OĞul Baban Gelİrse Hemen ÇaĞir Ha...

meltosh

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Kasım 2007
1.059
52
688
32
OĞUL BABAN GELİRSE HEMEN ÇAĞIR HA...

Kır, pala bıyıklı, ihtiyar ayakkabı tamircisi bir yandan işini yaparken, diğer yandan da misafiriyle sohbet etmektedir. Sohbet döner dolaşır, Çanakkale'ye gelir! Ve ihtiyar nemli gözleriyle Çanakkale' ye ilişkin hikayesini anlatmaya başlar. Rahmetli babam, Hafız Ali, Çanakkale'de kaldığında, anamın karnında yedi aylıkmışım; onu tanıyamadım! Bir fotoğrafı bile yoktu! O günler çok zor günlerdi! Seferberliğin sıkıntıları, Kuvayı Milliye zamanı, işgal yılları, kurtuluş, yokluk, sıkıntı...Çocukluğum hep ekmek peşinde koşmakla geçti. Ama anam, benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta, her nereye giderse gitsin, yanıma gelir ve şöyle derdi:

“Oğul, ben pazara gidiyorum. Baban gelirse hemen çağır ha.. Ben komşuya gidiyorum. Baban gelirse hemen çağır ha..”
Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı.Gene hep değneğini kaparak bana gelir ve “Baban gelirse hemen çağır ha..” diye tembihlerdi.

Gün geldi ağırlaştı. Ölüm döşeğinde bizimle helalleşti. Bana iyi baktınız, hakkınızı helâl edin” dedi. Sonra bana döndü, yavaşça, “Baban gelirse ona, annem hep seni bekledi de” dedi ve birden irkilerek doğruldu, kapıya bakıp gülümseyerek, “Hoş geldin bey, hoş geldin” diyerek ruhunu Allah'ına teslim etti...

Evet, Böyle hikayeler yalnız bu ülkede, ve yalnız Türk Milleti' tarafından yazılır!


Bu hikaye, Sayın İsmail Şefik'in Yeniçağ Gazetesinde yayınlanan yazısından alınmıştır.


 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…