- 10 Ağustos 2009
- 26.130
- 18.283
- 823
m.haberler.com/aziz-sancar-parayi-turkevi-ne-bagislayacagim-7788957-haberi/
Aziz Sancar: Parayı Türkevi'ne
Bağışlayacağım
Bu yıl Kimya dalında Nobel
Ödülü'nü kazanan 3 bilim
insanından biri olan Sancar,
planlarını anlattı; "Parayı
ABD'deki Türkevi'ne yatıracağız"
dedi.
Biyokimya alanındaki buluşuyla tıp
biliminde yeni bir çığır açan Prof.
Dr. Aziz Sancar. Kanserli hücrelerin
DNA onarım sisteminin haritasını
çıkararak Kimya dalında bu yılki
Nobel Ödülü'nü kazanan 3 bilim
insanından biri olan, bu sayede
Türkiye'ye de ilk kez bilim dalında
bu prestijli ödülü kazandıran
doktorumuz...
Bundan sonraki planlarını anlatan
Sancar, alacağı parayla ilgili "Biz
Türkevi'ni sağlam bir temele
koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz
yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim
66 yaşında. Biz gittikten sonra ne
olacak, onun derdindeyiz. Bu parayı
o vakfa yatıracağız ki Türkevi
devam ettirilebilsin. Bu arada şunu
da belirteyim, benim ne
Facebook'um, ne de Twitter'ım var.
Birisi başlatmış, onları kapatmaya
çalışıyoruz." dedi.
BBC MUHABİRİNE KIZDI: ALLAH'IN
GAVURU
Ödülü aldıktan sonra "Kürt
müsünüz, Arap mı" diye soran
BBC muhabirine sinirlenen
Sancar, o anları da şu sözlerle
aktardı: " Kızıyorum ona, çünkü
bunlar Allah'ın gavuru, orayı
karıştırdılar yüz yıl önce, hâlâ
karıştırıyorlar. İngiltere'de kaç çeşit
etnik grup var, ben sana soruyor
muyum? ABD'de Katolik'i var,
Alman'ı, İngiliz'i var. Nerelisin
deyince "Amerikalı" diyor, o kadar.
Onlar illa yok Kürt müsün, yok Arap
mısın?"
1982'den beri North Carolina-
Chapel Hill Üniversitesi'nde öğretim
üyesi olan Prof. Sancar Milliyet'e
konuştu. İşte o röportaj:
'MEMLEKETİM İÇİN SEVİNDİM'
Bu sizin çok uzun süredir
üzerinde çalıştığınız projeden
dolayı aldığınız bir ödül, değil
mi?
- Evet, 3 konu üzerinde çalışıyorum.
DNA onarımı, eksizyon ve
photolyase (ışıktan zarar gören
DNA'yı tamir eden enzim).
Photolyase üzerinde aşağı yukarı
yüzde 90 araştırmayı ben yaptım
ve onların mekanizmalarını
açıkladık. Fakat Nobel'in web
sitesinde görebildiğim kadarıyla
ondan bahsetmiyorlar, ödülü DNA
onarımı için vermişler. Mayısta
bütün DNA genomunun onarım
haritasını çizdik. DNA onarımı,
kansere karşı koruma açısından
önemli. Çünkü kansere yol açan
etkenlerin çoğu, DNA'ları bozuyor.
DNA'nın kendisini nasıl onardığını,
hücrelerin kendilerini kansere karşı
nasıl savunduklarını aydınlattık.
Yaptığım araştırmalar için önemli
bir an oldu. Ayrıca ailem için
sevindim. Fakat en çok
memleketim için sevindim.
Türkiye'den de çok kişi aradı,
Başbakan ve Cumhurbaşkanı da...
'SÜRPRİZ DEĞİLDİ'
Beklediğiniz bir ödül müydü,
sürpriz mi oldu?
- Yok, sürpriz değildi. Büyük bir
ihtimalle alacağımı söyledim.
Stanford Üniversitesi Biyokimya
Bölüm Başkanı'yla eskiden beri
tanışırız, 4 yıl once onunla
yazışıyorduk. Emekli oluyordu,
tebrik ettim. Bana 'DNA onarımında
Nobel ödülü listesinin en
tepesindesin' diye bir şey söyledi.
Yani ilk defa ABD'de o söylemişti.
