- 27 Mart 2008
- 2.523
- 8
Marie Antoinette Fransa kraliçesi. 2 Kasım 1755 senesinde Avusturya'nın Viyana şehrinde doğdu. İmparator Francis I ve Marie Thèrès'nin kızıdır. 1770 senesinde Fransa müstakbel kralı Berri Dükü ile evlendi. 1774'te, beraber Fransız tahtına geçtiler. Antoinette hiçbir zaman Fransız olarak kabul edilmedi. Ona “Avusturyalı kadın” lakabı takıldı. Kardinal Louis de Rohan ve Kontes La Motte, Antoinette'in elmas gerdanlığındaki ismini dahi sildirdiler. 1 Ekim 1789'da verilen bir akşam yemeği kabulünde, beyaz kraliyet kokartları başa takılıp, milli kokartlar ayaklar altında çiğnenince Versaille Sarayı devrimciler tarafından işgal edildi. Kraliyet ailesi Paris'e taşındı. 1791 senesine kadar kraliyet ailesi Varenne'de tutuldu. 10 ağustos 1792 senesinde kral ve kraliçenin yetkilerinin kalktığı ilan edildi. Bundan sonra Antoinette Onaltıncı Louis ile birlikte hapiste kaldı. Marie Antoinette, devrim mahkemelerinde devletin parasını Fransa'nın içte ve dıştaki düşmanlarına dağıtmakla suçlandı. Antoinette, büyük bir sebatla devlete sadakatla çalıştığını savundu. Devrimciler tarafından çeşitli hakaretlere maruz kaldı. Hapishanedeki penceresinin önünde hergün öz oğluna “Kahrolsun kraliyet, yaşasın cumhuriyet!” diye bağırtarak manevi eziyetlerde bulundular. 16 Ekim 1793'te Paris'te, giyotinle idam edilerek, öldürüldü.
Viyana'daki Hofburg Sarayı'nda dünyaya geldi. Maria Antonia, I. Francis ve İmparatoriçe Maria Theresa'nın onbeşinci çocukları idi.
Bir iddiaya göre Maria Antonia ve bestekâr Wolfgang Amadeus Mozart daha çocukken tanışmışlardı. Genç Mozart, kraliyet ailesine verdiği bir konser sonrasında ödül olarak ne istediğini soran imparatoriçeden, şaka yollu kızı Marie Antoinette'i istemişti.
Marie Antoinette'in kız kardeşleri çabucak Avrupalı aristokratlarla evlendirildiler. 1748'de Avusturya ile Fransa arasında imzalanan Ekslaşapel Antlaşması (Aix-La-Chapelle) ile iki ülke arasında bir buçuk asırdır devam eden çekişme son buldu. Bunun sonucu olarak, 1756'dan 1763 yılına kadar devam eden Yedi Yıl Savaşları'nda Fransa ve Avusturya müttefik oldular. İttifakın sürekliliğini sağlamak amacıyla, XV. Louis'nin torunu ve veliahtı Louis-Auguste ile Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızlarından birini evlendirmeye karar verdiler. Evlilik sırası gelen iki ablası çiçek hastalığından ölünce henüz 14 yaşında olan Maria Antonia geleceğin XVI. Louis'si Louis-Auguste ile nişanlandı (1769). Genç kızın, Fransız dili, gelenekleri ve saray adabına dair yeterli bilgisi olmadığını farkeden
annesi Maria Theresa, geleceğin Fransa Kraliçesini hemen hızlandırılmış bir eğitime aldı.
19 Nisan 1770'te, Viyana'da, müstakbel eşi Louis-Auguste'nin gıyabında (per procurationem) bir düğünle evlendi. Düğünde damadı, Marie Antoinette'in kardeşi Maximillian temsil etti. Bu damatsız düğünün amacı Marie Antoinette'in Fransa'ya Avusturya arşidüşesi değil, Fransa döfnesi olarak girmesini sağlamaktı. Böylece Fransız halkının onu benimsemesi daha kolay olacaktı. İki gün sonra Viyana'yı ağlayarak terketti. Annesi, "Elveda sevgili kızım. Fransız halkına öyle iyi davran ki, bize melek gönderdi desinler" diyerek uğurladı. 7 Mayıs'ta sadakat sembolü olarak tüm Avusturyalı uşaklarını, kıyafetlerini ve hatta arkadaşlarını geride bırakarak, Fransız kıyafetleri ile, "Döfnes Marie Antoinette" olarak sınırı geçti. Versay şehri, onuruna çiçekler ve ışıklarla bezenmişti.
