- 6 Mart 2012
- 17.731
- 27.703
- 49
Kısırlığın nedenini araştırmaya öncelikle erkekten başlanmalıdır. Keza kadında kısırlık nedenleri çok çeşitli olabileceği için yapılacak testler de fazladır. Ancak erkeğe kısırlığın erkeğe bağlı olup olmadığını araştırma çok daha kolaydır. Yalnızca bir semen analizi (spermiogram testi) durumun normal olup olmadığını gösterebilir.
Çocukları olmayan çiftlerin yaklaşık %30-50’sinde problem erkekten kaynaklanmaktadır.
Erkek infertilitesi tedavisinde son 7-8 yıl içinde uygulanan teknikler ile hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle “mikroenjeksiyon tekniği (ICSI, iğneli gebelik)” daha önceden tedavi edilemeyen erkeğe ait bir çok infertilite faktörüne çözüm getirmiştir.
Boşalma sırasında, semen örneğinde, yeterli sayıda, normal morfolojili ve hareketli sperm olmalıdır ki döllenme gerçekleşebilsin.
Erkeğin değerlendirilmesi üroloji uzmanı tarafından yapılır. Araştırmada öncelikle kişinin genel sağlık durumu, alışkanlıkları (sigara, alkol vb), cinsel ilişki sıklığı, sertleşme (ereksiyon), boşalma (ejakulasyon) gibi fizyolojik cinsel fonksiyonları sorgulanır.
Semen analizi (spermiogram) ile sperm sayısı, normal spermlerin anormal şekilli spermlere oranı, hareket seviyesi iyi olan sperm miktarı değerlendirilir.
“Kruger kriterleri” özellikle sperm şekil bozukluklarını göz önüne alan bir değerlendirme yöntemidir. Özel bir boyama sonrası sperm şekil (morfoloji) özellikleri incelenerek sperm örneğinin fertilite (doğurganlık) kapasitesi belirlenir.
Sperm analizi sonucuna göre ideal olarak karar verebilmek için, ayrı dönemlerde yapılmış en az iki farklı sperm örneği incelenmelidir.
Erkek İnfertilitesinde Neler Araştırılır?
Sperm analizinde bir fertilite sorunu saptanırsa erkeğin fiziksel ve hormonal ileri muayenesine geçilir.
Erkeğin tıbbi hastalıkları sorgulanır. Şeker hastalığı, astım, kronik böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi tıbbi hastalıklar erkek üretkenliğini etkileyebilmektedir.
Sistemik enfeksiyon hastalıkları ile genital bölgedeki belirgin veya anlaşılmayan bazı enfeksiyöz hastalıklar da infertilite nedeni olabilmektedir.
Gonore (bel soğukluğu), klamidya, ureaplasma ve diğer bir çok mikrobik etken cinsel bölge hastalıklarına yol açabilir.
Çevresel toksik etkenlere maruz kalma (radyasyon, egzoz gazları, boyalar vs), kullanılan ilaçlar, dar pantolon giyme, sigara, alkol, geçmişte ya da halen geçirilen enfeksiyonlar doğurganlık düzeyini etkiler.
“Scrotum” adı verilen torbalardaki toplardamarlar genişlemelerine bağlı varikosel rahatsızlığı, erkek faktöründe sıklıkla karşımıza çıkabilen bir durumdur. Bu durumda sperm sayısı ve kalitesi etkilenebilmektedir. Tedavi için cerrahi bir operasyon gerekebilir.
Erkek faktörü araştırılmasında, rutin incelemelerin yanı sıra özel bazı hormonal testler ve üroloji konsültasyonu istenebilir. FSH, LH, Testosteron gibi hormon düzeyleri bakılabilir.
Skrotal ultrason ile ve doppler ultrason tekniği ile testisler ve buradaki kan akımı incelenebilir.
Testis biyopsisi; sperm sorunlarının, kanalların tıkalı olmasına mı, yoksa testis yapısındaki bozukluğuna mı bağlı olduğunu anlamak için yapılan bir incelemedir. Azospermi, ciddi oligo-asteno-terato-spermi gibi şiddetli sperm sorunlarında diğer muayene ve incelemelerin sonucuna göre karar verilerek uygulanır.
Yukarıda belirtilen testlerden bir kısmı sadece özel durumlarda uygulanır. Çoğu zaman basit testler ile tanı konulabilmekte ve daha ileri incelemelere gerek kalmamaktadır.
Tüp bebek uygulamaları başladıktan sonra, erkeğe ait bir çok infertilite nedeninde, gebeliğe ulaşma oranları her geçen gün artmıştır. Eski dönemlerde çocuk sahibi olması hayal bile edilmeyen durumlar, TESE, TESA ve mikroenjeksiyon (ICSI) teknikleri sayesinde artık çözülebilir sorunlar haline gelmiştir.
Tek bir sperm ile bile gebelik oluşturulabilmektedir. Her geçen gün bu tedavi yöntemlerinin başarı oranları yüz güldürücü bir hızla artmaktadır.
ERKEKTE GENETİK İNCELEME
Erkeklerde sperm sayısının ileri derecede düşük olması ya da hiç olmaması (azoospermi) bazı genetik bozukluklarla birlikte olabilir.
Kromozomlardaki çeşitli yapısal ve sayısal değişiklikler yanında özellikle “Y kromozomu” olarak adlandırılan erkek cinsiyet kromozomundaki bazı değişiklikler infertilite yakınması ile başvuran erkeklerde %5-15 sıklıkla görülmektedir. Bunların değerlendirilmesi hem infertilite nedeninin ortaya konması hem de tedavi sonrasında gebelik meydana gelirse bunun doğacak olan bebeğe aktarılma riskini ortaya koyması bakımından son derece önemlidir.