ok zor bir doum geirdim

canmertcik

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
20 Ekim 2009
42
1
86
Diyarbakır
valla 9ay nasıl geçti bilmiyorum sadece aldığım kilolara yanıyorum tam 30kilo aldım,birde ilk3 ayımı unutamam felaket geçti eşimden bile tiksindim.gelelim doğuma ben sezeryan tarafıydım beni allem ettiler kallem ettiler beni doğuma götürdüler.hiç bir sancım yoktu kimse bana sen doğurman gözüyle bakıyorlardı...gece 12:00suyum geldi sabah 7:00da kordonunu kestiler çünkü çatalın tam karşısında saat vardı:)bu süreç içerisinde öldüm dirildim son 4santim açılması iiçin bana suni sancı verdilen o varyaaaaaaaaaaaaa berbat birşeydiii yalvardım sezeryana alın tutun beni atacam kendimi kudurttu tek kelimeyle,bundan EPEY sonraki doğumumda gebe kaldığım gün doktoruma gudup sezeryan randevumuda alacam asla normal doğummmmmmmmmm:teytey:
 
geçmiş olsun ALLAH analı babalı büyütsün zor olmuş ama boşver evladın sağlıklı kucağında:Saruboceq:
 
gecmiiş olsun cnm bebeğine kucağıan aldın yaa en güzeli o...Allah analı babalı büyütsün inşallah...
 
Geçmiş olsun..Bence ne kadar zor olursa olsun doğum sonrasında evladının karnının üzerine koyulması kadar güzel birşey yok çekilen herşeye değer..Ayrıca sezeryanında kolay olmadığını biliyorum narkoz etkisi geçtikten sonra çıkıyor onunda zorluğu..bence en sağlıklı ve doğru olanı normal doğum..Sen yine birkez daha düşün :)
 
Geçmiş olsun...
Sonucu için çekilen çilelere değer heralde..
 

Arkadaşım bence bağlatmayı bir daha düşün. Dünyanın binbir türlü hali var.
 
Ben daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum. Hadi normal doğum hikayelerindeki farklılığı bir dereceye kadar anlayabiliyorum. Bebeğin pozisyonu, çatı genişliği, açılmanın gecikmesi vs. gibi durumlar sonucu çok farklı doğum hikayeleri okuyabiliyoruz da bu sezeryandaki ağrı farkını anlamakta güçlük çekiyorum inanın ki. Bu topiklerde alt alta yazılar okuyoruz özellikle epidural sezeryan olup çok memnun kalan çok az bir ağrıyla bu süreci atlatanlar var. Ertesi günü ayağa kalkmışlar.
Hemen altına başka bir arkadaşta sezeryan sonrasının ne kadar korkunc ve ne kadar ağrılı geçtiğini yazmış. Günlerce ağrı çekmiş ayağa kalkamamış. Suni sancından bile daha feciydi diyenler var.
Ben kişilerin ağrı eşiğinin yanında doktorun el becerisine de bağlıyorum artık sonucu. Doğru düzgün kesilip doğru düzgün dikilirse ağrı da daha az oluyor sanırım.
 
