http://www.radikal.com.tr/yazarlar/tarhan-erdem/muhalefetsiz-iktidar-ve-chp-1473137/
Muhalefet partisi, ilk seçimde iktidar için çabalayacak parti demektir.
1 Kasım sabahı, iktidarı alabilecek bir muhalefet partisi olsaydı, Ak Parti yüzde 49,5 oy almayacaktı. Seçmenlerin onda birine yakını, Ak Partiye oy vermeye, son ay içinde karar verdi.
Sanıyorum ilk kez böyle bir karar anı yaşandı ve son ayda seçmenin yüzde 10’u o günlerdeki kararını değiştirdi.
Beş milyona yakın seçmen, bir iki gün öncesinde oy vermeyi düşündüğü partiden kopup, Ak Partiye oy verdi.
Seçim öncesinde, bir parti tercihi olanların önemli kısmı, partisini ne olursa olsun değiştirmeyecek olanlardır; az bir kesimi de oyunu değiştirebilecekler. Kamuoyu araştırmalarında bunların çoğu, “kararsız” görünür.
O günlerde kararsız olduğunu söyleyenler ile partilerini bırakabilecek olanların çoğu, “iktidara hazır ve iktidar için çabalayan” muhalefet partisi görmediler.
Böyle olanların yarısı eski partisinde kaldı, diğer yarısı da Ak Partiye oy verdi.
Özet olarak şunu belirtmek istiyorum; Ekim ayı ortalarında, partilerin çekirdek oyları dışındakilerin yarıdan fazlası, oy verecek muhalefet partisi görmemişlerdi.
Oyları değişmez olanlar dışındaki on milyon seçmenin üç muhalefet partisini iktidara hazır görmemeleri haksız değildi.
Bu yazının esas konusu da, üç muhalefet partisinden biri CHP’nin muhalefet partisi olamayışıdır. Diğer iki partinin, tek başına iktidar olması, onların temel özelliği nedeniyle, en azından ilk seçimde, beklenemez.
CHP’nin iktidara hazır bir parti olmasının önemini belirttiğimi sanıyorum: İktidara gelmek ile iktidara hazır olmak farklı özelliklerdir. CHP, 1950’den 1980’e kadar iktidara hazır bir partiydi; oysa yeniden kurulduğu 1992’den bu güne kadar iktidara hazır bir parti olamamıştır.
Yıllardır CHP’nin iktidara hazır bir parti olmadığına inanıyor ve bunu her seçim sonrasında yazıyorum; bugün de yine yazıyorum:
Niçin CHP iktidara hazır bir parti değildir?
Eğer CHP’nin iktidara hazır olduğuna inanılıyorsa, şüphesiz “niçin?” sorusu anlamsızdır; o durumda, “niçin iktidara gelemediği?” açıklanmalıdır!
1950 sonrasında tek başına iktidar olan partileri hatırlayalım: Demokrat Parti (1950-1960), Adalet Partisi (1965-1971), Anavatan Partisi (1983-1991), Adalet ve Kalkınma Partisi (2002-2015).
Bu beş parti de oylarının büyük çoğunluğunu muhafazakar seçmenlerden almışlardır. Hepsi de serbest ekonomi yandaşıdırlar. Özgürlüklerin gelişmesine ve Batılılaşmaya hevesli değillerdir.
Bu partilerin iktidara gelişleri gibi, iktidarı kaybetmeleri de liderlerinin eseri olmuş; parti iç yönetimi disiplinli parti özelliğini korumuştur.
1992’den sonra CHP, politikalarını günlük olaylarla oluşturmuştur, “solcu”, “devrimci”, “halkçı” diye nitelendirilmesini reddetmemiş ancak bunların gereği olan politikaları sürekli ve tutarlı biçimde savunmamıştır.
CHP yönetimi lidere bağlı kalmış, parti üyeleri ve kongreler politika oluşturmada etkinlik kazanmamış, partide çoğulculuk sağlanmamıştır.
