BıZ SUSALIM ıŞıN EHLı DOKTORLARIMIZ KONUŞSUN.
ılk yazı genel bir tavsiye, ikinci yazı bir doktorun itirafi, üçüncü yazı da bilimsel olarak sezaryenin ne zaman gerektiğini ortaya koyan bir yazı.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tam da bu noktada bir kafa karışıklığı söz konusu… Normal doğum mu? Yoksa sezaryen mi? Gebeliğinin son haftalarına gelmiş anne adayının en kararsız kaldığı konu bu şimdilerde… ısteğe bağlı, tıbbi gereklilik saptanmamış, bebeğin burcunu ayarlamak için planlanan sezaryenler ülkemizde günbegün artmakta…Problemsiz geçmiş bir gebelik döneminin ardından, bebek ve gebe açısından doktor tarafından bulunan bir gereklilik yok ise NORMAL DOĞUM !!! tercih edilmelidir. Lütfen kendinize, vücudunuza, bebeğinize ve doğal seyire güvenin..Haydi biraz cesaret
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Evrim AKSOY'un kendi sitesinden
ALINTIDIR:::
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
'Sezaryen Türk hekimlerin zaafı'
Normal bir doğumu doktorun birkaç saat takip etmesi gerekirken sezaryen yarım saatte sonuçlanıyor. Dolayısıyla biz de çok fazla ısrar etmeyip 'gel seni sezaryen yapalım' diyoruz. Doğumu takip edip gece yarısı uyanmak yerine 'gel cuma günü saat 10.00'da doğumu yapalım' diyoruz. Bizlerin yani hekimlerin zaafı devreye giriyor. Sezaryen yapmak Türk hekimlerinin kolayına gidiyor
Eurofertil Üreme Sağlığı Merkezi Medikal Direktörü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hakan Özörnek Türk kadınlarının sezaryene eğilimlerinin doktorlardan kaynaklandığını açıkladı. Dr. Özörnek anne adayının doğum korkusunu yenmesinde doktorun büyük desteği olabileceğini anlattı...
* Sizce doğum yöntemine doktor mu hasta mı karar vermeli? ıkisi birden karar vermeli.
Ben ihtisasımı Almanya'da yaptım. Bir gereksinim olmadığı takdirde sezaryenden kaçılması gerektiğini savunuruz. Ancak Türkiye'de hastanın isteklerine çok önem veriliyor. Türk kadınlarının doğum acısına katlanmak istememesi sezaryen oranlarını artırıyor.
* Türk doktorları süslü paketler içinde sezaryeni öneriyor...
Sezaryen doktor açısından kolay hasta açısından zor bir operasyondur. Bizlerin yani hekimlerin de zaafı devreye giriyor. Sezaryen yapmak Türk hekimlerinin kolayına gidiyor. Normal bir doğumu doktorun birkaç saat takip etmesi gerekirken sezaryen yarım saatte sonuçlanıyor. Dolayısıyla biz de çok fazla ısrar etmeyip 'gel seni sezaryen yapalım' diyoruz. Doğumu takip edip gece yarısı uyanmak yerine 'gel cuma günü saat 10.00'da doğumu yapalım' diyoruz.
* Türk kadınları kendileri için zor olduğu halde neden sezaryene yöneliyor bizler ağrıdan daha mı çok korkuyoruz?
Bütün dünya kadınları doğum ağrısından çekinir. Ama korkularını doktorlarıyla konuşarak yenebilir sezaryen dışında çözüm yolu bulabilirler. Bence bu korkuyu epidural anestezi ile en aza indirebilirler. Türkiye'de eskiye oranla daha sık yapılmasına karşın epidural uygulama hâlâ yeterince yaygın değil. Oysa son derece avantajlı; hem ağrı duyulmasını engelliyor hem de normal doğum yapılmasını sağlıyor. Üstelik bir problem çıkarsa aynı şekilde sezaryene geçiş yapılabiliyor.
* Doğumu mutlaka doktor mu yaptırmalı ebelerin yaptırması sağlıklı mı?
Ebe de yaptırabilir. Doğumun yüzde 95'i zaten ebe gözetiminde geçer. Yalnızca yüzde 5'lik bir grubun doktora ihtiyacı olur. Gebelik iyi takip edilirse o yüzde 5'in durumu önceden belirlenir.
* Yaş ilerledikçe doğum zorlaşır mı?
Evet zorlaşır. Yaş ilerledikçe doğuma yönelik tüm riskler artar. Sakatlık erken doğum düşük gibi riskler çoğalır. Zaten yaşın ileri olması da sezaryen etkenlerinden bir tanesidir. 37-38 yaşın üzerindeki doğumlarda sezaryenin tercih edilmesi esas sebeplerden bir tanesidir.
* Kimler daha kolay doğum yapar?
Gençler ve anatomik yapıları uygun olanlar daha rahat doğum yapar. Leğen kemik yapısı uygun olan kadınlar daha kolay doğum yapar. Bununla birlikte daha önce doğum yapmış olanların da doğumu kolay geçer. Türkiye'de bir kere sezaryen olmuşsanız mutlaka sezaryen yapıyorlar. Almanya'da böyle bir şey yoktur. ılki sezaryen olsa bile sonraki doğum normal olabilir.
* Doğum sonrası depresyonun doğum yöntemiyle bir ilişkisi var mı?