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Bülent URAN
Sezaryan oranı neden artıyor?
Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde sezaryan ile doğan bebek oranı hızla artmaktadır. Bugün birçok gelişmiş ülkede sezaryan oranı %20-25 arasında seyretmektedir. Yani her 4 veya 5 bebekten biri artık sezaryan ile doğmaktadır. Halbuki oran 1970 de %5.5, 1980 de ise %16.5 idi. Bu da sezaryanın birçok hekim ve aile tarafından yaygın bir şekilde benimsendiğinin göstergesidir.
Sezaryan oranının artışında bir başka neden hekimlerin eğitimlerindeki değişikliklerdir. Örneğin eskiden Can'ın ters gelişlerinde vajinal doğum daha çok uygulanan bir doğum şekli idi. Böyle olunca eğitim gören hekimler vajinal yoldan ters doğumları yapmakta ustalaşırdı. Ama yavaş yavaş sezaryan oranı arttıkça vajinal yoldan doğan Can sayısı azaldı. Uzmanlık eğitimi gören hekimler ters gelen bebeklerin vajinal doğumunu öğrenemeden uzman olmaya başladılar. Bu durumda bugün nerede ise hemen her ters doğum sezaryan ile doğurtulmaya başlandı.
Aynı eğilim forseps doğum içinde geçerli oldu. Forsepsi eline bile almadan uzmanlık eğitimini tamamlayan bir hekim doğal olarak her zorlu doğumda sezaryan ile doğuma yöneldi.
Artan her sezaryan sayısı daha sonraki doğumlarında sezaryan ile olmasına neden olur.
Yani sezaryan sayısının artışı bir kötü daire şeklinde çalışır durur. Bu kötü daireyi kırmak için son yıllarda daha önce sezaryan ile doğum yapmış Annelerı daha sonraki doğumlarında vajinal yolla doğurtmak eğilimi artmaktadır.
Aileler sezaryanı neden benimsiyor?
Çağdaş aileler günümüzde küçük kalmak istiyor. En fazla iki çocuk düşünüyor. Bu nedenle daha garanti gördükleri sezaryanı tercih ediyor. ikinci operasyon esnasında da tüplerini bağlatarak bir daha gebe kalma korkusundan kurtulmuş oluyorlar.
Sosyoekonomik koşulları iyi olan aileler sezaryanı daha fazla tercih ediyorlar. Çünkü bu ailelerin özel hastanelerde, özel hekimlerle doğum yapma şansları fazla. Tercihlerini daha iyi belirliyorlar. Ekonomik koşulları kötü olan aileler ise devlet ya da sigorta hastanelerinde doğum yapıyorlar. Bu hastanelerde çok gerekmedikçe sezaryana fazla başvurulmuyor. Bu eğilim sadece Ülkemizde değil, dünyada da böyle.
Bu nedenle özel hastanelerde sezaryan oranı kat kat fazladır. 30 yaşın üstündeki Annelerde ve yüksek öğrenim görmüş Annelerde sezaryan tercihi çok daha fazladır
Sezaryanın üstünlükleri...
Birçok durumda sezaryan ile doğum tercih edilir. Bugün gelişmiş ülkelerde her 4 doğumdan biri sezaryan ile olmaktadır. Bunun nedenleri şunlardır.
Sezaryan tehlikesiz bir doğum şekli haline gelmiştir.
Normal doğum sırasında Can uzun süreler oksijensiz kalır. Sancılar sırasında olan bu durum uzun sürerse Can'da bazı hasarlar olabilir. Sezaryanda böyle bir tehlike yoktur.
Normal doğum sırasında ıkınmalara ve zorlanmalara bağlı olarak rahim ve idrar kesesi sarkmaları olur. Uterus ağzı yırtıklara bağlı akıntı şikayetleri olabilir. Rahim ağzının genişlemesine bağlı olarak cinsel ilişkide eski zevk kalmayabilir. Sezaryan ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır.
Çoğu zaman normal doğum sonrası çekilen sıkıntılar sezaryan'a göre daha fazla olur. Epizyotomi dikişleri şişer, mikrop kapabilir. Anne otururken ve dışkılarken siddetli sancı yapabilir. Dikişler iltihap kaparsa epizyotomi kesisi açılabilir ve aylarca süren sıkıntılar doğurur.
Sezaryan esnasında uterus veya yumurtalıklarda mevcut myom, kist gibi oluşumları çıkarma şansı doğar, Anne ikinci bir ameliyat olasılığından kurtulur.
Sezaryan ile daha zeki bebekler...
Ancak sezaryan ile doğumun en büyük amacı doğacak çocukların zeka ve akıl yönünden geri kalmamasını sağlamaktır.
Can anne karnında uterus içinde bulunmaktadır. Can Anne'ye göbek kordonu ve plasenta aracılığıyla bağlıdır.
Doğum eylemi başladıktan sonra sancılar sırasında göbek kordonu sıkışabilir ve bebeğe giden kan ve oksijen miktarı azalabilir. Bu durumda Can'ın beynindeki hücreler ölmeye başlar. Bu olay zamanında farkedilmeyip gerekli önlem alınmazsa bebek tüm ömrü boyunca sakat ya da geri zekalı olabilir. Bu geri zekalılık çoğu zaman farkedilmeyecek kadar hafif olur. Ancak çocuk büyüyüp okula gitmeye başladıktan sonra zeka eksikliği belirmeye başlar. Derslerde, okullara giriş sınavlarında başarı gösteremez.


