Evliliğimizin 8. veya 9. ayında eşimin azospermi olduğunu öğrendik. Sperm analizinde hiçbir şey yoktu. Yaşadığımız hayal kırıklığı ve üzüntüyü tarif etmek mümkün değil. Hemen ne yapabileceğimizi araştırdık ve bu sorunun çözümüne yönelik, Türkiye’nin bir numaralı ismi olarak anılan üroloji doktoruna ulaştık. Tabi çözüm diye bir şey yoktu. Bize ihtimallerden bahsedildi. Eşimin mikro tese olabileceği, bu yöntemle testiste sperm bulunabileceği ve tüp bebek yöntemiyle hamileliğin gerçekleşebileceği anlatıldı.
Doktorumuz ilk teseyi paldır küldür gerçekleştirdi. Daha sonra öğrendik ki tese ile eş zamanlı olarak benim de tüp bebek tedavisi için hazırlanmam en doğrusuymuş. Ameliyatın hemen üzerine doktorumuz geldi ve çok miktarda sperm bulduklarını, bunları donduracaklarını söyledi. Tabi bizim hiç bir şeyden haberimiz yok… meğer toplanan dokular analiz ediliyormuş vs… Eşimden dondurmaya değmeyecek miktarda sperm bulunduğunu-bunun ikinci teseyi olduğumuzda 1 adet olduğunu- öğrendik. Bu hüsranın sonunda doktorumuz eşimin tekrar tekrar, sınırsız sayıda bu ameliyatı olabileceğini söyledi (!!!!).
İlk ameliyattan sonra bir yıl bekledik. Bu süre zarfında eşim doktorumuzun önerisiyle çeşitli ilaçlar kullandı. Suda eritme toz şeklinde, hap ve iğneler olmak üzere çok çeşitli ilaçlardı bunlar. Eşim bu ilaçları kullanırken oldukça zorlanıyordu ve işin kötü tarafı işe yarayacaklarına dair içinde hiçbir inanç yoktu. İlginç olan o inanç bende de yoktu. Sadece umut ediyordum.
Doktorumuz ikinci ameliyatımızı Ankara’da Gen-Art Tüp Bebek Merkezi’nde gerçekleştireceğini söyledi. Aynı zamanda benim de tüp bebek için hazırlanacağımı belirtti. Süreç tekrar başlamıştı. Benim tedavimi düzenleyen kadın doğum uzmanı işini en titiz şekilde yapmaktaydı. Doktorum gerçekçi ve güven vericiydi.
İkinci tese bizim için yine hüsranla sonuçlandı. Bu defa hiç bir şey bulunamadı. Ameliyat sonrasında eşimin doktoru umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini, daha uygulayacağı ilaç tedavileri olduğunu söyledi. Hatta bana dönüp “Dokuz kez daha bu ameliyatı gerçekleştirebiliriz, eşinizin sağlığını tehdit edecek hiçbir yan etki söz konusu değil. Sizin için tüp bebek tedavisi zor muydu?” dedi. Ben o ana kadar umut ve heyecandan hiçbir zorluğu hissetmediğimi söyleyince, “bakın dokuz kez daha bu işi gerçekleştirebiliriz” diye tekrar etti. Alanında en iyilerden biri olarak bilinen birinden, aslında bir hekimden böyle bir sözü işitmek gerçekten eşimin de benim de güvenimizi tamamen sarstı. Artık bu doktorla yolumuza devam etmemiz imkansızdı. Hüsran ve hayal kırıklıklarımıza karşın kendisine yine de müteşekkiriz. Bizi GenArt’a getirdi ve buradaki mükemmel doktorlarla tanıştırdı.
Geldiğimiz noktadan itibaren bizi benim kadın doğum uzmanım yönlendirdi. Kendisine sonsuza kadar dualar edeceğim. Doktorluğunun yanında mükemmel bir insandı. Kendisi bize son bir deneme yapmaya karar vermemiz halinde eşimin ameliyatını Müfit Günel Hoca’nın gerçekleştirmesini önerdi. Müfit Hoca’nın tese konusunda son derece hünerli olduğunu, bizim durumumuzda olan bir çok hastada sperm bulabildiğini anlattı.
