Octavio Paz(1914-1998)

canavar

Yılmak yok. Yola devam...
Pro Üye
12 Temmuz 2006
2.779
184
İki Gövde



İki gövde yüzyüze

bazen iki dalga

ve okyanustur gece.



İki gövde yüzyüze

bazen iki taş

ve bir çöldür gece.



İki gövde yüzyüze

bazen iki kök

dantellenmiş geceye.



İki gövde yüzyüze

bazen iki bıçak

ve kıvılcım çakar gece.



İki gövde yüzyüze

iki yıldız düşen

boş bir gökyüzünde.





(Çev: Ali Cengizkan)









Aztek Kadını



Yürür ırmak kıyısında, çıplak, sağlıklı, yeni yıkanmış, yeni

doğmuş geceden. Yazdan derlenmiş mücevherler yanar

göğsünde. Yanardağın ağzında büyür mavi, neredeyse kara

ot, kurumuş ot, örterek dişiliğini. Karnında kanatlarını açar

bir kartal, iki bayrak sarılır birbirine ve su, dinlenir. Çok

uzaklardan gelir, o nemli ülkeden. Çok az kimse gördü onu.

Gizini açıklıyorum size: Gündüzleri, bir taştır yolun

kıyısında; geceleri, bir ırmak, akar erkeğin yanında.





(Çev: Ali Cengizkan)









Maithuna



Gözlerim keşfeder seni

çıplak

ve örter seni

ılık yağmuruyla

bakışların



*

Seslerden bir kafes

açılır

Sabaha

daha ak

baldırlarından

geceki

kahkahandan ve yapraklarından

ay gibi bluzunun

sen yataktan sıçrarken



*

Elenen ışık

şakıyan sarmal

sarar aklığı

Chiasm

uçuruma dikili



*

Günüm

patladı

gecende

Çığlığın

sıçrar parçalar içinde

Gece

yayar

gövdeni

yıkayarak altında

gövdelerinin

düğüm

İşte yine senin gövden



*

Dikey saat

yağmursuzluk

döndürür ışıltılı tekerlerini

Bıçaklar bahçesi

aldatılış ziyafeti

Bu yansımalar arasından

girersin

incinmeden

ellerimin ırmağına



*

Ateşten hızlı

yüzersin gecede

gölgen daha belirgin

okşayışlar arasında

gövden daha siyah

sıçrarsın

olanaksızın kıyısına

nasıl ne zaman çünkü evet ayak direyişler

Kahkahan yakar giysilerini

kahkahan

ıslatır alnımı gözlerimi nedenlerimi

Gövden yakar gölgelerini

Sallarsın bir korku trapezinde

çocukluğunun zorbalık günlerini

izlersin beni

uçurumun ucundaki gözlerin

sonuna kadar açık

sevişerek

uçurumun ucunda

Gövden daha belirgin

Gövden daha siyah

Gülersin küllerine

Burgonya dili soyunuk güneşin

uykusuz kum tepeciklerinden oluşan ülkeni yalayan dil

çözük saç

dilin kırbacı

konuşulan dil

sırtında, gevşetilmiş

dantellenmiş

göğsünün üstünde

seni söyleyen yaz

mahmuzlanmış harflerle

yadsıyan seni



dağlanmış imlerle

seni soyunduran giysi

seni bilmecelerle giyindiren yazı

benim gömülü olduğum yazı

saçın çözük

büyük gece salınır gövdenin üstünde

bir testi sıcak şarap

dökülmüş

tüzenin yazıtları üzerine

uluyan çıplaklık ve sessiz bulut

bir yığın yılan

bir üzüm salkımı

çiğnenen

ayın çıplak tabanlarıyla

ellerin yaprakların rüzgarın yağmuru

gövdende

gövdemde gövdende

Saçın çözük

kemik ağacının yaprakları

göksel kökler ağacı güneşten geceyi içen

et ağacı Ölüm ağacı



*

Dün gece

yatağında

üç kişiydik:

Ay sen ve ben



*

Açarım

dudaklarını senin gecenin

nemli oyuklar

doğmamış

yankılar:

Beyazlık

boşalması

zincirlerini koparmış suyun



*

Uyumak uyumak içinde

ve daha iyisi uyanmak

gözlerimi açmak

merkezinde

siyah beyaz siyah

beyaz

uyumayan güneş olmak

belleğinin ateşlediği

(ve

belleğinde anım olmak)

Ve yine bitki özü

göğe doğru

kalkar

(ateş çiçeği, adın

alevdir)

Fidan

çıtırdayan

(yağmuru

parlak karın)

Dilim

orada

(Gülün

yanar karda

şimdi

işte

(mühürlerim cinselliğini)

şafak

karanlıktan kurtaracak





(Çev: Ali Cengizkan)
 
X