Meryem Ana Sendromu !!!!

E

EU1

Ziyaretçi
Doğumdan sonra epey kilo almıştım. Göğsümde ve karnımda çatlaklar vardı. Kendimi hiç beğenmiyor, hatta tek kelimeyle iğrenç buluyordum. Eşim zaman zaman cinsel ilişkiye girmek istediginde onu sert bir dille reddediyordum. Çünkü eşimi, cinsel ilişkimizden zevk aldığı konusunda samimi bulmuyordum.

O halimle beni nasıl arzulayabilirdi ki? Kilolu bir kadın, her tarafında çatlaklar. Sarkık göğüsler de cabası" 28 yaşındaki bankacı N. E. doğum sonrasında cinsel ilişkiden soğumasının nedenlerini böyle anlatıyor.

Bu kez psikiyatri koltuğunda bir erkek oturuyor... özel bir şirkette yönetici olan 35 yaşındaki K. S., eşi doğum yaptıktan cinsel ilişkiden soğumasını bakın nasıl ifade ediyor: "Eşim doğum yaptıktan sonra cinsel yaşantımıza karşı hiçbir ilgim kalmamıştı diyebilirim. Cinsel ilişki benim için artık sadece bir yüktü. Eşim birlikte olmak istediğinde içimi büyük bir sıkıntı kaplıyor ve ondan uzaklaşmaya başlıyordum. Ardından da ipe sapa gelmez konularda saatlerce tartışıyorduk.

Neredeyse boşanma aşamasına gelmiştik. Bir uzmandan yardım almayı düşündük. Öyle ya biz birbirimizi severek evlenmiş ve çok da isteyerek çocuk sahibi olmuştuk. Yanlış olan neydi? Nerde hata yapmıştık? Sorun meğerse eşimi artık sadece bir anne olarak görüyor olmamdan kaynaklanıyormuş... "

Biri kadın, diğeri erkek... İki farklı insan ama sorunları aynı: Doğum sonrasında cinsel yaşamdan soğumak! Peki ama her şey yolunda giderken çiftler doğum sonrasında neden cinsel yaşamdan uzaklaşmaya başlıyor? Biz de sorularımızı Acıbadem Hastanesi Cinsel işlev Bozuklukları Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu ile International Hospital'den Psikolog Ferahim Yeşilyurt'a yönelttik. Uzmanlardan aldığımız bilgilere göre, doğum sonrasında cinsel soğukluk hemen hemen tüm çiftleri etkisi altına alıyormuş. Neyse ki cinsel işlev merkezlerinde uygulanan terapilerde başarılı sonuçlar elde ediliyor ve sorunun ortadan kalkması sağlanıyormuş. Uzmanları dinledik, sorun yaşayanlara kulak verdik. İşte size doğum sonrasında ortaya çıkan cinsel soğukluğun nedenleri ve çözüm önerileri...

1- Cinsel mitler

Mitler, yani yanlış inançlar, eşlerin doğum sonrasında cinsel ilişkiden kaçınmalarında önemli bir faktör. Psikolog Ferahim Yeşilyurt, cinsel isteksizliğin aslında hamilelik döneminde başladığına dikkat çekiyor. Bunun nedeni de eşlerin ilişki sırasında bebeklerine zarar verecekleri endişesini taşımaları. Cinsel birleşme ya da orgazm kasılmalardan dolayı bebeğin kafa travması veya beyin sarsıntısı geçireceği endişesini taşıyan eşler, cinsel yaşamdan uzaklaşmaya başlıyor. Bu tür cinsel mitler yüzünden hamilelik döneminden itibaren bireysel tatminler ön plana çıkıyor ve eşler mastürbasyon yaparak cinsel doyuma ulaşmaya çalışıyor. Aynı sorun doğum sonrasında da devam ediyor. Kadının ilişki sırasında enfeksiyon kapacağı ve emzirme yoluyla hastalığını bebeğine bulaştıracağı kaygısı, eşlerin cinsel yaşamdan uzaklaşmalarına neden oluyor.

Çözümü: Sanılanın aksine cinsel ilişki; riskli hamilelik ve lohusalık dönemi gibi bazı özel durumlar dışında anne ve bebekte herhangi bir sağlık sorununa yol açmıyor. Dolayısıyla hamilelik ve doğum sonrasında cinsel yaşamla ilgili duyduğunuz her şeye inanmayın. Sorunsuz bir cinsel yaşam için hamilelik döneminden önce doktorunuzdan cinsel yaşantınızla ilgili bilgi edinmeyi ihmal etmeyin.

2- Emzirme süresi

Emzirme işlemi, doğum sonrasında daha fazla salgılanan "prolaktin" hormonu sayesinde gerçekleşiyor. Doç. Dr. Cem İncesu, bu hormonun bebeğin emzirilmesinde son derece önemli bir rol üstlendiğini anlatıyor. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Prolaktin aynı zamanda cinsel isteksizliğe ve vajinada kuruluğa yol açabiliyor. Kadın da doğal olarak bu hormonun aşırı salgılandığı emzirme dönemi boyunca cinsel yaşamdan soğumaya başlıyor. Emzirme dönemi bittikten sonra prolaktinin kandaki değeri eski seviyesine düşüyor ve kadın cinsel yaşamdan yine zevk almaya başlıyor.

Çözümü: Bebeğinizi emzirmeye başladıktan sonra cinsel yaşamdan soğumaya başladıysanız veya vajina bölgenizde kuruluk oluşmuşsa bunu olağan karşılayın. Çünkü bu sıkıntınız emzirme dönemi bittikten sonra kendiliğinden ortadan kalkacak. Ancak, bebeğinizi bir süredir emzirmediğiniz halde hala cinsel yaşama karşı bir ilgi duymuyorsanız, eşinizle birlikte bir uzmana başvurun.

