- 12 Mart 2013
- 37.830
- 51.658
Anorgazmi topicinden buraya kadar geldim. Ve ben gibi bu sıkıntıyı yaşayan çok kadını gördüm şahsen üzüldüm de çünkü hala vajinal orgazm olamıyorum diyen, kendini yetersiz hisseden, suçlayan, eşinden baskı gören bir sürü kadın varmış burada da.
Ben de öyle hissetmiştim bu sıkıntıyı çözene kadar ve kendimi bunalımlara sokmuştum. Ama değer miymiş? Hayır. Çözümü de basitmiş. Psikoloğum ama bu konuda ne kadar geride kalmış olduğumu ve terzinin kendi söküğünü kolay kolay dikemediğini de bu araştırmalarım sonucunda öğrenmiş oldum
Ancak bu konuyla baya bir uğraştım, internet, terapi kitapları vs. derken şuraya bir konu açıp da görüşümü ve toparladıklarımı da belirtmek istedim
Klitoral ve vajinal orgazm diye iki ayrı orgazm yok.
Nasıl mı? Aslında klitoris de vajinal boşluğun etrafını saran bir yapı. Yani buzdağının görünmeyen yüzü bizi vajinal orgazma ulaştıran... Yani vajinal orgazm oldum derken aslında yine klitoris yoluyla orgazm olmuş oluyorsunuz
Şöyle de bir resmini paylaşaılım hemen. Şu sarı renkli vajinal boşluğun etrafını çeviren şey klitorisin içerideki uzantısı ve penetrasyon sırasında uyarılan yer de burası. Ama kadınların bunu öğrenmesi, buna duyarlılaşması aylarını alabiliyor. Bu yüzden kendimizi yıpratmamız lazım, kendimizi zorlamamız ve sadece kendi bedenimizi tanıyıp, cinselliği orgazm için değil, zevkli olduğu için, güzel olduğu için yaşamamız lazım
Bir de ek bir not. Burada eşe düşen büyük bir görev var. Ön sevişme!
Ben bunun önceden önemsiz olduğunu düşünürdüm ve filmlerdeki gibi es geçilse de sonuç verir zannederdim. Ama ön sevişmeyi asla es geçmeyin. Sevişmek sevmekten gelir. Biz kadınlar önce sevildiğimizi bilmek isteriz. Biliyorum biraz klişe geliyor ancak doğru. Ben de sizler gibi okurken klişe bunlar ya bir işe yaramaz diye düşünüyordum. Mesela eşinizle birbirinize güzel şeyler fısıldayın, beraber birer kadeh şarap için, aranızdaki gerilimi tatlı cümlelerle arttırın, birbirinizi okşayın gibi
İnanın çok şeyi değiştirecek, kendinizi buna verdiğiniz zaman çok şey değişecek...
Başlangıçta vajinal birleşme sırasında klitorisi uyararak da destekleyebilirsiniz bu ilk orgazmlarınızı olmanızda çok faydalı olacaktır. Sonra sonra o olmadan da olabilmeye başlarsınız.
Hemen şimdi bir de sonuna okurken çok eğlendiğim bir blog yazısını paylaşayım istedim Ben okurken çok eğlendim ve doğru bilgiler içermesi sebebiyle bir çok sıkıcı ve bilimsel yazının özeti gibi anlatmış.
VAJİNAL ORGAZM
Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk?
Willow
Aslında başlığı "Vajinal orgazm yalanı!", "Bizimki sizinkinden büyük!", "Klitoris çok yaşa!" gibi daha heyecanlı ve biraz da agresif tahayyül etmiştim, ama bu da iş görür.
Bir kadının doğumundan itibaren gerekli takım taklavata sahip olduğu, kullanım kılavuzu olmasa da yıllar içindeki deneme-yanılma yöntemleriyle kendi vücudunun biricik parçası olan organlarını tanıyacağı düşünülünce, "kadın orgazmı"nın sadece erkekler için değil, kadınlar açısından da neden üzerine bunca tartışılası, gecelerce düşünülesi, gizli gizli internetlerde araştırılası, üzerinden bir pembe diziye yetecek mutluluk, hüzün, öfke ve gözyaşı üretilesi bir olgu oluşuna insan gerçekten hayret ediyor.
