Obstetrik Ultrasonografi

1BukeT

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
21 Eylül 2006
1.453
28
Obstetrik ultrasonografi gebelik takiplerinde yapılan ultrasonografik incelemeye verilen isimdir. 1950lerin son çeyreginde kullanıma girmesinden bu yana ultrasonografi obstetrik alanında son derece önemli ve vaz geçilmez bir konuma gelmiştir.

Günümüzde kullanılan gerçek zamanlı ultrasonografi cihazları hareket halindeki fetusun görüntülerini monitör ekranına yansıtmakta ve fetusu incelemeye olanak tanımaktadırlar. Bu görüntüleri elde edebilmek için 3.5-7.0 megahertzlik (saniyede 3.5-7 milyon siklusluk) yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılmaktadır. Bu dalgalar transducer adı verilen bir prob tarafından üretilir. Bu prob anne adayının karnı ile temas eden cihazdır. Probdan yayılan bu ses dalgaları değişik dokulardan değişik oranlarda ve formlarda yansıyarak aynı transducera geri dönerler. Birbirinden farklı olan bu yansımalar bilgisayar tarafından işlenerek görüntü olarak monitöre yansıtılır. Bu görüntüye ultrasonogram adı verilir. Fetal kalp atımları ya da bebeğin hareketleri gibi hareketli görüntüler mnitörden izlenir. Benzer şekilde görüntülerin incelenmesi ile fetusta bulunan anormallikler saptanabilir. Yine fetusa ait ölçümler yapılarak gelişimi değerlendirilebilir.

Gebelikte ultrason ne zaman ve neden kullanılır?

Ultrasonografi fetusun değerlendirilmesinde güvenli, etkili veucuz bir yöntem olarak kabul edilir. Günümüzde gebelik takiplerinin vazgeçilmez bir ögesi haline gelmiştir.

Gebelikte ultrasonografinin ana kullanım amaçları şunlardır:

1. Erken gebeliğin tanısı ve değerlendirilmesi
Gebelik kesesi transvajinal ultrasonografi ile 4.5 hafta gibi çok erken bir dönemde saptanabilir.

2. Düşük tehdidi
Erken gebelikte kanama ortaya çıktığında fetusun canlı olup olmadığı ultrasonografi ile değerlendirilir. Fetal kalp atımları 5.5-6. haftadan itibaren gelişmiş ultrasonografi cihazları ile saptanabilir. Bebeğin ane karnında öldüğü missed abortus ya da hiç gelişmediği boş kese gibi durumların tanısı da ultrasonografi ile konur Yine benzer şekilde dış gebelik veya mol gebelik tanısında da ultrasonografi son derece önemli bir rol oynar.

3. Gebelik kesesinin ve fetal büyüklüğün değerlendirilmesi
Fetusun belirli uzunluklarının ölçümü gebeliğin yaşını yansıtır. Bu özelllikle erken gebelikte daha belirgindir. Son adet tarihini hatırlamayan hastalarda fetal ölçümler gebeliğin kaç haftalık olduğu konusunda önemli bilgiler verir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ise fetusa ait bacak, kafa ve karın çevresi ölçümleri hem bebeğin ağırlığı hem de gelişimi ile ilgili değerli ipuçları verir.
Gebelik takiplerinde ölçülen parametreler şunlardır:
# Baş popo mesafesi (CRL): Bu ölçüm 7-13 gebelik haftalarında yapılır ve gebelik yaşını 3-4 günlük yanılma payıyla verir.
# Biparietal çap (BPD): Başın iki yanında yer alan ve parietal kemik adı verilen kemikler arasındaki mesafenin ölçümüdür. Bu ölçüm 13. haftadan sonra yapılır. 13. haftada 2.4 cm civarındayken miadda 9.5 cme kadar artar. Aynı ağırlığa sahip bebeklerin BPD uzunlukları değişik olabileceği için gebeliğin son dönemlerinde güvenilirliği azalır.
# Femur uzunluğu (FL): Kalça ile diz arasındaki femur adı verilen kemiğin ölçümüdür. İnsan vücudundaki en uzun kemiktir ve bebeğin uzunlamasına olan gelişimini yansıtır. Güvenilirliği BPD gibidir ve 14. haftada 1.5 cm iken termde 7.8 cm civarında ölçülür.
# Karın çevr esi (AC): Gebeliğin son dönemlerindeki en önemli ölçümdür. Gebelik yaşından ziyade fetusun büyüklüğü ve ağırlığı hakkında ipuçları verir.