Sezaryanın riskleri...
Herşeye rağmen sezaryan bir operasyondur. Karın açılmaktadır. Karın içi iltihaplanma riski her zaman vardır. Dikişlerde, ciltaltında kanama ve iltihap ile karşılaşılabilir.
Sezaryan ile kan kaybı normal doğuma göre daha fazladır. 2. veya 3. kez yapılan sezaryanlar 1. lere göre daha risklidir. Çünkü ilk sezaryandan yapışıklıklar kalmıştır. Idrar kesesi yukarı kaymış olabilir. Idrar kesesinin veya idrar yollarının zedelenme riski vardır.
Sezaryan sonrası dikiş bölgesindeki sancılar 3-4 gün devam eder ve Anne'nin hareketlerini ve emzirmesini güçleştirir.
Genel anestezi ile yapılan sezaryanlarda anesteziye bağlı sıkıntılar olabilir. Bu şekilde sezaryan ile doğum yapanlarda Anne ölüm oranı vajinal doğuma göre 3-4 kat fazladır.


NEDEN SEZARYAN ILE DOĞUM?..
Baş-Çatı uyumsuzluğu...
En sık sezaryan nedeni Can'ın başı ile Anne'nin kemik çatısının birbirine uymamasıdır. Ya Can'ın başı çok büyük olmakta ya da Anne'nin kemik çatısı ileri derecede dar olmaktadır. Ya da baş ile çatı birbirine uyar büyüklüktedir. Ancak başın kemik çatıya oturuş şekli başın çatıdan geçişini engeller.
Bazan doğum ilerler. Baş iyice kemik çatının içine yerleşir. Ama pozisyonu ters oturur. Bir türlü son hareketi yapıp dışarı çıkamaz. Bu durumda sancılar ne kadar güçlü olursa olsun Can'ın başı belli bir noktadan ileri geçemez. Sezaryan yapılmadığı takdirde hem Anne'nin hem de Can'ın yaşamı tehlikeye girer. Hamilelik sırasında yapılan kontrollerde bu uyuşmazlığı önceden saptayabilmekteyiz. Böylece gereksiz sancı çektirmeden planlı sezaryan ile doğum yaptırmaktayız.
- Can Sıkıntı da...
Ikinci sık neden Can'ın sancılar başladıktan sonra sıkıntıya girmesidir. Bu durum Can için bir çeşit nefes darlığıdır. Bu durum daha çok gelişmesi geri kalmış ve Anne karnında iyi beslenememiş Can'larda görülür. Ayrıca doğum gününün geçmesi, kordonun Can boynuna dolanması, ya da düğümlenmesi bu sıkıntıya neden olabilir. Bu durumun oluşabileceği düzgün ve dikkatli yapılan kontrollerle anlaşılabilir ve uygun zamanda Anne'yi normal doğuma bırakmadan sezaryanla doğurtmak gerekir.
Gelişme geriliği olan, yeteri kadar Anne karnında beslenememiş Can'ların eylem sırasında sıkıntıya girme oranı yüksektir. Bu nedenle belirgin gelişme geriliği olan Canları fazla sıkıntıya sokmadan sezaryanla doğurtmak en uygun yol olur.
Bazen Can sağlıklıdır ve doğum normal ilerlemektedir. Ama bir süre sonra Can'ın sıkıntıya girmeye başladığını gösteren belirtiler ortaya çıkar. Kalp sesleri bozulmaya, Can'ın dışkısı suyun içinde gözükmeye başlar. Bu durumda ya kordon sıkışmıştır, ya da plasentada ayrılmalar olmaktadır. Kordonu kısa olan Can, aşağı doğru hareket edince sıkıntıya girer. Böyle durumlarda doğum yakınsa Anne'ye oksijen vererek, pozisyonun değiştirerek ve doğuma aktif olarak yardım ederek vajinal yoldan doğurtma şansı değerlendirilebilir. Ama Anne uzun sürecek bir doğum sürecinin başında ise sezaryan yeğlenmelidir.
