How to install the app on iOS

Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.

Not: This feature may not be available in some browsers.

O madene bu kıyağı kim yaptı?

AngryPenguin

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
8 Haziran 2012
5.378
1.437
248
Soma AŞ ile 2012 yılında yapılan yeni sözleşme sonrasında üretim miktarı ve ton başına ödenen paranın birdenbire ikiye katlanması dikkat çekici.

Soma Holding’e ait 301 madenciye mezar olan Eynez’deki maden faciasına dair soruşturma kazadaki ‘ihmallere’ kilitlenmiş durumda. Ancak Soma AŞ’nin kısa süredeki hızlı yükselişi hâlâ büyük bir soru işareti olarak duruyor. Şirketin kendi verileri, Ege Linyit İşletmeleri’nin ve Sayıştay’ın raporlarında facianın gerçekleştiği madende 2012’den sonrası büyük sıçrama olması dikkat çekiyor. İşte 301 işçinin yaşamını yitirdiği madenin hızlı yükselişinin öyküsü:

Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Eynez’deki madenin işletilmesi için 27 Temmuz 2006 günü Park Teknik AŞ ile sözleşme imzaladı. 11 Ağustos 2006 günü ise maden firmaya teslim edildi ve üretim başladı. Alım garantili rödevans sözleşmesine göre, Park Madencilik 2015 yılına kadar madenden 15 milyon ton kömür çıkaracağını taahhüt etti. Buna göre, 2006’da 500 bin ton, 2007’de 1 milyon ton sonraki yıllarda da 1.5 milyon ton kömür çıkarılacaktı. Ancak Park Madencilik, madendeki taahhüdü yerine getiremeyeceğini belirterek bölgeyi 2009’da Alp Gürkan’a devretti.
Gelelim anlaşmadaki kömürün alış fiyatına. Ciner’le yapılan sözleşmeye göre, baz kalori değeri 2.600 Kcal/kg olan kömürün tonunu devlet 24.75 liradan satın almayı taahhüt etti. Bu fiyat her yıl üretici fiyatları endeksi (ÜFE) oranında zamlanacaktı. Dolayısıyla devlet kömürün tonunu 2006’da 24.75’ten, 2007’de 26.22’den, 2008’de ise 28.35 liradan satın aldı. Ciner, 2009’da madeni Gürkan’a devrettiğinde de yine bu anlaşma geçerliliğini sürdürdü. Maden Gürkan’a geçtikten sonra devletin aldığı fiyat şöyle gelişti: 2009’da 30.03, 2010’da 32.69, 2011’de 37.05. Anlaşma devam etseydi 2012’deki fiyat da 37.96 lira olacaktı. Ama ne olduysa bu tarihten sonra değişti. Hem üretimde hem de fiyatta dikkat çekici bir fiyat artışı yaşandı.
2012 yılında TKİ, Gürkan ile yeni bir anlaşma imzaladı. Bu yeni anlaşmada üretim miktarı yıllık ortalama 2.6 milyon tona kadar yükseldi. Ve baz kalori değeri 2.600 Kcal/kg olan kömürün tonunun fiyatı da birden 44.34 liraya fırladı. Dolayısıyla mevcut sözleşmeye kıyasla yeni sözleşme yüzünden devlet yüzde 17 fazla bedel ödemeyi taahhüt etti. Oysa Sayıştay raporuna bakılırsa eski sözleşme devam etseydi eğer ÜFE artışı da dikkate alındığında fiyat bugün en fazla 38 lirayı bulacaktı. Sayıştay raporuna göre ise birtakım maliyetler de eklenerek 2012’de Soma AŞ’ye ton başına ödeme 44.79 liraya kadar çıktı.


