• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kirletmeyelim....

17 Ağustos 2006
4.409
1.961
698
Hatay
Küçüklüğümde doğa o kadar temizdiki.Ağaçtan kopardığımız meyvaları, hatta yere düşenleri, üzerimize siler korkusuzca yerdik.Annelerimiz bahçelerden topladıkları üzerlerinde tarım ilaçları olmayan faydalı otlarla börekler yaparlardı. Bizler yol kenarlarındaki böğürtlenleri yerdik, kirliliğini umursamadan.

O zamanlar temiz doğa sadece köylerde değildi, kasaba ve şehirlerdede vardı. Ağaçlar,sebzeler doğal gübrelerle yetiştirilirdi. zamanla bu gübreler toprakla karışır ve kaybolurdu.

Piknikler... şimdi gitmeye korktuğumuz, özlediğimiz piknikler. Akan su kenarlarında, büyük ağaçların altında yaptığımız,unutulmaz anılar yaşadığımız, akan sudan avuç, avuç tiksinmeden, korkusuzca içtiğimiz, üzerine bazen birşey sermedende ve kene endişesi olmadan oturup, uzandığımız piknik yerleri.

Doğanın temizliği öten kuşların, uçan kelebeklerin ve arıların bol oluşundan anlaşılırdı. Derin nefes aldığımızda içimize tertemiz mis gibi toprak,çiçek kokuları dolardı. Teknolojinin gürültüsü ve kirliliği henüz doğamızı bozmamıştı.O zamanlar bakkaldan
aldığımız malzemeleri file yada kese kağıtlarıyla taşırdık.Poşet ve pet şişeler hayatımıza girmemişti.Bugünkü kadar bilinçsizce israf yoktu.Bir ağaç kesen, yerine yenisini fazlasıyla dikerdi.Yaşadığımız çevreyi temiz tutar tahrip etmezdik.

Bizler, herşeyin doğalıyla büyüdük büyümesine ama, çocuklarımız ne yazıkki kirli bir doğada, sunni gübreli, tarım ilaçlı sebze ve meyvaları yemek zorunda. Biz akan suları avuçlarken onlar musluktan akan suyu içmeye hasret.

Hormonlu gıdaların, katkı maddeleriyle dolu yiyeceklerin alternatifi yok ne yazıkki.Artık köylerde yetiştirilen sebze ve meyvalar bile güvenli değil

Bugüne kadar biz insanlar, doğayı, hiç düşünmeden elimizden geldiğince,sınırsızca kullandık, kirlettik ve kararttık. Çocuklarımızı, yeşil alanlara, tertemiz doğaya hasret, bina ormanlarının arasına sıkıştırıp yaşamak zorunda bıraktık.

Daha fazla geç kalmadan değiştirebileceğimiz o kadar çok şey varki, öncelikle "Ben enayimiyim ,herkes kirletirken ben neden mücadele edeyim v.b."düşüncelerimizi değiştirmeliyiz .Herhangi bir faaliyete katılmasak bile kendi çevremizde üzerimize düşeni yapmalıyız. Çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için hertürlü fedakarlığı yapıyoruz. Hemde büyük zorluklara katlanarak.o zaman, çocuklarımız, onların çocukları, hatta bütün insanlık için elimizden geleni yapsak, yapanlarada destek olsak nasıl olur.

Unutmayalımki gidecek başka yerimiz, başka dünyamız yok .

Lereenimden sevgiler....


Müzik: Tarkan - Uyan 2008 - Klip Lütfen izlermisiniz :)
 
canım benim çok duyarlısın biliyorum yine önemli bir konu açmışsın varol bitanem
ne yazıkki haklısın dünyamızı acımasızca harcadık kullandık kirlettik tükettik halada devam ediyoruz
kendi kıyametimizi hazırladığımızın farkındamıyız acaba sanmıyorum
böyle devam edersek korkarım nefes alacak hava bulamayacağız
 
yüce yaradan bize öyle güzellikler sunmuşken,neden tüketmek için bütün enerjimizi harcıyoruz anlamış değilim lereenim.sonrada sızlanıp dururuz.vicdanımızın rahatlığıyla halada,uğraşırız yok etmek için.acaba doğaya karşı,hiçmi sorumluluk hissedilmiyor.yani o bize bütün olanakları vermek zorundamı.
ne mecburiyeti var,bizler elbirliğiyle zarar vermek için uğraşsın,doğada,habire bizleri görmezdenmi gelsin.insanlar bunumu ister.acaba.ama...............
boşa bekliyorlar,işte yavaş yavaş geliyor,doğada bizlerden intikam almaya başladı bile.küresel ısınması,seli,tusunamisi,depremi vs. ve hala bizler diretiyoruz.
oysaki doğanın bize hiç bir karşılıksız sunduğu hikmetleri güzel bir şekilde koruya biliriz.

