B]'Mustafa' hakkında kim ne dedi?[/B]
Atatürkün yaşam öyküsünü anlatan Can Dündar imzalı Mustafayı izleyen köşe yazarları ve ünlü isimler film hakkında çok farklı yorumlar yaptı.
Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü için hazırlanan ‘Mustafa’ gösterime girdiği günden itibaren seyircinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Can Dündar’ın yazıp yönettiği ‘Mustafa’ vizyona girdiği ilk gün 150 bin kişi tarafından izlendi. 193 kopyayla 206 salonda gösterilen film medyada da geniş yer buldu. Kimileri film için “Kemalizm’e yeni bir hayat öpücüğü” nitelemesi yaparken, kimileri de “bu film ulusalcıların ezberini bozdu” dedi.
ARABASI KIRILANA YOL GÖSTEREN ÇOK OLUR
Çetin Altan, Milliyet (2 Kasım 2008)
Nasreddin Hoca, yolda komşusunun damadına rastlamış. Genç damat:
- Hoca, demiş; bir oğlum oldu.
Nasreddin Hoca kutlamış kendisini ve sormuş:
- Adını ne koydunuz?
- Mustafa koyduk.
Nasreddin Hoca:
- Keşke, demiş; biraz daha düşünseydiniz Mustafa koymadan önce.
- Neden?
- Neden olacak, “Mustafa uyuyor”, “Mustafa meme emiyor”, “Mustafa emeklemeye başladı”, “Mustafa taytay duruyor” dedikçe; bir yığın kıyamet kopabilir Ankara’da.
- Allah Allah neden ama?
- Nedenini git Can Dündar’a sor sen; “Mustafa” diye yaptığı filmin nasıl bir gümbürtü çıkarttığını görmüyor musun?”
MUSTAFA
Güneri Cıvaoğlu, Milliyet (29 Ekim 2008)
(...) Belgeselin ötesine geçen “ruh” var filmde... Can, “duyguludur” fakat dahası ve bu film için çok önemli özelliği “duyarlı” da oluşudur. Başkasını hissedebilmesidir. Binlerce not, kitap, belge ve görüntünün arasında iz sürerek sonradan kazanılmış “Kemal” ve “Atatürk”ten ayrıştırdığı saf ve yalın “MUSTAFA”yı bulmuş, hissetmiş.
(...) Filmde üzerinde çok konuşulacak ve tartışmalar yapılacağını sandığım bazı bölümler var. Örneğin... Atatürk’ün kendisini çılgınca alkışlayanlar için “Aynı kalabalık yarın bizi linç de edebilir” söylemi. Yadırgansa da onun ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor. Alkışlarla başı dönen ve kendilerini “siyaset evliyası” mertebesinde görenlerin sonları hazin olmuştur. Atatürk’ün “Kürtlere yerel özerklik verilmelidir” söylemi de polemiklere neden olacaktır. Belki kullanılacaktır.
Oysa o günün koşullarında söylenmiş sözleri değişmez bir kalıp olarak görmek hata olur. Buna karşılık... Atatürk’ün daha o zamandan Kürt kökenli yurttaşlarımız için nasıl geniş bir açıyla sorunu gördüğünün de kanıtıdır.
RECEP İVEDİK Mİ MUSTAFA MI?
Mehmet Y.Yılmaz, Hürriyet (1 Kasım 2008)
BELGESEL bir filmin bu kadar çok tartışma yaratması ancak bizim cennet vatanımızda gerçekleşebilecek bir durum. Can Dündar’ın “Mustafa” belgeseli öyle görünüyor ki önümüzdeki ayların en canlı tartışma konularından birisi olacak. Deniz Baykal’ın filmle ilgili eleştirileri gişe başarısı açısından umut veriyor bence. Benim de kendime referans aldığım film eleştirmenleri var. Onlar beğenirse filme gitmiyorum, beğenmezlerse ilk seansta yerim hazır! Deniz Baykal da bence böyle bir etki yaratacak. (...) İnsani yönlerini öğrendikçe Atatürk’e saygım daha da artıyor. İki kadeh fazla içiyor ya da kendini yalnız hissediyor diye Atatürk değerinden bir şey kaybetmez. Tarihi kişilikleri, gerçek bir “kişilik” yapan şey de zaten bu tür sıradışı özellikleridir. Yoksa herkes “tarihi kişilik” olur ki bunu yazacak tarih kitabı milyon sayfa olur, kimse okuyamaz!
