Belgrad Ormanı, Manyas Gölü gibi Milli Parkların imara açılmasına olanak sağlayacak ve bu nedenle 113 sivil toplum örgütünün büyük tepki gösterdiği Tabiat Kanun Tasarısı, tüm itirazlara rağmen Meclis Genel Kurulu gündemine alındı. Tasarının Çarşamba ve Perşembe günleri görüşülmesi bekleniyor.
,TEMA, TMMOB da dahil 113 sivil toplum kuruluşunun biraraya gelerek Tabiat Kanunu İzleme Girişimi adıyla başlattığı hareket, yasa tasarısının Mecliste bu hafta oylanacak olmasına Tarihi bir hata olur yorumunu yapıyor. Söz konusu tasarının Meclis Komisyonunda kabul edildiğini ve Genel Kurula gelerek yasalaşacağını VATAN geçtiğimiz günlerde duyurmuştu. Tabiat Kanun Tasarısı doğal alanlardaki korumayı kaldırdığı ve kıyılar ile ormanlar başta olmak üzere doğal alanları ve sit alanlarını yatırımlara açtığı için sert şekilde eleştiriliyor. Tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda ormanların, sulak alanların ve kıyıların üstün kamu yararı gerekçesiyle kurban edileceği belirtiliyor.
3 yıldır bekliyordu
Tasarıda yer alan düzenlemelerle, Belgrad Ormanı içine rezidans kurulması, Manyas Gölü Kuş Cennetinin havaalanına dönüştürülmesi gibi, halen yasal olarak imkansız görünen adımların atılması mümkün olabilecek. 2010 yılından bu yana Mecliste bulunan ve doğal alanların talanına izin veren Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı, Meclisin kapanmasına 27 gün kala Genel Kurul gündemine alındı. Bu hafta bazı vakıf üniversitelerinin kuruluşuyla ilgili görüşmelerin ardından Genel Kurulda sözkonusu yasa tasarısı görüşülecek.
Turizmi teşvik adı altında
Defalarca değişen ve her düzenlemesi büyük tartışmalara neden olan tasarı, Çevre Komisyonunda kabul edildiği haliyle Genel Kurulda oylanacak. Tasarı halen çeşitli yasalarla koruma altına alınmış olan kıyılar ve ormanlar başta olmak üzere sit alanları gibi doğal alanlardaki korumayı kaldırıp, bu alanları yatırımlara açarken, koruma alanlarıyla ilgili kararlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı tek yetkili kılıyor.
Ayrıca Tasarı turizm teşvik kapsamında kıyılarda fabrika, santral kurulmasına zemin hazırlıyor. Tasarının 29. maddesinde, Bu kanun kapsamına giren alanlarda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa göre kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve turizm merkezi olarak ilan edilecek yerler için bakanlığın uygun görüşü alınır deniliyor. Bununla zaten ülke yüzölçümünün ancak yüzde 4-5ini kaplayan korunan alanların turizm teşvik adı altında yapılaşmaya ve kullanıma açılması mümkün olacak.
Eleştirilere kulak tıkandı
Tabiat Kanun Tasarısına karşı biraraya gelen STKlarca oluşturulan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi defalarca uyarıda bulundu. Ancak 113 sivil toplum kuruluşunun endişesi kanun hazırlanırken dikkate alınmadı. Tasarıyla ilgili eleştiriler sadece ülke içinden gelmiyor. Sivil toplum kuruluşlarının eleştirilerinin benzeri, AB tarafından da ifade edilmişti. Avrupa Komisyonunun 9 Kasım 2010 tarihinde yayınladığı Türkiye İlerleme Raporunda söz konusu Tasarı, endişe yaratan bir düzenleme olarak yer almıştı. Ancak tasarı aynı maddelerle Meclis Komisyonundan geçmişti.
Tabiat parkları valilere teslim
Tasarının 10. maddesinin 2. bendinde Korunan alanda işletme yetkisi, kısmen, talepte bulunmaları halinde il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun faaliyetler yürüten vakıf ve derneklere ilgili bakanın onayı ile devredilebilir veya geri alınabilir deniliyor. Valiliklere bağlı İl Özel İdaresine yapılan yetki devirlerinin onarılması imkansız tahribata yol açtığı en son Bolu-Abant Tabiat Parkı örneğinde yaşanmıştı.
Tasarının 20nci Maddesinde, Tabii durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna en yakın yaşama alanına dönüştürülür ifadesi endişe yaratıyor.
En yakın yaşam alanı ifadesiyle tasarının nasıl bir bilimsel tarif yaptığı ve tam anlamıyla ne kast ettiği belirsiz bulunuyor.
Milli Park kalkanı artık olmayacak
Bugüne kadar doğal alanlarda kurulacak HESleri engelleyen milli park kalkanı da kaldırılıyor. Tasarıda, 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır ifadesi yer alıyor.
Milli Parklar Kanununun bu tasarı ile birlikte yürürlükten kaldırılması, HESlere vize anlamına geliyor. Tasarının 8. Maddesinde yer alan üstün kamu yararı ifadesi muğlak ve suistimale açık bulunuyor. Halk sağlığı ve milli güvenlik gibi kritik konuların üstün kamu yararı gerekçesi olarak kabul edilebileceği ancak 8. Maddenin 4. bendinde çevreye yarar şeklinde son derece muğlak ve suistimale açık bir ifade kullanıldığı vurgulanıyor.
alıntıdır.
