Birkaç gündür bizdeki “küsmek” fiilinin Batı dillerindeki karşılığını arıyorum.
Hani sürekli kullandığımız; “Ben ona küsüm!” ya da “Küs öldüler!” vs. gibi bin bir biçime soktuğumuz, hayatımızın temel davranışlarından birisi.
“Küslerin barışması” için bayram günlerini beklemek bir âdetimiz.
“Küstüm show” bile var bizde.
Ama inanın ki Batı dillerinde “küsme”nin karşılığını bir türlü bulamıyorum.
Buna yakın, kızma vs. benzeri kelimeler var ama bizdeki gibi bir kişinin ötekiyle konuşmaması, bütün ilişkilerini kesmesi, yüz yüze gelmeyi reddetmesi gibi durumların tümünü birden anlatan bir kelime bulmak mümkün olmuyor.
Oysa bizde “Kırıldım, küstüm, incindim” diye şarkı bile var.
“Küstüm siye” denilerek nakarat tutulan halk türküleri de mevcut.
Bizler çocukluktan itibaren küsmenin, en önemli âdetlerden biri olduğunu öğrenerek yetişir ve arkadaşlarımıza sık sık küseriz.
İşaret parmağımızı orta parmağımızın üstüne koyarak yaptığımız bir hareket de vardır bunun için.
Bu kilitli parmakları uzatır ve “Boz!” deriz. Sonra da birbirimizi görmezden geliriz.
Siyasetçilerimiz ya da devlet kurumlarının başındakiler de sık sık birbirine küser.
Yani küsmek bizim temel kavramlarımızdan birisi.
Batı dillerinde bunun tam karşılığının bulunmaması, sadece dil değil bir kültür farkını gösteriyor.
***
Her kavram her dilde bulunmaz.
Eğer bir toplumda kavramın kendisi yoksa kelimesi de mevcut değildir. İnsanoğlu genellikle ana dilinde kelimesi bulunmayan kavramları da yok sayar. Daha doğrusu böyle bir şeyin varlığının bile farkına varamaz.
Bu yüzden diler arasında birbirine çevrilemeyecek farklar oluşur.
Bu farklar da o toplum hakkında ipucu verir bize.
***
Bunun üzerinde bu kadar duruyor olmamın özel bir nedeni de var.
Biliyor musunuz; ben hayatımda hiç kimseye küsmedim.
Bana küsenler, konuşmayanlar, görünce başını çevirenler olurdu eskiden.
Son yıllarda böyle davranışlara bir tek Meclis’te Baykal yandaşlarında rastladım.
Ben onu eleştirdiğim zaman bazı yakınları, Meclis’te yüz yüze gelince bile başlarını çeviriyorlardı.
Şimdi bu zatların büyük bölümü Baykal’a karşı mücadele veriyor.
Yani şimdi de ona küstüler.
Çünkü küsme alışkanlıkları var.
***
Küsmek ne yazık ki bizim kültürümüzün temel davranışlarından birisi.
Ve Batı dillerinde tam olarak karşılığı yok.
Dünya demek isterdim ama her dili inceleme olanağım bulunmadığı için Batı’yla sınırlı tutuyorum.
Hem belki de bu kelime, herkesin birbirini dövdüğü Tayvan meclisinde mevcuttur.
Zülfü Livaneli
Hani sürekli kullandığımız; “Ben ona küsüm!” ya da “Küs öldüler!” vs. gibi bin bir biçime soktuğumuz, hayatımızın temel davranışlarından birisi.
“Küslerin barışması” için bayram günlerini beklemek bir âdetimiz.
“Küstüm show” bile var bizde.
Ama inanın ki Batı dillerinde “küsme”nin karşılığını bir türlü bulamıyorum.
Buna yakın, kızma vs. benzeri kelimeler var ama bizdeki gibi bir kişinin ötekiyle konuşmaması, bütün ilişkilerini kesmesi, yüz yüze gelmeyi reddetmesi gibi durumların tümünü birden anlatan bir kelime bulmak mümkün olmuyor.
Oysa bizde “Kırıldım, küstüm, incindim” diye şarkı bile var.
“Küstüm siye” denilerek nakarat tutulan halk türküleri de mevcut.
Bizler çocukluktan itibaren küsmenin, en önemli âdetlerden biri olduğunu öğrenerek yetişir ve arkadaşlarımıza sık sık küseriz.
İşaret parmağımızı orta parmağımızın üstüne koyarak yaptığımız bir hareket de vardır bunun için.
Bu kilitli parmakları uzatır ve “Boz!” deriz. Sonra da birbirimizi görmezden geliriz.
Siyasetçilerimiz ya da devlet kurumlarının başındakiler de sık sık birbirine küser.
Yani küsmek bizim temel kavramlarımızdan birisi.
Batı dillerinde bunun tam karşılığının bulunmaması, sadece dil değil bir kültür farkını gösteriyor.
***
Her kavram her dilde bulunmaz.
Eğer bir toplumda kavramın kendisi yoksa kelimesi de mevcut değildir. İnsanoğlu genellikle ana dilinde kelimesi bulunmayan kavramları da yok sayar. Daha doğrusu böyle bir şeyin varlığının bile farkına varamaz.
Bu yüzden diler arasında birbirine çevrilemeyecek farklar oluşur.
Bu farklar da o toplum hakkında ipucu verir bize.
***
Bunun üzerinde bu kadar duruyor olmamın özel bir nedeni de var.
Biliyor musunuz; ben hayatımda hiç kimseye küsmedim.
Bana küsenler, konuşmayanlar, görünce başını çevirenler olurdu eskiden.
Son yıllarda böyle davranışlara bir tek Meclis’te Baykal yandaşlarında rastladım.
Ben onu eleştirdiğim zaman bazı yakınları, Meclis’te yüz yüze gelince bile başlarını çeviriyorlardı.
Şimdi bu zatların büyük bölümü Baykal’a karşı mücadele veriyor.
Yani şimdi de ona küstüler.
Çünkü küsme alışkanlıkları var.
***
Küsmek ne yazık ki bizim kültürümüzün temel davranışlarından birisi.
Ve Batı dillerinde tam olarak karşılığı yok.
Dünya demek isterdim ama her dili inceleme olanağım bulunmadığı için Batı’yla sınırlı tutuyorum.
Hem belki de bu kelime, herkesin birbirini dövdüğü Tayvan meclisinde mevcuttur.
Zülfü Livaneli