CAN DÜNDAR’IN ‘MUSTAFA’SINI DAHA ÇOK SEVDİK
Mehmet Ali Birand, Posta (29 Ekim 2008)
(...) Can Dündar, 70 yıldır ilk defa bize bronz heykellerdeki sert bakışlı, at üstünde uçar gibi giden veya siyah-beyaz fotoğraflardaki çok ciddi, hatta katı bakışlı bir lideri değil, Atatürk’ün insan tarafını gösterdi. Aşık olan, sevgilisine Fransızca nefis mektuplar yazan, içki içen, arkadaşlarıyla eğlenip şarkı söyleyen, dans eden bir Atatürk’le karşılaştık. Gerektiğinde, görüşlerini paylaşmadığı insanlarla da işbirliği yapan, hedefine varmak için şeytanla dahi el sıkışan, gerçekçi bir lideri tanıttı.
Can Dündar, 70 yıldır kendi kendimizi hapsettiğimiz fildişi kafesin kapısını açtı. Ben kendimi Mustafa’ya çok daha yakın hissettim. Onu, bronz atlar üstünde şaha kalkmış heykellerinden daha çok sevdim. Daha çok benimsedim. Eline sağlık Can Dündar.
MUSTAFA’NIN TARTIŞILACAK YÖNLERİ
Fikret Bila, Milliyet (30 Ekim 2008)
(...) Zaafları, zayıflıkları, hırsı, aşkları, sigarası, içkisi, dinden-imandan uzaklığı, Türkiye’den çekip gitmek isteğiyle perdeye yansıyan Mustafa’nın, Kemalistleri tatmin ve memnun edeceğini sanmıyorum. Buna karşılık, Kemal’den hazzetmeyenlerin ilgisini ve beğenisini daha fazla çekebilir. Tahmin ediyorum ki “Mustafa” bir “Kemal” tartışması yaratacak...
Vahdettin’i sevenler de filmden memnun kalabilirler. “Mustafa”da siyasi konulara girildiğinde soru işaretleri oluşuyor. Vahdettin konusu da öyle... Son Padişah Vahdettin’in vatan haini değil gerçek bir “vatansever” olduğunu savunanlar, onun, Atatürk’ü “vatanı kurtarmaya memur” ettiğini savunurlar. Nitekim, Atatürk’ün Samsun’a gitmeden sarayda Padişah’la yaptığı görüşme buna yorulur ve yeterli görülür. “Mustafa” filminin verdiği mesaj da bu yönde. Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’ya, “Paşa, devleti kurtarabilirsiniz” diyor filmde. Ama arkası gelmiyor. En azından, “Peki Mustafa Kemal için çıkarılan idam fermanında imzası bulunan bu Vahdettin değil mi?” sorusu gelecektir.
“Mustafa” insani yönleriyle anlatıyor Atatürk’ü ama siyasi alandan yapılan seçkiler genellikle tartışmalı konular. Güncel tartışmalar olduğu için bu konular tercih edilmiş izlenimi veriyor. Örneğin, Atatürk’ün son dönemlerde tartışılan ve PKK-DTP cephesinin sık sıkıya sarıldığı ünlü İzmit basın toplantısı konu ediliyor. Filmde, Atatürk’ün İzmit’te bazı gazetecilere yazılmamak üzere, “Kürtlere anayasal özerklik verileceğini söyledi” deniliyor. Bu konunun da arkası gelmiyor. İhtimal ki, filmin bu yönü de tartışmalara neden olacak. Güneydoğu’ya özerklik verilmesini isteyen PKK-DTP cephesi, filmin bu kesitini beğenecek ve ihtimal ki kullanacaktır.
(...) Mustafa’ değişik bir Atatürk portresi yansıtıyor. Can Dündar ve arkadaşları, Atatürk’ü insani yönleriyle anlatmak istemişler. Can Dündar ve arkadaşlarının gün ışığına çıkardıkları yeni görüntü ve belgeler, özellikle Atatürk’ün günlükleri, takdir edilmesi gereken gazetecilik başarısı. Can Dündar’ı ve ekibinin bu başarısını kutlamak gerekiyor. (...)