Kanamalar...
Üçüncü önemli sezaryan nedeni kanamadır. Eğer Can'ın sonu önde yerleşmişse ya da doğum bitmeden son ayrılmaya başlamışsa çok şiddetli kanamalar olur. Düzenli kontrole gelen Annelerde bu tehlikeler önceden farkedilebilir ve zamanında sezaryan yapılarak hiç bir tehlike yaşamadan hamilelik sonlandırılır. Yüksek tansiyonu olan veya son aylarda tansiyonu yükselmiş hamilelelerde son ayrılma riski daha fazladır. P>
Ters Duruşlar...
Dördüncü önemli neden Can'ın uterusta ters ya da yan durmasıdır. 100 hamilelikten %95'inde en geç son ayda Can'ın başı aşağı doğru dönerek kemik çatıya yerleşir. 100 hamileden 5'inde ise Can bu dönüşü yapamaz ve poposuyla kemik çatıya yerleşir. Burada ters geliş söz konusudur.
Doğum eylemi sırasında baş önden ise doğum yolunu açar. Başın geçtiği her yerden gövde rahatlıkla geçer. Çünkü gövde başa göre daha esnektir. Bu nedenle popo önde giderken doğum yavaş ilerler. Poponun geçtiği yerden baş geçemeyebilir.
Ters gelişte vajinal yoldan doğum yaptırmaya çalışmak, Can'ın geleceği ile kumar oynmaktır. Doğumun son anına kadar neler olacağı bilinemez. Can'ın vücudu doğup kafası içeride sıkışabilir. Can canlı bile doğsa ileride bir çok sakatlıklar ortaya çıkabilir. Onun için ters gelişlerde doğum sancılarını beklemeden sezaryan yapmak en uygunudur.
Diğer nedenler...
Can'ın çok iri olması, Anne'ye ait şeker, tansiyon gibi hastalıklar, sonun önde gelmesi, ikiz hamilelikler, erken doğumlar sayılabilir.
- Eski Sezaryanlılar...
Bu konudaki genel eğilim daha önce sezaryanla doğum yapmış Anneleri yine sezaryanla doğurtmaktır. Öncelikle ilk doğumda sezaryana yol açan neden sürüyorsa sezaryan kararı verilir. Bu neden ortadan kalkmış olsa bile eski dikiş yerlerinin zorlanmasından ve açılmasından korkulur. Bu nedenle yerleşmiş bir deyiş vardır."Bir kez sezaryan, daima sezaryan". Ancak bu yaklaşım son yıllarda değişmiştir. Gelişmiş ülkelerde sezaryanla doğumun maliyeti normal doğuma oranla çok fazladır. Bu nedenle özellikle özel sağlık sigortası yapan şirketlerin de zorlamasıyla daha önce sezaryanla doğum yapmış Annelere ikinci hamileliklerinde vajinal doğum denenmesi yaygınlaşmaktadır.
Son yıllarda ABD'de eski sezaryanlıların %60 a yakını vajinal yoldan doğurtulmaya başlanmıştır. Iyi seçilmiş olgularda vajinal doğum şansı oldukça yüksektir. O korkulan rahim yırtılmasının görülme sıklığı da fazla değildir. Ancak ülkemizin koşulları henüz bu yaklaşımın çok uzağındadır. Çünkü bu hamilelerde doğum eyleminin çok dikkatli izlenmesi gerekirki bu özel hastanelerde bile mümkün değildir. Ayrıca Ülkemizde hastalara kendilerine yapılan işlemleri anlatan epikriz dediğimiz tıbbi raporun verilmesi yaygın değildir. Bu durumda ilk sezaryanın gerekçeleri bilinemez. Uterusa yapılan kesinin yeri önemlidir. Eğer kesi biraz yukarıdan yapılmış ise vajinal doğum sırasında yırtılma riski aşağıdan yapılmış kesilere göre daha fazladır.


