Mısır'ın idam kararlarına tepki yağıyor

seratonin

))(beni seviyorum)((
Kayıtlı Üye
1 Mart 2007
1.078
43
Mısır'da 529 darbe karşıtına verilen idam cezasına tepkiler çığ gibi.

Siyasiler, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, Mısır'da darbe karşıtı 529 kişiye "şiddete teşvik" suçlamasıyla idam cezası verilmesine tepki gösterdi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Mısır'da darbe karşıtı 529 kişiye "şiddete teşvik" suçlamasıyla idam cezası verilmesine ilişkin, "Bu büyük bir cinayet bence. Bu kişilerin idamına karar verilmesi demokrasinin olmadığını, diktatörlük rejiminin olduğunun göstergesi. Mısır'daki yöneticiler için büyük bir ayıp. Tarihe büyük bir ayıp ve büyük bir rezalet olarak geçecektir" dedi.

Yerel seçim çalışmaları kapsamında geldiği Afyonkarahisar'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Eroğlu,"İnşallah Mısır Hükümeti bu kararından döner. Mısır'daki üst yönetim bunun farkında ancak şunu ifade edeyim, Batı'nın bu konuda sessiz kalması, Türkiye dışında hiçbir gür seda olmaması esas üzüntü o. Batı her zaman kendi menfaatlerini düşünüyor. İnsan haklarıyla ilgili hiçbir teşebbüsü yok." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu: Kamuoyunun ayağa kalkması lazım

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ise askeri darbeden bu yana Mısır'da demokrasi, insan hakları dışında uygulamaların yaşandığını söyledi.

Darbeye, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramları savunan ülkeler tarafından göz yumulduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bu ülkelerin Mısır'da yaşananlara karşı sessiz kalmasını utanarak izlediklerini ifade etti.

Demokratik kurumların tüm ülkelerde idam cezasının kalkması yönünde tavır sergilediklerini ancak bazen uygulamalarda çifte standartlar yaşanabildiğini anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"İdama mahkum edilmiş kişileri kurtarabilmek için İran'da olduğu gibi tüm kamuoyunun ayağa kalkması lazım. Eğer içimizde vicdan kaldıysa insani duygular kaldıysa hala yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğuna inanıyorsak, tüm kamuoyunun hukuksuzluğa karşı, bu katliama karşı ayağa kalkması lazım. Mısır'daki darbe harekatına 'yeter artık' demesi lazım."

Yılmaz: Uluslararası camia konuya çok daha fazla eğilmeli

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Mısır'daki idam kararlarının darbe hukuku döneminde alındığını belirterek, bu dönemlerdeki yargılamaların adil olmadığını söyledi.

Darbe hukukunun, evrensel hukuk ile temel haklara saygı göstermediğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bu tür dönemlerdeki hukuka maalesef çok güven olmuyor, evrensel hukuka uygun kararlar çıkmıyor. Son idam kararlarını da ben böyle görüyorum. Bunlar hiçbir şekilde hak edilmiş kararlar değil. BM maalesef bu konularda yine bizim arzu ettiğimiz ölçüde aktif olmuyor. Uluslararası camia başından beri Mısır'daki gelişmelere hak ettiği değeri, önemi maalesef vermiyor. Biz Türkiye olarak bunları hep dile getirdik, dile getirmeye devam edeceğiz. Ama ümit ederim ki, önümüzdeki dönemde uluslararası camia da bu konuya çok daha fazla eğilsin ve daha fazla acının yaşanmasının önüne geçilsin."

Müezzinoğlu: Demokrasi ayıbı

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da Mısır'da darbe karşıtı 529 kişiye "şiddete teşvik" suçlamasıyla idam cezası verilmesine ilişkin, ''Demokrasi ayıbı, insanlık ayıbı, ümit ederim ki demokrasiden, insan haklarından bahsedenler bu tür hadiselere seyirci kalmaz'' dedi.

Müezzinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Bence demokrasinin büyük bir ayıbı bu. Hukuk devleti ve insan hakları anlamında büyük bir ayıp. Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin bu tür hadiseler seyirci kalmasını anlamıyorum. Demokrasi ayıbı, insanlık ayıbı. Ümit ederim ki demokrasiden bahsedenler bu tür hadiselere seyirci kalmaz'' diye konuştu.

Işık: Kararlarının derhal durdurulması en temel insan hakkıdır

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ise gazetecilere yaptığı açıklamada, adil yargılanmanın bir insanın en temel haklarından biri olduğunu belirterek, adil yargılanma hakkı olmadan verilen hiçbir kararın ne toplum vicdanını ne de hukuku memnun etmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Işık, şöyle devam etti:

" Mısır hükümetinin behemehal bu yargılamaların adil olarak yapılması noktasında ehemmiyet göstermesi, verilen mahkumiyet kararlarının,idam kararlarının derhal durdurulması en temel insan hakkıdır. Şuanda Mısır'da olağan bir rejim yok, bir darbe rejimi var. Maalesef Batının çıkarları dolayısıyla göz yumduğu, görmezden geldiği hatta örtülü olarak desteklediği bir darbe dönemi yaşanıyor Mısır'da. Bu dönemde verilen hiçbir kararın toplumun vicdanını, dünya insanlığının vicdanını tatmin edeceğini düşünmüyoruz. En doğru olan, kesinlikle bu kararların uygulanmaması ve adil yargılanma yolunun açılmasıdır."

İslam: "Demokratik anlayışa sığacak bir durum değil"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da Mısır'daki idam kararlarına ilişkin soru üzerine, kararların çok acı olduğunu söyledi.

İslam, bunun demokratik anlayışa sığmayacağını belirterek, "Darbeye karşı çıkanların yargılandığı, 'darbe olmasın' diyenlerin idama mahkum edildiği süreç, hiçbir demokratik anlayışa sığacak bir durum değil. Hiçbir özgürlük anlayışının hoş karşılayacağı bir şey değil. Dakikada bir idam kararı verildiğini görüyoruz" dedi.

Mısır'ın bir an önce demokrasiye dönmesini istediklerini vurgulayan İslam, ülkenin yanlış yoldan vazgeçmesini arzu ettiklerini kaydetti.

Yazıcı: İnsan vicdanının kabul edebileceği bir tasarruf değil

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da Rize'de bir gazetecinin "Mısır'da verilen idam kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusunu şöyle cevapladı:

"Bir şeyi hukuksal, demokratik ölçülere göre değerlendirebilmeniz için en azından görsel olarak o mekanizmaların var olması gerekir. Görsel olarak var olur, kurumsal olarak var olur, uygumalarda hatalar varsa bunları değerlendirirsiniz. Maalesef Mısır'daki hem kurumsal görüntü hem yargıyı gerçekleştirecek mekanizmalar itibariyle hep kaygı duymuşuzdur. Nitekim bu kaygılarımız doğrulandı ve elbetteki beş yüzü aşkın kişinin bir çırpıda birkaç saat içerisinde toplanıp, hapis cezasına, idam cezasına mahkum edilir olmaları insan vicdanının kabul edebileceği, izah edebileceği bir tasarruf değildir. Mısır üzüntü kaynaklarımızdan birisidir. İnsan önemli insan. Kişilerin iradesi beklentileri değil, bizatihi insan önemli. Görüyoruz ki verilen bu kararların arkasında insana verilen değerin kırpıntıları bile yok."

"Yargı adına tiyatro oynanıyor"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem de Mısır'daki idamları insanlık adına kabul edilebilir bulmanın mümkün olmadığını söyledi.

