Daha birkaç hafta önce size hamile olduğum haberini vermiştim. Güzel bi duygu vardı içimde. İlk kez yaşadığım birşeydi. Ben daha önce kimseyi bu kadar korumak istememiştim. Anlatılmaz birşeydi. İstemeden olmuştu ama, harikaydı! Her gece yatmadan önce "Allah'ım onu bana bağışla. Onu kollarımda görmeyi de nasip et." diye dualar ederdim minik mucizeme. Geçen gece feci sancılarla yatağımdan kalktım. İçim korku doluydu. Tuvalete gitmeye korkuyordum. Zaten ihtiyaç duymuyordum. Ama karşılaşmak istemediğim şeyin ne olduğunu biliyorsunuz işte. Mutfağa gittim. Sandalyeye oturdum. Ve bir bardak su içtim. Eşim uyuyordu. Aklıma onlarca şey geldi. Belki öylesine bir ağrıydı. Ama bebeğimi kaybedeceğim düşüncesini aklıma getirmek bile istemiyordum. Hamile olduğumdan şüphe ettiğim ilk an geldi aklıma. Harika bir pazar günüydü ve yataktan kalkacaktım. Eşimle yatağın içinde sohbet ediyorduk. Tam kalkıcakken başım dönmüştü ve ben yine yastığa düşmüştüm. Eşim korkmuştu ve hemen bana dönmüştü. Ben de "önemli değil bişeyim yok." diye geçiştirmiştim. Kahvaltı hazırlayacaktım. O sırada midemde kötü bi yumruk hissettim. Sanki biri oraya tekme-yumruk atmış gibi bişeydi. Ama bulantım vardı. Hemen tuvalete koştum. Eşim başımda bekliyordu ve bana yardım ediyordu. Sonra bulantı geçti. Her sabah olduğu gibi devam ediyordum. Kahvaltı ettik. Beraber TV izleyip o gün ne yapacağımızı düşünüyorduk. Tam o sırada yine aynı ağrı saplandı. Elimi ağzıma götürüp koşmaya başladım. Tuvalete yetişemeyeceğimi bildiğim için banyoya koştum. Yine herşey gitmişti. Bulantı yoktu. Ama iş çığırından çıkmıştı. Gergin bi şekilde salona döndüm. Oturdum ve düşünmeye başladım. Eğer bi gıda zehirlenmesi yaşasaydım, eşim de hastalanırdı. Sonrasında hamilelik testleri falan. 5 haftalık hamile olduğumu öğrendim. Yolda yürürken onlarca şey düşünüyordum. Bebekleri sevmezdim! Çok gürültülüydüler. Zahmet istiyorlardı. Emek gerekiyordu. Ben kardeşim bile olsa tahammül edemezdim. Zaten bir ailenin tek çocuğuydum. Bi kardeş hayali kuracak olsam o hep benden büyük olurdu. Bi abi veya bi abla. Beni kollayabilecek biri. Ama bu farklıydı. Taha'nın -eşim- bebeği. Kollarımda minicik, gözleri onunkilere benzeyen bi bebek..
Bunları düşünürken, dualar ederek yerimden kalktım ve tuvalete gittim. Ve o lanet kırmızımsı sıvıyı gördüm. Hemen eşime söyledim, ve hastaneye gittik. Yolda sürekli ağladım. Doktorlar beni gözetim altında tuttular. Yine sancı sancı.. Ve kanlar. Ve bebeğim. (olanları anlatmak istemiyorum çünkü hala iğrenç geliyor) Yoktu. Karnımda belli belirsiz hafif bi sertlik vardı. Artık o da yoktu. Bebeğim yoktu. Ben onu henüz öpemeden koklayamadan gitmişti. Dünyanın ne kadar kötü bi yer olduğunu düşünüp şimdiden gitmişti. Sitem etmiyorum. Bebeğimle vuslat bana kısmet olmadı. Ama hani.. Kader işte.. Sıkıntılıyım. İlk göz ağrımdı. Bundan sonra korunacağım ve çocuk sahibi olmayacağım. En azından şimdilik böyle düşünüyorum. Tüm hamile arkadaşlarım umarım bebeklerine kavuşurlar. Sonları benimki gibi olmaz. Ve çocuğu olan arkadşlarım, umarım miniğinizle uzun ve neşe dolu bir ömür geçirirsiniz. Benim hayatım 24 yaşında bitti. Çok boşum.. TV'de bebek görsem nefret doluyorum. Sokakta çocuk görünce ağlamaya başlıyorum. Duygusal ve kırılganlaştım. Sadece kendi halimde kalmak istiyorum. Eşim her durumda yanımda oldu. Canım aşkım.. İyi ki o var. Size de teşekkürler, sinirinizi bozdum sanırım. Ama paylaşmazsam çatlardım..