- 16 Ağustos 2010
- 293.024
- 602.886
- 43
Pilonidal sinüs halk arasında kıl dönmesi olarak bilinmektedir. Pilonidal sinüs derinin içinde duvarı kalın bir kist halini almış bir baloncuktur.Kıl derinin içine doğru büyümektedir. Havaların sıcak olması durumunda insan sağlığını daha fazla etkilemektedir. Ergenlik dönemiyle başlayabilecek olan bu hastalık genellikle 40 lı yaşlara kadar sürmektedir.
Bu kist genellikle kuyruksokumu kemiğinin üzerinde çıkmaktadır. Ancak derinin traş edildiği her bölgede çıkma ihtimali vardır. Bu yüzden sakal, kasık ve makatta kıl dönmesi daha fazla meydana gelir. Daha çok oturarak çalışan kişilerde meydana gelmektedir. Erkeklerde kıl dönmesi olma ihtimali kadınlara göre 3 kat daha fazladır.
Hastalığın başlıca sebeplerine değinecek olursak;
– Traş ve sıkı giyim
– Fazla kilolu olmak
– Gün içerisinde çok fazla oturmak
– Çok terlemek
– Çok kıllı olmak
Hastalığın Oluşumu ve Belirtileri
– Deride kızarıklık ve tahriş
– Vücudun belli bölgelerinde meydana gelen kaşıntı
– Traş olmaya rağmen vücutta kalan / alınamayan kıllar
Bu hastalık sırt ve ense kısmından dökülen kılların çatak kısmında birikmesiyle oluşur.Terleyen ve yumuşayan deriden içeri girerek biriken kıllar pilonidal sinüse yol açar.Zaman içinde kılların içine girebileceği delik oluşmaktadır.Bu delik göz ile görülebilir aşamaya gelmektedir.Zamanla o delikten sıvı gelmektedir.Bu sıvı pis kokuya yol açmakta ve bölgeyi tahriş etmektedir.Zamanında müdahale edilmesi gereken bir hastalıktır.Hastalık müdahale edilmez ise kansere dönüşebilmektedir.Bu yüzden belirtileri olduğu taktirde hemen doktora gidilmelidir.
Kıl dönmesinde klinik bulgular nelerdir?
Kuyruk sokumundaki kıl dönmesi genellikle enfeksiyon oluncaya kadar kendisini pek belli etmez. Bu hastalarda tipik bir öykü kuyruk sokumunda Ağrılı şişlik, oturamama, yürüyememe gibi yakınmalarla doktora giden bir genç erişkinde, burada apse saptanması ve bu apsenin açılarak drene edilmesi ile başlar. Apsenin drene edilmesi acil durumun tedavisidir. Eğer hasta Ameliyat olmaz ise bu bölgede zaman zaman akıntı olması dışında yakınması olmadan bir süre yaşantısını sürdürebilir.
Ancak bir kaç hafta veya Ay sonra yine aynı tablo tekrarlar. Her apse tekrarında ise ağaç kökü şeklindeki sinüsler daha ileriye gider ve olay daha büyümüş olur.
Muayenede bu bölgede açıklığı iğne ucundan kibrit çöpü çapına kadar değişebilir bir veya bir kaç delik saptanır, bu deliklerden açık renk akıntı, iltahap, zaman zaman kıl geldiği görülebilir. Yine bu bölgede kızarıklık, şişlik, ağrı sık görülen yakınmalardır.
Kıl dönmesi nasıl tedavi edilir?
Plonidal apsenin tedavisi: Kıl dönmesi apsesi acil tedavi gerektiren bir durumdur. Çünkü hasta ağrılıdır, oturmakta ve yürümekte güçlük çekmektedir. Apse tedavisi genellikle eğer apse çok büyük değil ise lokal Anestezi ile yapılır. Apse, anestezi uygulandıktan sonra yapılan bir insizyonla boşaltılır, içi temizlenip yıkanır, antibiotikli pomadlarla kapatılır. Sık tekrarlanan pansumanlarla enfeksiyon geçirilir. Bu esnada apse civarındaki kılların da traş edilmesi gereklidir.
