Verilecek tek bir cevabınız olsa hangi soruyu sorardınız? Ya da daha derin anlamıyla siz kimsiniz? Yazarın anlatımıyla “Aynaya baktığımda gördüğüm milyonlarca kayıp insanı arıyorum aslında. Hiçkimseye benzemedikleri halde herkese benzemek zorunda kalanların son umuduyla. Görsel yanılgıların şafağına vuran gölgelerin karanlıkta kalmış korkusuyla. Belki bir yol ayrımında belki de kaçırılmış bir trenin garında. Değdik birbirimize defalarca. Farketmekten çok uzak bir duyguyla. Ve yürüyüp gittik öylece kendi hayatlarımızın bilmeceleri içinde. Oysa anlamalısınız artık biz birdik. Ben, sen, o, hepimiz "bir"liğin bireyleriydik.” Neresindesiniz bu denklemin ve daha ne kadar görmezden gelebileceksiniz kendinizi?
Bu hususta “MONAD” bir roman gibi görünse de çok daha fazlası. Belki bir cevap ya da sorunun (?) ta kendisi. Olağanüstülüğü sıradanlığına bağlı bir güne uyananların başlangıç haritası. İçinizde ki kaosun bitmek bilmeyen sonsuz görünen aynasında bir çatlak ve her kelimesinden dökülen birlik mesajı. Evreni, herkesi ama en öncesinde kendinizi anlama ve keşfetme yolunda ilk basamak. Bakıldığında kurgu bir romandır ama yazarın dediği gibi “kurguyla gerçek arasında ki tek fark kurgunun mantıklı olmasıdır.” Peki mantığınız ne diyor. Yaşadığınız hayat sizi tatmin mi ediyor o zaman devam edin. Ama sorgulaması bitmek bilmeyenler bilin yalnız değilsiniz.
Sana geleceğinle ilgili söyleyebilecekleri sadece ihtimallerdir ve sen istemedikçe bu ihtimaller gerçekleşmez..(MonaD)’tan.
xxxx