Atatürkün yaşam öyküsünü anlatan Can Dündar imzalı Mustafayı izleyen köşe yazarları ve ünlü isimler film hakkında çok farklı yorumlar yaptı.
Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü için hazırlanan ‘Mustafa’ gösterime girdiği günden itibaren seyircinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Can Dündar’ın yazıp yönettiği ‘Mustafa’ vizyona girdiği ilk gün 150 bin kişi tarafından izlendi. 193 kopyayla 206 salonda gösterilen film medyada da geniş yer buldu. Kimileri film için “Kemalizm’e yeni bir hayat öpücüğü” nitelemesi yaparken, kimileri de “bu film ulusalcıların ezberini bozdu” dedi.
ARABASI KIRILANA YOL GÖSTEREN ÇOK OLUR
Çetin Altan, Milliyet (2 Kasım 2008)
Nasreddin Hoca, yolda komşusunun damadına rastlamış. Genç damat:
- Hoca, demiş; bir oğlum oldu.
Nasreddin Hoca kutlamış kendisini ve sormuş:
- Adını ne koydunuz?
- Mustafa koyduk.
Nasreddin Hoca:
- Keşke, demiş; biraz daha düşünseydiniz Mustafa koymadan önce.
- Neden?
- Neden olacak, “Mustafa uyuyor”, “Mustafa meme emiyor”, “Mustafa emeklemeye başladı”, “Mustafa taytay duruyor” dedikçe; bir yığın kıyamet kopabilir Ankara’da.
- Allah Allah neden ama?
- Nedenini git Can Dündar’a sor sen; “Mustafa” diye yaptığı filmin nasıl bir gümbürtü çıkarttığını görmüyor musun?”
MUSTAFA
Güneri Cıvaoğlu, Milliyet (29 Ekim 2008)
(...) Belgeselin ötesine geçen “ruh” var filmde... Can, “duyguludur” fakat dahası ve bu film için çok önemli özelliği “duyarlı” da oluşudur. Başkasını hissedebilmesidir. Binlerce not, kitap, belge ve görüntünün arasında iz sürerek sonradan kazanılmış “Kemal” ve “Atatürk”ten ayrıştırdığı saf ve yalın “MUSTAFA”yı bulmuş, hissetmiş.

(...) Filmde üzerinde çok konuşulacak ve tartışmalar yapılacağını sandığım bazı bölümler var. Örneğin... Atatürk’ün kendisini çılgınca alkışlayanlar için “Aynı kalabalık yarın bizi linç de edebilir” söylemi. Yadırgansa da onun ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor. Alkışlarla başı dönen ve kendilerini “siyaset evliyası” mertebesinde görenlerin sonları hazin olmuştur. Atatürk’ün “Kürtlere yerel özerklik verilmelidir” söylemi de polemiklere neden olacaktır. Belki kullanılacaktır.
Oysa o günün koşullarında söylenmiş sözleri değişmez bir kalıp olarak görmek hata olur. Buna karşılık... Atatürk’ün daha o zamandan Kürt kökenli yurttaşlarımız için nasıl geniş bir açıyla sorunu gördüğünün de kanıtıdır.
RECEP İVEDİK Mİ MUSTAFA MI?
Mehmet Y.Yılmaz, Hürriyet (1 Kasım 2008)
BELGESEL bir filmin bu kadar çok tartışma yaratması ancak bizim cennet vatanımızda gerçekleşebilecek bir durum. Can Dündar’ın “Mustafa” belgeseli öyle görünüyor ki önümüzdeki ayların en canlı tartışma konularından birisi olacak. Deniz Baykal’ın filmle ilgili eleştirileri gişe başarısı açısından umut veriyor bence. Benim de kendime referans aldığım film eleştirmenleri var. Onlar beğenirse filme gitmiyorum, beğenmezlerse ilk seansta yerim hazır! Deniz Baykal da bence böyle bir etki yaratacak. (...) İnsani yönlerini öğrendikçe Atatürk’e saygım daha da artıyor. İki kadeh fazla içiyor ya da kendini yalnız hissediyor diye Atatürk değerinden bir şey kaybetmez. Tarihi kişilikleri, gerçek bir “kişilik” yapan şey de zaten bu tür sıradışı özellikleridir. Yoksa herkes “tarihi kişilik” olur ki bunu yazacak tarih kitabı milyon sayfa olur, kimse okuyamaz!