Üçüncü denememizi yaklaşık 1,5 yıl sonra gerçekleştirmeye karar verdik. Bu arada eşim ilaç kullanmadı. Müfit Hoca eşimin son bir ay içerisinde hap şeklinde bir ilaç kullanmasını istedi o kadar.
Bu sefer eşimin de benim de içimizde bir umut vardı. Bu sefer olacağını hissediyorduk. Tuhaftı gerçekten. İlk iki seferden farklıydı hissettiklerimiz.
Benim tedavi sürecim başladı ve ardından Müfit Hoca eşimin ameliyatını geçekleştirdi. Sperm bulunması halinde benden yumurta toplanacaktı. Eşim ameliyattan çıktı. Beni yanına aldılar. Eşim ameliyat sırasında Müfit Hoca’nın sperm bulamadığını söyledi. Bu sefer önceki ameliyatların aksine her iki testis de açılmıştı. (Bu operasyonda, ilk iki denememizde tek bir testisin açıldığını öğrendik. İkinci testise hiç dokunulmamış. Şaşırtıcıydı! Ama şükür ki dokunulmamış. İkinci testis de açılmış olsaydı belki hiç şansınız olmayacaktı.) Eşim yine büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Bu arada toplanan dokuların analizi yapılmaktaydı. Umudumuzu tamamen yitirdiğimiz son dakikalarda dışarıdan sevgili doktorum, kadın doğum uzmanımızın sesi cıvıldadı. “Bir tane sperm bulundu.” Kendisi içeri hızla girdi ve bize de aynı şeyi tekrarladı. Eşime sarıldım. Gözyaşlarımız sel olmuştu. Hemen beni yumurta toplama işlemine aldılar. Daha sonra bulunan sperm sayısının 9 olduğunu öğrendik. Bu operasyonda (daha önce yapılmayan bir şey) eşimden alınan doku patalojiye gönderildi ve eşimdeki sorunun ne olduğu tam olarak tanımlandı. Ertesi gün 5 adet yumurtanın döllendiği haberi geldi. Bundan iki gün sonra da transfer gerçekleştirildi. Geriye kalan embriyolar da donduruldu.
Ve sonrasında hamileydim. Şu an dünyalar tatlısı bir oğlumuz var. O bizim büyük mucizemiz. Tanrıya her gün binlerce kez şükrediyorum. Oğlumuzu biz nasip etti. Yüce Tanrım isteyen herkesin yolunu açsın. Kimseyi evlat yokluğuyla ve acısıyla sınamasın.
Bize oğlumuzu yüce Tanrım nasip etti. Bu yolda önümüzü açtı. Bu yolda bize sonsuz destek olan, ışığıyla bizi aydınlatan sevgili kadın doğum doktoruma ve beraberinde değerli doktorumuz Müfit Günel Hoca’ya binlerce teşekkürü borç biliriz.
