Dünyanın en çirkin kadını
Güzel yüz, güzel vücut, güzel huy, güzel insan, aşk, sevgi… Sizce güzellikle aşk ve sevgi arasında var olan bağlantının püf noktası ne olabilir? ‘Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa’ demiş ozan. Öyleyse insan güzele mi aşık olur, yoksa aşık olduğunu mu güzel sanır?
Sevda ile sevgi
Derler ki geçici bir delilik halidir aşk. O yüzden aşık olduğumuz kişiye farklı anlamlar yükleriz; onu nasıl görmek istiyorsak öyle, belki hiç olmadığı gibi görürüz. ve bu nedenledir ki bir arada yaşamaya, aşkımızı tanımaya başladığımızda aşklar çıkmaza girer.
"Oysa sevmek, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir," der Nazan Bekiroğlu, dünyanın en güzel aşk hikayelerinden biri olan Yusuf ile Züleyha aşkı için.
***
Buraya fotosunu iliştirdiğim kadının vücuduna bir bakın. Bu vücut gayet kıvrak dans edebiliyordu. Oysa yüzü, tıpkı kimi güzel seslerin perde arkasından dinlendiği rivayetinde olduğu gibi bir yüzdür. O kadın ‘dünyanın en çirkin kadını’ ünvanına rağmen evlendi, sevdi sevildi ve çocuğunu doğurduktan sonra öldü.
Kök toplayarak beslenen Meksika yerlilerindendi. Yüzü, kolları ve göğsü parlak siyah tüylerle kaplıydı; kepçe kulakları, yassı bir burnu, maymunu andıran bir çenesi vardı. Büyük ve deforme dudaklarını yoğun bir bıyık örtüyordu.
Oysa öte yandan o, derin bakan siyah gözlere ve olağanüstü güzel bir vücuda sahipti. İlhamını Rus folk kıyafetlerinden alan güzel tuvaletler içinde yıllar yılı Avrupa ülkelerinde sergilendi durdu. Bu çirkin yüzlü kadının ne kadar güzel dansettiğini görünce seyircilerin nefesi kesilirdi. Yumuşak ve ince bir ses tonuyla nostaljik Meksika şarkıları söylerdi. Sahneden indiğinde okumaya meraklı, bilgili, üç dil konuşan ve kazandığı parayı cömertçe paylaşan bir kadın olurdu. İşte böyle bir kadındı "dünyanın en çirkin kadını" dedikleri.
Para hırsı mıdır çılgınlık mı bilinmez, destekçisi ve kocası Lent ölümünün ardından onu mumyalatıp 30 yıl daha dolaştırdı durdu. 1971’de de yönetmen Sousa tarafından yaşam öyküsü filme çekildi.
Hani Kemal Sayar diyor ya “Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır”. Lent'in aşkı da kendi kalbinin şeklini almıştı işte.
alıntı