Kordon Kanı Neden Saklanır?
KORDON KANININ SAKLANMASI GERÇEKTEN GEREKLİ Mİ?
İleride, bebekleri kanser olur endişesiyle bebeklerinin kordon kanını saklatmak isteyen çiftlere verilen cevap genellikle oldukça uzun ve teknik bilgilerle doludur. Bununla birlikte, bu sorunun en kısa cevabı; herşey tam açıklığa kavuşturulmuş olmasa da halen ve gelecekte hayat kurtarıcı yararları olabilecek potansiyelde bir yatırımdır.
Bu gün için, allojenik ( kişinin kendisinden alınmamış, üçüncü şahıslardan alınan) hemopoetik kök hücre naklinin kullanılabileceği hastalıkların listesi aşağıdadır;
Allojenik kök hücre tedavisini gerektiren kanser dışı hastalıklar
Konjenital veya idiyopatik aplastik anemi
Orak hücreli anemi
Majör talasemi
Fancomi anemisi
Blackfan- diamond sendromu
Metabolik depo hastalıkları
Allojenik kök hücre tedavisini gerektiren habis hastalıklar
Akut miyeloid lösemiler
Akut lenfoblastik lösemiler
Kronik myeloid lösemiler
Miyelodisplastik lösemiler
Nöroblastoma
Göbek kordonu kanının hemopoetik sisteme ait kök hücreleri barındırdığının keşfedilmesinin üstünden yaklaşık 30 sene geçti. Ve bu zaman zarfında anlaşılmıştır ki, kök hücrelerin donorden alınan kemik iliğine kıyasla avantajları artık çok nettir. Kemik iliğine kıyasla çok kolay ulaşılabilmesi ve doku uyumu sağlama oranının da çok yüksek olması büyük önem taşımaktadır. Kordon kanındaki hücrelerin immunolojik immatüritesi ve kemik iliğine kıyasla kordon kanında çok daha yüksek oranda kök hücre bulunması da bu önemi arttırmaktadır.
Bu kadar belirgin avantajlar dikkate alındığında kordon kanı ya da asıl olarak kök hücre saklanması olayı haklı olarak önem kazanmaktadır. Ülkemizde de bir çok ülkede olduğu gibi saklama programları özel teşebbüsler tarafından başlatılmış ve devam etmektedir. Ancak gönül ister ki; bu işlemler, hükümetlerin sağlık politikaları içinde ulusal kordon kanı bankaları oluşturulurak yürütülsün ve bu kan bankalarında saklanacak kök hücreler, nakil için gerek donor gerekse ekonomik koşullar yüzünden çaresizce bekleyen tüm hastalar için kullanılsın.
Kişisel olarak da olsa kordon kanı ya da kök hücre saklatmanın mutlaka ki yararları olabilecektir. Bu yararlar gerek şu an mevcut bilinen hastalıklar ve gerekse de çok hızlı ilerleyen genetik bilimi sayesinde, gelecekte tedavi potansiyeli taşıyan diğer bir çok hastalık için geçerli olacaktır. Bu nedenle bir çok hekim bu konuya pozitif yaklaşmaktadır.
Tüm bu yararlarla birlikte, kordon kanı ya da kök hücre saklamanın beraberinde getirdiği bir kısım sorular da vardır. Örneğin, hayatın akışı içinde habis değişiklikler göstermiş olan aynı kök hücrelerin, tedavi amaçlı naklinin, şu anki bilgiler ışığında ne gibi sonuçlar doğuracağı bilinmemektedir. Ayrıca, henüz ülkemizde çok fazla gündeme getirilmeyen başka bir konu da etik sorunlardır. Saklanan hücrelerin sahibi, harcamayı yapan aile mi yoksa kanın sahibi bebek midir ? İlerde aile fertlerinden birden fazlası için kullanım gerekliliği duyulduğunda hukuken kimin önceliği olacaktır? Üçüncü şahıslara nakil için kimin izin vereceği konusu da etik konulara önem veren ülkeler için çok büyük tartışma konusudur. Kadın doğum uzmanlığı ahlaki kararlar verecek veya finansal danışmanlıklar yapacak bir konumda değildir. Ancak, kordon kanının saklanması konusunda sorularla karşı karşıya kalan her doktor, hasta ailelerine, sağlıklı karar verebilmelerine yardımcı olacak teknik bilgiyi verecek dağarcığa sahip bulunmalı ve bu konuda istekli olmalıdır.
