- 3 Eylül 2007
- 543
- 5
-
- Konu Sahibi bebikyUzlU
- #1
Orak ve Fıkra
İngiliz televizyon belgeselcisi Ben Lewis, Rusya'yla ilgili yaptığı
araştırmalar sırasında karşısına çıkan komünist dönem
fıkralarından çok etkilenip bu konu üzerine yoğunlaşmaya karar veriyor.
Rusya'ya, Romanya'ya, Macaristan'a, Çek Cumhuriyeti'ne
gidiyor. Birçok belgeye ulaşıyor, röportajlar yapıyor. Sonunda komünist
dönemin fıkralarını, neden ve nasıl oluştuğunu anlatan, insanların neye
neden güldüğünü çözmeye çalışan bir kitap yayınlıyor: Hammer and
Tickle (Çekiç ve Gıdıklanma)
Birçok fıkrayı bir araya getiren kitabın ana teması şu: Bir Sovyet
fıkrası ciltler dolusu felsefi metne bedeldir. Komünist dönemdeki hayatın
akışını öyle basite indirgeyerek anlatır ki yapılan propagandaların
saçmalığını en iyi şekilde gözler önüne serer. Sovyet fıkraları en
zor zamanlarda bile ayakta kalmayı başarmış, nesilden nesile geçerek
dimdik ayakta kalmış, totaliter rejimler altında kalan halkların en büyük
silahı olmuştur. Yıllar sonra dönüp bakıldığında halkın komünizm
hakkındaki gerçek düşüncelerinin ne olduğunu gösteren en iyi tarihi
belge bu fıkralardır! İşte Ben Lewis'ın kitabındaki fıkralarından
örnekler.
ŞEYTANLA KONUŞMA
Brejnev, Nixon'ı ziyaret eder. Nixon masasındaki kırmızı telefonla
şeytanı arar ve 15 dakika konuşur, yardımcısı, bu konuşma 1500 dolar
tuttu der.
Brejnev, Moskova'ya döner ve yardımcısına 'Bana şeytanı ara,
Amerikalılar konuşabiliyorsa, ben de konuşurum' der. Şeytanla 15 dakika
konuşup kapattıktan sonra yardımcısına sorar: 'Bu konuşma ne kadara
patladı bize?'
Yardımcı cevap verir: '5 cent efendim!' Brejnev şaşırır:
'Niye bizimki o kadar ucuz?' Yardımcı: 'Çünkü
Amerikalılarınki milletlerarası tarife, bizimki şehir içi.'
VAYYY NE CESARET
Romanya lideri Çavuşevsku ile Reagan ve Gorbaçov lüks bir kruz gemisinde
seyahat eder. Köpekbalıkları etraflarını sardığında Reagan şov yapmak
için saatini denize atar ve korumasına seslenir: 'John, git ve saatimi
getir.'
Koruma düşünmeden suya atlar ve saati getirir. Kalabalık 'Vaay, ne
cesaret!'
der. Gorbaçov altta kalmaz saatini atar, koruması atlar getirir. Kalabalık
'Vaay, ne cesaret!' der. Çavuşevsku aynı şeyi yapar. Koruması
kıpırdamaz.
'Hayatta atlamam efendim' der. Kalabalık 'Vaay, ne cesaret!'
der.
BEŞ DAKİKA GEÇ BEŞ DAKİKA ERKEN
Sibirya'daki bir hapishanede üç tutuklu sohbete dalar. Birincisi:
'Beni hapse attılar çünkü fabrikaya hep 5 dakika geç geliyordum.
Sabotaj yapacağımdan şüphelendiler.' İkincisi: 'Ben hapisteyim
çünkü fabrikaya hep 5 dakika erken geliyordum. Ajan olduğumdan
şüphelendiler.' Üçüncüsü: 'Ben fabrikaya hep zamanında
geliyordum. Batı icadı bir saatim olduğu için hapse atıldım.'