tarkanın klibindeki şeyler yapılmasa % 50 oranında azaltmış olunur.bireylerin yanyana gelip işlediği zarardan daha vazla.bu durumda bireyde ben ne yapıyorum tek başıma devletler böyle yapıyorsa benim yaptığım hiç gözüyle bakıyor.
hak vermesekte,düşünüyorlar işte.umarım tez vakitte,yetkililer,devletler,bireyler akıllarını başlarına alırlarda,gecde kalmış olsak,zararın neresinden dönülse kardır diyebilelim.

lereenim teşekkürler canım.ellerine sağlık.
a.s.
 
ne kadar güzel,ne kadar içten,ne kadar doğru bir paylaşımda bulunmuşsun sevgili lareenim.. her zamanki gibiŞeniz
öyle ki içim acıyarak okudum:1no2:
kendi adıma konuşmak gerekirse ben doğanın bu temiz haline şahit olamadım maalesef.ama annemden olsun,halamdan olsun çok güzel anıları hala dinlemekteyim
marmara denizinden korkusuzca denize girmelerini,musluktan akan suyu tereddütsüzce içmelerini....
keşke böyle olmasaydı da biz de bu güzellikleri sonuna kadar endişemiz olmadan yaşayabilseydik şimdi
en kötüsü de şu ki;
30 sene sonra bu konuda robin'im ne düşünecek,ne şartlarda yaşıyor olacak onu bilmek bile istemiyorum
Allah sonumuzu hayır etsin

teşekkürler paylaşım içinŞeniz
 
evet canım o günleri bizde özlüyoruz. dalından yediğimiz meyveler ne güzel olurdu. eskiden herşey doğaldı. hele anneannemin yaptığı yufka ekmeği. şimdi burnumda tüttü kokusu. değirmene gidip öğüttüğümüz buğdayı alıp kullanmayı. o zamanlar başkaydı. belki bizim çocuklarımız bunların sonuna yetişti. ama ya onların çocukları bunları görecek mi acaba. hep bunları düşünüyorum.
paylaşımın için çok teşekkür ederim.
 
bu şartlarda büyüme şansı elde etmiş biriyim çok şükür.

hiç bir meyveyi ve sebzeyi satın almayan,dalından yemiş bir olmanın bir iyi birde kötü tarafı var.
iyi çünkü hiç olmassa gelişim çağıma kadar herşeyi doğal tüketebildim ve öyle yaşadım.
kötü bu tadı aldıktan sonra şuan tükettiğiniz suni gıdalar lastik yiyormuşsunuz hissi veriyor.

meyvenin lezzetinden gıtlağımın yanmasının ne demek olduğunu biliyorum,
biraz haşlanmış patetes,yumurta ve yeşilliklerle piknik yapmanın zevkini biliyorum.
evde tavuk piştiğinde sokağın öbür ucundan kokusunun gelmesini biliyorum.

bilmediğim bir tek şey var,ben kızıma bunları nasıl yaşatacağım.
 
Sevgili Lereenim.Ben böyle bozulmuş o kadar çok şeyle kendimce mücadeleye girdim kiinanamazsın.Her karşı çıktığım şeyde en yakınlarım bile beni eleştirip boşa vakit geçirmememi sonunda değişen hiçbir şeyin olmayacğını söylediler.VE SONUÇ BEN KENDİMİ YELDEĞİRMENLERİ İLE SAVAŞAN DON KİŞOT İLAN ETTİM.
Yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum.Ve aynı dertlerden ben de muzdaribim.
 
Çevre mühendsilğinde okuyorum ve biliyorum ki bozulmuş bir çevrenin kirlenmiş bir havanın geri dönme şansı az ancak şu anki mevcut çevreyi korumak ve temizlemek kitlesel bir çabanın yanında kesnlikle bireysel emek gerektiriyor.çok doğru ve güzel şeyler yazmışsınız.
 
Back