Kitaplarım :)

Birden fazla kitabı bir arada okuyan biri olarak, bu aralar okuduklarım:


Walden - Ormanda Yaşam / Henry David Thoreau

Yazarın medeniyetten uzaklaşıp Walden Gölü kıyısında inşa ettiği evinde yaşadıklarını, felsefi değerlendirme ve gözlemlerini paylaştığı bir kitap. Ara ara uzun doğa betimlemeleriyle sıkıcı olsa da severek okuyorum.


Abdülkadir Geylani Hz. Külliyatı

Bu kitap için ne diyebilirim ki? Elimden geldiğince her gün bir ya da birkaç bölüm okumaya çalışıyorum ve Geylani Hazretleri'ni çok seviyorum. Ne zaman kalben, zihnen dağılsam onun sohbetleri beni bütünleştiriyor, sakinleştiriyor. Kitaplığımdaki en değerli eserlerden biri.

Hikem-i Ataiyye Şerhi / Hüsnü Geçer

Daha birkaç bölüm okudum ve bayıldım. Dini açıdan hayata, kendimize, imtihan sırrına tasavvufi açıdan nasıl bakmamız gerektiğini anlatan bir eser. Hiç şüphesiz zihnimiz, kalbimiz, niyetlerimiz Hakk'a ve hakikate açık olmaz ve Hak düzleminde doğrulmazsa ne yaşarsak yaşayalım anlamımızı bulamaz, anlamlı yaşayamayız. Bu kitaplara çok ihtiyacımız var.

Saklı Yapraklar / Yamamoto Tsunetomo

Uzun süredir elimde olan bir kitap. Çevirisi tek kelimeyle berbat. Yoksa kitabın anlattıkları çok önemli. Japon kültüründe savaşçılık, sorumluluk sahibi olmak, disiplin, efendiye sadakat vb. kavramları tarihte yaşanmış olaylarla anlatması bakımından önemli ama dediğim gibi çeviri rezalet. Çevirmen bu kitabı kimse anlamasın diye çevirmiş sanırım. Eğer amacı buysa tebrik ederim kendisini. Az kaldığı için bu kitabı bitirmeyi ve sonra başka çeviriden okumayı istiyorum. Bakalım.

Lem'alar / Bediüzzaman Said Nursi

Bu kitaba da yeni başladım. Daha önce Risale-i Nur'lardan Asa-yı Musa ve Mesnevi-i Nuriye'yi okumuştum. Bu kitabı da zevkle okuyacağımı düşünüyorum.
 
Ekim Ayında okuduklarım

1- Pürdikkat / Nir Eyal - 312 s.
2- Yoksulluk Kitabı / Mustafa Kutlu - 188 s.
3- Davam / Necmettin Erbakan - 280 s.
4- Sabır ve Rıza / Abdullah El Muncebi - 392 s.
5- Fikirlerin Bilgisi Üzerine / Arthur Schopenhauer - 143 s.
6- Günlük Ritüeller / Mason Currey - 234 s.

Toplam: 1549 s.

Ekim ayı için fena değil. Ama yoğun bir döneme giriyorum ve bu ay kitaplara çok vakit ayırabileceğimi sanmıyorum :KK43: Ama bu eğitime vakit ayırmayacağım anlamına gelmiyor. Bu dönem kitaplarımı özleyeceğim sanırım. :) Neyse, ite kaka araya bir şeyler sıkıştırırız belki.
 
Kitaplarımı en çok Kitapyurdu'ndan alırdım. Ama artık yapar mıyım öyle bir hata? Üyeliğimi iptal ettirdim. Boykotta ben de varım!
 
Onu da mı boykot ediyorlar kaçırmışım 😂
Ayın yazarı seçtiler bir İsrailli'yi. Tepkiler gelince yan çizmeye çalıştılar. Ayın yazarı seçilen başka bir ilahiyatçı ya beni listeden silin, ya onu deyince de İlahiyatçıyı sildiler. Taraflarını belli ettiyse onlar, bizim de etmeye hakkımız var değil mi?
 
Ayın yazarı seçtiler bir İsrailli'yi. Tepkiler gelince yan çizmeye çalıştılar. Ayın yazarı seçilen başka bir ilahiyatçı ya beni listeden silin, ya onu deyince de İlahiyatçıyı sildiler. Taraflarını belli ettiyse onlar, bizim de etmeye hakkımız var değil mi?
İyi de bu konu eserlerle alakalı, ben kitapyurdundan devam
 
Canlarım geldi. :) Okumak için sabırsızlanıyorum ama kim bilir hangi zamana nasip olacak. Kitapların zamanlaması mükemmeldir.
 