Plonidal sinüs tedavisi ise acil durum tedavisinden sonra sinüs traktuslarına yeni cilt altında yer alan ağaç kökü şeklinde yerleşmiş kıl yuvalarına yönelik olarak yapılır. Bu amaçla fenol enjeksiyonu, sinus traktusunun kesilip açık bırakılması, kısmi çıkarma, total çıkarma ve primer kapama veya açık bırakma (marsupializasyon), değişik flep çevirme denilen doku kaydırma yöntemleri uygulanmaktadır.
Vücudun diğer bölgelerinde görülen kıl dönmeleri kuyruk sokumu kadar olmasa da hastaları rahatsız eder. Özellikle kadınlarda kasık ve perine bölgesinde görülen ufak apseler şeklinde kendini gösteren ve bir türlü iyileşmeyen odaklar meydana gelebilir. Bu odakların çok büyümeden tedavi edilmesi ilerideki daha büyük sorun ve ameliyatları önleyebilecektir.
Göbek bölgesinde oluşan kıl dönmeleri kendini genellikle akıntı ve pis koku ile belli eder. Bu bölgedeki iltahabın ve sinüslerin de çok ilerlemeden tedavi edilmesi gerekmektedir.
Kıl dönmesi en iyi yapılmış bir operasyondan sonra bile tekrarlama ihtimali olan bir hastalıktır. O nedenle hastaların ameliyat öncesi iyi değerlendirilmesi, uygun ameliyatın seçilerek, titizlikle yapılması kadar, ameliyat sonrası hastanın doktorunun önerilerine uyması da önemlidir.
Ameliyat sonrası erken devrede yaranın iyi korunup bakılması, uzun dönemde ise o bölgenin hijyenine dikkat edilmesi gereklidir. Ameliyat sonrası dönemde en az iki yıl süre ile o bölgedeki kıllar traş edilmeli veya tüy dökücü ilaçlarla temizlenmelidir.
Tedavi ve Ameliyat
Hastalık belli aşamaya gelmeden bazı yöntemler uygulanabilmektedir.
– Özel cımbızla dönmüş kılları çekmek
– Traşı farklı yönde yapmak
– Kılların büyümesine izin vermek ve bu şekilde kılların düz uzamasını sağlamak
– Hastalıklı bölgeye bazı kremler kullanmak
Bu yöntemler enfeksiyon aşamasına gelmeden uygulanabilir.Enfeksiyon aşamasına gelmiş ve rahatsız edici boyuta ulaşmış ise doktora başvurulmalıdır.
Öncelikle doktor ilk tanıdan sonra size belden aşağını kalçanın yarısına kadar ağda ile temizlemeniz gerektiğini söylemektedir. Bu şekilde ameliyata girilir.
2 çeşit ameliyat vardır;
– Lokal anestezi
– Normal Anestezi
Lokal anestezide belden aşağısı uyuşturulmaktadır.Neşter yardımıyla hastalıklı bölge kesilmektedir.Bu delik bölge kesildikten sonra içi temizlenmektedir.Sonra bu bölge dikilmektedir. Ameliyattan çok kısa bir süre sonra hastalık etkileri kaybolmaktadır.Genel olarak acısız bir ameliyattır.
Ameliyat Sonrası Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Ameliyattan sonraki 30 gün hastalığın iyileşmesi açısından çok önemlidir.Her gün düzenli olarak yaralı bölgeye pansuman yapılmalıdır.Bu bölge mikroplardan arındırılmalıdır.Harekete halinde olduğumuzda ve bu bölge üzerine otururken acı çekilmesi normal bir durumdur.Bu bölgede zamanla kanamalar meydana gelebilmektedir.Yapılması gereken şey yaranın sürekli temiz olmasını sağlamak ve iltihaplanmasını önlemektir.Ameliyat sonrasında yatık pozisyonda oturmamaya dikkat edilmelidir.