CEHENNEM BEĞEN
Adamın biri ölür, arafta ona iki seçenek sunulur: Ya komünist cehenneme
gideceksin ya da kapitalist cehenneme! Adam kapitalist cehennemin kapısına
gider, Ronald Reagan'la karşılaşır, nasıl bir yer diye sorar. Reagan
cevaplar: 'Burada adamı önce diri diri kızgın yağa atarız, sonra da
kör bıçaklarla küçük parçalara ayırırız.' Adam hızla uzaklaşıp
komünist cehenneme gider. Kapısının önünde uzun bir sıra olan cehennemin
başında Karl Marx vardır. Burası nasıl diye sorar. Marx cevaplar:
'Burada adamı önce diri diri kızgın yağa atarız, sonra da kör
bıçaklarla küçük parçalara ayırırız.'
Adam şaşırır: 'Kapitalist cehennemden farkı yok, neden millet buraya
girmek için sıraya giriyor?' Marx cevaplar: 'Çünkü genellikle
yağımız biter, çoğunlukla bıçağımız da yoktur...'
HANGİ KUYRUK
Moskova'da bir votka dükkanının önünde beş kilometrelik bir sıra
vardır.
Adamın biri çok sinirlenir ve Gorbaçov'u öldüreceğim diye sıradan
çıkar. Bir saat sonra döndüğünde sorarlar: 'Gorbaçov'u
öldürdün mü?' 'Hayır,' der adam 'Onun sırası daha da
uzundu.'
KİM ÖKSÜRDÜ
Stalin fabrika işçilerine bir konuşma yapar: 'Sovyetler Birliği'nde
bizim için en değerli şey insan hayatıdır.' Bu sırada salondan birinin
öksürük sesi gelir. 'Kim öksürdü' diye sorar Stalin. Ses yok.
'Pekala o zaman NKVD'yi çağırın.' Stalin'in polis
teşkilatı NKVD ellerinde yarı otomatik silahlarla girer ve fabrikadaki
işçileri taramaya başlar. En sonunda fabrikada 7 kişi kalır. 'Kim
öksürdü?' diye bir kez daha sorar Stalin. Bir adam elini kaldırır.
'Feci şekilde grip olmuşsunuz. Hemen arabamı alın ve bir hastaneye
gidin' der, Stalin.
STALİN'İN PİPOSU
Gürcü delegeler Stalin'i çalışma odasında ziyaret eder. Görüşme
bitip delegeler odadan çıkarken Stalin piposunu aramaya başlar.
Kağıtların altına, masaya bakar bulamaz. Bunun üzerine siyasi polis şefi
Lavrenti Beria'yı
çağırır: 'Gürcüleri koridorda yakalayıp bak bakalım. Pipomu
onlardan biri mi almış?' Beria koşarak çıkar. Bir süre sonra Stalin
piposunu masanın altında bulur. 'Beria, gel buldum pipoyu gerek
kalmadı.' Beria cevap verir: 'Biraz geç kaldınız efendim.
Delegelerin yarısı piponuzu aldığını itiraf etti. Geri kalanı da
sorgulama sırasında öldü!'
AFRİKALI ÇIPLAKLAR
Stalin bir gün limuzininde şoförüyle sohbete dalar. 'Söyle bakalım,
devrimden sonra daha mı mutlu oldun, daha mı mutsuz oldun?' Şoför cevap
verir: 'Daha mutsuz oldum çünkü devrimden önce iki tane takım elbisem
vardı, şimdi bir tane var.' Stalin karşılık verir: 'Ohoo, sen
haline şükret.
Afrika'da halk çırılçıplak koşturuyor!' Şoför sorar: 'Öyle
mi? Onların devrimi ne zaman olmuştu?'
İKİ İSKELET
İki iskelet Kiev sokaklarında karşılaşır. 'Merhaba' der bir
tanesi 'Sen ne zaman öldün?' Diğeri cevap verir: '1932'deki
Büyük Kıtlık'ta. Peki ya sen?'
'Tanrı'ya şükür, henüz ölmedim' diye yanıtlar iskelet.
Diğeri onu uyarır:
'Şşşt, bugünlerde Tanrı'ya değil, Stalin'e şükretmelisin.
