çocukluğumdan itibaren düşündüğümde kiracı da olduk, ev sahibi de (yani kiracımız vardı). kiracımızdan yediğimiz kazık sonucu evimizi satmıştık. annemler boşandıktan sonra 3 yıl kadar kirada kalmıştık. ilk ev sahibimiz dünya iyisi bir insandı. ancak o ev artık bize büyük geliyordu, kirası da çok düşük tutulmasına rağmen bize fazla gelmişti 2 kişi kalınca.
2. ev sahibimiz cadının cadısı bir kadın çıkınca bu sefer de kötü ev sahibimiz yüzünden ev sahibi olduk:) gözümüz o kadar kararmıştı ki, aylarca ev baktık sokak sokak. sonunda oldukça masraf isteyen düşeş bir ev bulduk. yıldan yıla eksikleri giderdik çok şükür.
boya badana parası bilemiyorum ama ev sahibine düşer gibi geliyor. yarın siz oradan taşınsanız. o badanalarla başkası oturacak. ama uzun süreli kiracıysanız ve ev sahibiyle farklı bir sisteminiz varsa bilemeyeceğim.
ancak kapı çalma olayı kiracılığın dışında sinir bozucu bir olay. bizim evde küçük lambayı açık bırakırdık ilk taşındığımızda. gece saat 12-1-2 demeden utanmaz bazı apartman sakinleri bizim zili çalıyordu. annem bir iki defa açmıştı sanırım. sonra ben olaya el koydum ve uyansak da açmadık. annem"ayıp olmaz mı?" diyordu, ben de"gece gece benim zilime basarken ayıp olmuyor da ben açmayınca mı ayıp olacak?" derdim. bir süre sonra bıraktılar, ışığımız hala çoğu zaman yanar ama anladılar nöbetçi kapı açanları yok!