- 12 Temmuz 2006
- 510
- 2
- 51
>>> Ninem diyor ki:
Baba düşmanı, oğul dostu
olmaz.
>>> Profesör Mualla:
Neşeli ruh, hayatın en kara
bulutunun
bile kenarlarını yaldızlar
Sıcaktan değil ama sivrisinek ısırıklarından hastanelik olan yazar, iftiharla sunar...
Kimyasal silaha evet!.. Umurumda değil genizlerinin yanması, beyinlerinin bulanması... Madem yaşamak için avlanmak prensibine bağlılar ben de savunmak için her yol mubah diyorum... Kimyasal silah, tabanca, terlik, gazete, yastık, tel, ne gerekiyorsa kullanacağım.
Biri gidecek biri gelecek, bu dava sürecek biliyorum. Kızamık çıkarmış ilkokul öğrencisi gibi köşeme sinip oturmayacağım..
Yaz başladı ya, bunlar da başladı benimle uğraşmaya. Uykunun en tatlı kısmında, bir ses “Vızzz...” kulağımda! Kafayı da içeri alarak sarınıp bürünmek, camları kapıları sıkı sıkıya kapatıp isilik dökmek çare değil! Bir yolunu bulup geliyor ve insanı ısırıyorlar. Bazen hiç duymuyor, uyanınca nakış misali işleme yapmış sivrisineğe iyi dileklerle tüm gün kaşınıp duruyorsun. Oldu canım!.. Sen bütün gün kara ve sivri arkadaşlarına uç toz, sıkılıp yorulup acıkınca da vampir modeli beleşe karnını doyur.
Yorgunsun, ya da değilsin, sıcak demişsin, az bir taze hava girsin istemişsin iki parmak pencere aralamışsın, uyuyor muyum yoksa düşünüyor muydum ikilemini umursamama anındasın ki; gelir! Önce biraz sinir etsin ister, bir iki dolanır, kulak dibinde ince ince vızıldar, burnuna konar, elinle savuşturursun, kaçmış gibi yapar. Ters yönden cızırtılı bir sortiyle ısırır ve kaçar. Kimi açgözlü; doymuş uçmakta zorlanır, kimi ısrarcıdır; tekrar tekrar saldırır.. Kimi de kabadayıdır; dolanır dolanır vızlar gidip topuktan ısırır.
Bu tehditkar hareket karşısında ya kayıtsız kalacak ve didiklenip duracak, ya da savaşacaksın. Nasıl? Zahmet, yarı açık bir zihinle bile strateji kurabilmeye yetisi, kıvrak zeka, el emeği, göz nuru ve sabır gereklidir. Bir sivrisinek gibi düşünebilmeli ve düşman iyi tanınmalıdır. Pratik zamanla kazanılır.
Önce ışık açılır. “Seni görüyorum ve varım diyoruum!” diye bağırılır. Bunlar ışıltıyı, aydın görünmek adına olsa gerek aydınlığı sever. Beklenir ki düz bir zemine konuşlansın, sen de “Dan” diye terliği yastığı patlatırsın. Pürdikkat beklersin. Diğerlerini ararsın. Vardır. Kesin başkaları da vardır. Tavana bakın, oralardadır. Gazete rulo yapılır, o uça kona, sen zıplaya vura çatışma devam eder. Huzur arayışının savaşıdır bu. Arbedenin boyutları ve zayiatın tespiti için sabah aynaya, vücuttaki kızarıklıklara ve duvardaki lekelere bakılır.
Onun içindir ki en kolay ve vahşetten uzak yol; kimyasal silah kullanımıdır. Temiz iş. Tek bir “ Pıssst!” ve “Vızz...Mızzıvmıııyk...”
HALİME GÜRBÜZ
Baba düşmanı, oğul dostu
olmaz.
>>> Profesör Mualla:
Neşeli ruh, hayatın en kara
bulutunun
bile kenarlarını yaldızlar
Sıcaktan değil ama sivrisinek ısırıklarından hastanelik olan yazar, iftiharla sunar...
Kimyasal silaha evet!.. Umurumda değil genizlerinin yanması, beyinlerinin bulanması... Madem yaşamak için avlanmak prensibine bağlılar ben de savunmak için her yol mubah diyorum... Kimyasal silah, tabanca, terlik, gazete, yastık, tel, ne gerekiyorsa kullanacağım.
Biri gidecek biri gelecek, bu dava sürecek biliyorum. Kızamık çıkarmış ilkokul öğrencisi gibi köşeme sinip oturmayacağım..
Yaz başladı ya, bunlar da başladı benimle uğraşmaya. Uykunun en tatlı kısmında, bir ses “Vızzz...” kulağımda! Kafayı da içeri alarak sarınıp bürünmek, camları kapıları sıkı sıkıya kapatıp isilik dökmek çare değil! Bir yolunu bulup geliyor ve insanı ısırıyorlar. Bazen hiç duymuyor, uyanınca nakış misali işleme yapmış sivrisineğe iyi dileklerle tüm gün kaşınıp duruyorsun. Oldu canım!.. Sen bütün gün kara ve sivri arkadaşlarına uç toz, sıkılıp yorulup acıkınca da vampir modeli beleşe karnını doyur.
Yorgunsun, ya da değilsin, sıcak demişsin, az bir taze hava girsin istemişsin iki parmak pencere aralamışsın, uyuyor muyum yoksa düşünüyor muydum ikilemini umursamama anındasın ki; gelir! Önce biraz sinir etsin ister, bir iki dolanır, kulak dibinde ince ince vızıldar, burnuna konar, elinle savuşturursun, kaçmış gibi yapar. Ters yönden cızırtılı bir sortiyle ısırır ve kaçar. Kimi açgözlü; doymuş uçmakta zorlanır, kimi ısrarcıdır; tekrar tekrar saldırır.. Kimi de kabadayıdır; dolanır dolanır vızlar gidip topuktan ısırır.
Bu tehditkar hareket karşısında ya kayıtsız kalacak ve didiklenip duracak, ya da savaşacaksın. Nasıl? Zahmet, yarı açık bir zihinle bile strateji kurabilmeye yetisi, kıvrak zeka, el emeği, göz nuru ve sabır gereklidir. Bir sivrisinek gibi düşünebilmeli ve düşman iyi tanınmalıdır. Pratik zamanla kazanılır.
Önce ışık açılır. “Seni görüyorum ve varım diyoruum!” diye bağırılır. Bunlar ışıltıyı, aydın görünmek adına olsa gerek aydınlığı sever. Beklenir ki düz bir zemine konuşlansın, sen de “Dan” diye terliği yastığı patlatırsın. Pürdikkat beklersin. Diğerlerini ararsın. Vardır. Kesin başkaları da vardır. Tavana bakın, oralardadır. Gazete rulo yapılır, o uça kona, sen zıplaya vura çatışma devam eder. Huzur arayışının savaşıdır bu. Arbedenin boyutları ve zayiatın tespiti için sabah aynaya, vücuttaki kızarıklıklara ve duvardaki lekelere bakılır.
Onun içindir ki en kolay ve vahşetten uzak yol; kimyasal silah kullanımıdır. Temiz iş. Tek bir “ Pıssst!” ve “Vızz...Mızzıvmıııyk...”
HALİME GÜRBÜZ