Ancak Stalin öldüğünde tekrar Tanrı'ya şükredebilirsin!'
hihoyyythihoyyythihoyyyt
İngiliz televizyon belgeselcisi Ben Lewis, Rusya'yla ilgili yaptığı
araştırmalar sırasında karşısına çıkan komünist dönem
fıkralarından çok etkilenip bu konu üzerine yoğunlaşmaya karar veriyor.
Rusya'ya, Romanya'ya, Macaristan'a, Çek Cumhuriyeti'ne
gidiyor. Birçok belgeye ulaşıyor, röportajlar yapıyor. Sonunda komünist
dönemin fıkralarını, neden ve nasıl oluştuğunu anlatan, insanların neye
neden güldüğünü çözmeye çalışan bir kitap yayınlıyor: Hammer and
Tickle (Çekiç ve Gıdıklanma)
Birçok fıkrayı bir araya getiren kitabın ana teması şu: Bir Sovyet
fıkrası ciltler dolusu felsefi metne bedeldir. Komünist dönemdeki hayatın
akışını öyle basite indirgeyerek anlatır ki yapılan propagandaların
saçmalığını en iyi şekilde gözler önüne serer. Sovyet fıkraları en
zor zamanlarda bile ayakta kalmayı başarmış, nesilden nesile geçerek
dimdik ayakta kalmış, totaliter rejimler altında kalan halkların en büyük
silahı olmuştur. Yıllar sonra dönüp bakıldığında halkın komünizm
hakkındaki gerçek düşüncelerinin ne olduğunu gösteren en iyi tarihi
belge bu fıkralardır! İşte Ben Lewis'ın kitabındaki fıkralarından
örnekler.
ŞEYTANLA KONUŞMA
Brejnev, Nixon'ı ziyaret eder. Nixon masasındaki kırmızı telefonla
şeytanı arar ve 15 dakika konuşur, yardımcısı, bu konuşma 1500 dolar
tuttu der.
Brejnev, Moskova'ya döner ve yardımcısına 'Bana şeytanı ara,
Amerikalılar konuşabiliyorsa, ben de konuşurum' der. Şeytanla 15 dakika
konuşup kapattıktan sonra yardımcısına sorar: 'Bu konuşma ne kadara
patladı bize?'
Yardımcı cevap verir: '5 cent efendim!' Brejnev şaşırır:
'Niye bizimki o kadar ucuz?' Yardımcı: 'Çünkü
Amerikalılarınki milletlerarası tarife, bizimki şehir içi.'
VAYYY NE CESARET
Romanya lideri Çavuşevsku ile Reagan ve Gorbaçov lüks bir kruz gemisinde
seyahat eder. Köpekbalıkları etraflarını sardığında Reagan şov yapmak
için saatini denize atar ve korumasına seslenir: 'John, git ve saatimi
getir.'
Koruma düşünmeden suya atlar ve saati getirir. Kalabalık 'Vaay, ne
cesaret!'
der. Gorbaçov altta kalmaz saatini atar, koruması atlar getirir. Kalabalık
'Vaay, ne cesaret!' der. Çavuşevsku aynı şeyi yapar. Koruması
kıpırdamaz.
'Hayatta atlamam efendim' der. Kalabalık 'Vaay, ne cesaret!'
der.
BEŞ DAKİKA GEÇ BEŞ DAKİKA ERKEN
Sibirya'daki bir hapishanede üç tutuklu sohbete dalar. Birincisi:
'Beni hapse attılar çünkü fabrikaya hep 5 dakika geç geliyordum.
Sabotaj yapacağımdan şüphelendiler.' İkincisi: 'Ben hapisteyim
çünkü fabrikaya hep 5 dakika erken geliyordum. Ajan olduğumdan
şüphelendiler.' Üçüncüsü: 'Ben fabrikaya hep zamanında
geliyordum. Batı icadı bir saatim olduğu için hapse atıldım.'