2012 yılı içerisinde programlanan üretim 1 milyon 513 bin tondu. Yeni anlaşmada üretim 2.6 milyon tona çıktı. Soma AŞ’nin 2012’deki fiili üretimi ise 3 milyon 800 bin tonu buldu. Tamamı devlet tarafından alındı. Yani 1.2 milyon tonluk bir üretim fazlası gerçekleşti. 2013 ve 2014 yılındaki üretim miktarı ise 2.5 milyon tonun altına hiç inmedi. Facia gerçekleştiği günlerde yapılan açıklamalarda Soma AŞ’nin üretiminin 2.5 milyon ton olduğu belirtildi. Üretimdeki bu sıçramanın facianın nedeni olup olmadığı ise şimdi büyük bir tartışma konusu. Uzmanların yaptığı araştırmalar, facianın nedeni olarak bu yüksek ölçekli üretimi işaret ediyor.
Üretim ölçeği artmasına karşın üretim yönteminde değişikliğe gidilmemesi adeta bu tür facialara davetiye çıkarıyor. ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Düzgün tarafından kaleme alınan rapora göre, maden devletteyken 1994-2002 yılları arasında üretim ortalama 280 bin tona yakındı. Bu üretim için çalışan işçi sayısı ise 792’ydi. İşçilerin 344’ü mekanize ayakta, 321’i ise manuel ayakta çalışıyordu. Yani ölçek son derece küçüktü. Düzgün, bugün madenin 2.5 milyon ton üretime ulaştığını ve 6500 işçiye çıktığını belirterek, üretim yönteminin ise neredeyse hiç gelişmediğine dikkat çekti. Dolayısıyla ölçek büyürken yöntem aynı kaldı.

Tüm akademik kariyerini Eynez madenleri üzerine yapan Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan İvrin Yılmaz’ın yine aynı dönemde madene dair yazdığı tez de bu ölçekte üretimin yol açabileceği risklere dikkat çekiyor. Yılmaz, madende 1994-2002 arasında en uzunu 24 gün süren 10 adet yangın çıktığını, Soma kömürünün içten yanmalı özelliğinin büyük riskler getirdiğini belirtiyor. Tezinde riskleri şöyle sıralıyor: “Elde edilen sonuçlar, Eynez yeraltı ocağı kömürlerinin kendiliğinden yanmaya orta derecede yatkın olduğunu ortaya koymuştur. Literatürde düşük ranklı kömürlerde kuluçka periyodunun 3-6 ay arasında iken yüksek ranklı kömürlerde bu süre 9-18 ay arasında değiştiği yer almaktadır. Eynez kömürleri yüksek ranklı kömürler sınıfında yer aldığına göre kuluçka süresi 9-18 ay arasında değişir. Kazı hızının önemi burada ortaya çıkmaktadır. Üretim boşluğunda bırakılan kömür parçalarının 9-18 ay arasında kuluçka dönemini tamamlayıp yangına dönüştüğü zaman diliminde, bu boşluğun altındaki dilimin bu süreden daha önce alınıp, ortamın terk edilmesi gerekmektedir. Kazı hızının artırılması ile kömürün kendiliginden yanma sırasında olgunluk dönemine girmeden, alt kattaki kömürün daha hızlı üretilerek ortamdan uzaklaşılması ile yangınlar önlenebilir. Diğer bir deyişle, üst katta bırakılan kömür kayıplarının okside olup, alt katın üretimi sırasında buraya ulaşmadan, tüm çalışmaların bitirilip ortamdan uzaklaşılması önerilmektedir.”
Yılmaz’ın bu uyarılarının 792 işçinin çalıştığı 280 bin tonluk üretim dönemine ait olduğu göz önüne alınırsa bugünkü durumun vahimliği daha net görülüyor. Yılmaz tezinde, o döneme dair havalandırma sorunlarını da inceliyor. Bu konudaki tespitleri şöyle: “Eynez ocağı işletme yöntemi mekanize yöntem olup, doğrultu boyunca göçertmeli geri dönümlü olacak şekilde uygulanmaktadır. 9 metre kalınlıkta dilimler ve 5 kat olacak şekilde panolar oluşturulmaktadır. Pano uzunluğu damarın yapısına göre yaklaşık 400-600 m olmaktadır. Ayak boyu damara göre 30-70 m arasında değişmektedir. Katların üretimi 6-9 ay kadar sürmekte, bu nedenle bir panonun bitmesi 3–4.5 yıl sürebilmektedir. Günde (60 cm’lik 4 kesim, vardiyada iki kesim yapılarak) 2.40 m ilerleme yapılmaktadır. Klasik ayakta isçi sayısı 35-40 işçi/vardiya iken, mekanize ayakta 45 işçidir. İşçi sayısına ve üretim bölgesinin büyüklüğüne bağlı olarak ihtiyaç duyulan hava miktarı artar. Mekanize ayakta teorikte kişi başına 6 m3/dak hava lazımdır. Eynez’de bu çalışmanın yapıldığı sıralarda mekanize ayağa 6-8 m3/dak hava sevk edilmektedir.”
http://www.radikal.com.tr/turkiye/o_madene_bu_kiyagi_kim_yapti-1193450
 