Isteğe Bağlı Sezaryan...
Hiçbir tıbbi gereklilik yokken isteğe bağlı sezaryan yapılması ne kadar doğrudur? Bu oldukça tartışmalı bir konudur. Bazı hekimler keyfi sezaryana karşıdır. Gerekmedikçe sezaryan yapmazlar. Ama çoğu hekim keyfi sezaryanı benimsemiştir. Bana göre de bir ailenin sezaryan tercih etme hakkı olmalıdır. Bir kişi vücuduna ne gibi girişimlerde bulunulabileceği hakkında karar verebilir. Annede normal doğum yerine sezaryanı yeğleyebilir
Epidural anestezi ile sezaryan,
1) Anne uyumadığı için Can'ını çıktığı anda görebilir.
2) Uyuşturucu verilmediği için Can çok sağlıklı doğar.
3) Genel anestezide Can'ın az ilaç alması için çok hızlı çıkarılması gerekir. Bu nedenle kan kaybı fazla olur, dokular daha fazla zedelenir. Oysa epidural anestezide aceleye gerek yoktur. Böylece ameliyat sonrası iyileşme daha çabuk olur.
4) Genel anestezi alındığında, alınan gazlara bağlı olarak Can çıktıktan sonra uterus iyi kasılamaz ve kan kaybı fazla olur. Epidural anestezide ise böyle bir risk yoktur.
5) Ameliyat sonrası ağrı duyulmaz. Çünkü sadece kesilen yerler uyuşmuştur. Gaz sancısı oluşmaz.
 


ah arkadasim ne guzel anlatmissini NORMAL dogumun guzelliklerini...
ama melesef ayni fikirde degil çogu anne adaylari. aci ve korku yuzunden bu guzelliklten mahrumlar... sirf bunu yasamak yine ve yine çatir çatirrrrrr cekmeye raziyim bu acililari- sancilari ve iki defa cektim de o acilari. dogum bitinden sonra ki rahatligi anlatamam her seye deger o an... bebegim normali varken onu vaktinda once aldirmaya hiç hakkim yok... ve yine 3. de ayni normal dogum yapacam ins. bebegimin hayati riskin diisnda sezeryana HAYIRRRRR...
 
Valla zaman daraldıkça ne isteyeceğimizi şaşırıyoruz.Allah hepimizin yardımcısı olsun.Kızım nasıl gelmek isterse öyle gelsin...
 
isini seven, ilgili, bilgili, kendi rahatini degil de sizin ve bebegin ruh ve beden iyiligini dusunen bir doktor secmeniz, doktorunuza bu konuda guvenmeniz cok onemli..
dogum agrilari genelde gece baslar. doktorum soyledi, gece salgilanan bir hormon agrilari tetikliyormus. o yuzden dikkat edin normal dogum hikayelerinin cogunlugu gece baslayip sabahina sonuclanan hikayelerdir. ve doktorum dedi ki, "maalesef cok meslektasim var, icinde yakin arkadaslarim da var, gece kalkip gelmeyi kendilerine eziyet goruyorlar. ayrica normal dogum sirasinda cikabilecek komplikasyonlarla ugrasmak istemiyorlar. bu yuzden hastalarini normal dogum konusunda cesaretlendirmiyorlar.".. agri esigimin cok dusuk oldugunu, sanciyi cok fazla hissettigimi bana doktorum da soyledi. ona ragmen ben 2. dogumumu da doktorumun destegiyle normal yaptim. o dogumun verdigi mutlulugun tarifi yok ve ancak biz kadinlar bu muhtesem olayi yasayabiliriz. zaten vucudunuz da kendini normal doguma gore hazirliyor. hormonlar, sutun gelisi, bebegin dogum kanalindan gecerken icinizin yenilenmesi, vs... bu mucizeyi imkaniniz varsa yasayin.. hayatinizin hic unutamayacaginiz tek deneyimi olacaktir..
 