Fetusun ağırlığı BPD, FL ve ACnin birarada değerlendirilmesi ile yaklaşık olarak saptanabilir. Pekçok gelişmiş ultrasonografi cihazı bu hesaplamayı otomatik olarak yapmakla birlikte elle hesaplama için yapılmış grafik ve tablolar da mevcuttur.

4. Plasentanın yerinin saptanması
Obstetrik ultrasonografi plasenta previa ve benzeri plasental anomalilerin saptanmasında en etkili yöntemdir.

5. Çoğul gebelikler
Çoğul gebeliğin tanısı ultrasonografi ile konur. Ayrıca bebeklerin pozisyonları, fetustan fetusa transfüzyon sendromu gibi hastalıkların varlığı ile plasneta ve amniyon keselerinin sayısı da ultrsonografide saptanır.

6. Amniyon mayii hastalıkları
Amniyon sıvısının fazla ya da az olduğu durumlar da ultrasonografi ile saptanır. Her iki durumda da fetus anomali açısından dikatli bir şekilde değerlendirilmelidir.

7. Fetal anomaliler
Fetusa ait pekçok anomali 20 hafta civarında yapılacak olan detaylı bir inceleme ile saptanabilir. İkinci düzey ya da malformsyon ultrasonografisi olarak adlandırılan bu incelemede bebeğe ait olabilecek hidrosefali, spina bifida gibi majör anomalilerin yanında, diyafram fıtığı, oniki parmak barsağında darlık gibi iç organları etkileyen anomaliler de saptanabilir. Ayrıca aha gelişmiş cihazlar yardımıyla yarık damak, yarık dudak, doğumsal kalp anomalileri ve Down sendrromu varlığı tespit edilebilir. Bunlara ek olarak amniyosentez, koriyon villus biopsisi, göbek kordonundan kan örneği alınması ve anne karnındaki bebeğe uygulanan benzeri girişimler de yine ultrason eşiliğinde yapılır.

8. Diğer uygulamalar
Ultrasonografi bebeğe ait şu durumların saptanmasında da tek araçtır:
# Anne karnında kaybedilen bebeğin saptanması
# Bebeğin rahim içinde duruş pozisyonunun saptanması
# Bebeğin iyilik halinin saptanması (biyofizik profil)
# Myom ve over kisti gibi patolojilerin saptanması

ULTRASON TAKVİMİ
Hamile bir kadının tüm hamileliği boyunca kaç kere ultrasonografi incelemesine girmesi gerektiği konusunda katı kurallar yoktur. Herhangi bir anormallik saptandığında ya da normal olmayan bir durumdan şüphelenildiğinde ultrason incelemesi yapılabilir. Herşeyin normal olduğu durumlarda ise adet gecikmesinden 1-2 hafta sonra gebelik varlığının saptanması ve bu gebeliğin rahim içinde yerleşmiş normal bir gebelik olduğunun gösterilmesi için ultrason incelemesi yapılır. Bunun dışında her rutin kotrolde ultrasonografi yapılabileceği gibi sadece 18-20 haftalarda anormali açısından ikinci düzey inceleme, ve 34. haftada da bebeğin büyüklüğü ve pozisyonunu saptamak için ikinci bir inceleme yapılmasını öneren ekoller de mevcuttur. Ülkemizde genelde her rutin kontrolde ultrason yapma eğilimi mevcuttur ve bu uygulama da yanlış değildir. Ultrasonografinin uygulamaya girdiği dönemden günümüze kadar yapılan pekçok kontrollü çalışmada gelişmekte olan fetus üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olduğu gösterilmemiştir.

TRANSVAJİNAL ULTRASONOGRAFİ
Özel dizayn edilmiş problar yardımıyla ultrasonografi vajinal yoldan yapılabilir. Bu yöntem pelvik organların değerlendirilmesinde çok daha kaliteli görüntü sğlar ve dolayısıyla çok daha etkilidir. Özellikle hamile olmayan ya da hamileliğinin çok erken döneminde olan kadınlarda transvajinal ultrason ografi tercih edilmelidir. Transvajinal ultrasonografi ile fetal kalp atımları 5.5- 6 haftada saptanabilir. Ayrıca baş-popo mesafesinin ölçümü bu tür incelemelerde daha tatminkar olmaktadır. Bizim uygulamalarımızda 13. haftaya kadar tüm ultrason incelemeleri transvajinal yöntemle yapılmaktadır.