Erdem, "Bu bir cinayet, tam manasıyla maskaralık" diyerek, şöyle devam etti:

"Mısır'da yargı adına bir tiyatro oynanıyor. Binlerce sayfalık iddianameyi okuyacak kadar zamanı bile kullanmayan bir mahkemenin verdiği karar, ne kadar hukuka uygundur bunu tartışmak bile abes diye düşünüyorum. İnsanlığın da burada suskun kalmasına anlam veremiyorum. Bu bir insanlık ayıbıdır, insanlık dramı yaşanıyor. Vicdanı olan herkesin buna gereken tepkiyi göstermesi ve Mısır'daki bu maskaralığa son verilmesi için elinden gelini yapması gerekir diye düşünüyorum."

"Kahredici bir müsamere sergileniyor"

AK Parti Dışilişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ise idam kararlarının "insanlık karası" olduğunu belirtti.

Diktatörler ile darbelerin akılla değil, güçle hareket edip güç şımarıklığına kapıldığına işaret eden Aktay, "Bu da birçok masum insanın hayatına mal olabilir. Diktatörlükler eninde sonunda döktükleri kanda boğulur ama diktatörlerin döktükleri kanda boğulması, dünyanın verdiği imtihanını aklamıyor. Hiçbir şey, dünyanı seyirci kalmasını hafifletmez. Dünyanın gözünün önünde kahredici bir müsamere sergileniyor. Bunun doğru düzgün bir strateji ile alakası yok" dedi.

Loğoğlu: "İdam cezasına herkesin karşı çıkması gerekir"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da CHP'nin, prensip olarak idam cezasına karşı olduğunu söyledi.

Mısır'ın ayrı bir özelliği bulunduğuna işaret eden Loğoğlu, çok sayıda insanın aynı anda idam cezasına mahkum edilmesinin olağandışı bir durum olduğunu belirtti.

Loğoğlu, siyasi suçlar açısından idam cezasına herkesin karşı çıkması gerektiğini ifade etti. Loğoğlu, siyasi suç nedeniyle idam cezalarının, Türkiye dahil o toplumlarda büyük yaralar açtığını, bu yaraların onarılmasının da hiç mümkün olmadığını söyledi.

Kamalak: "Ne hukukla ne vicdanla ne de insanlıkla alakası var"

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ise Mısır'da darbe karşıtı 528 kişiye idam cezası verilmesi kararının insanlık dışı olduğunu belirtti.

Kararı, tarihin asla affetmeyeceğini ifade eden Kamalak, şöyle devam etti:

"Bir hukukçu olarak söylüyorum, bu idamların, ne hukukla ne vicdanla ne ahlakla ne de insanlıkla alakası vardır. Bu karar, gün gelir kararı verenlerin boyunlarına dolanır çünkü hiçbir mazlumun ahı yerde kalmaz. Türkiye geçmişte bunun acı örneklerini yaşamıştır. Darbecilerin astığı insanların anıtları dikilmiş, millet tarafından her daim hayırla anılmışlardır ancak onları asan darbecilerin bugün adları bile hatırlanmamakta, hatırlandığında ise beddua ile anılmaktadır. Mısır'daki darbeciler de bu insanlık dışı kararın hesabını ne tarih önünde ne de insanlığın vicdanı karşısında veremezler. Tekrar ediyorum, bir an evvel bu vahim hatadan geri dönülmeli, Mısır normalleşmelidir."

"Karar sözün bittiği yerdir"

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar da Mısır'da gerçekleşen darbeden sonra direnişin hala devam ettiğini anlatarak, konu basında yeterince yer almasa da Mısır'da darbe karşıtlarının hala sokaklarda olduğunu söyledi.

İnsanların Mısır sokaklarında barışçıl taleplerini sürekli dile getirdiklerini belirten Sarıyaşar, darbe rejiminin halkın barışçıl direnişini başka yerlere çekmek için bu tür kararları verdiğini, aynı durumun Bangladeş'te de söz konusu olduğunu ifade etti.

Sarıyaşar, Mısır'da yönetimin Gazze ile ülkeyi bağlayan ve Gazze halkının adeta nefes damarları olan tünelleri kapatıp bombalayarak, İsrail'in bile yapmadığını hayata geçirdiğinin altını çizdi.