BıZ SUSALIM ıŞıN EHLı DOKTORLARIMIZ KONUŞSUN.

ılk yazı genel bir tavsiye, ikinci yazı bir doktorun itirafi, üçüncü yazı da bilimsel olarak sezaryenin ne zaman gerektiğini ortaya koyan bir yazı.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tam da bu noktada bir kafa karışıklığı söz konusu… Normal doğum mu? Yoksa sezaryen mi? Gebeliğinin son haftalarına gelmiş anne adayının en kararsız kaldığı konu bu şimdilerde… ısteğe bağlı, tıbbi gereklilik saptanmamış, bebeğin burcunu ayarlamak için planlanan sezaryenler ülkemizde günbegün artmakta…Problemsiz geçmiş bir gebelik döneminin ardından, bebek ve gebe açısından doktor tarafından bulunan bir gereklilik yok ise NORMAL DOĞUM !!! tercih edilmelidir. Lütfen kendinize, vücudunuza, bebeğinize ve doğal seyire güvenin..Haydi biraz cesaret

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Evrim AKSOY'un kendi sitesinden
ALINTIDIR:::
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
'Sezaryen Türk hekimlerin zaafı'


Normal bir doğumu doktorun birkaç saat takip etmesi gerekirken sezaryen yarım saatte sonuçlanıyor. Dolayısıyla biz de çok fazla ısrar etmeyip 'gel seni sezaryen yapalım' diyoruz. Doğumu takip edip gece yarısı uyanmak yerine 'gel cuma günü saat 10.00'da doğumu yapalım' diyoruz. Bizlerin yani hekimlerin zaafı devreye giriyor. Sezaryen yapmak Türk hekimlerinin kolayına gidiyor


Eurofertil Üreme Sağlığı Merkezi Medikal Direktörü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hakan Özörnek Türk kadınlarının sezaryene eğilimlerinin doktorlardan kaynaklandığını açıkladı. Dr. Özörnek anne adayının doğum korkusunu yenmesinde doktorun büyük desteği olabileceğini anlattı...

* Sizce doğum yöntemine doktor mu hasta mı karar vermeli? ıkisi birden karar vermeli.

Ben ihtisasımı Almanya'da yaptım. Bir gereksinim olmadığı takdirde sezaryenden kaçılması gerektiğini savunuruz. Ancak Türkiye'de hastanın isteklerine çok önem veriliyor. Türk kadınlarının doğum acısına katlanmak istememesi sezaryen oranlarını artırıyor.

* Türk doktorları süslü paketler içinde sezaryeni öneriyor...

Sezaryen doktor açısından kolay hasta açısından zor bir operasyondur. Bizlerin yani hekimlerin de zaafı devreye giriyor. Sezaryen yapmak Türk hekimlerinin kolayına gidiyor. Normal bir doğumu doktorun birkaç saat takip etmesi gerekirken sezaryen yarım saatte sonuçlanıyor. Dolayısıyla biz de çok fazla ısrar etmeyip 'gel seni sezaryen yapalım' diyoruz. Doğumu takip edip gece yarısı uyanmak yerine 'gel cuma günü saat 10.00'da doğumu yapalım' diyoruz.

* Türk kadınları kendileri için zor olduğu halde neden sezaryene yöneliyor bizler ağrıdan daha mı çok korkuyoruz?


Bütün dünya kadınları doğum ağrısından çekinir. Ama korkularını doktorlarıyla konuşarak yenebilir sezaryen dışında çözüm yolu bulabilirler. Bence bu korkuyu epidural anestezi ile en aza indirebilirler. Türkiye'de eskiye oranla daha sık yapılmasına karşın epidural uygulama hâlâ yeterince yaygın değil. Oysa son derece avantajlı; hem ağrı duyulmasını engelliyor hem de normal doğum yapılmasını sağlıyor. Üstelik bir problem çıkarsa aynı şekilde sezaryene geçiş yapılabiliyor.