Doğum sonrası depresyon nadir görülür ve doğum yöntemiyle çok ilişkili değildir. Araştırmalar sezaryen olan kadınlarda doğum sonrası depresyon oranının daha fazla olduğunu doğruluyor. Ancak sezaryen bunun için tek neden olamaz. Kesilen yerde çizgi halinde iz kalıyor
* Doğumu mutlaka gebeliği izleyen doktor mu yaptırmalı?
En ideali gebeliğin seyrini izleyen doktorun doğumu da yaptırmasıdır. Anne adayının gebelik takiplerini düzenli olarak yaptırması doğum açısından çok önemlidir. Türkiye'de en büyük sorunlardan biri de kadınların ilk kez karşılaştıkları ve onların durumunu hiç takip etmemiş doktora doğum yaptırmalarıdır. Oysa bu kadar özel bir durumun güven duyulan doktor gözetiminde yapılması gerekir.
* Sezaryenden sonra kadında mutlaka operasyon izi kalıyor mu?
Kesilen yerde en azından bir çizgi halinde iz kalır. Türkiye'de ameliyat yerini 'lazer' adı verilen deri içi yöntemle dikmek mümkün. Bu dikiş bikini bölgesinde yapıldığı için
estetik bir sorun oluşturmuyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan ÖZÖRNEK ile yapılan söyleşiden ALINTIDIR...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türkiye’de kırsal kesimde % 10’lar da olan sezeryan oranı kentlerde % 25-30 lara kadar yükselir. Bunda kentlerde hasta istekleri ve doktor yönlendirmeleri de rol oynar.
Önce şunu vurgulamak gerekir. Anne ve bebek sağlığı açısından iki doğum şekli de aynıdır. Doğru uygulamalar yapıldığında hiç risk yoktur. Halk arasında yapılan spekülasyonların ( karın kalıyor, için temizlenmiyor, vajina genişliyor, yarım insan oluyorsun v.s.) hiç bir yeri yoktur. Günümüzde doğum şekli konusunda verilecek kararda hasta ve eşinin fikri de alınmaktadır. Tıbbi zorunluluklar dışında kimseyi zorla sezeryana yönlendiremezsiniz. Istemeyen bir kadını zorla normal doğurtamazsınız.
Dilerseniz hangi durumlarda sezeryan gerekir onları bir sayalım:
1- Hastanın petuis dediğimiz leğen kemiği çok dar ve bebeğin geçişi için uygunsuzsa ( herhangi bir dönemde yapılacak vajinal muayene bunun anlaşılmasını sağlar)
2- Bebeğin kafa çapı peluisden geçmesine engel olacak kadar büyük ya da bebek iriyse (400gr.) Bu durumda doğuma 2 hafta kala USG ile tespit edilir.
3- Bebek makat veya transvers pozisyonla presente olmuşsa, yani bebek anne karnında ters ya da yan duruyorsa. Bu da USG ile anlaşılır.
4- Bebek doğum eylemini kaldırmayacak kadar zayıf, güçsüzse ya da etrafındaki su miktarı azalmışsa
5- Annenin ıkınmasının sakıncalı olduğu durumlarda (kalp hastalığı, beyinde mevrizma, genital bölgede varisler condylom v.b. kitleler),
6- Annenin daha önceden rahimden geçirdiği operasyonlar varsa(sezeryan, myomektomi, düzeltme op. ları)
7- Plesanta (bebeğin eşi ) doğum kanalını kapatıyorsa (USG ile anlaşılır )
8- Annenin bir an önce doğurtulması gereken durumlarda ( Hipertansiyon, Oligahidronnios, Preeklamps, Diabet v.b.) cevix (rahim ağzı) kapalı ve ----- ise.
Bu durumlarda biri olan , daha önce sezeryan geçirilmesi halinde hasta normal doğum yapabilir. Sezeryan peluis darlığına bağlı olmamışsa ve yeni gebelikde de herhangi bir sorun yoksa, hastanın sancıları başlamışsa, normal doğum hekim kontrolünde ve bir hastane de yaptırılabilir. Risk sadece % 1’dir. Ama eski sezeryanlı hastaya suni sancı uygulanmaz.
Yukarıda sayılan durumlar yoksa hastanın normal doğum yapması beklenir. Hiçbir risk oluşmadan 38 haftaya kadar doğumun başlaması beklenir. Aksi durumda son 1 hafta da hekim kontrolünde günaşırı takiplerle geçirilir. 40 hafta tamamlanmasına rağmen eylem başlamazsa hasta ve eşine bilgi verilir. 1 hafta daha beklenirse bebeği kaybetme riskinin % 0.5-1 olduğu, 2 haftada riskin %5 olacağı 3 haftada ise % 10-15’e çıkacağı söylenir. Hasta bu riskleri göze alırsa beklemeye devam edilir. Aksi takdirde ise rahim ağzını yumuşatıcı ve olgunlaştırıcı ilaçlar uygulanarak ya da uygunsa direkt indüksiyon ( suni sancı ) başlanarak doğum yaptırılır. Bu yöntem de normal doğum şansı % 70-80’dir.
Normal doğum eylemi başlasa bile doğumun olacağı garanti değildir. % 10- 15 olasılıkla çeşitli nedenlerle (rahim açılmaması, bebeğin sıkıntıya girmesi v.s.) sezeryan gerekebilir. Hasta o zaman boşu boşuna bu sancıları niye çektim diye düşünse de doğru olan budur.
Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Dr. Tamer Sözen'in Hastanesinin sitesinden ALINTIDIR....