Versay Sarayı'nda kayındedesi XV. Louis ve kraliyet ailesinin diğer fertleri ile tanıştı. Müstakbel eşi veliaht Louis-Auguste çok utangaçtı. Marie Antoinette'ten sadece bir yaş büyüktü ve henüz romantizm veya cinsellikle tanışmamıştı. Aynı gün, kraliyet şapelinde yapılan gösterişli bir düğünle dünya evine girdiler (16 Mayıs 1770). Düğünden önce Marie Antoinette'e, geleneksel olarak Fransız döfnesine ait olan muhteşem bir mücevher koleksiyonu armağan edildi. Takıların bir çoğu önceki kraliçelere aitti ve toplam değeri 2 milyon livre ediyordu (yaklaşık olarak 625 kg. altın). Ayrıca elmas ve incilerle bezeli bir gelinlik hazırlanmıştı. Törenden sonraki yemekte tıka basa yiyen damat, kendisini daha az yemesi konusunda uyaran krala, "Nedenmiş o? Karnım tok iken çok daha iyi uyuyorum" cevabını verdi. Daha sonra çift, Reims başpiskoposu tarafından kutsanmış yatak odasına götürüldü. Fakat, birkaç sene boyunca cinsel anlamda beraber olmadılar.
Marie Antoinette, evliliğinin ilk yedi yılında hamile kalamadı. Bu durum, Louis-Auguste'nin iktidarsız veya fimozis rahatsızlığından muzdarip olduğu söylentilerinin yayılmasına neden oldu. Küçük bir operasyon geçirdi ve bir sene sonra ilk çocukları dünyaya geldi. Bu arada bu evliliğin düzmece, sahte bir evlilik olduğu suçlamalarıyla karşılaştılar.
Genç döfnes ayrıca, XV. Louis'in metresi, Madam du Barry'nin kötülüklerine hedef oluyordu. Du Barry (asıl adı Jeanne Bécu), avam takımına mensuptu ve sosyete fahişesi iken kralın dikkatini çekmişti. Marie Antoinette, ilk başlarda onu kendine denk görmeyerek kaale almadı ancak zamanla hayatı çekilmez hâle geldi. Du Barry, kral ile Marie Antoinette'in arasını bozmaya başlamıştı.
Sıla hasreti çeken melankolik prenses, en çok kızkardeşi Maria Carolina'yı özlüyordu. Bu özlemini saray halkından Prenses Thérèse de Lamballe ile gidermeye başladı. Prenses Thérèse de Lamballe, zengin ve uysal tabiatlıydı. Ayrıca Marie Antoinette'e çok düşkündü. Thérèse ile tanışmasından kısa süre sonra çok güzel bir aristokrat olan Gabrielle de Polastron (kontes Polignac) ile aralarında sıkı bir dostluk oluştu. Ayrıca kocasının en küçük erkek kardeşi olan X. Charles (Kont d'Artois) ile de çok iyi anlaşıyordu.
Muhtemelen yeterli bilgisi olmadığı ya da ilgi duymadığı için, siyasete hiç karışmadı. Marie Antoinette'i gözetlemek amacıyla annesi Maria Theresa'nın gönderdiği büyükelçi Kont de Mercy d'Argenteau'nun zehir zemberek raporuna göre, Avusturya'nın Fransız siyasetine etkisi konusunda hiçbir şey yapmıyordu.
10 Mayıs 1774 tarihinde, kral XV. Louis'nin çiçek hastalığından ansızın ölmesi üzerine, Louis-Auguste ve Marie Antoinette'in hayatları tamamen değişti. Saray halkı yeni kral XVI. Louis'ye ve kraliçe Marie Antoinette'e bağlılıklarını sunmak için birbiriyle yarıştı. Yeni kral ve kraliçe diz çöküp tanrıya dua etti. Bir iddiaya göre Louis, "Yüce tanrım, bize kılavuzluk et ve bizi koru. Ülkeyi yönetmek için henüz çok genciz" dedi. Kraliçe ondokuz ve kral yirmi yaşında idi.
Taç giyme töreni ve hükümdarlıkMarie Antoinette 1779'da à la Polonaise olarak adlandırılan saray kıyafeti ile. Bu kıyafet çok geniş bir etek kafesinin üzerine giyilirdi. Marie Louise Élisabeth Vigée-Lebrun'un portre çalışması.
"Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler!" sözü XVI. Louis'nin taç giyme töreni, Paris'teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada, Reims'de gerçekleşti. Bu dönemde söylenmiş olan, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" ("Qu'ils mangent de la brioche.") sözü, ya Marie Antoinette'i kötülemek ya da sözü popüler yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mal edilmiştir. Onun tarafından söylendiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Ekmek kıtlığından haberi olduğunda, Marie Antoinette şöyle yazmıştır, "Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam) hayat boyu unutmayacağım."
Yeni kral ve kraliçe, taç giyme töreninin masrafına rağmen, tüm halk tarafından coşku ile karşılandı. XVI. Louis'nin tacı ve Marie Antoinette'in, Paris'in en meşhur modacısı Rose Bertin'e diktirilen elbisesi 7.000 livreye malolmuştu.
Taç giymesinin ardından Marie Antoinette, Choiseul dükü Étienne François'yı saraya tekrar getirmeye çalıştı. Dük François, Marie Antoinette'e olan bağlılığı ve Fransa'nın Avusturya ile müttefik kalmasına verdiği destek nedeniyle Madam du Barry tarafından uzaklaştırılmıştı. Ancak Marie Antoinette onu geri getirme konusunda pek başarılı olamadı. Kral Louis, François'nın sürekli olarak saraya yerleşmesine sıcak yaklaşmadı. Marie Antoinette, daha sonra yakın bir arkadaşı olan Guines dükünü İngiliz büyükelçiliğine atamaya çalıştı. Kral, bu durum için sonradan, "Kraliçeye şunu açık seçik ifade ettim ki, kendisi (Guines dükü) ne İngiliz ne de başka bir büyükelçilikte çalışamaz" dedi. Açıkça görülüyor ki, Marie Antoinette, kocası üzerinde pek bir politik etkiye sahip değildi.
Kraliçenin arkadaş çevresi özenle seçilmişti ve herkese yer yoktu. Bu durum sarayda huzursuzluğa ve gücenmelere neden oluyordu çünkü saray halkının bir kısmı, kraliçenin kendilerini etrafında istemediğini düşünüyordu. Zamanla Marie Antoinette Versay Sarayı'ndaki art niyetli dedikoduların hedefi hâline geldi. Ama bunu hiçbir zaman umursamadı.
Artois'in etkilemesi sonucu, kılık değiştirerek Paris'teki operalara gitmeye başladı. Bu durum kraliçenin gizli sevgilileri olduğu ve onlarla buluşmaya gittiği dedikodularının yayılmasına yol açtı.
Gün geçtikçe daha fazla para harcamaya başladı. Paranın gerçek değeri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Yeni kıyafetler ve pahalı elmaslar satın alıyor, her fırsatta kumar oynuyordu. Yirmi birinci doğumgününde, üç gün üç gece süren bir kumar partisi verdi. Bu süre zarfında el değiştiren paranın haddi hesabı yoktu.
intikam peşinde olan bir takım kişiler tarafından, kraliçenin eşini kayınbiraderi X. Charles (Kont Artois) ile aldattığı dedikoduları yayıldı. Paris'te korsan yayın basan bazı matbaalar, kraliçe ve Artois'i zina yapan aşıklar olarak gösteren mecmualar basmaya başladı. Bu tür yayın yapan ilk mecmuanın adı Les Amours de Charlot et Antoinette idi
Çocukluğu
Viyana'daki Hofburg Sarayı'nda dünyaya geldi. Maria Antonia, I. Francis ve İmparatoriçe Maria Theresa'nın onbeşinci çocukları idi.
Bir iddiaya göre Maria Antonia ve bestekâr Wolfgang Amadeus Mozart daha çocukken tanışmışlardı. Genç Mozart, kraliyet ailesine verdiği bir konser sonrasında ödül olarak ne istediğini soran imparatoriçeden, şaka yollu kızı Marie Antoinette'i istemişti.
Marie Antoinette'in kız kardeşleri çabucak Avrupalı aristokratlarla evlendirildiler. 1748'de Avusturya ile Fransa arasında imzalanan Ekslaşapel Antlaşması (Aix-La-Chapelle) ile iki ülke arasında bir buçuk asırdır devam eden çekişme son buldu. Bunun sonucu olarak, 1756'dan 1763 yılına kadar devam eden Yedi Yıl Savaşları'nda Fransa ve Avusturya müttefik oldular. İttifakın sürekliliğini sağlamak amacıyla, XV. Louis'nin torunu ve veliahtı Louis-Auguste ile Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızlarından birini evlendirmeye karar verdiler. Evlilik sırası gelen iki ablası çiçek hastalığından ölünce henüz 14 yaşında olan Maria Antonia geleceğin XVI. Louis'si Louis-Auguste ile nişanlandı (1769). Genç kızın, Fransız dili, gelenekleri ve saray adabına dair yeterli bilgisi olmadığını farkeden
annesi Maria Theresa, geleceğin Fransa Kraliçesini hemen hızlandırılmış bir eğitime aldı.