CHP nasıl bu durumdan çıkabilir?
İlk gereken, CHP yönetiminin ve politika belirlenmesinin üye ve kongrelere dayalı olmasını sağlamaktır. Parti içi demokrasi tam uygulanmadan CHP’nin, gerçek çağdaş parti olması beklenemez!
Bu gün için CHP hemen tüzük ve programını örgütüyle birlikte, tartışmaya başlaması gereklidir. Böyle bir tüzük, çok iyi çalışarak bir yılda hazırlanabilir. Aynı süre içinde program için de çalışılmalıdır.
Tüzük ve program çalışma planı ilk kurultayda tartışılıp yürürlüğe konulmalı, parti örgütünün gayreti bu plana harcanmalı; parti meclis grubuna, bundan böyle sadece milletvekillerinin katılabilmesi kararı ilk toplantıda alınmalı ve uygulanmalıdır.
Bu çalışmanın ilk ilkesi, partide ifade özgürlüğünün yürürlüğe girmesi olmalıdır. Parti politikalarının tartışılması ancak geniş ifade özgürlüğü içinde yapılabilir. Bu tartışmalar içinde devrimciliğin en ileri görüşleri ve muhafazakarlığın en gerisi saygıyla karşılanmalıdır.
Parti içi demokrasiyi getirmeden ve yeni program ve tüzük bütün örgütün katılımıyla hazırlanmadan CHP iktidara talip bir parti haline dönüşemez. Buna karar verip, 2019 seçiminde iktidara talip bir partiye dönüşmeye başlamak için CHP’nin ancak üç dört aylık zamanı vardır. Daha gecikilirse gelecek seçimin sonucu da bellidir.
Son yirmi yılda her seçimden sonra, bu yazdıklarıma benzer bir yazı yazdım; sanıyorum bu sonuncusu olacak!
TARHAN
ERDEM
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/tarhan-erdem/muhalefetsiz-iktidar-ve-chp-1473137/#
Muhalefet partisi, ilk seçimde iktidar için çabalayacak parti demektir.
1 Kasım sabahı, iktidarı alabilecek bir muhalefet partisi olsaydı, Ak Parti yüzde 49,5 oy almayacaktı. Seçmenlerin onda birine yakını, Ak Partiye oy vermeye, son ay içinde karar verdi.
Sanıyorum ilk kez böyle bir karar anı yaşandı ve son ayda seçmenin yüzde 10’u o günlerdeki kararını değiştirdi.
Beş milyona yakın seçmen, bir iki gün öncesinde oy vermeyi düşündüğü partiden kopup, Ak Partiye oy verdi.
Seçim öncesinde, bir parti tercihi olanların önemli kısmı, partisini ne olursa olsun değiştirmeyecek olanlardır; az bir kesimi de oyunu değiştirebilecekler. Kamuoyu araştırmalarında bunların çoğu, “kararsız” görünür.
O günlerde kararsız olduğunu söyleyenler ile partilerini bırakabilecek olanların çoğu, “iktidara hazır ve iktidar için çabalayan” muhalefet partisi görmediler.
Böyle olanların yarısı eski partisinde kaldı, diğer yarısı da Ak Partiye oy verdi.
Özet olarak şunu belirtmek istiyorum; Ekim ayı ortalarında, partilerin çekirdek oyları dışındakilerin yarıdan fazlası, oy verecek muhalefet partisi görmemişlerdi.
Oyları değişmez olanlar dışındaki on milyon seçmenin üç muhalefet partisini iktidara hazır görmemeleri haksız değildi.
Bu yazının esas konusu da, üç muhalefet partisinden biri CHP’nin muhalefet partisi olamayışıdır. Diğer iki partinin, tek başına iktidar olması, onların temel özelliği nedeniyle, en azından ilk seçimde, beklenemez.