CEHENNEM BEĞEN
Adamın biri ölür, arafta ona iki seçenek sunulur: Ya komünist cehenneme
gideceksin ya da kapitalist cehenneme! Adam kapitalist cehennemin kapısına
gider, Ronald Reagan'la karşılaşır, nasıl bir yer diye sorar. Reagan
cevaplar: 'Burada adamı önce diri diri kızgın yağa atarız, sonra da
kör bıçaklarla küçük parçalara ayırırız.' Adam hızla uzaklaşıp
komünist cehenneme gider. Kapısının önünde uzun bir sıra olan cehennemin
başında Karl Marx vardır. Burası nasıl diye sorar. Marx cevaplar:
'Burada adamı önce diri diri kızgın yağa atarız, sonra da kör
bıçaklarla küçük parçalara ayırırız.'
Adam şaşırır: 'Kapitalist cehennemden farkı yok, neden millet buraya
girmek için sıraya giriyor?' Marx cevaplar: 'Çünkü genellikle
yağımız biter, çoğunlukla bıçağımız da yoktur...'
HANGİ KUYRUK
Moskova'da bir votka dükkanının önünde beş kilometrelik bir sıra
vardır.
Adamın biri çok sinirlenir ve Gorbaçov'u öldüreceğim diye sıradan
çıkar. Bir saat sonra döndüğünde sorarlar: 'Gorbaçov'u
öldürdün mü?' 'Hayır,' der adam 'Onun sırası daha da
uzundu.'
KİM ÖKSÜRDÜ
Stalin fabrika işçilerine bir konuşma yapar: 'Sovyetler Birliği'nde
bizim için en değerli şey insan hayatıdır.' Bu sırada salondan birinin
öksürük sesi gelir. 'Kim öksürdü' diye sorar Stalin. Ses yok.
'Pekala o zaman NKVD'yi çağırın.' Stalin'in polis
teşkilatı NKVD ellerinde yarı otomatik silahlarla girer ve fabrikadaki
işçileri taramaya başlar. En sonunda fabrikada 7 kişi kalır. 'Kim
öksürdü?' diye bir kez daha sorar Stalin. Bir adam elini kaldırır.
'Feci şekilde grip olmuşsunuz. Hemen arabamı alın ve bir hastaneye
gidin' der, Stalin.
STALİN'İN PİPOSU
Gürcü delegeler Stalin'i çalışma odasında ziyaret eder. Görüşme
bitip delegeler odadan çıkarken Stalin piposunu aramaya başlar.
Kağıtların altına, masaya bakar bulamaz. Bunun üzerine siyasi polis şefi
Lavrenti Beria'yı
çağırır: 'Gürcüleri koridorda yakalayıp bak bakalım. Pipomu
onlardan biri mi almış?' Beria koşarak çıkar. Bir süre sonra Stalin
piposunu masanın altında bulur. 'Beria, gel buldum pipoyu gerek
kalmadı.' Beria cevap verir: 'Biraz geç kaldınız efendim.
Delegelerin yarısı piponuzu aldığını itiraf etti. Geri kalanı da
sorgulama sırasında öldü!'
AFRİKALI ÇIPLAKLAR
Stalin bir gün limuzininde şoförüyle sohbete dalar. 'Söyle bakalım,
devrimden sonra daha mı mutlu oldun, daha mı mutsuz oldun?' Şoför cevap
verir: 'Daha mutsuz oldum çünkü devrimden önce iki tane takım elbisem
vardı, şimdi bir tane var.' Stalin karşılık verir: 'Ohoo, sen
haline şükret.
Afrika'da halk çırılçıplak koşturuyor!' Şoför sorar: 'Öyle
mi? Onların devrimi ne zaman olmuştu?'
İKİ İSKELET
İki iskelet Kiev sokaklarında karşılaşır. 'Merhaba' der bir
tanesi 'Sen ne zaman öldün?' Diğeri cevap verir: '1932'deki
Büyük Kıtlık'ta. Peki ya sen?'
'Tanrı'ya şükür, henüz ölmedim' diye yanıtlar iskelet.
Diğeri onu uyarır:
'Şşşt, bugünlerde Tanrı'ya değil, Stalin'e şükretmelisin.
Ancak Stalin öldüğünde tekrar Tanrı'ya şükredebilirsin!'
hihoyyythihoyyythihoyyyt