2004 yılı belediye seçimleri yeşil günlerimden bir anı…
Profesyonel iş yaşamı insanı her renkle tanıştırıyor. Ama yeşil rengin içine başka renkler de karışmıştı bu sefer. Üstelik, yeşil sarıklılar olmuş kravat sarıklı.
Sponsorları bol!
Yerel seçimlerin ele geçirilişinin düğün töreni var..
Kırpık bıyıkları, gümüş alyansları, ceplerinde tespihleri ile; baleden, operadan söz ediyorlar!
Aziz Nesin'in bir oyunu geldiğinde, tiyatro sevdaları kabarıyor!
‘Entel islam' diye bir kavramdan söz ediyorlar, arada bir.
Caz dinlemesi, bir ressam tarzı giyimi ile dikkat çeken İl Başkanlarının, entel görünmesine ‘cazz' diyorlar… Hikaye….
Namaz-niyaz…Türbanlar afora..
Eller sıkıla..
"Üç maymunu oynamak" ise ilkeleri..
Seçim için hazırlanan modern görünümlerinin yanlarında, Mustafa Kemal'in de portreleri yer alıyor…
Basın uğramasa o portreler de afora!
Mustafa Kemal'in ilkelerinin ne denli önemli olduğunu söylüyorlar, bazı ziyaretlerde! Özellikle içlerinden seçtikleri ‘devletçilik, milliyetçilik, laiklik' ilkelerinin önemine dikkat çekiyorlar. Bu ilkelerin ne denli ‘yanlış' anlatıldığından söz ediyorlar.
Kapalı kapılarda, ‘Konya mitingi' ile övünüyorlar.
"Kim olursan ol gel diyorlar" Mevlana'yı kucaklayarak…
Seçimlerin dayanılmaz cazibesi büyülüyor hepimizi!! Laylay lom! Yaşam ne güzel, ohh karıştı mı ne bütün renkler! Gerçek mi tüm bunlar, yoksa seçim cazibesi sanrısımı yaşıyoruz hep birlikte?
İşte bu kravatlı sarıkların içinde, "Şeyh Bedrettin'in varidat'ını okuyan biri var ki…
Her gününü yazıyor, kaçırmadan.…
Gıkları çıkmıyor.
Kadınları, seçim bürolarına hava kararmadan girmiyorlar…
Türbanları ile dikkat çekmemek için…
Sekreter …. Attı türbanı 20 gün önce..
Ancak karanlığı çoook seviyorlar, çoook..
Karardı mı hava, çıkıyorlar birer birer gerçeğin aynasından, öteki dünya alemine!..
Kravat sarıklı ile yeşil sarıklı ve şalvarlılar, ‘seçim bürosunu ‘ medreseyse çeviriyorlar.
Bakıyorum da, kartel medyada seçim anketleri yapılıyor,
AKP'nin birinci parti siparişleri veriliyor!...
Medya birinci güç olunca, ampulün ışığını yakıyor !
İktidarın yerel seçim telaşı bir başka.
Milli illeri yaratma yarışı ! …
Başkent en önemli örnekleri zira …
AKP'li Tayyip de belediye başkanlığından gelmedi mi?
Güçlü bir muhalefet olmayınca da yeşil de çok renklilik yaşanırken, diğer renkler cılızlaşıyor!
Solun mavisi yeşilin gömleği oluveriyor!
Birde tespihli güvercinler var!
Sarıklı kravatlılar seçim meydanında…
Üstelik kırmızı renkler hakim, kravatlarda..
Takım giysilerin ceplerinde tespihler çıkıyor, armağan…
Boyum kadar tespihlerle doluyor bir anda seçim bürosunun masası…
Ya benim yaptığım hata affedilir cinsten değil…
Milli gün! Cumanın milli saatini ayarlayacaksın…
Gel de milli saatte seçim gezisini denk getir!..
Olmazzzzz….dediler!
Haklılar o saat zaten propaganda .
Ayakkabılar cami kapısında…
‘Allahım şu seçimi bir kazanalım cami-belediyeler olacak"…
Olmadı mı?!