Soma'daki madeninde 301 işçiye yaşam odası yerine mezar yapan Alp Gürkan'a, belediyeler ise İstanbul'un göbeğinde 56 katlı 'yaşam odası' yaptı. 140 bin metrekarelik kuleye bürokratların uyarısına rağmen izin verildiği belirlendi.
$fft81_mf2188995.Jpeg

Soma’da 301 madenciye mezar olan madenin sahibi Alp Gürkan’ın şirketinin İstanbul ’da yaptığı 191 metrelik kuleyi nasıl yaptığı, kimin onay verdiği tartışma konusu oldu. Türkiye ’nin en yüksek ikinci binası için Gürkan’a İstanbul Büyükşehir ve Şişli belediyelerinin emsalsiz kıyak yaptığı meclis raporlarına yansıdı. Raporlara göre arazi için üç plan tadilatı meclise geldi. İki tadilatta inşaat oranı arttırıldı. Arazinin yaklaşık 12 bin metrekarelik kısmı kamuya açık yeşil alan olarak planlanmasına rağmen yeşil alan fiiliyatta kamuya açılmadı. Normal şartlarda net parsel yani 10 bin metrekare üzerinden inşaat izni verilmesi gerekirken, kamu için ayrılan yeşil alan da emsale dahil edilerek brüt parsel 22 bin metrekare üzerinden inşaata izin verildi. Bu da inşaatı yer üstünde 44 bin metrekareye çıkardı. Yükseklik serbest bırakıldı. Kotun en yüksekten alınmasına izin verildi. Bürokratların uyarısına rağmen madenci Gürkan’ın ‘yaşam odasına’ önce İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi daha sonra da Şişli Belediye Meclisi onay verdi. Alp Gürkan’ın şirketi de bu plan ile 9’u yeraltında 56 kat, 140 bin metrekarelik kule yaptı. Bodrum katların tamamı iskâna açıldı. Fazlalıkları kimse görmedi. Kulede kaçak bölümler olduğu iddialarını inşaat ruhsatını veren Şişli Belediyesi “Planlama tamamen İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Projeye aykırı bir durum yok” diye reddetti.
Arazi 1995 yılında Şişli Belediyesi’nin yaptığı 1/1000 ölçekli Ayazağa 7. Etap Uygulama İmar Planı’nda 15 metrelik yol, park ile yerüstünde yaklaşık 26 bin metrekare inşaat alanlı (Emsal=1.20) MİKS kullanım alanı (Perakende ve toptan ticaret, büro hizmetleri, kirletici olmayan yan küçük sanayi ve depolama) olarak planlanmış. Araziyle ilgili ilk plan değişikliği 2003 yılında yapılan 1/5000 ölçekli Şişli, Ayazağa Revizyon Nazım İmar Planı’nda yapılmış. Planla arazinin yüzde 54’ü yeşil alan, yüzde 46’sı ‘T3’ lejantlı ticaret ve hizmet alanları kapsamına alınmış inşaat hakkı ise yer üstünde 33 bin metrekareye (Emsal=1.50) çıkarılmış. Ancak bu bölge planını mahkeme 2005’te iptal etmiş.

Emsalsiz talepler
Mahkeme planı iptal edilince, kulenin yapıldığı arazi sahipleri parsel bazında plan tadilatı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvuruda bulunmuş. 2006 yılının temmuz ayında yapılan başvuruda arazi sahibi, arazisinde sınırsız yükseklikte, (H=serbest) ( iş merkezi, ofis, büro, çarşı, alışveriş merkezi, otel, motel, konaklama tesisleri, rezidans, sinema , tiyatro, müze, sergi salonu gibi kültür tesisleri ile lokanta, restoran gibi eğlenceye yönelik kullanımlar, yönetim binaları, banka ve finans kuruluşlarını kapsayan) turizm ve ticaret alanına alınmasını, inşaat emsalinin de 1.5’ten 2.30’a çıkarılmasını talep etmiş. Sınırsız bodrum kat isterken, inşaat kotunun arazinin en yüksek kısmından alınması ve emsalin brüt parsel üzerinden verilmesini istedi.

