- 15 Mart 2007
- 285
- 23
Biliyoruzki özürlülük çeşitlidir ve çeşitlerine görede herkes farklı tanımlar yapar. Ben burada yeniden aynı tanımları yapıp vaktinizi almayacağım. İsterseniz birde benim ÖZÜRLÜM kimmiş ona bakalım.
Benim bir özürlüm var; ilkokul mezunu, 8 çocuk babası, çalışmayı pek sevmeyen, yan gelip yatan, konuşmaya geldimi ülkeyi oturduğu yerden kurtaran, sadece kendi düşüncelerini önemseyen, en doğrusunu kendisi bilen, kibirli, kıskanç, sorumsuz bir...
Benim özürlüm: oturduğu koltuktan kalkmasını bilmeyen, karşısındakileri küçük gören, kendini dev aynasında gören, akşama kadar göbeğini kaşıyan burnunu karıştıran, hep başkalarında hata bulan ve kindar bir...
Benim özürlüm: kaldırımda yürümeyi bilmeyen, bütün yolların kendisine ait olduğunu sanan, direksiyon başına geçince kimsenin hakkına saygı göstermeyen, arabadan dışarı çöp atan, insanlara küfür yağdırmayı marifet sanan, parasıyla herşeyi satın alacağını sanan, birşey olmadığı halde kendini birşey sanan, saygısız bir...
Benim özürlüm: özürdilemeyi bilmeyen, hayatında hiç lütfen kelimesini kullanmamış, bir gün öleceğinin farkında olmayan, hırslarına yenik düşen, herşeyin merkezine kendini koyan, sahtekarlığın bin bir türlüsünü bilen, iki yüzlü, kolay terkedebilen, merhamet duygusundan yoksun, çıkarcı bir...
Benim özürlüm: nerde ne amaçla bulunduğunu bilmeyen, bulunduğu pozisyonun hakkını veremeyen, salla başı al maaşı haksızlığını uygulayan, hizmet üretmeyen, tek bildiği bugün git yarın gel olan, amirleri karşısında elpençe vatandaş karşısında aslanpençe olan, bir tek evrakı vali edasıyla düzenleyen, tuhaf, garip, amaçsız öylesine bu dünyada yaşayan bir...
Benim özürlüm: sözünde durmayan, başkalarının derdini bilmeden en büyüğü kendi derdinin olduğunu düşünen, kırmızıya sarı dedimi kesinlikle fikrini değişmeyen, bol bol ahkam kesip sonra atından kalkamayan, devleti dolandırmanın banka hortumlamanın yollarını iyi bilen, bu tür ahlaksızlıklara göz yuman, bu vatan için öleceğini söyleyip sonra kazık atan, hep cebini doldurmaya çalışan fakat birtürlü öbür dünyaya bunları taşıyamacağının farkına varamayan, çevresindekilere sürekli sen benim kim olduğumu biliyormusun diye bağırıp çağıran, sosyal ahlaktan bi haber, asalaklar kadar gereksiz olan bir...
Son olarak benim özürlüm: eli ayağı kolu olup, ağzı dili gözü olup beyni aklı olup ısrarla yukarıdaki gibi davranmaya devam edendir. Herşeyi bilinçli olarak kendi iradesi dahilinde yapandır.
...ve benim özürlüm Tanrının Meleklerinden çok farklı. Sizce kendi iradesi dışında elini kolunu bacağını kullanamayan, göremeyen, duymayan, konuşamayan ve Tanrı tarafından annelere hediye edilen Tanrının Melekleri mi özürlü yoksa yukarıdaki gibi davranmaya devam edenler mi?
Kaynak: rehabilitasyon.com
Benim bir özürlüm var; ilkokul mezunu, 8 çocuk babası, çalışmayı pek sevmeyen, yan gelip yatan, konuşmaya geldimi ülkeyi oturduğu yerden kurtaran, sadece kendi düşüncelerini önemseyen, en doğrusunu kendisi bilen, kibirli, kıskanç, sorumsuz bir...
Benim özürlüm: oturduğu koltuktan kalkmasını bilmeyen, karşısındakileri küçük gören, kendini dev aynasında gören, akşama kadar göbeğini kaşıyan burnunu karıştıran, hep başkalarında hata bulan ve kindar bir...
Benim özürlüm: kaldırımda yürümeyi bilmeyen, bütün yolların kendisine ait olduğunu sanan, direksiyon başına geçince kimsenin hakkına saygı göstermeyen, arabadan dışarı çöp atan, insanlara küfür yağdırmayı marifet sanan, parasıyla herşeyi satın alacağını sanan, birşey olmadığı halde kendini birşey sanan, saygısız bir...
Benim özürlüm: özürdilemeyi bilmeyen, hayatında hiç lütfen kelimesini kullanmamış, bir gün öleceğinin farkında olmayan, hırslarına yenik düşen, herşeyin merkezine kendini koyan, sahtekarlığın bin bir türlüsünü bilen, iki yüzlü, kolay terkedebilen, merhamet duygusundan yoksun, çıkarcı bir...
Benim özürlüm: nerde ne amaçla bulunduğunu bilmeyen, bulunduğu pozisyonun hakkını veremeyen, salla başı al maaşı haksızlığını uygulayan, hizmet üretmeyen, tek bildiği bugün git yarın gel olan, amirleri karşısında elpençe vatandaş karşısında aslanpençe olan, bir tek evrakı vali edasıyla düzenleyen, tuhaf, garip, amaçsız öylesine bu dünyada yaşayan bir...
Benim özürlüm: sözünde durmayan, başkalarının derdini bilmeden en büyüğü kendi derdinin olduğunu düşünen, kırmızıya sarı dedimi kesinlikle fikrini değişmeyen, bol bol ahkam kesip sonra atından kalkamayan, devleti dolandırmanın banka hortumlamanın yollarını iyi bilen, bu tür ahlaksızlıklara göz yuman, bu vatan için öleceğini söyleyip sonra kazık atan, hep cebini doldurmaya çalışan fakat birtürlü öbür dünyaya bunları taşıyamacağının farkına varamayan, çevresindekilere sürekli sen benim kim olduğumu biliyormusun diye bağırıp çağıran, sosyal ahlaktan bi haber, asalaklar kadar gereksiz olan bir...
Son olarak benim özürlüm: eli ayağı kolu olup, ağzı dili gözü olup beyni aklı olup ısrarla yukarıdaki gibi davranmaya devam edendir. Herşeyi bilinçli olarak kendi iradesi dahilinde yapandır.
...ve benim özürlüm Tanrının Meleklerinden çok farklı. Sizce kendi iradesi dışında elini kolunu bacağını kullanamayan, göremeyen, duymayan, konuşamayan ve Tanrı tarafından annelere hediye edilen Tanrının Melekleri mi özürlü yoksa yukarıdaki gibi davranmaya devam edenler mi?
Kaynak: rehabilitasyon.com