-İstanbul'da çocukcami parkı , mecliste!..-
Tabi ki, basınında kar ettiği andır, reklamlar, boy boy eski Türk filmleri afişlerine beş basan portreler…
Duruşlar, sol el takım elbisenin cebinde(!), kırpık bıyıklar, kırmızı kravatlar.
Söyleyin takım elbisesinin cebine tek elini sokan hangi millet- adam vardır ?
Tabi ki, iktidar partisi de AKP olunca, yerel seçimlerde belediye adaylarına destek çoook…
Güç iktidara dayanıyor, Ak-bal meselesi.
"Gördünüz işte, denediniz, diğerlerinin hallerini" manzaraları …
Sol partiler ise cılızlaştı, üşüdüler …
Kravatlı sarıklılar da yeşil sermaye gücü olunca, belediye adaylarının seçim büroları yeşilin her rengine bürünüveriyor …
Televizyoncuların biri geliyor, biri gidiyor;
Kapalı kapılar ardında "reklam-haber görüşmeleri"…
Seccade ve tespihler ise dolaplarda..
Biri var ki, Erbakan hocanın bir dönem sağ kollarındanmış, toz attırıyor büroda…
O geldiği an açık kapılar kapanıyor, içerde "üç maymunu oynamanın" provalarını anlatıyor…
Adam diyor, ‘Kazanıncaya kadar ayıya dayı diyeceğiz" …
Laiklik sözü ise her daim ağızlarında …
Hele bir belediye seçimi olsun, haç yolları da açılacak…
Öyle değil mi,? Erbakan hocamız hacı adam…
Başbakan da…
Unakıtandan diğer bakanlara bakın hele…
Hele bir bakan var ki, siyah-beyaz türk filmlerinden fırlamış…
Fotokopi bıyıklılardan değil, Ayhan Işık sureti ile siyah gür bıyığı ile dikkat çekiyor..
Dernekler, Kültür merkezleri, kulüpler, sendikalar, muhtarlıklar, esnaf odaları , ilk önce ziyaret edilecek yerler..
Mahalleler de varoşlar…Nasıl olsa her ilçenin bir varoşu var..
Yaza ne kalmış, beş çuval kömür ver…
Çay, un, şeker taşınacak yerler…
Sponsorları bol..
Sandalyeden paltoyu asacak askılığa, çay -şekere kadar sponsorlar karşılıyor.
Tabi büro elamanlarının da maaşları bilinmeyen sponsorlardan ödeniyor.…
Bilgisayar geliyor, üzerinde yeşilli amblem.
Büroya birileri gelir, büzüşür bir sandalyeye.
‘bir şey mi istediniz?"
-yok bacım, Abiye beklerim, sen bak işine.
Anlarsın ki, işsizdir, iş vaadi için dalmıştır seçim bürosuna..
Abi gelir;
"Sen on günde bir uğra, kazanacağız işin tamam"…
Bu kaçıncı kişi, on gün sonra büroda insan tozu bile kalmayacak!
Vicdanın istediği kadar inlesin …
Gündem dolu. Bir gün baktım gündeme girmeyen bir yer daha var; Hahambaşı ziyaret edilecek! Randevu alınmış…Yüzyıla dayanan Bursalı olarak Hahamın ziyaretine gönüllü katılıyorum.
Kiliselerinde ağırlanıyoruz…
Konu din…
Sökülüyor diller,
"önce din, sonraaaa…" sözlerinde buluşuluyor!
Hahambaşı ayinlerde içilen özel şaraptan getiriyor da, sadece bakılıyor!
Haham dertli;
Geçmişleri 500 yıla dayanıyor, nüfusları azalıyor…
Her geçen gün ayine katılım azalmış…
Hacılardan birinin gözleri parlıyor da, duygulu adam sanılıyor!
Hahambaşı, kiliselerinin yanlarını saran içkili restoranlardan dert yanıyor.
Kilisenin kapısından çıkmamızla birlikte, kilisenin nasıl cami olacağı projesi üzerinde konuşmalar başlıyor; cılız ses tonu ile konuşan el göz hareketleri …
İçkili restoranlar yok edilecek !...
Seçim sonrası yeşilli belediyeler kırmızı noktalı ilan etti, restoranları..
Genelevler gibi restoranlar da kent dışına…
Velhasıl, yeşillin bu denli renkli olduğuna hiç tanık olmamıştım…