Obstetrik uygulamaları dışında genel jinekolojik incelemelerin hemen hepsinde transvajinal ultrasonografi tercih edilmelidir. Bu yöntemde hem görüntü kalitesi ve güvenilirliği daha yüksek olmakta hem de hastanın idrarının sıkışık olması gerekmediğinden, hatta tercihan mesanesinin boş olması gerektiğinden hasta açısından daha konfrolu olmaktadır. Mesanenin dolması beklenmediğinden gereksiz zaman kaybı sorunu da ortadan kalkmaktadır.

DOPPLER ULTRASON
Doppler prensipi hem NST cihazlarında hem de bebeğin kalp atımlarının dinlenmesinde kullanılan cihazlarda uzun zamandır kullanılmaktadır. Bu prensibin ultrason cihazlarına adapte edilmesi Obstetrik alanında yeni ufuklar açmıştır. Bebeğe ait kan damarlarındaki kan akım şekillerinin değerlendirilmesine olanak tanıyan Doppler Ultrasonografi incelemesi bebeğin iyilik hali hakkında oldukça yararlı bilgiler verir. "Color flow mapping" adı verilen teknoloji ise kan akımının monitör üzerinde renkler ile temsil edilen şekilde görülmesini sağlar. Bu yöntemde atardamar ve toplardamarlarda akan kan farklı renkler ile temsil edilir.

3 BOYUTLU ULTRASON
Son zamanlarda gündemde fazlaca yer kaplayan bir başka konu ise üç boyutlu ultrasonografidir. Bu cihazlar ilk zamanlarda değişik açılardan elde ettikleri görüntüyü bilgisayar yazılımları yardımıyla işledikten sonra ekrana yansıtmaktayken günümüzde kullanılan gelişmiş cihazlar inceleme ile eş zamanlı olarak üç boyutlu görüntü üretebilmektedirler. Eş zamanlıdan kasıt prob hastanın karnına konulduğu andan itibaren istenilen görüntünün elde edilmesidir. 3 boyutlu ultrasonografinin önemi bebeğe ait bazı anomalilerin çok daha kolaylıkla saptanabilmesidir. Ayrıca anne baba adaylarının bebeklerini daha doğmadan görmeleri aralarındaki psikolojik bağın daha güçlü olmasında yardımcı rol oynar.

3 boyutlu ultrasonografi daha çok yeni bir teknolojidir ve hakkında daha fazla çalışmaya gerek vardır. Günümüzde kabul edilen üç boyutlu ultrasonografinin geleneksel ultrasonografiyi ortadan kaldıramayacağı ve bunun doppler incelemesi gibi yardımcı bir teknik olduğudur.

GÜVENLİLİK
Ultrason hamile kadınlar üzerinde 35 yıldan daha uzun bir süredir kullanılmaktadır. Rontgen gibi iyoize radyasyon kullanılmadığından gelişmekte olan fetus üzerinde toksik etkiye sahip değildir. Laboratuvar ortamında uzun süreli ultrason dalgalarına maruz kalınmasının dokularda hafif bir ısınmaya yol açabileceği gösterilmiş olsa da yapılan çok sayıda kliniik çalışmada ultrasonografinin insanlar ve hayvanlar üzerinde zararlı etkisinin olduğu gösterilememiştir. Yapılan sınırlı büyükükte tek çalışmalarda ultrasonografinin düşük doğum ağırlığı, solaklık ve işitme bozukluğu ile ilgili olduğu öne sürülmekle birlikte bu bulgular geniş hasta sayısında sahip çok sayıda çalışma ile konfirme edilememiştir.

Hamilelikte ultrason uygulamaları ile ilgili en büyük risk özellikle yeterli tecrübeye sahip olmayan kişiler tarafından yapılan incelemelerde bazı fetal anomalilerin gözden kaçırılması riskidir. Bu riski en aza indirmek için tüm gebelik boyunca en az bir incelemenin başka bir hekim tarafından yapılması yaygın ve etkili bir uygulamadır.
 
X