- 12 Temmuz 2006
- 35.010
- 30.365
- 60
21. yüzyıl insanı olarak teknolojinin sunduğu olanaklardan sonuna kadar faydalanıyoruz ve çoğu zaman da yeni teknolojilerin çalışma prensipleri, vücudumuza zarar verip vermediği konusunda çok fazla düşünmüyoruz. Aklımıza gelen "acaba?" sorusunu ise "dünyanın her yerinde kullanılıyor, bir zararı olsa bu kadar yaygın kullanılmazdı" diye düşünüp geçiştiriyoruz.
Ancak gebelik başladığında durum değişiveriyor. Anne adayı önceden rahatlıkla sürdürdüğü bazı modern alışkanlıkların bebeğine etkileri konusunda endişeye kapılabiliyor.
Bu konuda öncelikle akla gelenler bilgisayarlar ve cep telefonları. Yine binalara girişte, havaalanı giriş-çıkışlarında yeralan güvenlik sistemleri, evlerde yaygın kullanılan mikrodalga fırınlar ve diğer bazı "teknoloji harikaları"'nın muhtemel etkileri konusunda fazla bilgi olmadığından sorular da cevapsız kalıyor.
Bilgisayarlar:
Bilgisayarlar iyonize edici radyasyon içermezler ve bu nedenle de canlı dokuya zarar verebilecek bir etkilerinin olması teorik açıdan mümkün görünmemektedir.
Cep telefonları:
Cep telefonlarının beyin kanserine yol açtığı, kalp ritmini bozduğu, başka tür kanserlere yolaçabileceği konusu zaman zaman haberlere yansımaktadır. Bu "haberler" için kanıt istendiğinde ise istatistiksel olarak anlamlı bir veri çoğu zaman gösterilememektedir.
Cep telefonu üreticisi firmalar, ürettikleri cihazların yaydığı radyasyonun insanlara zarar vermediğini, SAR ("özgün soğurma oranı") adı verilen birimle ölçülen miktarların zarar verebilecek sınırların çok altında yeraldığını ve bu SAR miktarlarının en kısa zamanda telefonlarının kullanma kılavuzlarında da yeralacağını belirterek kullanıcıları rahatlatmaya çalışmaktadırlar. Bu firmalar kendi yaptıkları ölçümlerde SAR oranının telefon numarasını çevirirken ve telefon çalarken en yüksek değerine çıktığını, bağlantı gerçekleştikten sonra ve telefon kullanılmadığı zamanlarda en az seviyede olduğunu belirlemişlerdir.
Yaklaşık 10 yıldır kullanılan bu teknoloji için "canlı hücrelere hiç bir olumsuz bir etkisi yoktur" demek şu anki bilgilere göre mümkün olmamakla beraber, şu ana kadar biriken bilimsel veriler arasında insanların bu teknolojiden vazgeçmelerini gerektirecek kadar ciddi sorunlar bildirilmiş değil.
Yine de cep telefonlarını her zaman bazı kurallara bağlı kalarak kullanmakta fayda var. Bu kuralların en önemlileri arasında cep telefonuyla gereksiz yere uzun süreler konuşmamak, cep telefonunu kalbin üzerinde bulundurmamak (bu, özellikle kalp hastaları ve pacemaker ("kalp pili") kullananlar için çok önemli), gebelik döneminde telefonu karın bölgesinden uzak bir yerde bulundurmak, küçük çocukların cep telefonlarını kullanmasını engellemek sayılabilir.
Mikrodalgalarla çalışan cihazlar:
Mikrodalgalar hız ölçme radarları, güvenlik kontrol cihazları, mikrodalga fırınlar gibi günlük yaşamın bir çok alanında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mikrodalga fırınlar:
Mikrodalga fırınlar yaklaşık 50 yıldan beri kullanılmakta olup, bugüne kadar gebelik döneminde kullanıldığında bebeğe zarar verebileceğine dair bir bulguya rastlanmamıştır. Yapılan ölçümlerde kullanım kurallarına uyulmak şartıyla bu fırınların yaydığı mikrodalga miktarı, canlı hücreler için zararlı olabilecek sınırların çok altında bulunmuştur. Mikrodalga enerjisi besin içinde ısıya dönüştüğünden besin içinde bir "radyasyon oluşması" da söz konusu değildir.
