- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 45
Ölümle ya da ayrılıkla gelen her kaybın beş aşaması vardır iyileşmeye giden yolda. Bu basamakları kimimiz hızla geçeriz, kimimiz bazı basamaklarda günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca takılıp kalırız. Bu beş basamak ölümcül hastalıklarla boğuşanlar için de geçerlidir.
1. Basamak: İnkar
Hayır. Olamaz. Bu doğru değil. Bir yanlışlık olmalı. Şok. Donup kalma. Kabul etmemek.
Hayır, bu teşhis doğru değil. Ben hasta değilim.
2. Basamak: Kızgınlık
Beni nasıl terk edersin? Niye bizi bıraktın gittin? Hani seninle şunları şunları yaşayacaktık? Ya da kişinin bizimle yaşadığı olumsuz anıları düşünürüz. Kendimizi biraz olsun teselli edebilmek, güya üzüntümüzü azaltabilmek için.
Niye ben? Niye benim başıma geldi? Haksızlık bu.
3. Basamak: Pazarlık ya da ‘’Keşke’’ler dönemi
Eğer kaybımız henüz tamamlanmamışsa yani sevdiğimiz henüz ölmemiş ama ölüme yakınsa ya da sevdiğimizden ayrılık sürecinin başındaysak pazarlık ve keşkeler dönemi başlar.
“Tanrım, bir iyileşsin adağımı yerine getireceğim.”
“Tanrım, ona yardım edersen ben de bir daha şöyle davranmayacağım, şunları şunları yapacağım.”
“Bir iyileşeyim, sigarayı bırakacağım söz.. Egzersize de başlayacağım.”
“Keşke şunu ertelemeden yapsaydım”
Kayıp ölüm veya kesin ayrılık gibi geri dönülemez noktadaysa bu kez sadece keşkeler vardır.
“Keşke onu ziyarete gitseydim.” “Keşke onu üzmeseydim” “Keşke ona sevdiğimi söyleseydim”, “Keşke ona daha iyi davransaydım” “Keşke…. Keşke…. Keşke…Keşke….”
4. Basamak: Depresyon
Durumun değişmezliği idrak edildiğinde ayrılığın her türlüsünün acısı yüreğine gülle gibi oturur insanın. Hayatın tadı tuzu kalmamıştır artık. Kendine acıma ya da yalnızlık veya terk edilmişlik duygusunun en yoğun hissedildiği dönemdir aynı zamanda.
Bu dönem bilincimizin gelişkinliği ve ‘’keşke’’lerimizin azlığı ya da çokluğu oranında kısa ya da uzun sürer.
Bazen birkaç günlük içine kapanma dönemi ile sınırlı kalır. Kimi insanda bazen yıllarca devam edebilen en uzun süreli basamak budur.
Uzun süren depresyon, kayıptan önce de mutsuz olan insanların bir nevi hayattan saklanarak kendi yaşamlarının sorumluluğundan kaçma sığınağıdır ve sağlıklı değildir.
5. Basamak: Kabullenme
Hayat geriye gitmez. Olanı kabullenme sürecinin duygusu hüzündür. Hüzün geçmişin tamamlanması duygusudur. Eskiye elveda ile birlikte yeniye hazırlanma sürecidir.
Hayat devam etmektedir. Sahip olduklarımızın değerini bilmek ve şükran duymak zamanıdır.
Kaybımız içimizi burksa da hançer yüreğimizden çıkmış, yaralarımız oldukça iyileşmiştir artık. Deneyimlerimiz bizi biraz daha zenginleştirmiştir.
Hüzün döneminden sonra hayata yeniden umutla bakmaya başlarız. Yeni projeler, yeni hayaller, yaşama sevinci bizi motive eder.
Hayat devam etmektedir:sm_confused:....................................
Kaybetme duygumuzun yoğunluğu, kaybettiğimiz kişiye hayattayken duyduğumuz sevginin yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Acımızı teselli eden de onunla ilgili güzel anılarımızın çokluğudur
Çoğu insan ne söyleyeceğini bilemez bu tür kayıplarda. Zordur başsağlığı telefonu etmek. Ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Söylenmeyecek tek kelime “Üzülme” dir. oysa Üzüleceğiz tabii, yasımızı tutacağız tabii…
Hepinize sağlıklı, üretken, kendinize ve başkalarına yararlı uzun bir yaşam, gecinden, sıralı ve son ana kadar sağlıklı olarak, çekmeden çektirmeden kolay bir ölüm diliyorum:1hug:
ve son olarak Yaşam ne kadar uzun olursa olsun çok kısa. Her anın değerini bilerek yaşayın ve yaşatın. Sevdiklerinize iyi davranın. Çünkü hangisini son kez gördüğünüzü asla bilemezsinizyerimseniben
sevgilera.s.
