- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Lıposuctıon uygulaması, vakumlu bir pompaya bağlı özel tasarlanmış kanüller aracılığıyla vücudun çeşitli bölgelerinden yağ emme tekniği olarak tanımlanıyor. Bu uygulamanın uzman olmayan kişilerce yapılması ciddi tehlikelere yol açabiliyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Erçöçen, liposuctionın uygun şartlarda yapılmamasının yanıklara yol açabildiğini söylüyor. Bu durumda kişide asimetri ve ciltte morluklara bağlı kalıcı koyu lekeler oluşabiliyor. Bazı vakalardaysa önemli miktarda kan kaybı meydana geliyor. Akciğerlere kan pıhtısı atılması da uygulamanın nadir görülen komplikasyonları arasında bulunuyor. Gerekli müdahalenin yapılmaması zatürree ve solunum sıkıntılarına yol açabiliyor. Prof. Dr. Erçöçen, yüz bölgesinde yapılan liposuctionın bu bölgede çok daha az miktarda yağ dokusu bulunduğu için vücutta yapılan liposuctiona göre daha az sorun oluşturduğunu söylüyor. Ancak yüz sinirlerine ve çevredeki damarlara dikkat etmek gerekiyor. Yaş sınırı bulunmamakla birlikte, anestezi ve genel durum açısından yüksek risk grubuna giren küçük ve çok ileri yaş grubu daha fazla özen gerektiriyor.
Kişiye özgü planlanması gerekli
Liposuction uygulaması doğru ellerde yapıldığındaysa her bölgeden iyi sonuç alınıyor. Ancak, bacak ve bilek çevresinde alınması gerekenden fazla yağ alınması durumlarında yüzeyde şekil düzensizlikleri gelişebiliyor. 30-50li yaşlar, deri henüz elastikiyetini kaybetmediği için liposuction uygulaması açısından en uygun yaşlar olarak görülüyor. Daha ileriki yaşlarda, sarkan derinin de çıkarıldığı germe ameliyatlarıyla kombine edilmesi daha iyi bir seçenek olabiliyor. Prof. Dr. Erçöçen, liposuctionın tamamen kişiye özgü planlanması gereken bir girişim olduğunu söylüyor. Bir hasta için 500 cc, yani yarım litre liposuction ile mükemmel bir sonuç elde etmek olasıyken, bir diğer kişide 5 litre liposuction ile istenilen sonucun sağlanması mümkün olmayabiliyor. Alınması gereken miktarı belirleyen kriterin bölgesel deri altı yağ dokusu kalınlığı olduğu belirtiliyor. Plastik cerrahın hastanın beklentilerini iyi anlamak ve yapabileceklerini ona iyi anlatmak zorunda olduğuna dikkat çekiliyor.
Elde edilen yağlar atılmıyor
Son yıllarda artan eğilim, liposuction ile elde edilen yağların atılması yerine, bunların hastanın vücudundaki eksik bölgeler için veya daha genç bir görünüm elde etmek niyetiyle rejenerasyon amaçlı yeniden enjeksiyon şeklinde kullanılması yönünde. Ancak bu uygulamalarda yağın sağ kalım oranı hastadan hastaya değişiyor. Son zamanlarda tıbbi ve teknolojik gelişmeler ışığında alınan yağ dokusunun işlenmesi ve bundan elde edilen kök hücreler ile zenginleştirilmiş yağ dokusunun kullanılmasıyla artık protez ve implant kullanımı gibi zorunlulukların kalmayacağı belirtiliyor. Hastaya tamamen kendi dokusundan elde edilmiş meme büyütme, yüz gençleştirme ve popo dikleştirme gibi işlemler yapılıyor. Bunun bir avantajının da ikinci bir ameliyata gerek kalmadan tek seans içinde birkaç problemin giderilmesi ve işlemin hastaya olan maliyetinin azaltılması olduğuna dikkat çekiliyor.