Vücudumuzu tanıyalım
Kadın meclislerinde bir hayli gündeme gelen sorular ilk kadehten sonra "Siz şimdi her seferinde.." ile başlayıp üçüncü kadehten sonra "Ben vajinal orgazm olAmıyorum" itiraflarına ilerleyebiliyor. Okuryazar olmanın yüke dönüştüğü konulardan biri şu orgazm meselesi olabilir. Vakt-i zamanında Freud Bey "Klitoral orgazm olan kadın toydur, cinselliğini keşfedememiştir, cinsel olarak olgunlaştığında ise vajinal orgazmı öğrenir. Birleşme ile orgazm olamayan kadın frijittir." buyurduğundan ve bunu da genital anatomiye yahut fiziksel muayenelere değil, hikaye edilen olaylara ve gözlemlerine dayandırdığından, entelektüel kadınlar nesiller boyu adeta armut gibi olgunlaşıp vajinal orgazm çığlıkları atacakları günleri bekledi. Kadın cinselliğiyle ilgili zaten pek az bilimsel veri olduğundan, Freud’un öğretisi çok fazla kadının aklında, kitaplıklarında ve cinsel deneyimlerinde yer etmiş oldu. O yüzden belki bu konuda hiçbir ön bilgi edinmemiş, orgazm hakkında araştırmalara girişmeyip sadece bedenini dinleyerek çıkarımlar yapan kadınların önyargısız orgazmlara ulaşması daha kolay olmuştur.
"vajina mı lan o?"
Başka mevzularda "Neyse ki sene 2013 ve elimizin altında internet var" diyebiliyorken, vajinal ve klitoral orgazm hakkındaki araştırmalarda maalesef bu tavrın pek geçerliliği yok. Anatominizi keşfetmek isteyen yeni ergen bir genç kız ya da daha çok bilgi edinmeye çalışan olgun bir kadınsanız dahi, arama motorlarından bulacağınız überbilimsel Cosmo tavsiyeleri "Vajinal orgazmın 12 yolu", "Yoksa siz hala annenizin klitorisini mi kullanıyorsunuz?", "G-noktanız yoksa da üzülmeyin, orgazm olamıyorsanız çay demleyin" seviyesinde olacak. Anatomi bilgimiz sıfır da olsa insanı şüphelendirecek kadar taraflı "Bazı kadınlar maalesef vajinal orgazm o-la-maz-lar,ama tabii bu seksten zevk almayacaklar demek değil" iddiaları, elimizde bir adet vajina, çifter dudak, bir klitoris ve bir vücut dolusu libido varken neden bazı zavallı kadınların bu şerefli başarıya nail olamayacağının defaten yazılıp çizildiğini merak ettiriyor.
Sağ olsun, Anne Koedt 70'lerde "
Vajinal Orgazm Miti[/URL]" başlıklı yazısıyla bu soruları kırk yıl öncesinden sormuş. Freud’un kadınları ikinci sınıf yaratıklar olarak gördüğünü anlattıktan sonra, çok haklı olarak klitorisin bu kadar ayan beyan zevk verici bir organ olmasına rağmen her nedense beklenen rağbeti görmeyişini sorguluyor. Erkeklerin zevk organları penisin dahil olmadığı bir sevişme kafada canlanmazken, kadının penise tekabül eden klitorisinin penetrasyon esnasında çoğunlukla devredışı kalması ve birleşme esnasında sadece vajinaya odaklanmak bir şekilde normalleşmiş. Hatta olması gerekenin zaten bu olduğu kabul edilmiş gibi. Erkeği bir makine gibi vajinasına penetre ederken Niyagara şelalesi gibi boşalmayan kadın da, cinsel açıdan gelişmemiş, frijit ve toy sıfatlarını hak edecek elbette!
Vajinal ve klitoral orgazmın uydurma hiyerarşisi bugün kafalarda ve internetlerde yerini koruyor. Ama 2013'te olmanın bize getirdiği büyük bir şans var ki, o da 2009 senesinde ilk kez 3 boyutlu olarak çizilen kadın cinsel organı modellemesine ulaşımımız olması. Ürolog Helen O’Connell’ın 2005 yılında yazdığı bir makalede, klitorisi de içeren (iç) anatomi çizimlerinin hep iki boyutlu olmasının sıkıntısı vurgulanmış. Aynı makalede MR aygıtının 70'lerden beri erekte olmuş penis yapısını incelemekte kullanılırken, aynı stimülasyondaki klitorisi gözlemlemeye ancak 90'ların sonunda başlandığı da anlatılıyor.