Darbe yönetimlerinin klasik olarak bir yandan askerle bir yandan da hukukla halkı katlettiğini söyleyen Sarıyaşar, "Bu karar, sözün bittiği yerdir, hukukun katledildiğini resmidir. Bunlar tiyatral mahkemelerdir. Buralarda tiyatro gösterisi yapılıyor" diye konuştu.

"Uluslararası örgütlerin bu kararlara karşı çıkmalı"

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise yaptığı yazılı açıklamada, Mısır'da masum ve mazlum insanların hukuki ve meşru taleplerine silahlarla, baskılarla, zindanlarla cevap veren darbecilerin bir hukuk komedisine daha imza attıklarını belirtti.

Arslan, dünyanın bu gidişata "dur" demesi gerektiği uyarısında bulunarak, açıklamasında şunları kaydetti:

"Mısır'ın toplumsal dokusunun bozulmasına izin verilmemeli, siyasi çıkarlar uğruna bir toplum, bir ülke feda edilmemelidir. Mısır'ın ihtiyacı olan daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuktur. Darbelerin demokrasi ve hukukla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Mısır'da bugün 'yargılama' adı altında yaşananların da hukuk komedisinden başka bir anlamı ve hukuki geçerliliği olmadığı anlaşılmaktadır. Dünyanın, uluslararası örgütlerin bu kararlara karşı çıkması ve Mısır'da yaşanan insanlık dramına karşı bir ses vermesi gerekmektedir. Batı dünyasının hakim unsurlarının Mısır'da yaşanan darbeye karşı gösterdiği çifte standardı, yaşanan bu hukuk katliamı ve insanlık dramı karşısında göstermemesini umut ediyoruz."

Karar Müslüman Kardeşler'in "belini kırmak için" verildi

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, konuya ilişkin olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Mursi devrildikten sonra Müslüman Kardeşler'in etkinliğini kırmak gerekiyordu. İsrail'e düşman olmayan yönetim getirdiler. Müslüman Kardeşler'in belini kırmak için idamlar söz konusu ediliyor" dedi.

Haklarında idam kararı verilen kişilerin kimler olduğunun bilinmediğine işaret eden Halaçoğlu, "Ben, bu kişilerin beyin takımı olduğunu düşünüyorum. İdamına karar verilenler Müslüman Kardeşler'in önde gelen kişileriyse büyük darbe vurur. Bu kararla yine de Müslüman Kardeşler'in tamamen bitmesi söz konusu olmaz" değerlendirmesinde bulundu.

AB'den tepki

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise darbe karşıtı 528 kişinin idama mahkum edilmesinin "son derece endişe verici olduğunu" belirterek, ölüm cezasına karşı duruşunu tekrarladı.

Ashton, yazılı açıklamasında, hangi suçtan hüküm giyilirse giyilsin idam cezasının asla meşru gösterilemeyeceğini vurguladı.

Catherine Ashton, "AB her şartta idam cezasına karşıdır. Ölüm cezası gaddarca ve insanlık dışıdır, caydırıcılıkta başarısızlıktır ve insan haysiyeti ve bütünlüğünün kabul edilemez bir inkarıdır" ifadesini kullandı.

Yüksek Temsilci Ashton, Mısır'daki geçiş hükümetinden uluslararası standartlara uygun, sanık haklarına saygılı, bağımsız ve hakkaniyetli soruşturmalara dayalı ve tutukluluk sürelerini uzatmadan yargılamalar yapılabilmesinin güvence altına alınmasını istedi.

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ise idam cezasının verildiği duruşmaya çoğu sanığın katılamadığını ve yeterli düzeyde temsil edilemediği yönündeki haberlerini ayrıca derin endişe yarattığını kaydederek, "Mısırlı yetkilileri, sanıkların haklarına tümüyle saygı duyulmasını sağlamaya çağırıyoruz ve bu kabul edilemez cezayı gözden geçirmelerini umuyoruz. Her koşulda prensip gereği idam cezasına karşı olmak Majestelerinin hükümetinin uzun süredir yürüttüğü politikadır" ifadelerini kullandı.