EVLİLİĞİ
19 Nisan 1770'te, Viyana'da, müstakbel eşi Louis-Auguste'nin gıyabında (per procurationem) bir düğünle evlendi. Düğünde damadı, Marie Antoinette'in kardeşi Maximillian temsil etti. Bu damatsız düğünün amacı Marie Antoinette'in Fransa'ya Avusturya arşidüşesi değil, Fransa döfnesi olarak girmesini sağlamaktı. Böylece Fransız halkının onu benimsemesi daha kolay olacaktı. İki gün sonra Viyana'yı ağlayarak terketti. Annesi, "Elveda sevgili kızım. Fransız halkına öyle iyi davran ki, bize melek gönderdi desinler" diyerek uğurladı. 7 Mayıs'ta sadakat sembolü olarak tüm Avusturyalı uşaklarını, kıyafetlerini ve hatta arkadaşlarını geride bırakarak, Fransız kıyafetleri ile, "Döfnes Marie Antoinette" olarak sınırı geçti. Versay şehri, onuruna çiçekler ve ışıklarla bezenmişti.
Versay Sarayı'nda kayındedesi XV. Louis ve kraliyet ailesinin diğer fertleri ile tanıştı. Müstakbel eşi veliaht Louis-Auguste çok utangaçtı. Marie Antoinette'ten sadece bir yaş büyüktü ve henüz romantizm veya cinsellikle tanışmamıştı. Aynı gün, kraliyet şapelinde yapılan gösterişli bir düğünle dünya evine girdiler (16 Mayıs 1770). Düğünden önce Marie Antoinette'e, geleneksel olarak Fransız döfnesine ait olan muhteşem bir mücevher koleksiyonu armağan edildi. Takıların bir çoğu önceki kraliçelere aitti ve toplam değeri 2 milyon livre ediyordu (yaklaşık olarak 625 kg. altın). Ayrıca elmas ve incilerle bezeli bir gelinlik hazırlanmıştı. Törenden sonraki yemekte tıka basa yiyen damat, kendisini daha az yemesi konusunda uyaran krala, "Nedenmiş o? Karnım tok iken çok daha iyi uyuyorum" cevabını verdi. Daha sonra çift, Reims başpiskoposu tarafından kutsanmış yatak odasına götürüldü. Fakat, birkaç sene boyunca cinsel anlamda beraber olmadılar.
Veliaht prenses olarak yaşam
Marie Antoinette, evliliğinin ilk yedi yılında hamile kalamadı. Bu durum, Louis-Auguste'nin iktidarsız veya fimozis rahatsızlığından muzdarip olduğu söylentilerinin yayılmasına neden oldu. Küçük bir operasyon geçirdi ve bir sene sonra ilk çocukları dünyaya geldi. Bu arada bu evliliğin düzmece, sahte bir evlilik olduğu suçlamalarıyla karşılaştılar.
Genç döfnes ayrıca, XV. Louis'in metresi, Madam du Barry'nin kötülüklerine hedef oluyordu. Du Barry (asıl adı Jeanne Bécu), avam takımına mensuptu ve sosyete fahişesi iken kralın dikkatini çekmişti. Marie Antoinette, ilk başlarda onu kendine denk görmeyerek kaale almadı ancak zamanla hayatı çekilmez hâle geldi. Du Barry, kral ile Marie Antoinette'in arasını bozmaya başlamıştı.
Sıla hasreti çeken melankolik prenses, en çok kızkardeşi Maria Carolina'yı özlüyordu. Bu özlemini saray halkından Prenses Thérèse de Lamballe ile gidermeye başladı. Prenses Thérèse de Lamballe, zengin ve uysal tabiatlıydı. Ayrıca Marie Antoinette'e çok düşkündü. Thérèse ile tanışmasından kısa süre sonra çok güzel bir aristokrat olan Gabrielle de Polastron (kontes Polignac) ile aralarında sıkı bir dostluk oluştu. Ayrıca kocasının en küçük erkek kardeşi olan X. Charles (Kont d'Artois) ile de çok iyi anlaşıyordu.