,TEMA, TMMOB da dahil 113 sivil toplum kuruluşunun biraraya gelerek Tabiat Kanunu İzleme Girişimi adıyla başlattığı hareket, yasa tasarısının Mecliste bu hafta oylanacak olmasına Tarihi bir hata olur yorumunu yapıyor. Söz konusu tasarının Meclis Komisyonunda kabul edildiğini ve Genel Kurula gelerek yasalaşacağını VATAN geçtiğimiz günlerde duyurmuştu. Tabiat Kanun Tasarısı doğal alanlardaki korumayı kaldırdığı ve kıyılar ile ormanlar başta olmak üzere doğal alanları ve sit alanlarını yatırımlara açtığı için sert şekilde eleştiriliyor. Tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda ormanların, sulak alanların ve kıyıların üstün kamu yararı gerekçesiyle kurban edileceği belirtiliyor.
3 yıldır bekliyordu
Tasarıda yer alan düzenlemelerle, Belgrad Ormanı içine rezidans kurulması, Manyas Gölü Kuş Cennetinin havaalanına dönüştürülmesi gibi, halen yasal olarak imkansız görünen adımların atılması mümkün olabilecek. 2010 yılından bu yana Mecliste bulunan ve doğal alanların talanına izin veren Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı, Meclisin kapanmasına 27 gün kala Genel Kurul gündemine alındı. Bu hafta bazı vakıf üniversitelerinin kuruluşuyla ilgili görüşmelerin ardından Genel Kurulda sözkonusu yasa tasarısı görüşülecek.
Turizmi teşvik adı altında
Defalarca değişen ve her düzenlemesi büyük tartışmalara neden olan tasarı, Çevre Komisyonunda kabul edildiği haliyle Genel Kurulda oylanacak. Tasarı halen çeşitli yasalarla koruma altına alınmış olan kıyılar ve ormanlar başta olmak üzere sit alanları gibi doğal alanlardaki korumayı kaldırıp, bu alanları yatırımlara açarken, koruma alanlarıyla ilgili kararlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı tek yetkili kılıyor.
Ayrıca Tasarı turizm teşvik kapsamında kıyılarda fabrika, santral kurulmasına zemin hazırlıyor. Tasarının 29. maddesinde, Bu kanun kapsamına giren alanlarda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa göre kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve turizm merkezi olarak ilan edilecek yerler için bakanlığın uygun görüşü alınır deniliyor. Bununla zaten ülke yüzölçümünün ancak yüzde 4-5ini kaplayan korunan alanların turizm teşvik adı altında yapılaşmaya ve kullanıma açılması mümkün olacak.
Eleştirilere kulak tıkandı
Tabiat Kanun Tasarısına karşı biraraya gelen STKlarca oluşturulan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi defalarca uyarıda bulundu. Ancak 113 sivil toplum kuruluşunun endişesi kanun hazırlanırken dikkate alınmadı. Tasarıyla ilgili eleştiriler sadece ülke içinden gelmiyor. Sivil toplum kuruluşlarının eleştirilerinin benzeri, AB tarafından da ifade edilmişti. Avrupa Komisyonunun 9 Kasım 2010 tarihinde yayınladığı Türkiye İlerleme Raporunda söz konusu Tasarı, endişe yaratan bir düzenleme olarak yer almıştı. Ancak tasarı aynı maddelerle Meclis Komisyonundan geçmişti.
Tabiat parkları valilere teslim
Tasarının 10. maddesinin 2. bendinde Korunan alanda işletme yetkisi, kısmen, talepte bulunmaları halinde il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun faaliyetler yürüten vakıf ve derneklere ilgili bakanın onayı ile devredilebilir veya geri alınabilir deniliyor. Valiliklere bağlı İl Özel İdaresine yapılan yetki devirlerinin onarılması imkansız tahribata yol açtığı en son Bolu-Abant Tabiat Parkı örneğinde yaşanmıştı.
Tasarının 20nci Maddesinde, Tabii durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna en yakın yaşama alanına dönüştürülür ifadesi endişe yaratıyor.
En yakın yaşam alanı ifadesiyle tasarının nasıl bir bilimsel tarif yaptığı ve tam anlamıyla ne kast ettiği belirsiz bulunuyor.
Milli Park kalkanı artık olmayacak
Bugüne kadar doğal alanlarda kurulacak HESleri engelleyen milli park kalkanı da kaldırılıyor. Tasarıda, 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır ifadesi yer alıyor.
Milli Parklar Kanununun bu tasarı ile birlikte yürürlükten kaldırılması, HESlere vize anlamına geliyor. Tasarının 8. Maddesinde yer alan üstün kamu yararı ifadesi muğlak ve suistimale açık bulunuyor. Halk sağlığı ve milli güvenlik gibi kritik konuların üstün kamu yararı gerekçesi olarak kabul edilebileceği ancak 8. Maddenin 4. bendinde çevreye yarar şeklinde son derece muğlak ve suistimale açık bir ifade kullanıldığı vurgulanıyor.
alıntıdır.