Ama sürpriz olan şu oldu. Ödülü
kazanan öteki kişi Paul Modrich, o
da Duke Üniversitesi'nden iyi
arkadaşımdır. Yıllardır onu aday
olarak koyuyorum ve adaylar
içinden ondan CV istiyorum, ne için
koyduğumu söyleyemiyoruz tabii.
Seni bir yere aday koyacağım
diyorum, CV'sini alıyorum. Fakat
beni arayan soran olmadı o
konuda. O bakımdan bir gün olacak
diyordum ama bu yıl
beklemiyordum. Bir tek o açıdan
sürpriz oldu.
'İLK GEMİYLE TÜRKİYE'YE
GÖNDERİLMELİ'
ABD'ye ilk geldiğinizde Türk
olarak zorluk çektiniz mi, bir
ayrım gördüğünüzü hissettiniz
mi?
- Tabii oluyor, ama onun için
Amerikalılara kızgın değilim. Mesela
40 yıldır buradayım, ama ders
verirken hâlâ ağır bir Türk şivesi
var. Özellikle ilk ders vermeye
başladığımda öğrenciler anlamakta
güçlük çekiyorlardı. Bilirsiniz,
üniversitede yıl sonunda
öğrencilerin doldurduğu ders
değerlendirme anketi var.
Hatırlıyorum, ilk geldiğim
zamanlarda bir çocuk İngilizce
şöyle yazmıştı: "Bence o ilk gemiyle
Türkiye'ye geri
gönderilmeli!" (gülüyor) Beni
buraya alan bölüm başkanı, Mary
Ellen Jones diye bir hanımdı. Vefat
etti yıllar önce. O bana kendi
çocuğundan daha çok destek verdi.
Beni her türlü ödüle aday gösterdi.
Belki biliyorsunuz, 'Presidential
Young Investigators
Award' (Cumhurbaşkanlığı Genç
Araştırmacılar Ödülü) var. Reagan
başlattı bunu. Ona adaylığımı
koydu ve onu kazanmamı sağladı.
Vefat ettikten sonra bir binaya
onun ismini verdik.
'SOSYAL MEDYA HESABIM YOK'
Bundan sonra ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Özellikle
Nobel'den alacağınız para
ödülünü nasıl kullanacağınız
konusunda bir projeniz var mı?
- Biz Türkevi'ni sağlam bir temele
koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz
yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim
66 yaşında. Biz gittikten sonra ne
olacak, onun der
Aziz Sancar: Parayı Türkevi'ne
Bağışlayacağım
Bu yıl Kimya dalında Nobel
Ödülü'nü kazanan 3 bilim
insanından biri olan Sancar,
planlarını anlattı; "Parayı
ABD'deki Türkevi'ne yatıracağız"
dedi.
Biyokimya alanındaki buluşuyla tıp
biliminde yeni bir çığır açan Prof.
Dr. Aziz Sancar. Kanserli hücrelerin
DNA onarım sisteminin haritasını
çıkararak Kimya dalında bu yılki
Nobel Ödülü'nü kazanan 3 bilim
insanından biri olan, bu sayede
Türkiye'ye de ilk kez bilim dalında
bu prestijli ödülü kazandıran
doktorumuz...
Bundan sonraki planlarını anlatan
Sancar, alacağı parayla ilgili "Biz
Türkevi'ni sağlam bir temele
koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz
yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim
66 yaşında. Biz gittikten sonra ne
olacak, onun derdindeyiz. Bu parayı
o vakfa yatıracağız ki Türkevi
devam ettirilebilsin. Bu arada şunu
da belirteyim, benim ne
Facebook'um, ne de Twitter'ım var.
Birisi başlatmış, onları kapatmaya
çalışıyoruz." dedi.
BBC MUHABİRİNE KIZDI: ALLAH'IN
GAVURU
Ödülü aldıktan sonra "Kürt
müsünüz, Arap mı" diye soran
BBC muhabirine sinirlenen
Sancar, o anları da şu sözlerle
aktardı: " Kızıyorum ona, çünkü
bunlar Allah'ın gavuru, orayı
karıştırdılar yüz yıl önce, hâlâ
karıştırıyorlar. İngiltere'de kaç çeşit
etnik grup var, ben sana soruyor
muyum? ABD'de Katolik'i var,
Alman'ı, İngiliz'i var. Nerelisin
deyince "Amerikalı" diyor, o kadar.
Onlar illa yok Kürt müsün, yok Arap
mısın?"