Erkeklerde meme yağlanmasını gideriyor
Son yıllarda erkeklerin özellikle, jinekomasti adı verilen meme dokularındaki aşırı yağlanmayı gidermeye yönelik operasyona ilgilerinde büyük artış görülüyor. Prof. Dr. Erçöçen, Jinekomasti ve pseudojinekomasti hastalıklarında, liposuction tek başına veya diğer cerrahi işlemlere (karın-uyluk germe gibi) ek olarak kullanılabiliyor diyor. Liposuctiondan estetik amaçlı yağ uzaklaştırılması dışında bazı hastalıklarda biriken yağların alınması için de yararlanılabiliyor. Steroid tedavisi görenlerde veya cushing hastalığı olanlarda özellikle ensede bufalo hörgücü şeklinde toplanan veya vücudun diğer bölgelerinde biriken yağ dokusu hastanın asıl hastalığı kontrol altına alındığında liposuction ile yok edilebiliyor. Halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenfödem hastalığı nedeniyle aşırı derecede irileşen kol veya bacakların inceltilmesinde de liposuctiondan yararlanılabiliyor.
Selülite faydası var mı?
Halk arasında selülit tedavisi için liposuctionın çok etkili bir yöntem olduğuna inanılıyor. Ancak liposuction, her selülit hastasına faydalı olmadığı gibi uzman olmayan kişilerce yapıldığında daha ağır deformasyonlara yol açabiliyor. Selülit tedavisinde en ideal seçeneğin uygulandığı takdirde yağın alınıp atılmasından çok alınan yağın sahaya geri verilmesi yoluyla o bölgenin yağ komposizyonunun yeniden düzenlenmesi olduğu belirtiliyor.
Ameliyatın tekrarı gerekir mi?
Prof Dr. Ali Rıza Erçöçen, ilk seferde doğru işlem yapılması halinde liposuction uygulamasının tekrarına gerek kalmadığını dile getiriyor ve ekliyor: Yeterli miktarda yağın alandan uzaklaştırılması halinde, kişi tekrar kilo alsa bile o bölgelerde yeniden bariz bir yağlanma söz konusu olmayacaktır. Ancak yetersiz yağ alımı söz konusu olduğunda yeni bir uygulamaya ihtiyaç duyulabiliyor. İkinci uygulamanın ilkine göre daha zor ve plastik cerrah için daha fazla tecrübe gerektiren bir durum olduğu belirtiliyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Erçöçen, liposuctionın uygun şartlarda yapılmamasının yanıklara yol açabildiğini söylüyor. Bu durumda kişide asimetri ve ciltte morluklara bağlı kalıcı koyu lekeler oluşabiliyor. Bazı vakalardaysa önemli miktarda kan kaybı meydana geliyor. Akciğerlere kan pıhtısı atılması da uygulamanın nadir görülen komplikasyonları arasında bulunuyor. Gerekli müdahalenin yapılmaması zatürree ve solunum sıkıntılarına yol açabiliyor. Prof. Dr. Erçöçen, yüz bölgesinde yapılan liposuctionın bu bölgede çok daha az miktarda yağ dokusu bulunduğu için vücutta yapılan liposuctiona göre daha az sorun oluşturduğunu söylüyor. Ancak yüz sinirlerine ve çevredeki damarlara dikkat etmek gerekiyor. Yaş sınırı bulunmamakla birlikte, anestezi ve genel durum açısından yüksek risk grubuna giren küçük ve çok ileri yaş grubu daha fazla özen gerektiriyor.
Kişiye özgü planlanması gerekli
Liposuction uygulaması doğru ellerde yapıldığındaysa her bölgeden iyi sonuç alınıyor. Ancak, bacak ve bilek çevresinde alınması gerekenden fazla yağ alınması durumlarında yüzeyde şekil düzensizlikleri gelişebiliyor. 30-50li yaşlar, deri henüz elastikiyetini kaybetmediği için liposuction uygulaması açısından en uygun yaşlar olarak görülüyor. Daha ileriki yaşlarda, sarkan derinin de çıkarıldığı germe ameliyatlarıyla kombine edilmesi daha iyi bir seçenek olabiliyor. Prof. Dr. Erçöçen, liposuctionın tamamen kişiye özgü planlanması gereken bir girişim olduğunu söylüyor. Bir hasta için 500 cc, yani yarım litre liposuction ile mükemmel bir sonuç elde etmek olasıyken, bir diğer kişide 5 litre liposuction ile istenilen sonucun sağlanması mümkün olmayabiliyor. Alınması gereken miktarı belirleyen kriterin bölgesel deri altı yağ dokusu kalınlığı olduğu belirtiliyor. Plastik cerrahın hastanın beklentilerini iyi anlamak ve yapabileceklerini ona iyi anlatmak zorunda olduğuna dikkat çekiliyor.