* Doğumu mutlaka doktor mu yaptırmalı ebelerin yaptırması sağlıklı mı?


Ebe de yaptırabilir. Doğumun yüzde 95'i zaten ebe gözetiminde geçer. Yalnızca yüzde 5'lik bir grubun doktora ihtiyacı olur. Gebelik iyi takip edilirse o yüzde 5'in durumu önceden belirlenir.

* Yaş ilerledikçe doğum zorlaşır mı?


Evet zorlaşır. Yaş ilerledikçe doğuma yönelik tüm riskler artar. Sakatlık erken doğum düşük gibi riskler çoğalır. Zaten yaşın ileri olması da sezaryen etkenlerinden bir tanesidir. 37-38 yaşın üzerindeki doğumlarda sezaryenin tercih edilmesi esas sebeplerden bir tanesidir.

* Kimler daha kolay doğum yapar?

Gençler ve anatomik yapıları uygun olanlar daha rahat doğum yapar. Leğen kemik yapısı uygun olan kadınlar daha kolay doğum yapar. Bununla birlikte daha önce doğum yapmış olanların da doğumu kolay geçer. Türkiye'de bir kere sezaryen olmuşsanız mutlaka sezaryen yapıyorlar. Almanya'da böyle bir şey yoktur. ılki sezaryen olsa bile sonraki doğum normal olabilir.

* Doğum sonrası depresyonun doğum yöntemiyle bir ilişkisi var mı?

Doğum sonrası depresyon nadir görülür ve doğum yöntemiyle çok ilişkili değildir. Araştırmalar sezaryen olan kadınlarda doğum sonrası depresyon oranının daha fazla olduğunu doğruluyor. Ancak sezaryen bunun için tek neden olamaz. Kesilen yerde çizgi halinde iz kalıyor

* Doğumu mutlaka gebeliği izleyen doktor mu yaptırmalı?


En ideali gebeliğin seyrini izleyen doktorun doğumu da yaptırmasıdır. Anne adayının gebelik takiplerini düzenli olarak yaptırması doğum açısından çok önemlidir. Türkiye'de en büyük sorunlardan biri de kadınların ilk kez karşılaştıkları ve onların durumunu hiç takip etmemiş doktora doğum yaptırmalarıdır. Oysa bu kadar özel bir durumun güven duyulan doktor gözetiminde yapılması gerekir.

* Sezaryenden sonra kadında mutlaka operasyon izi kalıyor mu?


Kesilen yerde en azından bir çizgi halinde iz kalır. Türkiye'de ameliyat yerini 'lazer' adı verilen deri içi yöntemle dikmek mümkün. Bu dikiş bikini bölgesinde yapıldığı için estetik bir sorun oluşturmuyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan ÖZÖRNEK ile yapılan söyleşiden ALINTIDIR...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türkiye’de kırsal kesimde % 10’lar da olan sezeryan oranı kentlerde % 25-30 lara kadar yükselir. Bunda kentlerde hasta istekleri ve doktor yönlendirmeleri de rol oynar.
Önce şunu vurgulamak gerekir. Anne ve bebek sağlığı açısından iki doğum şekli de aynıdır. Doğru uygulamalar yapıldığında hiç risk yoktur. Halk arasında yapılan spekülasyonların ( karın kalıyor, için temizlenmiyor, vajina genişliyor, yarım insan oluyorsun v.s.) hiç bir yeri yoktur. Günümüzde doğum şekli konusunda verilecek kararda hasta ve eşinin fikri de alınmaktadır. Tıbbi zorunluluklar dışında kimseyi zorla sezeryana yönlendiremezsiniz. Istemeyen bir kadını zorla normal doğurtamazsınız.
Dilerseniz hangi durumlarda sezeryan gerekir onları bir sayalım:
1- Hastanın petuis dediğimiz leğen kemiği çok dar ve bebeğin geçişi için uygunsuzsa ( herhangi bir dönemde yapılacak vajinal muayene bunun anlaşılmasını sağlar)
2- Bebeğin kafa çapı peluisden geçmesine engel olacak kadar büyük ya da bebek iriyse (400gr.) Bu durumda doğuma 2 hafta kala USG ile tespit edilir.
3- Bebek makat veya transvers pozisyonla presente olmuşsa, yani bebek anne karnında ters ya da yan duruyorsa. Bu da USG ile anlaşılır.
4- Bebek doğum eylemini kaldırmayacak kadar zayıf, güçsüzse ya da etrafındaki su miktarı azalmışsa
5- Annenin ıkınmasının sakıncalı olduğu durumlarda (kalp hastalığı, beyinde mevrizma, genital bölgede varisler condylom v.b. kitleler),
6- Annenin daha önceden rahimden geçirdiği operasyonlar varsa(sezeryan, myomektomi, düzeltme op. ları)
7- Plesanta (bebeğin eşi ) doğum kanalını kapatıyorsa (USG ile anlaşılır )
8- Annenin bir an önce doğurtulması gereken durumlarda ( Hipertansiyon, Oligahidronnios, Preeklamps, Diabet v.b.) cevix (rahim ağzı) kapalı ve ----- ise.

