey sorduğunu sorar doktora. Doktor; ‘ aşırı dozda ilaç almış. Gecikseydiniz kurtaramayabilirdik ‘ diye cevap verir..

ışin daha ilginci ve can âlici noktasıysa bunların yakalanamaması bu 3′lünün ORGAN MAFYASI çetelerinden olduğu anlaşılır

Yani hala ortalıklarda geziniyorlar.
ızmit depreminde ölülere musallat olan organ mafyaları, işi daha da ileri götürerek canlı insanların peşine düşmektedir… Bu yasanmış bir olay..
Herkesin çoluğu çocuğu ve yakınları var, özellikle ıstanbul’ Ankara’ ızmir’ dikkat etsin…
Savaş, ekonomi, Kıbrıs derken hayatin detayları çok korkunç olabiliyor. Sağlıklı ve kazasız belasız günler dilerim..

TANIMADIGINIZYABANCI KISILERDEN NE KADAR KALABALIK BIR ORTAMDA
DAHI OLSANIZ KESINLIKLE YIYECEK, ICECEK V..S. KABUL ETMEYIN. ..

ARTIK INSANLAR ÖLÜ -CANLI I NSAN HAYVAN DEMEDEN ACIMASIZCA KATLEDıP PARAYA ÇEVıRMEYE BAKIYORLAR..

ALINTIDIR


diğerlerini bilmiyorum henüz tam olarak okumadım fakat bu küvetin içinde uyandı hikayesine asla ve kesinlikle inanıyorum...

2 yanını kesecekler ve küvetin içinden hiç bir acı hissetmeden kalkıp aynaya bakacak ve anlayacak ki böbrekleri çalınmış...


hem de organ mafyası neden adamı dikmekle uğraşsın ki....organlarını canlı canlı aldıktan sonra ölüme terkeder ya da hemen öldürür eğer para karşılığı istekli olarak satılan bir organ nakli işi değilse....

organ mafyası hakkında ne düşündüğüme gelince tabiki insanlık dışı bir durum...

organ naklini yasa dışı yapan "doktor eğitimi almış yaratıklar" yüzünden çocuklar kaçırılıp öldürülüyor.
 
Kırşehir'de 5 gün önce kaybolduğu öğrenilen 11 yaşındaki kız çocuğunun 7 parçaya ayrılmış cesedi, şehir çöplüğünde bulundu.
Şehir çöplüğünde çalışan işçiler, yedi parçaya ayrılmış kız çocuğuna ait ceset buldular. ışçilerin bildirmeleri üzerine olay yerine gelen güvenlik güçleri, yüzü tanınmayacak bir hale gelmiş kız çocuğunun cesedini incelemeye aldı. Ceset üzerinde cep telefonu, kolye ve bir mağazadan alınmış yazar kasa fişi bulundu.


Provokasyonculara Ağır Ceza



Katliam Yapacaklardı



Baykal: Yezidler Bitmedi


Cam filmi ile meraklı gözlerden kurtulun

Kırşehir Devlet Hastanesi morguna kaldırılan cesetle ilgili yapılan incelemede, parçalanmış haldeki cesedin, Cumartesi günü kaybolduğu öğrenilen, Hürriyet ılköğretim Okulunun 5. sınıf öğrencisi Sabire Akçakaya'ya ait olduğu belirlendi.

Boztepe yolu üzerindeki şehir çöplüğündeki ceset parçalarının, özel bir temizlik firmasına ait çöp aracı ile Bağbaşı Mahallesi'nden toplanan çöplerin boşaltıldığı alanda bulunduğu öğrenildi.

Yetkililer, olayla ilgili bir kişinin gözaltına alındığını, soruşturmanın sürdüğünü kaydettiler
 
Back