Kadın cinselliği araştırmaları erkeklerinkini on yıllarca geriden takip ederken, en nihayetinde klitorisin vajinanın ucundaki bezelye tanesi kadar nokta değil de, vücudun içinde rahmi saran kocaman bir organ oluşu da herkes için çok yeni bir bilgi. Evet, emniyet kemerinizi takıp yeniden okuyun: Klitorisiniz zannettiğiniz noktacık, buzdağının görünen tepesi yalnızca!
Odile Buisson ve Pierre Foldés’un 3D modellemesi ile haşmetli klitoris karşımızda (sarı kısım).
Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk? Vajinamızın hemen altında durup rahim yolunu çepeçevre saran şu güzelliğe bir bakın! Buisson ve Foldés araştırmalarına G noktasının varlığını kanıtlamak için başlıyorlar, ama sonuçta vardıkları yer daha da heyecanlı oluyor. Bir nevi, vajinal orgazmcıları da, klitoralcileri de haklı çıkarmaca: Evet vajinal penetrasyonla orgazm elbette mümkün, ama zaten vajinanın etrafını saran ve seks sırasında erekte olup zevki sağlayan organ bildiğimiz klitoris. G noktası diye karanlıkta lamba düğmesi arar gibi arayıp durduğumuz yer de, vajina duvarı ile klitoris yüzeyinin birbirine baskısından oluşan hassas nokta(lar).
Fark ettiğiniz gibi, 2009'da yapılan bu modelleme ile bir anda kadın cinselliğinde devrim olmadığı gibi, halen bu büyük olaydan pek az insan haberdar (bilenler bilmeyenlere aktarsın, lütfen). İlginç şekilde, iki boyutlu da olsa 90'lardan beri vücudun içindeki büyük organ olarak varlığı tanınmış klitoris ise, genelgeçer şemalarda hala yerini minicik bir nokta olarak koruyor. Ataerkil yapı (ataerkil demek istememek, ama yerine koyacak terim bulamamak) basbayağı klitorisin boyutunu tanımıyor yani anlayacağımız.
Zaten Koedt de 70'lerdeki feminizm dalgasının ucunu, klitoral orgazmı keşfeden kadının aslında erkeğe ve penisine ihtiyacı olmadığını idrakine bağlıyor. Freud’un "erkek içerme zorunluluğu olan vajinal penetrasyon"lu tanımlarından sonra, etki-tepki hususunda feministler vajinal orgazmı hor görmeye, lezbiyenliği ve klitoral orgazmı kutlamaya başlıyor (masal anlatır gibi feminizm anlatmak).
Velhasıl, şahsımda bütün bu modellemelerin, klitoris bulgularının, orgazmın yeniden tanımlanması süreçlerinin şöyle bir etkisi var: OH BE. Kadınlar zaten nerelerinden ve nasıl uyarıldıklarının hesabını kimseye vermek zorunda değildiler tabii, ama içselleştirilegelmiş "vajinal orgazm yaşayan mükemmel kadın ve klitorisiyle oynayan yavrucak" ikiliğinin suçluluğu altında ezilmeden, kafası rahat, kukusu rahat bir nesil yetiştirecek olabilme ihtimali yine de bir coşku seli. Vajinalı, klitorisli, memeli, anüslü, istediğiniz orgazmı seçin, talep edin, ayağınıza gelsin (ayaklı da olur mu ki acep?).
Sadece diz kapağının arkasından ya da meme ucundan stimüle edilince orgazma erişen kadınlar mevcutken, bu mefhumu kategorilere sığdırıp, bazı kadınlara bedenlerindeki ya da ruhlarındaki bir "eksik" nedeniyle belli bir tür orgazmı yaşayamayacaklarını söylemek saçmalığın daniskası oluyor. Orgazm gibi fizyolojik olduğu kadar, psikolojik de olan bir olguyu tanımlamaya elbet sadece şemalar, çizimler yetmez. Üstelik her klitoral uyarılmayla aynı şiddette orgazm yaşanmadığı gibi, vajinal uyarılma ya da bir başka fiziksel stimülasyonla da her seferinde bambaşka sonuçlar almak olası. O yüzden iş başa düşüyor, kimselerin vücutlarımız hakkında vardıkları yargılara kapılmadan, bedenimizi dinleyip ona cevap vermeyi öğrenmemiz gerekiyor."
