- 12 Temmuz 2006
- 2.706
- 26
Kuğu gölü kalesi
Gece telefon:
"Yetişin Kuğulu Park'ı yıkıyorlar!"
Geçen ay "Yetişin Ankara'yı yıkıyorlar" diye başlık atmıştım ya; o feryadın aynısı...
Kalktım, gittim.
Bir köşede AKP'li Büyükşehir'in kepçeleri duruyor. Karşı köşede CHP'li Çankaya Belediyesi'nin greyderleri barikat örmüş, kavakları bekliyor.
İsmet Paşa'nın deyişi malum:
"Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz".
Bir avuç Ankaralı kendini siper etmiş "Kuğu gölü kalesi"ni savunuyor.
Ellerinde bir pankart:
"Kuğulu Park Ankaralılarca koruma altına alınmıştır."
Radyolar haykırıyor; kentliler bağırıyor, arabalar geçiyor çığlık çığlığa...
Nihayet!
"Ah kavaklar!"
Nihayet kentli, kentinin kaderine el koyuyor.
Aylardır başkent devasa bir otoyola çevrildi.
Kenti ağaçlar yerine araçlara teslim etmek için yollar 8 şeride çıkarıldı, altlı üstlü geçitler uğruna parklar harcandı.
Kavaklıdere'nin dereleri kurutuldu, kavakları budandı.
Ve sıra Kuğulu Park'a geldi.
O Kuğulu ki, Ankaralı'nın hafızasında bir rüya parkıdır.
Narin kuğuları ve tarihi kavaklarıyla nice unutulmaz randevunun mekânıdır. Şehir merkezindeki yegâne nefes alma alanıdır.
Güzelim park ilkin 70'lerde budandı; tam ortasından asfaltlandı.
Şimdi de geri kalan bir avuç havuzla kavak ve heykellere göz diktiler.
Ağaçta bir çocuk pankartı diyor ki:
"Annemle babam burada tanıştılar, âşık olup evlendiler. Parkımı vermem".
"Beni hoyrat bir makasla/ eski bir fotoğraftan oydular" diye "Kavaklar"a ağıt yakan Metin Altıok gibiyiz; hoyrat makas çocukluk fotoğraflarımızdan oyuyor yaşlı kavaklarımızı...
Ucundan azıcık
Sabah, Başkan Melih Gökçek'in bir pankartıyla uyandık:
"Yol yapımıyla Kuğulu Park'a bir şey olmayacak".
Öyleyse niye Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvuruldu ve o utanç verici karar alındı?
Bakın ne diyor:
"Belediyenizin başvurusunu inceledik. Kuğulu Park'ın Atatürk Bulvarı'na bakan kısmına tecavüzün minimum müdahale gerektirecek şekilde düzenlenmesine..."
"Minimum tecavüz" nasıl oluyor?
Parkımız, tecavüzcüyle baş başa bırakılıyor ve ne kadar ırzına geçileceği tecavüzcünün insafına bırakılıyor.
"Tecavüzcü"nün niyeti projede var:
"Kaldırımdan itibaren 9 santim girilecek."
Yani kavaklar kurban edilecek.
Ne hakla baylar bayanlar?
Sizden eski, bu şehirde o kavaklar!..
Hiç bize sordun mu?
"Ben yaptım oldu" zihniyeti, kente ilişkin karar alırken kentliye sorma gereği duymuyor.
Biz yaşamıyor muyuz burada?..
Sor bakalım; yol mu istiyoruz park mı; araç mı ağaç mı?
Bir belediye, kentlisine, yayasına bu kadar saygısız olabilir mi?
Ankara, bile bile ölümlü kazaların başkenti haline getirilebilir mi?
Başkent nihayet bunlara hayır dedi.
Ankaralı gece yarısı kopup geldi.
Avukatlar tez davranıp yürütmeyi durdurma kararı çıkardı. Dileriz Kuğu gölü kalesi'ndeki bu direniş daim olur.
Ankaralı parklarını, kuğularını, kavaklarını gözü gibi savunur.
Ve yol meraklıları sonunda yolcu olur.