KORDON KANININ SAKLANMASI GERÇEKTEN GEREKLİ Mİ?
İleride, bebekleri kanser olur endişesiyle bebeklerinin kordon kanını saklatmak isteyen çiftlere verilen cevap genellikle oldukça uzun ve teknik bilgilerle doludur. Bununla birlikte, bu sorunun en kısa cevabı; herşey tam açıklığa kavuşturulmuş olmasa da halen ve gelecekte hayat kurtarıcı yararları olabilecek potansiyelde bir yatırımdır.
Bu gün için, allojenik ( kişinin kendisinden alınmamış, üçüncü şahıslardan alınan) hemopoetik kök hücre naklinin kullanılabileceği hastalıkların listesi aşağıdadır;
Allojenik kök hücre tedavisini gerektiren kanser dışı hastalıklar
Konjenital veya idiyopatik aplastik anemi
Orak hücreli anemi
Majör talasemi
Fancomi anemisi
Blackfan- diamond sendromu
Metabolik depo hastalıkları
Allojenik kök hücre tedavisini gerektiren habis hastalıklar
Akut miyeloid lösemiler
Akut lenfoblastik lösemiler
Kronik myeloid lösemiler
Miyelodisplastik lösemiler
Nöroblastoma
Göbek kordonu kanının hemopoetik sisteme ait kök hücreleri barındırdığının keşfedilmesinin üstünden yaklaşık 30 sene geçti. Ve bu zaman zarfında anlaşılmıştır ki, kök hücrelerin donorden alınan kemik iliğine kıyasla avantajları artık çok nettir. Kemik iliğine kıyasla çok kolay ulaşılabilmesi ve doku uyumu sağlama oranının da çok yüksek olması büyük önem taşımaktadır. Kordon kanındaki hücrelerin immunolojik immatüritesi ve kemik iliğine kıyasla kordon kanında çok daha yüksek oranda kök hücre bulunması da bu önemi arttırmaktadır.
Bu kadar belirgin avantajlar dikkate alındığında kordon kanı ya da asıl olarak kök hücre saklanması olayı haklı olarak önem kazanmaktadır. Ülkemizde de bir çok ülkede olduğu gibi saklama programları özel teşebbüsler tarafından başlatılmış ve devam etmektedir. Ancak gönül ister ki; bu işlemler, hükümetlerin sağlık politikaları içinde ulusal kordon kanı bankaları oluşturulurak yürütülsün ve bu kan bankalarında saklanacak kök hücreler, nakil için gerek donor gerekse ekonomik koşullar yüzünden çaresizce bekleyen tüm hastalar için kullanılsın.
Kişisel olarak da olsa kordon kanı ya da kök hücre saklatmanın mutlaka ki yararları olabilecektir. Bu yararlar gerek şu an mevcut bilinen hastalıklar ve gerekse de çok hızlı ilerleyen genetik bilimi sayesinde, gelecekte tedavi potansiyeli taşıyan diğer bir çok hastalık için geçerli olacaktır. Bu nedenle bir çok hekim bu konuya pozitif yaklaşmaktadır.
Tüm bu yararlarla birlikte, kordon kanı ya da kök hücre saklamanın beraberinde getirdiği bir kısım sorular da vardır. Örneğin, hayatın akışı içinde habis değişiklikler göstermiş olan aynı kök hücrelerin, tedavi amaçlı naklinin, şu anki bilgiler ışığında ne gibi sonuçlar doğuracağı bilinmemektedir. Ayrıca, henüz ülkemizde çok fazla gündeme getirilmeyen başka bir konu da etik sorunlardır. Saklanan hücrelerin sahibi, harcamayı yapan aile mi yoksa kanın sahibi bebek midir ? İlerde aile fertlerinden birden fazlası için kullanım gerekliliği duyulduğunda hukuken kimin önceliği olacaktır? Üçüncü şahıslara nakil için kimin izin vereceği konusu da etik konulara önem veren ülkeler için çok büyük tartışma konusudur. Kadın doğum uzmanlığı ahlaki kararlar verecek veya finansal danışmanlıklar yapacak bir konumda değildir. Ancak, kordon kanının saklanması konusunda sorularla karşı karşıya kalan her doktor, hasta ailelerine, sağlıklı karar verebilmelerine yardımcı olacak teknik bilgiyi verecek dağarcığa sahip bulunmalı ve bu konuda istekli olmalıdır.