1982'den beri North Carolina-
Chapel Hill Üniversitesi'nde öğretim
üyesi olan Prof. Sancar Milliyet'e
konuştu. İşte o röportaj:
'MEMLEKETİM İÇİN SEVİNDİM'
Bu sizin çok uzun süredir
üzerinde çalıştığınız projeden
dolayı aldığınız bir ödül, değil
mi?
- Evet, 3 konu üzerinde çalışıyorum.
DNA onarımı, eksizyon ve
photolyase (ışıktan zarar gören
DNA'yı tamir eden enzim).
Photolyase üzerinde aşağı yukarı
yüzde 90 araştırmayı ben yaptım
ve onların mekanizmalarını
açıkladık. Fakat Nobel'in web
sitesinde görebildiğim kadarıyla
ondan bahsetmiyorlar, ödülü DNA
onarımı için vermişler. Mayısta
bütün DNA genomunun onarım
haritasını çizdik. DNA onarımı,
kansere karşı koruma açısından
önemli. Çünkü kansere yol açan
etkenlerin çoğu, DNA'ları bozuyor.
DNA'nın kendisini nasıl onardığını,
hücrelerin kendilerini kansere karşı
nasıl savunduklarını aydınlattık.
Yaptığım araştırmalar için önemli
bir an oldu. Ayrıca ailem için
sevindim. Fakat en çok
memleketim için sevindim.
Türkiye'den de çok kişi aradı,
Başbakan ve Cumhurbaşkanı da...
'SÜRPRİZ DEĞİLDİ'
Beklediğiniz bir ödül müydü,
sürpriz mi oldu?
- Yok, sürpriz değildi. Büyük bir
ihtimalle alacağımı söyledim.
Stanford Üniversitesi Biyokimya
Bölüm Başkanı'yla eskiden beri
tanışırız, 4 yıl once onunla
yazışıyorduk. Emekli oluyordu,
tebrik ettim. Bana 'DNA onarımında
Nobel ödülü listesinin en
tepesindesin' diye bir şey söyledi.
Yani ilk defa ABD'de o söylemişti.
Ama sürpriz olan şu oldu. Ödülü
kazanan öteki kişi Paul Modrich, o
da Duke Üniversitesi'nden iyi
arkadaşımdır. Yıllardır onu aday
olarak koyuyorum ve adaylar
içinden ondan CV istiyorum, ne için
koyduğumu söyleyemiyoruz tabii.
Seni bir yere aday koyacağım
diyorum, CV'sini alıyorum. Fakat
beni arayan soran olmadı o
konuda. O bakımdan bir gün olacak
diyordum ama bu yıl
beklemiyordum. Bir tek o açıdan
sürpriz oldu.
'İLK GEMİYLE TÜRKİYE'YE
GÖNDERİLMELİ'
ABD'ye ilk geldiğinizde Türk
olarak zorluk çektiniz mi, bir
ayrım gördüğünüzü hissettiniz
mi?
- Tabii oluyor, ama onun için
Amerikalılara kızgın değilim. Mesela
40 yıldır buradayım, ama ders
verirken hâlâ ağır bir Türk şivesi
var. Özellikle ilk ders vermeye
başladığımda öğrenciler anlamakta
güçlük çekiyorlardı. Bilirsiniz,
üniversitede yıl sonunda
öğrencilerin doldurduğu ders
değerlendirme anketi var.
Hatırlıyorum, ilk geldiğim
zamanlarda bir çocuk İngilizce
şöyle yazmıştı: "Bence o ilk gemiyle
Türkiye'ye geri
gönderilmeli!" (gülüyor) Beni
buraya alan bölüm başkanı, Mary
Ellen Jones diye bir hanımdı. Vefat
etti yıllar önce. O bana kendi
çocuğundan daha çok destek verdi.
Beni her türlü ödüle aday gösterdi.
Belki biliyorsunuz, 'Presidential
Young Investigators
Award' (Cumhurbaşkanlığı Genç
Araştırmacılar Ödülü) var. Reagan
başlattı bunu. Ona adaylığımı
koydu ve onu kazanmamı sağladı.
Vefat ettikten sonra bir binaya
onun ismini verdik.
'SOSYAL MEDYA HESABIM YOK'
Bundan sonra ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Özellikle
Nobel'den alacağınız para
ödülünü nasıl kullanacağınız
konusunda bir projeniz var mı?
- Biz Türkevi'ni sağlam bir temele
koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz
yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim
66 yaşında. Biz gittikten sonra ne
olacak, onun der