- 28 Şubat 2007
- 842
- 7
- 55
Hep merak etmişimdir. Aldatanlar, eşlerinden önce kendilerini aldattıklarının farkına bir gün varabiliyorlar mı? Eşlerine karşı sevgilerinin bittiğini neden bir sevgili bulduktan sonra anlıyorlar? Bu dürüstlük mü? Unutmayın, sevgiler kendiliğinden bitmez, bitirilir. Belki bu kişiler sevginin gücünü hiçbir zaman anlamamışlardır. Neyse olayları çarpıtmayayım. Bakış açımız belli.
Ayrılıklar acı verse de, bazen ne yazık ki kaçınılmazdırlar.
Bana göre, aldatmayı mazur gösterebilecek hiç ama hiçbir neden kabul edilemez.
İnsanlar, kendilerine karşı bile dürüst davranamıyorlar. Bu yüzden zor olan ayrılığı seçmektense ne yazık ki kolay olan aldatmayı ve bunun için de binlerce bahane üretmeyi tercih ediyorlar. Ünlüler arasından bazı “aldatan” örnekleri basından takip edebildiğimiz gibi, bunları kendi çevrelerimizde de yeterli miktarda görmemiz mümkün. Yazdıklarımın ana konusu aldatmak gibi görünüyorsa da, aslında bahsetmek istediğim asıl konu dürüstlük!
Bu dürüst olmayan yetişkinleri biz yetiştiriyoruz yani anneler ve babalar kah eğitimimizle kah davranışlarımızla. Ben siz evleneceklere, geleceğin anne ve babalarına seslenmek istiyorum. Gelin sesli düşünelim; çocuklarınıza küçüklükten itibaren yalan söylememeyi, kandırmamayı, ne olursa olsun hep dürüst olmayı öğütleyin. Peki bu yeterli mi? Onları gereksiz yere korkutup küçük yalanlara itmeyin. Hatta davranışlarınızla örnek olup onlara veya bir başkasına yalan söylemeyin. Bu küçük çocuklar büyüyorlar. Arkadaşlar, derken sevgililer ediniyorlar, hatta bazıları aynı anda birden fazlasını ediniyor. Bence “Erkek adam dediğin böyle yapar” ilkesini unutmalı, onlara bunun etik olmadığını anlatmalısınız. Aile değerlerinizi koruyabilmek yani şerefli, ahlaklı, haysiyetli bir yaşam sürebilmek için onlara dürüstlüğün önemini vurgulamalısınız.
Bunlar toplumumuz için yeni değerler değil, zaten hep varolan fakat zaman zaman sanki önemsenmiyormuş gibi gösterilenler. Hepiniz sıkı sıkıya bu değerlere sahip cıkıp, geleceğin ebeveynleri olarak işinizi doğru yapabilirseniz, inanın ki tüm gelecek nesiller kendilerini daha az aldatırlar…
BİLGE TEVER
Ayrılıklar acı verse de, bazen ne yazık ki kaçınılmazdırlar.
Bana göre, aldatmayı mazur gösterebilecek hiç ama hiçbir neden kabul edilemez.
İnsanlar, kendilerine karşı bile dürüst davranamıyorlar. Bu yüzden zor olan ayrılığı seçmektense ne yazık ki kolay olan aldatmayı ve bunun için de binlerce bahane üretmeyi tercih ediyorlar. Ünlüler arasından bazı “aldatan” örnekleri basından takip edebildiğimiz gibi, bunları kendi çevrelerimizde de yeterli miktarda görmemiz mümkün. Yazdıklarımın ana konusu aldatmak gibi görünüyorsa da, aslında bahsetmek istediğim asıl konu dürüstlük!
Bu dürüst olmayan yetişkinleri biz yetiştiriyoruz yani anneler ve babalar kah eğitimimizle kah davranışlarımızla. Ben siz evleneceklere, geleceğin anne ve babalarına seslenmek istiyorum. Gelin sesli düşünelim; çocuklarınıza küçüklükten itibaren yalan söylememeyi, kandırmamayı, ne olursa olsun hep dürüst olmayı öğütleyin. Peki bu yeterli mi? Onları gereksiz yere korkutup küçük yalanlara itmeyin. Hatta davranışlarınızla örnek olup onlara veya bir başkasına yalan söylemeyin. Bu küçük çocuklar büyüyorlar. Arkadaşlar, derken sevgililer ediniyorlar, hatta bazıları aynı anda birden fazlasını ediniyor. Bence “Erkek adam dediğin böyle yapar” ilkesini unutmalı, onlara bunun etik olmadığını anlatmalısınız. Aile değerlerinizi koruyabilmek yani şerefli, ahlaklı, haysiyetli bir yaşam sürebilmek için onlara dürüstlüğün önemini vurgulamalısınız.
Bunlar toplumumuz için yeni değerler değil, zaten hep varolan fakat zaman zaman sanki önemsenmiyormuş gibi gösterilenler. Hepiniz sıkı sıkıya bu değerlere sahip cıkıp, geleceğin ebeveynleri olarak işinizi doğru yapabilirseniz, inanın ki tüm gelecek nesiller kendilerini daha az aldatırlar…
BİLGE TEVER