CHP’nin iktidara hazır bir parti olmasının önemini belirttiğimi sanıyorum: İktidara gelmek ile iktidara hazır olmak farklı özelliklerdir. CHP, 1950’den 1980’e kadar iktidara hazır bir partiydi; oysa yeniden kurulduğu 1992’den bu güne kadar iktidara hazır bir parti olamamıştır.
Yıllardır CHP’nin iktidara hazır bir parti olmadığına inanıyor ve bunu her seçim sonrasında yazıyorum; bugün de yine yazıyorum:
Niçin CHP iktidara hazır bir parti değildir?
Eğer CHP’nin iktidara hazır olduğuna inanılıyorsa, şüphesiz “niçin?” sorusu anlamsızdır; o durumda, “niçin iktidara gelemediği?” açıklanmalıdır!
1950 sonrasında tek başına iktidar olan partileri hatırlayalım: Demokrat Parti (1950-1960), Adalet Partisi (1965-1971), Anavatan Partisi (1983-1991), Adalet ve Kalkınma Partisi (2002-2015).
Bu beş parti de oylarının büyük çoğunluğunu muhafazakar seçmenlerden almışlardır. Hepsi de serbest ekonomi yandaşıdırlar. Özgürlüklerin gelişmesine ve Batılılaşmaya hevesli değillerdir.
Bu partilerin iktidara gelişleri gibi, iktidarı kaybetmeleri de liderlerinin eseri olmuş; parti iç yönetimi disiplinli parti özelliğini korumuştur.
1992’den sonra CHP, politikalarını günlük olaylarla oluşturmuştur, “solcu”, “devrimci”, “halkçı” diye nitelendirilmesini reddetmemiş ancak bunların gereği olan politikaları sürekli ve tutarlı biçimde savunmamıştır.
CHP yönetimi lidere bağlı kalmış, parti üyeleri ve kongreler politika oluşturmada etkinlik kazanmamış, partide çoğulculuk sağlanmamıştır.
CHP nasıl bu durumdan çıkabilir?
İlk gereken, CHP yönetiminin ve politika belirlenmesinin üye ve kongrelere dayalı olmasını sağlamaktır. Parti içi demokrasi tam uygulanmadan CHP’nin, gerçek çağdaş parti olması beklenemez!
Bu gün için CHP hemen tüzük ve programını örgütüyle birlikte, tartışmaya başlaması gereklidir. Böyle bir tüzük, çok iyi çalışarak bir yılda hazırlanabilir. Aynı süre içinde program için de çalışılmalıdır.
Tüzük ve program çalışma planı ilk kurultayda tartışılıp yürürlüğe konulmalı, parti örgütünün gayreti bu plana harcanmalı; parti meclis grubuna, bundan böyle sadece milletvekillerinin katılabilmesi kararı ilk toplantıda alınmalı ve uygulanmalıdır.
Bu çalışmanın ilk ilkesi, partide ifade özgürlüğünün yürürlüğe girmesi olmalıdır. Parti politikalarının tartışılması ancak geniş ifade özgürlüğü içinde yapılabilir. Bu tartışmalar içinde devrimciliğin en ileri görüşleri ve muhafazakarlığın en gerisi saygıyla karşılanmalıdır.
Parti içi demokrasiyi getirmeden ve yeni program ve tüzük bütün örgütün katılımıyla hazırlanmadan CHP iktidara talip bir parti haline dönüşemez. Buna karar verip, 2019 seçiminde iktidara talip bir partiye dönüşmeye başlamak için CHP’nin ancak üç dört aylık zamanı vardır. Daha gecikilirse gelecek seçimin sonucu da bellidir.
Son yirmi yılda her seçimden sonra, bu yazdıklarıma benzer bir yazı yazdım; sanıyorum bu sonuncusu olacak!
TARHAN
ERDEM
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/tarhan-erdem/muhalefetsiz-iktidar-ve-chp-1473137/#