Mikrodalgaların güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için dikkat edilmesi gerekenler kullanım kılavuzundaki önerilere tümüyle uyulması, fırının çalıştırılmadan önce kapağının kapalı olduğunun kontrol edilmesi, boş iken çalıştırılmaması, içinin sık sık temizlenmesi, çocukların fırını kullanmasına izin verilmemesi, çalışırken yüz bölgesinin fırın kapağına yaklaştırılmaması, tamirin yetkili kişiler tarafından yapılması, şüpheli durumlarda fırında kaçak olup olmadığının belirlenmesi için bakım yapılması, pacemaker ("kalp pili") kullananların bu fırınları doktorlarına danışarak kullanmaları şeklinde özetlenebilir.
Güvenlik kontrolleri:
Terör eylemlerinin ülkemizde ve tüm dünyada masum insanlara zarar vermesini engellemek için insanların yoğun olarak girip çıktığı kapalı alan girişlerinde, havaalanı girişlerinde kullanılan metal dedektörleri (el cihazları veya kapı şeklinde olanlar) ve çanta arama cihazları ("x-ray") yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yasalarda gebe olanların bu cihazların kontrolünden muaf tutulmaları konusunda bir madde yeralmamakla beraber, bu cihazlara yalnızca kısa bir süre maruz kalınmasıyla bebekte zarar oluşabileceğine dair bir bilimsel veri de mevcut değildir.
Ancak güvenlik görevlisi olarak bu cihazların ve özellikle de "x-ray" cihazlarının yakınında çalışan, veya bu cihazları kullanan anne adayları bu konuyu amirlerine ileterek gebelik dönemi boyunca geçici olarak başka bir göreve alınmalarını sağlayabilirler.
Yine ek bir önlem olarak anne adayları güvenlik görevlisine gebe olduklarını bildirebilirler ve klasik üst arama yöntemleriyle aranmayı talep edebilirler. Çoğu güvenlik kontrol noktasında bu amaca yönelik olarak bayan gürevliler de bulundurulmaya başlanmıştır.
Ancak gebelik başladığında durum değişiveriyor. Anne adayı önceden rahatlıkla sürdürdüğü bazı modern alışkanlıkların bebeğine etkileri konusunda endişeye kapılabiliyor.
Bu konuda öncelikle akla gelenler bilgisayarlar ve cep telefonları. Yine binalara girişte, havaalanı giriş-çıkışlarında yeralan güvenlik sistemleri, evlerde yaygın kullanılan mikrodalga fırınlar ve diğer bazı "teknoloji harikaları"'nın muhtemel etkileri konusunda fazla bilgi olmadığından sorular da cevapsız kalıyor.
Bilgisayarlar:
Bilgisayarlar iyonize edici radyasyon içermezler ve bu nedenle de canlı dokuya zarar verebilecek bir etkilerinin olması teorik açıdan mümkün görünmemektedir.
Cep telefonları:
Cep telefonlarının beyin kanserine yol açtığı, kalp ritmini bozduğu, başka tür kanserlere yolaçabileceği konusu zaman zaman haberlere yansımaktadır. Bu "haberler" için kanıt istendiğinde ise istatistiksel olarak anlamlı bir veri çoğu zaman gösterilememektedir.
Cep telefonu üreticisi firmalar, ürettikleri cihazların yaydığı radyasyonun insanlara zarar vermediğini, SAR ("özgün soğurma oranı") adı verilen birimle ölçülen miktarların zarar verebilecek sınırların çok altında yeraldığını ve bu SAR miktarlarının en kısa zamanda telefonlarının kullanma kılavuzlarında da yeralacağını belirterek kullanıcıları rahatlatmaya çalışmaktadırlar. Bu firmalar kendi yaptıkları ölçümlerde SAR oranının telefon numarasını çevirirken ve telefon çalarken en yüksek değerine çıktığını, bağlantı gerçekleştikten sonra ve telefon kullanılmadığı zamanlarda en az seviyede olduğunu belirlemişlerdir.
