- 12 Temmuz 2006
- 510
- 2
- 51
Kış geldi gelecek derken, kar ve yağmur beklerken, bahar güzel yüzünü gösterdi bile. Kışta güzel bir mevsim olmasına rağmen doğa da olduğu gibi insanda da bir donukluk yaratıyor. Baharın gelmesi ile birlikte her yer yeşilin tonlarına bürünür, renk renk çiçekler açar. İnsanlar da bir huzur, bir heyecan, bir mutluluk olur. Atar kendini doğaya ve yeşilliğe. Beton yığını olan şehir merkezlerinden, yeşil alanlara çevre köylere gidilir. İzmir’in Kemalpaşa ilçesi de bu anlamda ayrı bir güzelliğe sahiptir. Kemalpaşa’nın yazı da kışı da hoştur. İzmir’e yağmayan kar yarım saatlik mesafe de olan Kemalpaşa’ya yağar ve kar yüzü görmeyen İzmir’ liler Kemalpaşa’ya akın ederler, Karda oynayıp eğlenen insanlar arabaların üzerine yaptıkları kardan adamlarla şehir merkezine gelirler. Yol boyunca onları gören insanlar mutlu olur, gülümserler.
Neyse kışı bir kenara bırakıp bahara dönelim. Kemalpaşa’nın şimdi tam zamanı. Nisan’dan Mayıs sonuna kadar harika bir doğa ile baş başa kalırsınız burada… İzmir’den Bel kahve’ ye kadar çimento fabrikalarının da etkisiyle çok kötü ve sisli bir hava vardır. Bel kahve’den sonra yavaş yavaş temiz havaya geldiğinizi hissedersiniz. Kemalpaşa’yı biraz geçip köylere doğru ilerlediğinizde harika çiçek kokuları ile karışık hava ciğerlerinize dolar. Aman dikkat edin temiz havaya alışık olmayan ciğerleriniz şok olabilir neye uğradıklarını şaşırabilirler. Uzun uzun havayı soluduktan sonra kalacak yeriniz varsa daha çok keyfini sürersiniz Kemalpaşa’nın… Kırlar da gelinciklerin, papatyaların güzelliğine hayran kalırsınız. Kiraz ağaçlarının, ayvaların çiçekleri çok güzeldir. Mayıs sonunda harika kirazlar olur. Napolyon, Salihli cinsi kirazları yemeğe doyamazsınız. İğde ağaçlarının kokusunu ta uzaklarda alabilirsiniz. Eriklerin, şeftalilerin, kayısıların, ayvaların, narların en güzeli en doğalı buradadır. Hele bir de bahçede sebze yetiştiriyorsanız ne mutlu size… Vücudunuza hormonsuz sebze girecek demektir. Eskiden anımsadığınız salatalığın, şeftalinin, domatesin, ayvanın kokusunu alabilirsiniz.
Sabahleyin kuş cıvıltıları ile uyanır, onların mutluluğuna ortak olursunuz. Camı açıp onları dinlediğinizde hiçbir bestecinin besteleyemeyeceği güzellikte nağmeler dinlersiniz. Bir de buna bahçeyi sulamak için açılan kanallardan gelen suyun sesi ve yaprakların hışırtısı karışırsa ayrı bir nağme çıkar ortaya. Şehrin gürültüsünden uzak, temiz hava, bol güneş, taze sebze ve meyve yiyip baharın keyfini çıkarırsınız. Kemalpaşa’ya gelince Kurudere köyünde nazar bozuğu yapımını görmeden dönmek olmaz. 1000 derece ateşin önünde boncuk yapmak… Nasıl bir emektir, nasıl bir uğraştır o… El emeği göz nuru dedikleri tam budur işte.