Muhtemelen yeterli bilgisi olmadığı ya da ilgi duymadığı için, siyasete hiç karışmadı. Marie Antoinette'i gözetlemek amacıyla annesi Maria Theresa'nın gönderdiği büyükelçi Kont de Mercy d'Argenteau'nun zehir zemberek raporuna göre, Avusturya'nın Fransız siyasetine etkisi konusunda hiçbir şey yapmıyordu.
10 Mayıs 1774 tarihinde, kral XV. Louis'nin çiçek hastalığından ansızın ölmesi üzerine, Louis-Auguste ve Marie Antoinette'in hayatları tamamen değişti. Saray halkı yeni kral XVI. Louis'ye ve kraliçe Marie Antoinette'e bağlılıklarını sunmak için birbiriyle yarıştı. Yeni kral ve kraliçe diz çöküp tanrıya dua etti. Bir iddiaya göre Louis, "Yüce tanrım, bize kılavuzluk et ve bizi koru. Ülkeyi yönetmek için henüz çok genciz" dedi. Kraliçe ondokuz ve kral yirmi yaşında idi.
Taç giyme töreni ve hükümdarlık
"Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler!" sözü XVI. Louis'nin taç giyme töreni, Paris'teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada, Reims'de gerçekleşti. Bu dönemde söylenmiş olan, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" ("Qu'ils mangent de la brioche.") sözü, ya Marie Antoinette'i kötülemek ya da sözü popüler yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mal edilmiştir. Onun tarafından söylendiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Ekmek kıtlığından haberi olduğunda, Marie Antoinette şöyle yazmıştır, "Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam) hayat boyu unutmayacağım."
Yeni kral ve kraliçe, taç giyme töreninin masrafına rağmen, tüm halk tarafından coşku ile karşılandı. XVI. Louis'nin tacı ve Marie Antoinette'in, Paris'in en meşhur modacısı Rose Bertin'e diktirilen elbisesi 7.000 livreye malolmuştu.
Taç giymesinin ardından Marie Antoinette, Choiseul dükü Étienne François'yı saraya tekrar getirmeye çalıştı. Dük François, Marie Antoinette'e olan bağlılığı ve Fransa'nın Avusturya ile müttefik kalmasına verdiği destek nedeniyle Madam du Barry tarafından uzaklaştırılmıştı. Ancak Marie Antoinette onu geri getirme konusunda pek başarılı olamadı. Kral Louis, François'nın sürekli olarak saraya yerleşmesine sıcak yaklaşmadı. Marie Antoinette, daha sonra yakın bir arkadaşı olan Guines dükünü İngiliz büyükelçiliğine atamaya çalıştı. Kral, bu durum için sonradan, "Kraliçeye şunu açık seçik ifade ettim ki, kendisi (Guines dükü) ne İngiliz ne de başka bir büyükelçilikte çalışamaz" dedi. Açıkça görülüyor ki, Marie Antoinette, kocası üzerinde pek bir politik etkiye sahip değildi.
Kraliçenin arkadaş çevresi özenle seçilmişti ve herkese yer yoktu. Bu durum sarayda huzursuzluğa ve gücenmelere neden oluyordu çünkü saray halkının bir kısmı, kraliçenin kendilerini etrafında istemediğini düşünüyordu. Zamanla Marie Antoinette Versay Sarayı'ndaki art niyetli dedikoduların hedefi hâline geldi. Ama bunu hiçbir zaman umursamadı.
Artois'in etkilemesi sonucu, kılık değiştirerek Paris'teki operalara gitmeye başladı. Bu durum kraliçenin gizli sevgilileri olduğu ve onlarla buluşmaya gittiği dedikodularının yayılmasına yol açtı.
Gün geçtikçe daha fazla para harcamaya başladı. Paranın gerçek değeri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Yeni kıyafetler ve pahalı elmaslar satın alıyor, her fırsatta kumar oynuyordu. Yirmi birinci doğumgününde, üç gün üç gece süren bir kumar partisi verdi. Bu süre zarfında el değiştiren paranın haddi hesabı yoktu.
intikam peşinde olan bir takım kişiler tarafından, kraliçenin eşini kayınbiraderi X. Charles (Kont Artois) ile aldattığı dedikoduları yayıldı. Paris'te korsan yayın basan bazı matbaalar, kraliçe ve Artois'i zina yapan aşıklar olarak gösteren mecmualar basmaya başladı. Bu tür yayın yapan ilk mecmuanın adı Les Amours de Charlot et Antoinette idi