Yaklaşık 10 yıldır kullanılan bu teknoloji için "canlı hücrelere hiç bir olumsuz bir etkisi yoktur" demek şu anki bilgilere göre mümkün olmamakla beraber, şu ana kadar biriken bilimsel veriler arasında insanların bu teknolojiden vazgeçmelerini gerektirecek kadar ciddi sorunlar bildirilmiş değil.
Yine de cep telefonlarını her zaman bazı kurallara bağlı kalarak kullanmakta fayda var. Bu kuralların en önemlileri arasında cep telefonuyla gereksiz yere uzun süreler konuşmamak, cep telefonunu kalbin üzerinde bulundurmamak (bu, özellikle kalp hastaları ve pacemaker ("kalp pili") kullananlar için çok önemli), gebelik döneminde telefonu karın bölgesinden uzak bir yerde bulundurmak, küçük çocukların cep telefonlarını kullanmasını engellemek sayılabilir.
Mikrodalgalarla çalışan cihazlar:
Mikrodalgalar hız ölçme radarları, güvenlik kontrol cihazları, mikrodalga fırınlar gibi günlük yaşamın bir çok alanında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mikrodalga fırınlar:
Mikrodalga fırınlar yaklaşık 50 yıldan beri kullanılmakta olup, bugüne kadar gebelik döneminde kullanıldığında bebeğe zarar verebileceğine dair bir bulguya rastlanmamıştır. Yapılan ölçümlerde kullanım kurallarına uyulmak şartıyla bu fırınların yaydığı mikrodalga miktarı, canlı hücreler için zararlı olabilecek sınırların çok altında bulunmuştur. Mikrodalga enerjisi besin içinde ısıya dönüştüğünden besin içinde bir "radyasyon oluşması" da söz konusu değildir.
Mikrodalgaların güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için dikkat edilmesi gerekenler kullanım kılavuzundaki önerilere tümüyle uyulması, fırının çalıştırılmadan önce kapağının kapalı olduğunun kontrol edilmesi, boş iken çalıştırılmaması, içinin sık sık temizlenmesi, çocukların fırını kullanmasına izin verilmemesi, çalışırken yüz bölgesinin fırın kapağına yaklaştırılmaması, tamirin yetkili kişiler tarafından yapılması, şüpheli durumlarda fırında kaçak olup olmadığının belirlenmesi için bakım yapılması, pacemaker ("kalp pili") kullananların bu fırınları doktorlarına danışarak kullanmaları şeklinde özetlenebilir.
Güvenlik kontrolleri:
Terör eylemlerinin ülkemizde ve tüm dünyada masum insanlara zarar vermesini engellemek için insanların yoğun olarak girip çıktığı kapalı alan girişlerinde, havaalanı girişlerinde kullanılan metal dedektörleri (el cihazları veya kapı şeklinde olanlar) ve çanta arama cihazları ("x-ray") yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yasalarda gebe olanların bu cihazların kontrolünden muaf tutulmaları konusunda bir madde yeralmamakla beraber, bu cihazlara yalnızca kısa bir süre maruz kalınmasıyla bebekte zarar oluşabileceğine dair bir bilimsel veri de mevcut değildir.
Ancak güvenlik görevlisi olarak bu cihazların ve özellikle de "x-ray" cihazlarının yakınında çalışan, veya bu cihazları kullanan anne adayları bu konuyu amirlerine ileterek gebelik dönemi boyunca geçici olarak başka bir göreve alınmalarını sağlayabilirler.
Yine ek bir önlem olarak anne adayları güvenlik görevlisine gebe olduklarını bildirebilirler ve klasik üst arama yöntemleriyle aranmayı talep edebilirler. Çoğu güvenlik kontrol noktasında bu amaca yönelik olarak bayan gürevliler de bulundurulmaya başlanmıştır.