Bürokratlar uyardı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu talebi teklif haline getirip Belediye Meclisi’ne göndermiş ve Meclis de İmar ve Bayındırlık Komisyonu’na havale etmiş. Kurum ve kuruluşlardan teklif ile ilgili görüş istenmiş. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ‘yeşil alan azaltıldığı’, Ulaşım Müdürlüğü de ‘yolun oluşacak trafiği kaldırmayacağını belirterek olumsuz görüş göndermiş.
İBB Planlama Müdürlüğü de plan tadilatı teklifine karşı çıkmış. İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre Planlama Müdürlüğü değerlendirmesinde şunları dile getirdi: “Söz konusu parsel 22 bin metrekaredir. Emsalin 2.30 verilmesi halinde yalnızca zemin üstünde 50 bin 615 metrekare inşaat alanı yaratılır. Ancak plan notlarında parselin en yüksek noktasından kot alınması, bodrum katların serbest bırakılması ve emsale dahil edilmeden iskân edilmesi öngörüldüğünden, parseldeki gerçek yapı emsalinin 2.30 değerinin çok üzerinde olacağı görülmektedir. Bölgede halen Büyükdere Caddesi’ne cepheli ticaret parsellerinde maksimum emsal 2.30, bölgedeki diğer ticaret parsellerinde ise, inşaat emsali 2.00 olarak uygulanmaktadır. Kaldı ki bu parselin Büyükdere Caddesi’ne cephesi bulunmamaktadır. Parsel konum olarak ada ortasında yer almakta ve hiçbir yola cephesi bulunmamakta olup, yalnızca 10 metrelik çıkmaz yoldan mahreç almaktadır.”

Yol bu yükü kaldırmaz
Müdürlük arazinin ulaşım açısında da kısıtlı olduğuna vurgu yapıp “Parsel hem ulaşım ağı, hem de konum olarak kısıtlı durumdadır. Bu nedenle bölgenin ulaşım ağı ve parselin yol bağlantıları önerilen yapılanma koşullarına göre oluşacak ve en az dört bodrum kat yapılacağı varsayılırsa 116 bin 600 metrekare yapı kitlesinin yaratacağı trafik yükünü kaldıramayacak durumdadır” diyor.

Yeşil alan azaltılıyor
Yeşil alan uyarısı da yapan müdürlük şunları da dile getiriyor: “Daha önce arazinin yüzde 50’si yeşil alanken, teklif ile bu yüzde 25’e düşürülüyor. Teklif, yapı, nüfus ve trafik yoğunluğunu arttırıcı, plan bütünlüğünü bozucu emsal teşkil edici ve yeşil alan donatısını azaltıcı niteliktedir. Teklif ile emsalin brüt alandan hesaplanarak yeşil alana ayrılan kısmın emsalinin de kullanılması, parselin en yüksek noktasından kot alınması, bodrum katların serbest bırakılması ve emsale dahil edilmeden iskân edilmesi yönünde ayrıcalıklı plan notları öneriliyor. Daha önceki 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yalnızca kamu eline geçen yol alanlarının emsal hesabına dahil edilebileceği, meyilden dolayı kazanılan iskân katlarının emsale dahil olduğu, bodrum katların en çok 2 kat olabileceği ve bunlardan en az birinin tamamının garaj olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle teklif, trafik yoğunluğunu arttırıcı, emsal teşkil edici niteliktedir."
Oyçokluğu ile kabul edildi

Bürokratların uyarısına rağmen plan tadilatı teklifi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne gelmiş. Teklifi değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, emsalinin 2.00’ye çıkarılmasını, 2 bodrum katın emsale dahil edilmeden iskana açılmasını, emsal hesabını brüt parsel üzerinden yapılması, kotun en yüksekten alınması arazinin yüzde 54’ünün yeşil, yüzde 46’sının ise Ticaret ve Turizm alanı olarak planlanmasını oyçokluğu ile kabul etti. Araziyle ilgili plan 2008 yılında, plan paftaları hazırlanamadığı için yeniden meclise geldi. Aynen kabul edildi. 2009 yılında bu defa Şişli Belediyesi’nin yaptığı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, Büyükşehir’de kabul edildi.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/bu_kuleye_izni_kim_verdi-1193455
 
Back