Saat sabahın 7 siydi yine içimi o sıkıntı kaplamıştı.Kafamdan hep aynı düşünce geçiyordu ”Acaba her şey yoluna girecek mi?”
Lavaboya girip elimi yüzümü yıkarken aynadaki yansımamın acınacak bir halde olduğunu fark ettim.Sanki bana “dünyada yaşaman için sana tek bir şans verilmiş.Neden tek bir gününü kendine ayırıp,her sabah kafandan geçen soruyu bir günde olsa unutmayı denemiyorsun…”diyordu.
Birden irkildim.Belki de haklıydı çünkü hergün aynı şeyi yapıyordum.Arabamın anahtarını kaptığım gibi işe gidiyor,kafamı biran olsun kaldırmıyor,akşamda yaşlı annemin yanına uğruyordum.Patronum ve annem için didinirken hem kendimi hem de gelecek planları yaptığım insanı kaybettim.Ama çalışmadan da gelecek planları kuramayacağımı biliyordum.Anneminde dediği gibi “para gelecek ve senin aranda kurulu olan bir köprüdür”.
Hazırlanıp hemen evden çıktım.Bugünü “kaybettiğim ben”e ayıracaktım.İş yerinede hiçbir mazeret sunmadım.
Dar sokaklarda yürürken aslında hergün geçtiğim bu yolların,evlerin,her sabah gördüğüm bu çocukların ne kadar güzel olduğunu fark ettim.
Uçuşan kuşları,kapı önünde laflayan mahalleliyi hatta yeşilliklerin arasında kaçışan kertenkeleleri bile yeni farkediyordum.
2 saatlik yürüyüşten sonra kız kulesinin tepesinde buldum kendimi.Kahvemi alıp kimseyi takmadan oturdum yere.Bana martılar ve narin dalgalar eşlik etti.Saatlerce oturdum,güneşi bile uğurlamıştım artık ve şunları geçirdim aklımdan.”Yıllar sonra birilerine göre değil,kendime göre geçirdim tek bir günümü,meğer dünya ne çok güzellik sunuyormuş bize…Şimdi daha verimli çalışıp daha çok vakit ayırabilirim sevdiklerime.
(Yaşam mücadelesi içindeyken kendinizi ve sevdiklerinizi unutmamanız dileğiyle…
Saat sabahın 7 siydi yine içimi o sıkıntı kaplamıştı.Kafamdan hep aynı düşünce geçiyordu ”Acaba her şey yoluna girecek mi?”
Lavaboya girip elimi yüzümü yıkarken aynadaki yansımamın acınacak bir halde olduğunu fark ettim.Sanki bana “dünyada yaşaman için sana tek bir şans verilmiş.Neden tek bir gününü kendine ayırıp,her sabah kafandan geçen soruyu bir günde olsa unutmayı denemiyorsun…”diyordu.
Birden irkildim.Belki de haklıydı çünkü hergün aynı şeyi yapıyordum.Arabamın anahtarını kaptığım gibi işe gidiyor,kafamı biran olsun kaldırmıyor,akşamda yaşlı annemin yanına uğruyordum.Patronum ve annem için didinirken hem kendimi hem de gelecek planları yaptığım insanı kaybettim.Ama çalışmadan da gelecek planları kuramayacağımı biliyordum.Anneminde dediği gibi “para gelecek ve senin aranda kurulu olan bir köprüdür”.
Hazırlanıp hemen evden çıktım.Bugünü “kaybettiğim ben”e ayıracaktım.İş yerinede hiçbir mazeret sunmadım.
Dar sokaklarda yürürken aslında hergün geçtiğim bu yolların,evlerin,her sabah gördüğüm bu çocukların ne kadar güzel olduğunu fark ettim.
Uçuşan kuşları,kapı önünde laflayan mahalleliyi hatta yeşilliklerin arasında kaçışan kertenkeleleri bile yeni farkediyordum.
2 saatlik yürüyüşten sonra kız kulesinin tepesinde buldum kendimi.Kahvemi alıp kimseyi takmadan oturdum yere.Bana martılar ve narin dalgalar eşlik etti.Saatlerce oturdum,güneşi bile uğurlamıştım artık ve şunları geçirdim aklımdan.”Yıllar sonra birilerine göre değil,kendime göre geçirdim tek bir günümü,meğer dünya ne çok güzellik sunuyormuş bize…Şimdi daha verimli çalışıp daha çok vakit ayırabilirim sevdiklerime.
(Yaşam mücadelesi içindeyken kendinizi ve sevdiklerinizi unutmamanız dileğiyle…
ne güzel yapmışsın canım ya been de bi becerebilsem kendim içim bişeyler yapmayı evlilik ve çocuklardan sonra kendim diye bir şey kalmıyorki ama bazende diyorum bu mazeret değil kızm ömrün geçiyor hareketli bir iş hayatından sonra eve kapanmak zaten yıktı beni bir türlü toparlayamıyorum kendimi iyi geceler canım
emeğine sağlık canım profösyonelce yazılmış bir yazı olmuş
(Yaşam mücadelesi içindeyken kendinizi ve sevdiklerinizi unutmamanız dileğiyle…
sana sonuna kadar katılıyorum..