Son yıllarda dünyada çok önemli bir sorun haline gelen yoksulluk ve bununla nasıl mücadele edileceğine dair çözüm arayışları Mikro Kredi projesini gündeme getirmiştir. Mikro Kredi Projesi; iş yapma fikri olup, küçük bir başlangıç sermayesine ihtiyacı olan yoksullara imkan verilmesi projesidir. Sadece güvene dayanan, teminatsız ve kefilsiz küçük sermaye şeklindeki mikro kredi, yoksulların kendi kendilerine yoksulluktan kurtulmaları için etkili bir stratejidir.
Dünyanın temel bankacılık ilkesini “Ne kadar paran varsa, o kadar para alırsın ve paran yoksa para alamazsın” şeklinde tanımlayabiliriz. Bankalar belki de istemeden bir sınıf insanı kredi verilemez olarak tanımlamaktadır. Halbuki; uygulamalar, teminatsız kredi alan insanların geri ödeme oranlarının kredileri muazzam varlıklarla güvence altına alınanlara oranla çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Gelir durumu iyi olanlar, yasaları kendi çıkarlarına kullanmayı bildiklerinden, yasal yaptırımlara hiç aldırış etmeyebilirler. En alttakiler ise her şeyden korkarlar ve düzgün çalışmaktadırlar.
Mikro Kredi Sistemi “Kişiye yemesi için bir balık vermezsiniz. Onlara nasıl balık tutulmasını da söylemezsiniz. Bunların ötesinde olan, balık tutmak için bir ağ veya kayık kiralamasını veya almasını sağlarsınız.” görüşüne dayanmaktadır. İnsanların yaradılışında bir kabiliyetlerinin olduğunu kabul eden küçük kredi sistemi,insanlardaki atıl kapasitenin açığa çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Mikro kredi ,birbirlerini tanıyan ve grup baskısının oluşabileceği 5 ile 8 kişilik gruplara,grup içindeki fertlere ayrı ayrı verildiği bir sistemdir. Ortak sorumluluk sistemi sayesinde,bu kişiler birbirinin garantörü olmaktadır. Kişinin toplumdaki itibarı ve iş yapma fikri en büyük teminat olarak kabul edilmektedir. En fazla kişi başı 1000 dolar karşılığı kullandırılan krediler bir yıl süreli olarak verilmektedir. Kredi geri ödemesi,haftalık eşit taksitlerle yapılmakta ve daha sonraki kredi kullandırımları eskilerinin sorunsuz olarak ödenmesine bağlı bulunmaktadır.
Türkiye’de Mikro Kredi Projesi :
Türkiye’de ilk kez 2003 yılında Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül tarafından gündeme getirilen mikro kredi projesi Dünya Bankası’nın 500 milyon dolar kredi vermesi ve Başbakanlığında ek olarak 130 milyon dolar bütçe ayırmasıyla hayata geçirilmeye başlanmıştır. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı,Diyarbakır Valiliği ve Grameen Trust İşbirliğiyle Diyarbakır’da 11 Haziran 2003 tarihinde proje uygulanmaya başlanmış ve 18 Temmuz 2003 tarihinde ilk mikro kredi çekleri verilmiştir. Söz konusu krediler 500 milyon tutarında ve 1 yıllık olup haftalık geri ödemelerle verilmiştir. Bugüne kadar geri ödemelerde %100 geri dönüş sağlanmış ve krediden yararlananların tümü taksitlerini ödemiştir.
Türkiye’de nüfusun % 25’i açlık ve % 50’si yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Yoksulluk ve açlık riskiyle karşı karşıya olan grupların başında kadınlar ve işsiz gençler gelmektedir.Mikro kredi uygulamasında da ana hedef kitle olarak bu grup seçilmiştir. Bunun dışında topraksız köylüler ve küçük ölçekli çiftçiler yaklaşık 730 bin ailedir. Bu grup özellikle Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğun olarak bulunmakta olup,ancak karnını doyurabilmektedir. Türkiye’de kanayan bir yara haline gelen sokak çocuklarının sayısı ise 1 milyon kişiden fazladır ve çocuk işçiler ile birlikte bu rakam 4 milyonu bulmaktadır.
Türkiye’de Mikro kredinin uygulanması için şu anda bir kanun taslağı hazırlanmış durumdadır. Çok kısa bir zamanda mecliste kabul edilmesi beklenen bu taslak ile beraber projede yasal bir nitelik kazanacaktır. Başlangıçta Merkez Bankasına benzer bir Mikro Kredi Bankasının kurulup kredilerin buradan kullandırılması düşünülmektedir. Sonraki aşamada ise kurulacak mikro finans kuruluşları tarafından bu krediler verilecektir. Tasarı ile birlikte mikro finans kuruluşlarının anonim şirket şeklinde kurulması ve kuruluş için BDDK’dan izin alınması şartı getirilmiştir.
Bir başka dikkat çeken nokta ise bu kuruluşlara mevduat kabul etme izninin verilmesidir. Tasarının kabul edilmesiyle artık Bankalar ve Özel Finans Kurumları haricinde bu kuruluşlarda mevduat toplayabileceklerdir. Ancak topladıkları mevduat öz kaynaklarının üç katını geçemeyecektir. Ayrıca yabancı para üzerinden işlem yapma yetkileri olmayıp mikro girişimciler dışında başka gerçek ve tüzel kişilere kredi veremeyeceklerdir.
Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’de yoksul kesimin %50’sinin orta gelir seviyesine çıkartılması ve küçükte olsa kendi işlerini yapabilmeleri hedeflenmektedir. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarına çok önemli görevler düşmektedir.
Kaynak:sufizmveinsan.com
Dünyanın temel bankacılık ilkesini “Ne kadar paran varsa, o kadar para alırsın ve paran yoksa para alamazsın” şeklinde tanımlayabiliriz. Bankalar belki de istemeden bir sınıf insanı kredi verilemez olarak tanımlamaktadır. Halbuki; uygulamalar, teminatsız kredi alan insanların geri ödeme oranlarının kredileri muazzam varlıklarla güvence altına alınanlara oranla çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Gelir durumu iyi olanlar, yasaları kendi çıkarlarına kullanmayı bildiklerinden, yasal yaptırımlara hiç aldırış etmeyebilirler. En alttakiler ise her şeyden korkarlar ve düzgün çalışmaktadırlar.
Mikro Kredi Sistemi “Kişiye yemesi için bir balık vermezsiniz. Onlara nasıl balık tutulmasını da söylemezsiniz. Bunların ötesinde olan, balık tutmak için bir ağ veya kayık kiralamasını veya almasını sağlarsınız.” görüşüne dayanmaktadır. İnsanların yaradılışında bir kabiliyetlerinin olduğunu kabul eden küçük kredi sistemi,insanlardaki atıl kapasitenin açığa çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Mikro kredi ,birbirlerini tanıyan ve grup baskısının oluşabileceği 5 ile 8 kişilik gruplara,grup içindeki fertlere ayrı ayrı verildiği bir sistemdir. Ortak sorumluluk sistemi sayesinde,bu kişiler birbirinin garantörü olmaktadır. Kişinin toplumdaki itibarı ve iş yapma fikri en büyük teminat olarak kabul edilmektedir. En fazla kişi başı 1000 dolar karşılığı kullandırılan krediler bir yıl süreli olarak verilmektedir. Kredi geri ödemesi,haftalık eşit taksitlerle yapılmakta ve daha sonraki kredi kullandırımları eskilerinin sorunsuz olarak ödenmesine bağlı bulunmaktadır.
Türkiye’de Mikro Kredi Projesi :
Türkiye’de ilk kez 2003 yılında Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül tarafından gündeme getirilen mikro kredi projesi Dünya Bankası’nın 500 milyon dolar kredi vermesi ve Başbakanlığında ek olarak 130 milyon dolar bütçe ayırmasıyla hayata geçirilmeye başlanmıştır. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı,Diyarbakır Valiliği ve Grameen Trust İşbirliğiyle Diyarbakır’da 11 Haziran 2003 tarihinde proje uygulanmaya başlanmış ve 18 Temmuz 2003 tarihinde ilk mikro kredi çekleri verilmiştir. Söz konusu krediler 500 milyon tutarında ve 1 yıllık olup haftalık geri ödemelerle verilmiştir. Bugüne kadar geri ödemelerde %100 geri dönüş sağlanmış ve krediden yararlananların tümü taksitlerini ödemiştir.
Türkiye’de nüfusun % 25’i açlık ve % 50’si yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Yoksulluk ve açlık riskiyle karşı karşıya olan grupların başında kadınlar ve işsiz gençler gelmektedir.Mikro kredi uygulamasında da ana hedef kitle olarak bu grup seçilmiştir. Bunun dışında topraksız köylüler ve küçük ölçekli çiftçiler yaklaşık 730 bin ailedir. Bu grup özellikle Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğun olarak bulunmakta olup,ancak karnını doyurabilmektedir. Türkiye’de kanayan bir yara haline gelen sokak çocuklarının sayısı ise 1 milyon kişiden fazladır ve çocuk işçiler ile birlikte bu rakam 4 milyonu bulmaktadır.
Türkiye’de Mikro kredinin uygulanması için şu anda bir kanun taslağı hazırlanmış durumdadır. Çok kısa bir zamanda mecliste kabul edilmesi beklenen bu taslak ile beraber projede yasal bir nitelik kazanacaktır. Başlangıçta Merkez Bankasına benzer bir Mikro Kredi Bankasının kurulup kredilerin buradan kullandırılması düşünülmektedir. Sonraki aşamada ise kurulacak mikro finans kuruluşları tarafından bu krediler verilecektir. Tasarı ile birlikte mikro finans kuruluşlarının anonim şirket şeklinde kurulması ve kuruluş için BDDK’dan izin alınması şartı getirilmiştir.
Bir başka dikkat çeken nokta ise bu kuruluşlara mevduat kabul etme izninin verilmesidir. Tasarının kabul edilmesiyle artık Bankalar ve Özel Finans Kurumları haricinde bu kuruluşlarda mevduat toplayabileceklerdir. Ancak topladıkları mevduat öz kaynaklarının üç katını geçemeyecektir. Ayrıca yabancı para üzerinden işlem yapma yetkileri olmayıp mikro girişimciler dışında başka gerçek ve tüzel kişilere kredi veremeyeceklerdir.
Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’de yoksul kesimin %50’sinin orta gelir seviyesine çıkartılması ve küçükte olsa kendi işlerini yapabilmeleri hedeflenmektedir. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarına çok önemli görevler düşmektedir.
Kaynak:sufizmveinsan.com