1. Basamak: İnkar
Hayır. Olamaz. Bu doğru değil. Bir yanlışlık olmalı. Şok. Donup kalma. Kabul etmemek.
Hayır, bu teşhis doğru değil. Ben hasta değilim.
2. Basamak: Kızgınlık
Beni nasıl terk edersin? Niye bizi bıraktın gittin? Hani seninle şunları şunları yaşayacaktık? Ya da kişinin bizimle yaşadığı olumsuz anıları düşünürüz. Kendimizi biraz olsun teselli edebilmek, güya üzüntümüzü azaltabilmek için.
Niye ben? Niye benim başıma geldi? Haksızlık bu.
3. Basamak: Pazarlık ya da ‘’Keşke’’ler dönemi
Eğer kaybımız henüz tamamlanmamışsa yani sevdiğimiz henüz ölmemiş ama ölüme yakınsa ya da sevdiğimizden ayrılık sürecinin başındaysak pazarlık ve keşkeler dönemi başlar.
“Tanrım, bir iyileşsin adağımı yerine getireceğim.”
“Tanrım, ona yardım edersen ben de bir daha şöyle davranmayacağım, şunları şunları yapacağım.”
“Bir iyileşeyim, sigarayı bırakacağım söz.. Egzersize de başlayacağım.”
“Keşke şunu ertelemeden yapsaydım”
Kayıp ölüm veya kesin ayrılık gibi geri dönülemez noktadaysa bu kez sadece keşkeler vardır.
“Keşke onu ziyarete gitseydim.” “Keşke onu üzmeseydim” “Keşke ona sevdiğimi söyleseydim”, “Keşke ona daha iyi davransaydım” “Keşke…. Keşke…. Keşke…Keşke….”
4. Basamak: Depresyon
Durumun değişmezliği idrak edildiğinde ayrılığın her türlüsünün acısı yüreğine gülle gibi oturur insanın. Hayatın tadı tuzu kalmamıştır artık. Kendine acıma ya da yalnızlık veya terk edilmişlik duygusunun en yoğun hissedildiği dönemdir aynı zamanda.
Bu dönem bilincimizin gelişkinliği ve ‘’keşke’’lerimizin azlığı ya da çokluğu oranında kısa ya da uzun sürer.
Bazen birkaç günlük içine kapanma dönemi ile sınırlı kalır. Kimi insanda bazen yıllarca devam edebilen en uzun süreli basamak budur.
Uzun süren depresyon, kayıptan önce de mutsuz olan insanların bir nevi hayattan saklanarak kendi yaşamlarının sorumluluğundan kaçma sığınağıdır ve sağlıklı değildir.
5. Basamak: Kabullenme
Hayat geriye gitmez. Olanı kabullenme sürecinin duygusu hüzündür. Hüzün geçmişin tamamlanması duygusudur. Eskiye elveda ile birlikte yeniye hazırlanma sürecidir.
Hayat devam etmektedir. Sahip olduklarımızın değerini bilmek ve şükran duymak zamanıdır.
Kaybımız içimizi burksa da hançer yüreğimizden çıkmış, yaralarımız oldukça iyileşmiştir artık. Deneyimlerimiz bizi biraz daha zenginleştirmiştir.
Hüzün döneminden sonra hayata yeniden umutla bakmaya başlarız. Yeni projeler, yeni hayaller, yaşama sevinci bizi motive eder.
Hayat devam etmektedir:sm_confused:....................................
Kaybetme duygumuzun yoğunluğu, kaybettiğimiz kişiye hayattayken duyduğumuz sevginin yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Acımızı teselli eden de onunla ilgili güzel anılarımızın çokluğudur
Çoğu insan ne söyleyeceğini bilemez bu tür kayıplarda. Zordur başsağlığı telefonu etmek. Ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Söylenmeyecek tek kelime “Üzülme” dir. oysa Üzüleceğiz tabii, yasımızı tutacağız tabii…
Hepinize sağlıklı, üretken, kendinize ve başkalarına yararlı uzun bir yaşam, gecinden, sıralı ve son ana kadar sağlıklı olarak, çekmeden çektirmeden kolay bir ölüm diliyorum:1hug:
ve son olarak Yaşam ne kadar uzun olursa olsun çok kısa. Her anın değerini bilerek yaşayın ve yaşatın. Sevdiklerinize iyi davranın. Çünkü hangisini son kez gördüğünüzü asla bilemezsinizyerimseniben
sevgilera.s.