Elde edilen yağlar atılmıyor
Son yıllarda artan eğilim, liposuction ile elde edilen yağların atılması yerine, bunların hastanın vücudundaki eksik bölgeler için veya daha genç bir görünüm elde etmek niyetiyle rejenerasyon amaçlı yeniden enjeksiyon şeklinde kullanılması yönünde. Ancak bu uygulamalarda yağın sağ kalım oranı hastadan hastaya değişiyor. Son zamanlarda tıbbi ve teknolojik gelişmeler ışığında alınan yağ dokusunun işlenmesi ve bundan elde edilen kök hücreler ile zenginleştirilmiş yağ dokusunun kullanılmasıyla artık protez ve implant kullanımı gibi zorunlulukların kalmayacağı belirtiliyor. Hastaya tamamen kendi dokusundan elde edilmiş meme büyütme, yüz gençleştirme ve popo dikleştirme gibi işlemler yapılıyor. Bunun bir avantajının da ikinci bir ameliyata gerek kalmadan tek seans içinde birkaç problemin giderilmesi ve işlemin hastaya olan maliyetinin azaltılması olduğuna dikkat çekiliyor.
Erkeklerde meme yağlanmasını gideriyor
Son yıllarda erkeklerin özellikle, jinekomasti adı verilen meme dokularındaki aşırı yağlanmayı gidermeye yönelik operasyona ilgilerinde büyük artış görülüyor. Prof. Dr. Erçöçen, Jinekomasti ve pseudojinekomasti hastalıklarında, liposuction tek başına veya diğer cerrahi işlemlere (karın-uyluk germe gibi) ek olarak kullanılabiliyor diyor. Liposuctiondan estetik amaçlı yağ uzaklaştırılması dışında bazı hastalıklarda biriken yağların alınması için de yararlanılabiliyor. Steroid tedavisi görenlerde veya cushing hastalığı olanlarda özellikle ensede bufalo hörgücü şeklinde toplanan veya vücudun diğer bölgelerinde biriken yağ dokusu hastanın asıl hastalığı kontrol altına alındığında liposuction ile yok edilebiliyor. Halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenfödem hastalığı nedeniyle aşırı derecede irileşen kol veya bacakların inceltilmesinde de liposuctiondan yararlanılabiliyor.
Selülite faydası var mı?
Halk arasında selülit tedavisi için liposuctionın çok etkili bir yöntem olduğuna inanılıyor. Ancak liposuction, her selülit hastasına faydalı olmadığı gibi uzman olmayan kişilerce yapıldığında daha ağır deformasyonlara yol açabiliyor. Selülit tedavisinde en ideal seçeneğin uygulandığı takdirde yağın alınıp atılmasından çok alınan yağın sahaya geri verilmesi yoluyla o bölgenin yağ komposizyonunun yeniden düzenlenmesi olduğu belirtiliyor.
Ameliyatın tekrarı gerekir mi?
Prof Dr. Ali Rıza Erçöçen, ilk seferde doğru işlem yapılması halinde liposuction uygulamasının tekrarına gerek kalmadığını dile getiriyor ve ekliyor: Yeterli miktarda yağın alandan uzaklaştırılması halinde, kişi tekrar kilo alsa bile o bölgelerde yeniden bariz bir yağlanma söz konusu olmayacaktır. Ancak yetersiz yağ alımı söz konusu olduğunda yeni bir uygulamaya ihtiyaç duyulabiliyor. İkinci uygulamanın ilkine göre daha zor ve plastik cerrah için daha fazla tecrübe gerektiren bir durum olduğu belirtiliyor.