Tüm bunları yaşayan bir çift olarak biz, GenArt’taki doktorlara sonuna kadar güvenilebileceğine inanıyoruz. Biz gerçekten çok ağır vaka idik. Doktorum bana hamile kaldığımda bunun çok büyük bir mucize olduğunu söyledi. Şimdi bu upuzun metni yazdım çünkü biz sorunumuzun çözümünü ararken, onlarca saatimi bizimle benzer şeyleri yaşayıp ta bebek sahibi olabilen çiftlerin olup olmadığını araştırmaya harcadım. Biz gerçeğiz. Herhangi bir tüp bebek merkezinin sitesinde yayınlanan bir röportaj değiliz. Bu soruna çözüm ararken gerçek doktorlarla, sizin bebek sahibi olmanızın insani bir ihtiyaç olduğunu hisseden doktorlarla yolunuza devam edin. Akademisyen mantığıyla, o ilacı, bu ilacı denek üzerinde araştırayım, sonuç ne olacak diye çalışan birine başvurmayı açıkçası şu an biz düşünmeyiz. Çünkü bu derdin ilacı diye bir şey -bizim anladığımız- şu an yok. Testiste sperm varsa ve ehil el onu buluyorsa çok şanslısınız. Bulmuyorsa, doku ölüp gidiyor ve testis dokusu bir daha yerine konulmuyor. Biz bu şansı bulduk. Tanrı derdine deva arayan herkesin yardımcısı olsun…
Doktorumuz ilk teseyi paldır küldür gerçekleştirdi. Daha sonra öğrendik ki tese ile eş zamanlı olarak benim de tüp bebek tedavisi için hazırlanmam en doğrusuymuş. Ameliyatın hemen üzerine doktorumuz geldi ve çok miktarda sperm bulduklarını, bunları donduracaklarını söyledi. Tabi bizim hiç bir şeyden haberimiz yok… meğer toplanan dokular analiz ediliyormuş vs… Eşimden dondurmaya değmeyecek miktarda sperm bulunduğunu-bunun ikinci teseyi olduğumuzda 1 adet olduğunu- öğrendik. Bu hüsranın sonunda doktorumuz eşimin tekrar tekrar, sınırsız sayıda bu ameliyatı olabileceğini söyledi (!!!!).
İlk ameliyattan sonra bir yıl bekledik. Bu süre zarfında eşim doktorumuzun önerisiyle çeşitli ilaçlar kullandı. Suda eritme toz şeklinde, hap ve iğneler olmak üzere çok çeşitli ilaçlardı bunlar. Eşim bu ilaçları kullanırken oldukça zorlanıyordu ve işin kötü tarafı işe yarayacaklarına dair içinde hiçbir inanç yoktu. İlginç olan o inanç bende de yoktu. Sadece umut ediyordum.
Doktorumuz ikinci ameliyatımızı Ankara’da Gen-Art Tüp Bebek Merkezi’nde gerçekleştireceğini söyledi. Aynı zamanda benim de tüp bebek için hazırlanacağımı belirtti. Süreç tekrar başlamıştı. Benim tedavimi düzenleyen kadın doğum uzmanı işini en titiz şekilde yapmaktaydı. Doktorum gerçekçi ve güven vericiydi.
İkinci tese bizim için yine hüsranla sonuçlandı. Bu defa hiç bir şey bulunamadı. Ameliyat sonrasında eşimin doktoru umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini, daha uygulayacağı ilaç tedavileri olduğunu söyledi. Hatta bana dönüp “Dokuz kez daha bu ameliyatı gerçekleştirebiliriz, eşinizin sağlığını tehdit edecek hiçbir yan etki söz konusu değil. Sizin için tüp bebek tedavisi zor muydu?” dedi. Ben o ana kadar umut ve heyecandan hiçbir zorluğu hissetmediğimi söyleyince, “bakın dokuz kez daha bu işi gerçekleştirebiliriz” diye tekrar etti. Alanında en iyilerden biri olarak bilinen birinden, aslında bir hekimden böyle bir sözü işitmek gerçekten eşimin de benim de güvenimizi tamamen sarstı. Artık bu doktorla yolumuza devam etmemiz imkansızdı. Hüsran ve hayal kırıklıklarımıza karşın kendisine yine de müteşekkiriz. Bizi GenArt’a getirdi ve buradaki mükemmel doktorlarla tanıştırdı.
Geldiğimiz noktadan itibaren bizi benim kadın doğum uzmanım yönlendirdi. Kendisine sonsuza kadar dualar edeceğim. Doktorluğunun yanında mükemmel bir insandı. Kendisi bize son bir deneme yapmaya karar vermemiz halinde eşimin ameliyatını Müfit Günel Hoca’nın gerçekleştirmesini önerdi. Müfit Hoca’nın tese konusunda son derece hünerli olduğunu, bizim durumumuzda olan bir çok hastada sperm bulabildiğini anlattı.
Üçüncü denememizi yaklaşık 1,5 yıl sonra gerçekleştirmeye karar verdik. Bu arada eşim ilaç kullanmadı. Müfit Hoca eşimin son bir ay içerisinde hap şeklinde bir ilaç kullanmasını istedi o kadar.