Kemalpaşa’da her sene kiraz festivalleri yapılır. Eğlenceler düzenlenir, sanatçılar gelir, her bölgeden insanlar şenlik alanlarını doldurur. Piknik yapılır. Günün sonunda yorgun ama mutlu ayrılırsınız festivalden. Kemalpaşa’da Kımız çiftliğine gidip at binebilirsiniz. At sevenler için güzel bir ortam vardır. Ayrıca Karabel ve Yiğitler piknik alanları meşhurdur. Ailenizle akrabalarınızla gelip, evde hazırladığınız yiyecekler ile yaptığınız mangal ile karnınızı doyurursunuz. Ateş yakıp bir de üzerinde çay demlediğiniz mi değmeyin keyfinize… Şöyle güzel bir ağacın gölgesinde şekerleme yapmanın tadına doyamazsınız.
Eee bu kadar anlatmak yeter. Hadi bakalım artık piknik zamanı, güzel bir bahar geçirmeniz dileğiyle…
Neyse kışı bir kenara bırakıp bahara dönelim. Kemalpaşa’nın şimdi tam zamanı. Nisan’dan Mayıs sonuna kadar harika bir doğa ile baş başa kalırsınız burada… İzmir’den Bel kahve’ ye kadar çimento fabrikalarının da etkisiyle çok kötü ve sisli bir hava vardır. Bel kahve’den sonra yavaş yavaş temiz havaya geldiğinizi hissedersiniz. Kemalpaşa’yı biraz geçip köylere doğru ilerlediğinizde harika çiçek kokuları ile karışık hava ciğerlerinize dolar. Aman dikkat edin temiz havaya alışık olmayan ciğerleriniz şok olabilir neye uğradıklarını şaşırabilirler. Uzun uzun havayı soluduktan sonra kalacak yeriniz varsa daha çok keyfini sürersiniz Kemalpaşa’nın… Kırlar da gelinciklerin, papatyaların güzelliğine hayran kalırsınız. Kiraz ağaçlarının, ayvaların çiçekleri çok güzeldir. Mayıs sonunda harika kirazlar olur. Napolyon, Salihli cinsi kirazları yemeğe doyamazsınız. İğde ağaçlarının kokusunu ta uzaklarda alabilirsiniz. Eriklerin, şeftalilerin, kayısıların, ayvaların, narların en güzeli en doğalı buradadır. Hele bir de bahçede sebze yetiştiriyorsanız ne mutlu size… Vücudunuza hormonsuz sebze girecek demektir. Eskiden anımsadığınız salatalığın, şeftalinin, domatesin, ayvanın kokusunu alabilirsiniz.
Sabahleyin kuş cıvıltıları ile uyanır, onların mutluluğuna ortak olursunuz. Camı açıp onları dinlediğinizde hiçbir bestecinin besteleyemeyeceği güzellikte nağmeler dinlersiniz. Bir de buna bahçeyi sulamak için açılan kanallardan gelen suyun sesi ve yaprakların hışırtısı karışırsa ayrı bir nağme çıkar ortaya. Şehrin gürültüsünden uzak, temiz hava, bol güneş, taze sebze ve meyve yiyip baharın keyfini çıkarırsınız. Kemalpaşa’ya gelince Kurudere köyünde nazar bozuğu yapımını görmeden dönmek olmaz. 1000 derece ateşin önünde boncuk yapmak… Nasıl bir emektir, nasıl bir uğraştır o… El emeği göz nuru dedikleri tam budur işte.
Kemalpaşa’da her sene kiraz festivalleri yapılır. Eğlenceler düzenlenir, sanatçılar gelir, her bölgeden insanlar şenlik alanlarını doldurur. Piknik yapılır. Günün sonunda yorgun ama mutlu ayrılırsınız festivalden. Kemalpaşa’da Kımız çiftliğine gidip at binebilirsiniz. At sevenler için güzel bir ortam vardır. Ayrıca Karabel ve Yiğitler piknik alanları meşhurdur. Ailenizle akrabalarınızla gelip, evde hazırladığınız yiyecekler ile yaptığınız mangal ile karnınızı doyurursunuz. Ateş yakıp bir de üzerinde çay demlediğiniz mi değmeyin keyfinize… Şöyle güzel bir ağacın gölgesinde şekerleme yapmanın tadına doyamazsınız.
Eee bu kadar anlatmak yeter. Hadi bakalım artık piknik zamanı, güzel bir bahar geçirmeniz dileğiyle…