CAN DÜNDAR (17.08.2006)
Gece telefon:
"Yetişin Kuğulu Park'ı yıkıyorlar!"
Geçen ay "Yetişin Ankara'yı yıkıyorlar" diye başlık atmıştım ya; o feryadın aynısı...
Kalktım, gittim.
Bir köşede AKP'li Büyükşehir'in kepçeleri duruyor. Karşı köşede CHP'li Çankaya Belediyesi'nin greyderleri barikat örmüş, kavakları bekliyor.
İsmet Paşa'nın deyişi malum:
"Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz".
Bir avuç Ankaralı kendini siper etmiş "Kuğu gölü kalesi"ni savunuyor.
Ellerinde bir pankart:
"Kuğulu Park Ankaralılarca koruma altına alınmıştır."
Radyolar haykırıyor; kentliler bağırıyor, arabalar geçiyor çığlık çığlığa...
Nihayet!
"Ah kavaklar!"
Nihayet kentli, kentinin kaderine el koyuyor.
Aylardır başkent devasa bir otoyola çevrildi.
Kenti ağaçlar yerine araçlara teslim etmek için yollar 8 şeride çıkarıldı, altlı üstlü geçitler uğruna parklar harcandı.
Kavaklıdere'nin dereleri kurutuldu, kavakları budandı.
Ve sıra Kuğulu Park'a geldi.
O Kuğulu ki, Ankaralı'nın hafızasında bir rüya parkıdır.
Narin kuğuları ve tarihi kavaklarıyla nice unutulmaz randevunun mekânıdır. Şehir merkezindeki yegâne nefes alma alanıdır.
Güzelim park ilkin 70'lerde budandı; tam ortasından asfaltlandı.
Şimdi de geri kalan bir avuç havuzla kavak ve heykellere göz diktiler.
Ağaçta bir çocuk pankartı diyor ki:
"Annemle babam burada tanıştılar, âşık olup evlendiler. Parkımı vermem".
"Beni hoyrat bir makasla/ eski bir fotoğraftan oydular" diye "Kavaklar"a ağıt yakan Metin Altıok gibiyiz; hoyrat makas çocukluk fotoğraflarımızdan oyuyor yaşlı kavaklarımızı...
Ucundan azıcık
Sabah, Başkan Melih Gökçek'in bir pankartıyla uyandık:
"Yol yapımıyla Kuğulu Park'a bir şey olmayacak".
Öyleyse niye Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvuruldu ve o utanç verici karar alındı?
Bakın ne diyor:
"Belediyenizin başvurusunu inceledik. Kuğulu Park'ın Atatürk Bulvarı'na bakan kısmına tecavüzün minimum müdahale gerektirecek şekilde düzenlenmesine..."
"Minimum tecavüz" nasıl oluyor?
Parkımız, tecavüzcüyle baş başa bırakılıyor ve ne kadar ırzına geçileceği tecavüzcünün insafına bırakılıyor.
"Tecavüzcü"nün niyeti projede var:
"Kaldırımdan itibaren 9 santim girilecek."
Yani kavaklar kurban edilecek.
Ne hakla baylar bayanlar?
Sizden eski, bu şehirde o kavaklar!..
Hiç bize sordun mu?
"Ben yaptım oldu" zihniyeti, kente ilişkin karar alırken kentliye sorma gereği duymuyor.
Biz yaşamıyor muyuz burada?..
Sor bakalım; yol mu istiyoruz park mı; araç mı ağaç mı?
Bir belediye, kentlisine, yayasına bu kadar saygısız olabilir mi?
Ankara, bile bile ölümlü kazaların başkenti haline getirilebilir mi?
Başkent nihayet bunlara hayır dedi.
Ankaralı gece yarısı kopup geldi.
Avukatlar tez davranıp yürütmeyi durdurma kararı çıkardı. Dileriz Kuğu gölü kalesi'ndeki bu direniş daim olur.
Ankaralı parklarını, kuğularını, kavaklarını gözü gibi savunur.
Ve yol meraklıları sonunda yolcu olur.
CAN DÜNDAR (17.08.2006)