Bu durumlarda biri olan , daha önce sezeryan geçirilmesi halinde hasta normal doğum yapabilir. Sezeryan peluis darlığına bağlı olmamışsa ve yeni gebelikde de herhangi bir sorun yoksa, hastanın sancıları başlamışsa, normal doğum hekim kontrolünde ve bir hastane de yaptırılabilir. Risk sadece % 1’dir. Ama eski sezeryanlı hastaya suni sancı uygulanmaz.
Yukarıda sayılan durumlar yoksa hastanın normal doğum yapması beklenir. Hiçbir risk oluşmadan 38 haftaya kadar doğumun başlaması beklenir. Aksi durumda son 1 hafta da hekim kontrolünde günaşırı takiplerle geçirilir. 40 hafta tamamlanmasına rağmen eylem başlamazsa hasta ve eşine bilgi verilir. 1 hafta daha beklenirse bebeği kaybetme riskinin % 0.5-1 olduğu, 2 haftada riskin %5 olacağı 3 haftada ise % 10-15’e çıkacağı söylenir. Hasta bu riskleri göze alırsa beklemeye devam edilir. Aksi takdirde ise rahim ağzını yumuşatıcı ve olgunlaştırıcı ilaçlar uygulanarak ya da uygunsa direkt indüksiyon ( suni sancı ) başlanarak doğum yaptırılır. Bu yöntem de normal doğum şansı % 70-80’dir.
Normal doğum eylemi başlasa bile doğumun olacağı garanti değildir. % 10- 15 olasılıkla çeşitli nedenlerle (rahim açılmaması, bebeğin sıkıntıya girmesi v.s.) sezeryan gerekebilir. Hasta o zaman boşu boşuna bu sancıları niye çektim diye düşünse de doğru olan budur.

Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Dr. Tamer Sözen'in Hastanesinin sitesinden ALINTIDIR....
 
Son düzenleme:
ış doktor açıklmalarına gelince bulup buraya kesebileceğimiz normal doğum yanlısı doktor açıklaması kat kat daha fazladır.
Ama işte bunu fiilen meslek hayatında uygulayabilecek dürüst, yürekli doktor o kadar yok. Sezeryan oranı %80 olan bir ülkede yaşıyoruz. Yazık. Diğer ülklerde sezeryan %20-%25. ıngiltere'de sezeryan isiyorum diyene uzaydan inmiş gibi bakıyorlar, ama tıbbi gereklilik varsa sezeryanın en alasını da uyguluyorlar. Beş kiloluk bebeği normal doğuralım demiyorum ama hiçbir neden yokken ideal tıbbın reddetiğine sarılmak neden?
Herkese iyi doğumlar.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…