İnsan haklarına aykırı

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, yaptığı yazılı açıklamada, idam cezalarından derin kaygı duyduğunu belirterek, “Mahkeme sürecinde yaşananlar ve açıklanan hüküm, hukuk devleti konusunda uluslararası standartlara ve insan haklarına aykırıdır. Bu standartlar ve ilkeler konusunda Mısır da taahhütte bulunmuştur" ifadesini kullandı.

Almanya'nın idam cezasını "insanlık dışı bir ceza" olarak gördüğünü ve buna karşı çıktığını hatırlatan Steinmeier, "Mısır makamlarına bu yargı kararlarını iptal etmeleri ve sanıklara adil yargılama imkanı vermeleri çağrısında bulunuyorum. Diğer kitlesel yargılamaların da durdurulması gerekir" dedi.

Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, açıklanan son mahkeme kararının Mısır'daki siyasi bölünmeyi daha da derinleştireceği kaygısını ifade ederken, "Mısır'da istikrarsızlığı önlemek için ihtiyaç duyulan, herkesi kapsayan bir siyasi sürecin bir an önce başlatılması, ulusal uzlaşma ve anlayış siyasetinin başlatılmasıdır" sözlerini kaydetti.

Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz: Mısır'ı infazları önlemeye davet ediyorum

Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da yaptığı yazılı açıklamada, Darbe karşıtlarının idama mahkum edilmesini eleştiren Kurz, Mısır'daki ölüm cezalarını en güçlü şekilde kınadıklarını bildirdi.

Yargılamaların tarafsız ve temel insan haklarına uygun olması gerektiğini vurgulayan Kurz, "Toplu cezalandırma yöntemi olarak ölüm cezasının empoze edilmesinin kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bu yüzden Mısır'ı adil yargılanma hakkını garanti altına almaya, yanlışları düzeltmeye ve infazları önlemeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Cezalar zaman geçirmeksizin bozulmalı''

İnsan Hakları İzleme Örgütü internet sitesindeki açıklamada ise son yıllarda dünya genelinde en fazla idam cezası kararının verildiği davanın, sanıkların büyük çoğunluğunun yokluğunda 1 saatten daha az sürdüğü anımsatıldı.

Soruşturma süresince önemli deliller toplamasına rağmen savcılığın, sanıkların bireysel kanıtlarını mahkemeye sunmadığı bildirilen açıklamada, mahkemenin, sanık avukatlarının, tanık çağırma veya durumlarını açıklama haklarını engellediği ifade edildi.

Açıklamada, örgütün insanlık dışı ve acımasız bir ceza olan idam kararlarına her koşulda karşı olduğuna vurgu yapıldı.

Örgütün Orta Doğu Direktörü Sarah Leah Whitson da Mısır'ın politik açıdan karışık bir dönemden geçtiği süreçte, kendilerini savunmak için bir fırsat sunulmaksızın 528 kişi hakkında idam kararının verilmesinin, "dehşet verici" olduğunu belirterek ''Minya ceza mahkemesi, en temel görevi olan her sanığın suçluluğunun bireysel değerlendirilmesinin yerine getirilmesi konusunda başarısızlığa uğrayarak, en temel adil yargılanma hakkını ihlal etmiştir. Bu idam cezaları, zaman geçirmeksizin bozulmalı'' ifadelerini kullandı.

Whitson, idam kararlarının alındığı davanın, her gün Mısır genelinde görülen yığınla davadan biri olduğunu belirterek, ciddi adli hataları yansıtan davada, yargılama sürecinin ihlal edilerek zalimce tutuklamaların yaşandığına dikkati çekti.

Savunma avukatlarından Ahmed Shabib ise mahkemenin birçok savunma avukatının duruşmaya katılmasını engellediğini ifade etti.

Kaynak: AA
 
X