Ben de öyle hissetmiştim bu sıkıntıyı çözene kadar ve kendimi bunalımlara sokmuştum. Ama değer miymiş? Hayır. Çözümü de basitmiş. Psikoloğum ama bu konuda ne kadar geride kalmış olduğumu ve terzinin kendi söküğünü kolay kolay dikemediğini de bu araştırmalarım sonucunda öğrenmiş oldum
Ancak bu konuyla baya bir uğraştım, internet, terapi kitapları vs. derken şuraya bir konu açıp da görüşümü ve toparladıklarımı da belirtmek istedim
Klitoral ve vajinal orgazm diye iki ayrı orgazm yok.
Nasıl mı? Aslında klitoris de vajinal boşluğun etrafını saran bir yapı. Yani buzdağının görünmeyen yüzü bizi vajinal orgazma ulaştıran... Yani vajinal orgazm oldum derken aslında yine klitoris yoluyla orgazm olmuş oluyorsunuz
Şöyle de bir resmini paylaşaılım hemen. Şu sarı renkli vajinal boşluğun etrafını çeviren şey klitorisin içerideki uzantısı ve penetrasyon sırasında uyarılan yer de burası. Ama kadınların bunu öğrenmesi, buna duyarlılaşması aylarını alabiliyor. Bu yüzden kendimizi yıpratmamız lazım, kendimizi zorlamamız ve sadece kendi bedenimizi tanıyıp, cinselliği orgazm için değil, zevkli olduğu için, güzel olduğu için yaşamamız lazım
Bir de ek bir not. Burada eşe düşen büyük bir görev var. Ön sevişme!
Ben bunun önceden önemsiz olduğunu düşünürdüm ve filmlerdeki gibi es geçilse de sonuç verir zannederdim. Ama ön sevişmeyi asla es geçmeyin. Sevişmek sevmekten gelir. Biz kadınlar önce sevildiğimizi bilmek isteriz. Biliyorum biraz klişe geliyor ancak doğru. Ben de sizler gibi okurken klişe bunlar ya bir işe yaramaz diye düşünüyordum. Mesela eşinizle birbirinize güzel şeyler fısıldayın, beraber birer kadeh şarap için, aranızdaki gerilimi tatlı cümlelerle arttırın, birbirinizi okşayın gibi
İnanın çok şeyi değiştirecek, kendinizi buna verdiğiniz zaman çok şey değişecek...
Başlangıçta vajinal birleşme sırasında klitorisi uyararak da destekleyebilirsiniz bu ilk orgazmlarınızı olmanızda çok faydalı olacaktır. Sonra sonra o olmadan da olabilmeye başlarsınız.
Hemen şimdi bir de sonuna okurken çok eğlendiğim bir blog yazısını paylaşayım istedim Ben okurken çok eğlendim ve doğru bilgiler içermesi sebebiyle bir çok sıkıcı ve bilimsel yazının özeti gibi anlatmış.
VAJİNAL ORGAZM
Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk?
Willow
Aslında başlığı "Vajinal orgazm yalanı!", "Bizimki sizinkinden büyük!", "Klitoris çok yaşa!" gibi daha heyecanlı ve biraz da agresif tahayyül etmiştim, ama bu da iş görür.
Bir kadının doğumundan itibaren gerekli takım taklavata sahip olduğu, kullanım kılavuzu olmasa da yıllar içindeki deneme-yanılma yöntemleriyle kendi vücudunun biricik parçası olan organlarını tanıyacağı düşünülünce, "kadın orgazmı"nın sadece erkekler için değil, kadınlar açısından da neden üzerine bunca tartışılası, gecelerce düşünülesi, gizli gizli internetlerde araştırılası, üzerinden bir pembe diziye yetecek mutluluk, hüzün, öfke ve gözyaşı üretilesi bir olgu oluşuna insan gerçekten hayret ediyor.