Eklentiler

  • e6191d79-4ec3-4c6d-aa61-2fdb831932d2.jpg
    e6191d79-4ec3-4c6d-aa61-2fdb831932d2.jpg
    129,9 KB · Görüntüleme: 42
Dayanamadım ve zaten çok kısa olan Arthur Schopenhauer 'ın "Mutlu Olma Sanatı " kitabını hemencecik bitirdim.

Bu filozof için hep kötümser derler ama bence Schopenhauer oldukça akıllı ve gerçekçi bir adam. Hakikate, kendine ve başkalarına yalan söylemeyecek kadar saygılı ve dürüst. Ve hakikat tüm doğruluğuyla acı verici, süssüz ve çoğu zaman rahatsızlık vericiyse Schopenhauer'ın suçu ne?

Gelelim kitabın söylediklerine: "Sen bu dünyaya mutlu olmaya geldin, istediğin her şeye ulaşabilirsin, çabalarsan her şey olur" diyen günümüz kişisel gelişim zırvalıklarına inat bu kitapta doğrular var ve doğrular her zaman sonu hayal kırıklığı olan hayaller ve yanılgılardan, pozitif yalanlardan daha az acıtır. Hayatın doğasını yeterince kavrayamamış yolun başındaki tecrübesiz yeniyetmeler bu süslü hezeyanları çok sevse de bu gerçek değişmeyecektir. Onlar yolun sonunda kavrayacaktır bunu ve o güne kadar da boşuna çabalayacaktır, o kadar.

Yazarın acı gerçekleri dile getirip ona saygılı olması bu kitabı karamsar ve çekilmez yapmıyor ama. Ben çok sevdim kitabı. Bence günümüz yüzeysel mutluluk halüsinasyonlarıyla kandırılan insanlar için bir başucu kitabı olmalı. Eserde kısa kısa 45 hayat kuralı var ve birazcık derinine indiğimizde söz konusu öğretilerin İslam diniyle çok paralel olduğunu görmek, hakikati bulanlara hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir.

Kitapta üzerinde sık sık durulan bir başka konu mutluluğun kişinin zihnine, isteklerine ve en önemlisi kişiliğine bağlı olduğu. Ama en son sözü de her zaman kaderin söyleyeceğinin farkındadır yazar.

Kısaca mutlaka okuyun derim bu kitabı. Yüzeysel değil ama derin derin, hayat bilgeliğini de işin içine sokarak, gözünüzü dört açıp,, canınız sıkılsa da gerçek hayatı objektif bir şekilde gözlemleyip işinize gelmeyeni ötelemeden...

Ve son olarak kendini ve hayatı anlamak isteyenlere, kendini gerçekten geliştirmek isteyenlere o aptal kişisel gelişim kitaplarını değil, böyle hakikatleri anlatan kaliteli felsefe kitaplarını ( ve genel olarak hakikati anlatan kitapları) okumalarını ve oradan edindikleriyle kendi yaşam felsefelerini kurmalarını öneririm. Bence Allah'ın izniyle mutluluk, huzur ve sağlıklı kararlar bundan sonra gelecek.
 
Saklı Yapraklar / Yamamoto Tsunetomo

Birkaç gecedir, birkaç sayfa diye diye bitti. Yarım kitaplarımın bitmesi bana ferahlık veriyor.

Kitapta anlatılan bilgelikler çok güzel de çeviri berbat. Bir de sürekli birileri birilerini öldürüyor, kafalar havalarda uçuşuyor, harakiri yapılıyor. Malum, Japon samuraylar işte :) Katil, hasta ruhlular bu kitabı okumasın sakın. Cinayete teşvik.
 
Moliere / Kadınlar Mektebi

Bu aralar felsefe, din, sinema adına fikirler havalarda uçuşuyor ve böyle anlarda rahatlatan, kafamı dağıtan kurgu eserler okumak benim için elzem.

Oldukça keyifli, bir çırpıda okunup bitirilecek klasik bir Fransız tiyatro oyunu. Kendini çok akıllı sanan kurnaz bir adamın, saf bir şekilde yetiştirdiği genç bir kıza yenilişi. Kişi arzuları, çıkarları adına bin dereden su getirse, kırk takla atsa da kaderin ona her zaman en büyük oyunu oynayacağının komik bir örneği.

Sanırım kitapta asıl hoşuma giden önerme şuydu: Kadınları öyle çok küçümsemeyin. En akıllı, kurnaz erkekler bile en saf kadının karşısında muma dönebilir. :) Evet, evet. Sırf kadın olmamdan mütevellit hoşuma gitti, işime geldi. 😂
 
X