CAN DÜNDAR’IN ‘MUSTAFA’SINI DAHA ÇOK SEVDİK
Mehmet Ali Birand, Posta (29 Ekim 2008)
(...) Can Dündar, 70 yıldır ilk defa bize bronz heykellerdeki sert bakışlı, at üstünde uçar gibi giden veya siyah-beyaz fotoğraflardaki çok ciddi, hatta katı bakışlı bir lideri değil, Atatürk’ün insan tarafını gösterdi. Aşık olan, sevgilisine Fransızca nefis mektuplar yazan, içki içen, arkadaşlarıyla eğlenip şarkı söyleyen, dans eden bir Atatürk’le karşılaştık. Gerektiğinde, görüşlerini paylaşmadığı insanlarla da işbirliği yapan, hedefine varmak için şeytanla dahi el sıkışan, gerçekçi bir lideri tanıttı.
Can Dündar, 70 yıldır kendi kendimizi hapsettiğimiz fildişi kafesin kapısını açtı. Ben kendimi Mustafa’ya çok daha yakın hissettim. Onu, bronz atlar üstünde şaha kalkmış heykellerinden daha çok sevdim. Daha çok benimsedim. Eline sağlık Can Dündar.
MUSTAFA’NIN TARTIŞILACAK YÖNLERİ
Fikret Bila, Milliyet (30 Ekim 2008)
(...) Zaafları, zayıflıkları, hırsı, aşkları, sigarası, içkisi, dinden-imandan uzaklığı, Türkiye’den çekip gitmek isteğiyle perdeye yansıyan Mustafa’nın, Kemalistleri tatmin ve memnun edeceğini sanmıyorum. Buna karşılık, Kemal’den hazzetmeyenlerin ilgisini ve beğenisini daha fazla çekebilir. Tahmin ediyorum ki “Mustafa” bir “Kemal” tartışması yaratacak...
Vahdettin’i sevenler de filmden memnun kalabilirler. “Mustafa”da siyasi konulara girildiğinde soru işaretleri oluşuyor. Vahdettin konusu da öyle... Son Padişah Vahdettin’in vatan haini değil gerçek bir “vatansever” olduğunu savunanlar, onun, Atatürk’ü “vatanı kurtarmaya memur” ettiğini savunurlar. Nitekim, Atatürk’ün Samsun’a gitmeden sarayda Padişah’la yaptığı görüşme buna yorulur ve yeterli görülür. “Mustafa” filminin verdiği mesaj da bu yönde. Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’ya, “Paşa, devleti kurtarabilirsiniz” diyor filmde. Ama arkası gelmiyor. En azından, “Peki Mustafa Kemal için çıkarılan idam fermanında imzası bulunan bu Vahdettin değil mi?” sorusu gelecektir.

“Mustafa” insani yönleriyle anlatıyor Atatürk’ü ama siyasi alandan yapılan seçkiler genellikle tartışmalı konular. Güncel tartışmalar olduğu için bu konular tercih edilmiş izlenimi veriyor. Örneğin, Atatürk’ün son dönemlerde tartışılan ve PKK-DTP cephesinin sık sıkıya sarıldığı ünlü İzmit basın toplantısı konu ediliyor. Filmde, Atatürk’ün İzmit’te bazı gazetecilere yazılmamak üzere, “Kürtlere anayasal özerklik verileceğini söyledi” deniliyor. Bu konunun da arkası gelmiyor. İhtimal ki, filmin bu yönü de tartışmalara neden olacak. Güneydoğu’ya özerklik verilmesini isteyen PKK-DTP cephesi, filmin bu kesitini beğenecek ve ihtimal ki kullanacaktır.
(...) Mustafa’ değişik bir Atatürk portresi yansıtıyor. Can Dündar ve arkadaşları, Atatürk’ü insani yönleriyle anlatmak istemişler. Can Dündar ve arkadaşlarının gün ışığına çıkardıkları yeni görüntü ve belgeler, özellikle Atatürk’ün günlükleri, takdir edilmesi gereken gazetecilik başarısı. Can Dündar’ı ve ekibinin bu başarısını kutlamak gerekiyor. (...)