Vücudumuzu tanıyalım
Kadın meclislerinde bir hayli gündeme gelen sorular ilk kadehten sonra "Siz şimdi her seferinde.." ile başlayıp üçüncü kadehten sonra "Ben vajinal orgazm olAmıyorum" itiraflarına ilerleyebiliyor. Okuryazar olmanın yüke dönüştüğü konulardan biri şu orgazm meselesi olabilir. Vakt-i zamanında Freud Bey "Klitoral orgazm olan kadın toydur, cinselliğini keşfedememiştir, cinsel olarak olgunlaştığında ise vajinal orgazmı öğrenir. Birleşme ile orgazm olamayan kadın frijittir." buyurduğundan ve bunu da genital anatomiye yahut fiziksel muayenelere değil, hikaye edilen olaylara ve gözlemlerine dayandırdığından, entelektüel kadınlar nesiller boyu adeta armut gibi olgunlaşıp vajinal orgazm çığlıkları atacakları günleri bekledi. Kadın cinselliğiyle ilgili zaten pek az bilimsel veri olduğundan, Freud’un öğretisi çok fazla kadının aklında, kitaplıklarında ve cinsel deneyimlerinde yer etmiş oldu. O yüzden belki bu konuda hiçbir ön bilgi edinmemiş, orgazm hakkında araştırmalara girişmeyip sadece bedenini dinleyerek çıkarımlar yapan kadınların önyargısız orgazmlara ulaşması daha kolay olmuştur.
"vajina mı lan o?"
Başka mevzularda "Neyse ki sene 2013 ve elimizin altında internet var" diyebiliyorken, vajinal ve klitoral orgazm hakkındaki araştırmalarda maalesef bu tavrın pek geçerliliği yok. Anatominizi keşfetmek isteyen yeni ergen bir genç kız ya da daha çok bilgi edinmeye çalışan olgun bir kadınsanız dahi, arama motorlarından bulacağınız überbilimsel Cosmo tavsiyeleri "Vajinal orgazmın 12 yolu", "Yoksa siz hala annenizin klitorisini mi kullanıyorsunuz?", "G-noktanız yoksa da üzülmeyin, orgazm olamıyorsanız çay demleyin" seviyesinde olacak. Anatomi bilgimiz sıfır da olsa insanı şüphelendirecek kadar taraflı "Bazı kadınlar maalesef vajinal orgazm o-la-maz-lar,ama tabii bu seksten zevk almayacaklar demek değil" iddiaları, elimizde bir adet vajina, çifter dudak, bir klitoris ve bir vücut dolusu libido varken neden bazı zavallı kadınların bu şerefli başarıya nail olamayacağının defaten yazılıp çizildiğini merak ettiriyor.
Sağ olsun, Anne Koedt 70'lerde "
Vajinal Orgazm Miti[/URL]" başlıklı yazısıyla bu soruları kırk yıl öncesinden sormuş. Freud’un kadınları ikinci sınıf yaratıklar olarak gördüğünü anlattıktan sonra, çok haklı olarak klitorisin bu kadar ayan beyan zevk verici bir organ olmasına rağmen her nedense beklenen rağbeti görmeyişini sorguluyor. Erkeklerin zevk organları penisin dahil olmadığı bir sevişme kafada canlanmazken, kadının penise tekabül eden klitorisinin penetrasyon esnasında çoğunlukla devredışı kalması ve birleşme esnasında sadece vajinaya odaklanmak bir şekilde normalleşmiş. Hatta olması gerekenin zaten bu olduğu kabul edilmiş gibi. Erkeği bir makine gibi vajinasına penetre ederken Niyagara şelalesi gibi boşalmayan kadın da, cinsel açıdan gelişmemiş, frijit ve toy sıfatlarını hak edecek elbette!
Vajinal ve klitoral orgazmın uydurma hiyerarşisi bugün kafalarda ve internetlerde yerini koruyor. Ama 2013'te olmanın bize getirdiği büyük bir şans var ki, o da 2009 senesinde ilk kez 3 boyutlu olarak çizilen kadın cinsel organı modellemesine ulaşımımız olması. Ürolog Helen O’Connell’ın 2005 yılında yazdığı bir makalede, klitorisi de içeren (iç) anatomi çizimlerinin hep iki boyutlu olmasının sıkıntısı vurgulanmış. Aynı makalede MR aygıtının 70'lerden beri erekte olmuş penis yapısını incelemekte kullanılırken, aynı stimülasyondaki klitorisi gözlemlemeye ancak 90'ların sonunda başlandığı da anlatılıyor.