Bu sefer eşimin de benim de içimizde bir umut vardı. Bu sefer olacağını hissediyorduk. Tuhaftı gerçekten. İlk iki seferden farklıydı hissettiklerimiz.
Benim tedavi sürecim başladı ve ardından Müfit Hoca eşimin ameliyatını geçekleştirdi. Sperm bulunması halinde benden yumurta toplanacaktı. Eşim ameliyattan çıktı. Beni yanına aldılar. Eşim ameliyat sırasında Müfit Hoca’nın sperm bulamadığını söyledi. Bu sefer önceki ameliyatların aksine her iki testis de açılmıştı. (Bu operasyonda, ilk iki denememizde tek bir testisin açıldığını öğrendik. İkinci testise hiç dokunulmamış. Şaşırtıcıydı! Ama şükür ki dokunulmamış. İkinci testis de açılmış olsaydı belki hiç şansınız olmayacaktı.) Eşim yine büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Bu arada toplanan dokuların analizi yapılmaktaydı. Umudumuzu tamamen yitirdiğimiz son dakikalarda dışarıdan sevgili doktorum, kadın doğum uzmanımızın sesi cıvıldadı. “Bir tane sperm bulundu.” Kendisi içeri hızla girdi ve bize de aynı şeyi tekrarladı. Eşime sarıldım. Gözyaşlarımız sel olmuştu. Hemen beni yumurta toplama işlemine aldılar. Daha sonra bulunan sperm sayısının 9 olduğunu öğrendik. Bu operasyonda (daha önce yapılmayan bir şey) eşimden alınan doku patalojiye gönderildi ve eşimdeki sorunun ne olduğu tam olarak tanımlandı. Ertesi gün 5 adet yumurtanın döllendiği haberi geldi. Bundan iki gün sonra da transfer gerçekleştirildi. Geriye kalan embriyolar da donduruldu.
Ve sonrasında hamileydim. Şu an dünyalar tatlısı bir oğlumuz var. O bizim büyük mucizemiz. Tanrıya her gün binlerce kez şükrediyorum. Oğlumuzu biz nasip etti. Yüce Tanrım isteyen herkesin yolunu açsın. Kimseyi evlat yokluğuyla ve acısıyla sınamasın.
Bize oğlumuzu yüce Tanrım nasip etti. Bu yolda önümüzü açtı. Bu yolda bize sonsuz destek olan, ışığıyla bizi aydınlatan sevgili kadın doğum doktoruma ve beraberinde değerli doktorumuz Müfit Günel Hoca’ya binlerce teşekkürü borç biliriz.
Tüm bunları yaşayan bir çift olarak biz, GenArt’taki doktorlara sonuna kadar güvenilebileceğine inanıyoruz. Biz gerçekten çok ağır vaka idik. Doktorum bana hamile kaldığımda bunun çok büyük bir mucize olduğunu söyledi. Şimdi bu upuzun metni yazdım çünkü biz sorunumuzun çözümünü ararken, onlarca saatimi bizimle benzer şeyleri yaşayıp ta bebek sahibi olabilen çiftlerin olup olmadığını araştırmaya harcadım. Biz gerçeğiz. Herhangi bir tüp bebek merkezinin sitesinde yayınlanan bir röportaj değiliz. Bu soruna çözüm ararken gerçek doktorlarla, sizin bebek sahibi olmanızın insani bir ihtiyaç olduğunu hisseden doktorlarla yolunuza devam edin. Akademisyen mantığıyla, o ilacı, bu ilacı denek üzerinde araştırayım, sonuç ne olacak diye çalışan birine başvurmayı açıkçası şu an biz düşünmeyiz. Çünkü bu derdin ilacı diye bir şey -bizim anladığımız- şu an yok. Testiste sperm varsa ve ehil el onu buluyorsa çok şanslısınız. Bulmuyorsa, doku ölüp gidiyor ve testis dokusu bir daha yerine konulmuyor. Biz bu şansı bulduk. Tanrı derdine deva arayan herkesin yardımcısı olsun…