3-Yeni döneme uyum

Nihayet 9 ay boyunca özlemle beklenen an geldi ve minik birey dünyaya "merhaba" dedi. Doğumla birlikte, hamilelik döneminde yaşanan sıkıntıların yerini mutluluğa bırakacağı düşünülüyor çoğu kez. Oysa uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme işlemi ve bebeğin sık sık hastalanması derken, özellikle ilk bir yıl ailenin tüm yaşantısı altüst oluyor. Bir başka önemli sorun da, o güne dek sadece birbirlerine odaklanan çiftin, doğumla birlikte tüm ilgiyi çocuğa yöneltmeleri. Artık eskisi kadar ilgi görememekten yakınan eşler zamanla kıskançlık krizine kapılıp evde gergin bir ortam yaratabiliyor. Bir yandan yeni bir hayata uyum sağlamaya çalışmanın sıkıntısı, bir yandan eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı gerginlik eşlerde ciddi bir psikolojik travmaya yol açıyor. Gerginlik ve stres de bilindiği gibi cinsel isteksizliğin baş düşmanlarından biri!

Çözümü: Doğumdan sonraki ilk bir yıllık dönemin her ailede sorunlu geçtiğini bilin ve bunu olağan karşılayın. Dolayısıyla hemen derin bir mutsuzluğa kapılmayın ve hayatınızın zamanla düzene gireceğini bilerek rahatlamaya çalışın.

3- Kavram kargaşası

İhtiraslı öpüşmeler, saatlerce süren ön sevişmeler... Çiftlerin çoğu hamilelik döneminden önce cinsel yaşamlarını utanç ya da kaygı duymadan yaşıyor, her türlü fantezilerini uygulamaktan çekinmiyorlar. Doç. Dr. Cem İncesu, bebeğin doğumuyla birlikte "cinsel partner" imajına birde 'ebeveyn' kavramı eklendiğini belirtiyor. Annelik ve babalık da kutsal bir kavram olduğu için doğum sonrasında 'cinsel partner' imajı erozyona uğramaya başlıyor. Bu kavram kargaşası eşlerin doğum öncesinde yaşadıkları fantezileri ya da çeşitli pozisyonları uygulamaktan kaçınmalarının en büyük nedenini oluşturuyor. Monotonlaşan cinsel yaşam da eşlerin eskisi kadar aynı hazzı almamalarına ve ilişkiden soğumalarına yol açıyor
Çözümü: Eşinizle, erozyona uğrayan "cinsel partner" kavramını yeniden nasıl ön plana çıkartabileceğinizi konuşun. Sonuç alamazsanız, uzman yardımı almayı ihmal etmeyin.

5- Bedensel değişim

Artan kilolar, büyüyen göğüsler ve genişleyen kalçalar... Bedenin doğum sonrasında eski haline dönebilmesi içinse yaklaşık bir yıl gibi uzun bir zaman dilimine gereksinim duyuluyor. Hatta bazı kadınların bedenleri bir daha eski formuna ve zindeliğine kavuşamıyor. Psikolog Ferahim Yeşilyurt, estetik kaygılar yüzünden kendisini beğenmeyen kadının sevişme sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesinin çiftin cinsel yaşamında ciddi sorunlar yarattığına dikkat çekiyor. Bunun aksine bazı kadınlarsa doğum sonrasında sadece çocuklarına odaklanarak eski formuna kavuşmak için hiçbir çaba göstermiyor ve bedenine bakım uygulamayı ihmal ediyor. Aşırı kilolar ve bakımsızlık da eşini eskisi kadar çekici bulmayan erkeğin cinsel yaşamdan uzaklaşmasına neden olabiliyor.

Çözümü: Unutmayın ki siz sadece bir anne değil, aynı zamanda cinsel bir partnersiniz. Dolayısıyla doğum sonrasında eski formunuza kavuşmaya çalışın ve vücudunuza bakım uygulamayı ihmal etmeyin. Tüm çabalarınıza rağmen eskisi kadar fit bir görünüme kavuşamadıysanız, bu sıkıntınızı eşinizle paylaşın. Belki de bedeninizdeki birkaç kiloluk fazlalık eşiniz için hiç de sorun değildir.

6- Erojen bölgeler

Göğüsler ve vajina, cinsel yaşamda erkeği en çok heyecanlandıran iki önemli bölge. Ancak bebeğin doğumuyla bu bölgeler artık tahrik unsuru olma özelliğini kaybetmeye başlıyor. Çünkü doğuma kadar sadece cinsel organ olarak algılanan vajina ve göğüsler, aniden kutsal bir varlık olarak görülen bebeğin doğumunu ve beslenmesini sağlayan bölgelere dönüşüyor. Çiftin cinsel yaşamdan uzaklaşmalanna yol açan bir başka sorun da emzirme dönemi boyunca kadının göğüslerinden sürekli süt boşalması. Tüm bu nedenlerden dolayı vajina ve göğüsleri artık erotik bulmayan erkek, eşinden uzaklaşıyor.

Çözümü: Cinsel ilişkide aldığınız hazzı sadece erotik bölgelerle sınırlandırmayın. Hangi bölgelerinizden uyarıldığınızı birbirinize anlatın ve cinsel ilişki sırasında o noktalara yoğunlaşın. Cinsel birlikteliğinizde fantezilere ver verin, değişik pozisyonlar uygulayın ve her iki bölgeye dokunmadan birbirinize uyarıcı masaj yapın.


 
X