Kadın cinselliği araştırmaları erkeklerinkini on yıllarca geriden takip ederken, en nihayetinde klitorisin vajinanın ucundaki bezelye tanesi kadar nokta değil de, vücudun içinde rahmi saran kocaman bir organ oluşu da herkes için çok yeni bir bilgi. Evet, emniyet kemerinizi takıp yeniden okuyun: Klitorisiniz zannettiğiniz noktacık, buzdağının görünen tepesi yalnızca!
Odile Buisson ve Pierre Foldés’un 3D modellemesi ile haşmetli klitoris karşımızda (sarı kısım).
Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk? Vajinamızın hemen altında durup rahim yolunu çepeçevre saran şu güzelliğe bir bakın! Buisson ve Foldés araştırmalarına G noktasının varlığını kanıtlamak için başlıyorlar, ama sonuçta vardıkları yer daha da heyecanlı oluyor. Bir nevi, vajinal orgazmcıları da, klitoralcileri de haklı çıkarmaca: Evet vajinal penetrasyonla orgazm elbette mümkün, ama zaten vajinanın etrafını saran ve seks sırasında erekte olup zevki sağlayan organ bildiğimiz klitoris. G noktası diye karanlıkta lamba düğmesi arar gibi arayıp durduğumuz yer de, vajina duvarı ile klitoris yüzeyinin birbirine baskısından oluşan hassas nokta(lar).
Fark ettiğiniz gibi, 2009'da yapılan bu modelleme ile bir anda kadın cinselliğinde devrim olmadığı gibi, halen bu büyük olaydan pek az insan haberdar (bilenler bilmeyenlere aktarsın, lütfen). İlginç şekilde, iki boyutlu da olsa 90'lardan beri vücudun içindeki büyük organ olarak varlığı tanınmış klitoris ise, genelgeçer şemalarda hala yerini minicik bir nokta olarak koruyor. Ataerkil yapı (ataerkil demek istememek, ama yerine koyacak terim bulamamak) basbayağı klitorisin boyutunu tanımıyor yani anlayacağımız.
Zaten Koedt de 70'lerdeki feminizm dalgasının ucunu, klitoral orgazmı keşfeden kadının aslında erkeğe ve penisine ihtiyacı olmadığını idrakine bağlıyor. Freud’un "erkek içerme zorunluluğu olan vajinal penetrasyon"lu tanımlarından sonra, etki-tepki hususunda feministler vajinal orgazmı hor görmeye, lezbiyenliği ve klitoral orgazmı kutlamaya başlıyor (masal anlatır gibi feminizm anlatmak).
Velhasıl, şahsımda bütün bu modellemelerin, klitoris bulgularının, orgazmın yeniden tanımlanması süreçlerinin şöyle bir etkisi var: OH BE. Kadınlar zaten nerelerinden ve nasıl uyarıldıklarının hesabını kimseye vermek zorunda değildiler tabii, ama içselleştirilegelmiş "vajinal orgazm yaşayan mükemmel kadın ve klitorisiyle oynayan yavrucak" ikiliğinin suçluluğu altında ezilmeden, kafası rahat, kukusu rahat bir nesil yetiştirecek olabilme ihtimali yine de bir coşku seli. Vajinalı, klitorisli, memeli, anüslü, istediğiniz orgazmı seçin, talep edin, ayağınıza gelsin (ayaklı da olur mu ki acep?).
Sadece diz kapağının arkasından ya da meme ucundan stimüle edilince orgazma erişen kadınlar mevcutken, bu mefhumu kategorilere sığdırıp, bazı kadınlara bedenlerindeki ya da ruhlarındaki bir "eksik" nedeniyle belli bir tür orgazmı yaşayamayacaklarını söylemek saçmalığın daniskası oluyor. Orgazm gibi fizyolojik olduğu kadar, psikolojik de olan bir olguyu tanımlamaya elbet sadece şemalar, çizimler yetmez. Üstelik her klitoral uyarılmayla aynı şiddette orgazm yaşanmadığı gibi, vajinal uyarılma ya da bir başka fiziksel stimülasyonla da her seferinde bambaşka sonuçlar almak olası. O yüzden iş başa düşüyor, kimselerin vücutlarımız hakkında vardıkları yargılara kapılmadan, bedenimizi dinleyip ona cevap vermeyi öğrenmemiz gerekiyor."
Son düzenleyen: Moderatör: